Anadolu Ajansı | Fotoğraflar: AA, DHA, İHA
Ege'nin 'renkli' simalı Türkleri! "Burası bizim vatanımız, bu vatanda biz de varız"
'İzmirli Afro-Türkler', Afrikalı atalarından miras siyahi rengi tenlerinde, yıllardır tek vatan bildikleri Türkiye sevgisini ise yüreklerinde taşıyor.
Afrika ülkelerinden 1500'lü yıllardan itibaren tarım işçiliği ve askerlik gibi çeşitli nedenlerle Anadolu'ya gelen siyahi göçmenlerin torunları yaşamlarını, sayıları azalsa da İzmir'in Bayındır ilçesine bağlı Hasköy Mahallesi gibi kentin bazı bölgelerinde sürdürüyor.
Siyah tenli başörtülü şalvarlı kadınlar
Zaman içerisinde "İzmirli Afro-Türkler" olarak anılmaya başlanan Afrika kökenliler "siyahi rengi" korusa da geçen süreçte tipik bir Türk ailesi gibi Ayşe, Hatice, Şakir, Mehmet ve Ali gibi isimleri tercih ediyor. Artık "bizden biri" olan Afrika kökenli İzmirlilerin evlerine girince ilk göze çarpan ise giyimleri oluyor.
Siyah tenli kadınlar, başörtüleri ve şalvarları ile gülümseyerek misafirlerini karşılıyor. Sohbete başlayınca da dudaklarından Ege şivesiyle ifadeler dökülüveriyor. Mikrofon uzatılan mahalle sakinlerinden Güngör Delibaş, "siyah-beyaz" aşkını, Sabriye Sınaiç "melez torunlarını", Şakir Doğuluer ise "atalarının Çanakkale Savaşı anılarını" anlatıyor.
"Arap" diyorlar
Afro-Türkler sadece yaşadıkları mahalleye değil kent yaşamına da renk katıyor. Okuma yazma bilmeyen ama tarihi Kemeraltı Çarşısı'nın her sokağını adeta "karış karış" bilen Mesure Doğan "geçim mücadelesiyle", deri parçalarını dikerek yaşamını idame ettiren Yalçın Yanık ise çarşıdakilerin "ilgi odağı olmanın mutluluğuyla" hayata tutunuyor.
Hatice Doğuluer ise atalarının nereden geldiği hakkında hiçbir fikri olmadığını dile getirdi. Çocukluğunun pamuk tarlalarında çalışarak geçtiğini vurgulayan Doğuluer, "Okuyup 'şu olacağım' diyemedim. Her şey iyi olsun isterdim ama olmayacağını biliyordum.
Okuma yazma bilmeyen, tarihi Kemeraltı Çarşısı'ndan satın aldığı terlik, kumaş gibi ürünleri satarak geçimini sağlayan 70 yaşındaki Mesure Doğan ise hayatına ilişkin şunları anlattı:
Basmane'de dericilik yapan 58 yaşındaki Yalçın Yanık ise dedelerinin köle olarak geldiğini belirterek, "Ben Türkiye'de bir ayrımcılık görmedim. Kent hayatında Afrikalı olarak zorluk hissetmedim. Aksine ilgi daha fazla oldu." dedi.
"Türkiye'de 20-25 bin civarında Afro-Türk olduğunu düşünüyoruz. Sıcakkanlı olduğumuz için yaşadığımız yerlerde sorun olmuyor. İzmir'de sevenimiz çok. Burada doğduk ve büyüdük. Babam bu vatan için askerlik yapmış.
"Aydınlıdan daha fazla Aydınlıyım"
Burunköy Mahallesi'nde yaşayan, "Arap Hasan" lakaplı 2 çocuk babası 61 yaşındaki Hasan Biberci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ataları Sudan'dan gelmesine rağmen zaman içinde kendilerini daha çok Egeli gibi hissetmeye başladıklarını, topluluk dışından evliliklerle beyaz ve siyah tenli çocukların kardeşçe yaşadığını söyledi.
Çocuklarının Aydınlılarla evlendiğini belirten Biberci, "Beyaz bir torunum var. Annesine çekti o da. Biz Aydınlıyız, hatta bir Aydınlı'dan daha fazla Aydınlıyım. Egeliyiz. Burası artık benim toprağım." dedi.
Ten renginden dolayı yaşadığı bölgede kendisine kimsenin "öteki" gözüyle bakmadığına dikkati çeken Biberci, "Şunu unutmamak gerekiyor. Önce sen iyi olmalısın. Sen iyi olmadan başkasından da iyi olmayı beklememek gerekiyor. Komşularımızla da aramız çok iyi. Onlar bizi, biz de onları çok severiz." dedi.
George Floyd'un öldürülmesi ve sonrasındaki olayları televizyondan izlediklerini söyleyen Biberci, "Amerika’daki ırkçı saldırıları televizyonlardan görüyoruz. Keşke bunlar olmasaydı. Hepimiz insanız. Allah’a şükür buralarda böyle bir şey yok." diye konuştu.
Biberci'nin, başında örtüsü ve üzerinde şalvarıyla tipik bir Ege kadını, 52 yaşındaki eşi Ulviye Biberci de kendini Türk olarak gördüğünü dile getirdi. Komşularıyla arasının çok iyi olduğunu vurgulayan Biberci, "Milli bayramlarımızı da en coşkulu şekilde kutluyoruz. İstiklal Marşı'nı, Türk bayrağını, Atatürk'ümüzü çok seviyoruz.