Kanallar ÅŸehri: Amsterdam
Venedik dünyada kanallar şehri olarak bilinir ancak en çok kanala sahip şehir unvanı Amsterdam’da aslında. Kenti bir örümcek ağı gibi saran birbiriyle bağlantılı 165 kanal Amsterdam’ın her yerine su yoluyla ulaşımı mümkün kılıyor. Ayrıca bu kanallarda 2500’den fazla bot ev bulunuyormuş. Bu güzel şehri keşfetmek için işte size Amsterdam gezi rehberi…
Amsterdam Hollanda’nın baÅŸkenti ve Avrupa’nın en popüler turistik ÅŸehirlerinden. Yelpaze ÅŸeklinde geniÅŸleyen kanalları ve bunun etrafında sıra sıra dizilmiÅŸ kırmızı tuÄŸlalı ÅŸirin evleriyle farklı bir havası var. Havalanından ÅŸehir merkezine ve burdan da dilerseniz çevre kasabalara ulaşımı Ana tren istasyonundan (Centraal Station )ÂsaÄŸlayabilirsiniz. Görülmeye deÄŸer bir çok nokta’da buradan yürüme mesafesinde ulaşılabilir. Åžehirdeki en önemli ulaşım aracı bisiklet. Bisikletlilere özel yollar ve trafik ışıkları bulunuyor. Yollarda karşıdan karşıya geçerken sadece arabaları deÄŸil bisikletlileri de gözetmekte fayda var. Åžehri bisikletle kolayca dolaÅŸabilirsiniz. Ancak özellikle de iyi bir bisiklet kullanıcısı deÄŸilseniz dikkatli olmalısınız.
Åžehrin merkezi noktasıÂDam Meydanı.ÂBu meydan her mevsim oldukça hareketli. Ayrıca önemli binalara da ev sahipliÄŸi yapıyor. 1600’lü yıllarda belediye binası olarak kullanılmış Kraliyet Sarayı burada yer alıyor. Åžimdilerde ise kralın ÅŸehre geldiÄŸinde kullandığı rezidans olarak hizmet veriyor. Sarayın yanında bulunan 15. yüzyıla ait gotik bir kilise olan Niewe Kerk (Yeni Kilise) taç giyme törenlerinin yapıldığı önemli bir yapı. Kilisedeki 1670’den kalma org, bronzdan yapılmış eÅŸsiz güzellikte koro sahnesi ve zarif koro taburelerini görülmeli.
Meydanın öbür tarafında ise 22 metre yüksekliÄŸindekiÂUlusal Anıt bulunuyor. Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaÅŸ kurbanlarını anmak için ve özgürlüğün sembolü olarak dikilmiÅŸ burası. Madame Tussaud müzesi de bu meydana bakan turistik noktalardan. Bu bölgeye çok yakın konumda bulunan Beginjhof , rahibe pansiyonu olarak kullanılmış olan 17-18.yy evlerinin çevrelediÄŸi bir avlu.1477’de inÅŸa edilen Amsterdam'ın en eski evi de burada.
Şehrin bir diğer önemli noktası ünlü ‘ı amsterdam’ yazısının olduğu Museumplein bölgesi. Aslında en büyük yazı olması nedeniyle buradaki çok ünlü ancak havaalanında ve Amsterdam Müzesinin bahçesinde de bu yazıdan var. Hollanda’daki en büyük sanat ve tarih müzesi olan Rijksmuseum da Müzeumplein’de bulunuyor. Resimlerinin yanı sıra Rijksmuseum, 35 bin kitap ve el yazması içeren iyi donatılmış kütüphanesi ile de ilgi çekiyor. Kışları bahçesindeki havuz buz pateni yapılmak için kullanılıyor.
Müzelerden bahsetmişken Hollandalı sanatçı Van Gogh’un eserlerini sergileyen Van Gogh Müzesi’nden söz etmeden olmaz. Burası en geniş Van Gogh koleksiyonuna sahip müze. Kentin en çok ziyaret edilen müzeleri arasında ilk sıralarda. 1. Dünya Savaşını tuttuğu günlüklerde anlatan bir Yahudi kız olan Anne Frank’ın evi de şimdilerde müze olarak ziyarete açık. Anne Frank ve ailesi 25 ay boyunca bu binadaki gizli bir dairede saklanmışlar. Anne Frank 1942-1944 arasında burada saklandığı süre boyunca yaşadıklarını günlüğüne kaydetmiş. Maalesef savaşın bitmesinden sadece 2 ay önce ölmüş.
Â
Heineken Experience olarak geçen Heineken Müzesi, ülkenin ünlü bira firması olan Heineken’in 1988’e kadar merkezi olarak kullanılan binasında. Burada Heineken’in tarihçesi ve bira yapımı gibi bilgiler sunuluyor.
De Oude Kerk yani Eski Kilise Hollanda’nın en eski kiliselerinden birisi.1306’da yapılan kilise  Red Light Distric’te yer alıyor. 16. yüzyılda eklenen ve harika bir şehir manzarası sunan kulede, bir çan seti bulunuyor.
Ünlü Red Light District gündüzleri kanal kenarında çok normal bir yer gibi dururken gece 11-03 arası bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Çok sayıda barlar , seks shoplar, striptiz kulüpler ve coffee shopları ile farklı bir konsepte sahip. Bölgeye girmek için ücret ödemeniz gerekmiyor ve ara sokaklara çok dalmadığınız sürece güvenli. Burada fotoğraf çekmek yasak. Gezip yorulduktan sonra mola vermek isterseniz önerim şehrin merkezindeki kocaman yemyeşil Vondelpark. Bulunduğu bölge çok şık evlerin arasında. Buradaki kafede oturabilir yada çimlere yayılıp sandiviçlerinizle piknik yapabilirsiniz.
Hollanda Dünyada laleleri ile nam salmış durumda. Peki nereden geliyor bu laleler biliyor musunuz? Flaman kökenli Ogier Ghiselin de Busbecq, Avusturya elçisi olarak Osmanlı İmparatorluğun’da bulunmuş . Viyana’ya dönerken yanında götürdüğü birçok bitkinin arasında lale soğanları da varmış. Böylelerikle 17.yy başlarında bir lale modası başlamış ve bir süre sonra da yetiştirici olup tüm Dünya’ya pazarlamaya başlamışlar. Birçok çiçek-tohum çeşidinin olduğu Bloemenmarkt’e uğrayıp alışveriş yapabilirsiniz. Bu bölge aynı zamanda ünlü Hollanda peynirlerini hem tadım hem alabileceğiniz peynir marketlerinin de bulunduğu bölge.
;
Bir başka alışveriş noktası da Albert  Cuypmarket, 100 yıldır bulunan bir pazar yeri. Burdan çiçek tohumları,çiçekler, peynirler turistik bölgelerden daha uygun fiyatlara alınabilinir. Buralara kadar gelinmişken Amsterdam’ın UNESCO Dünya Mirası Listesindeki kanalları tur ile gezilmeli. Bu gezi sırasında birçok turistik noktayı da görme şansınız oluyor. Bu turlara yılda 3 milyon kişinin katılıyormuş.  Özellikle Reguliersgracht kanalından 7 köprü dizisinin oluşturduğu manzara kaçırılmamalı. Eğer vaktiniz kalırsa şehir merkezinden uzaklaşarak çevre kasabalara gidebilirsiniz. Burada şehir merkezinden daha farklı bir Hollanda ile karşılaşacaksınız. Yeldeğirmenleri, Hollanda mimarisina sahip evler ile zamanda yolculuk yapmış gibi hissetmeniz garanti.
Â
Bir İtalyan'ın gözünden Türkiye