Doğa’nın bir mucizesi: Niagara

Küçükken izlediğim Marilyn Monroe’nin oynadığı ‘Niagara’ ismindeki filmde, filmden çok tüm güzelliği ve ihtişamıyla Niagara Şelalesi beni etkilemiş ve hafızama kazınmıştı. Tabi o zamanlar bir gün bu güzel şelaleyi ziyaret edebileceğimi hiç düşünmemiştim. Daha o yaşlarda beni çok etkileyen, büyüyüp seyahat etme tutkusuna yakalanınca görmek istediğim yerler listesine eklenen Niagara Şelalesi'ni sonunda görme fırsatı buldum. İşte size doğal güzelliğinin yanında keyifli aktiviteler de sunan Niagara rehberi…

Niagara şelalesi genellikle New York, Boston gibi şehirlere düzenlenen seyahatlerle birleştirilir ve gezi Amerika tarafıyla sınırlı bırakılır.

Niagara Şelalesi’nin hem Amerika hem de Kanada tarafını ziyaret etmek istediğimiz için üşenmeyip Kanada vizesi aldık. İyi ki de almışız.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Kanada tarafı çok daha hareketli ve keyifli…

Niagara Şelalesi Ontario eyaletinin ‘Niagara Falls’ şehrinde bulunuyor ve Toronto’dan yaklaşık 1.5 saatlik araba yolculuğuyla ulaşmak mümkün.

Niagara’da otellerin birçoğu şelale manzarası sunuyor.

Biz de bu otellerden birini seçtik ve check-in işlemleri sonrası Niagara bulvarına koşar adımlarla gittik.

Bulvara vardığımızda karşımızda bir doğa harikası bizi bekliyordu.

Niagara şelalesi aslında üç ayrı şelaleden oluşuyor.

Bunlardan en büyüğü ve en gösterişlisi at nalı şekline benzemesi nedeniyle At Nalı Şelalesi.

Amerika tarafında bulunan ve daha küçük olan Amerikan Şelalesi ile hemen yanında yer alan Gelin Tülü Şelalesi de diğer iki şelale.

Bir ucu Kanada, bir ucu Amerika olan fotoğraftaki köprü Rainbow Köprüsü.

Yürüyerek veya araçla köprüyü geçerek ülke değiştirebiliyorsunuz.

Yüzölçümü büyük olan bu iki ülke arasında yürüyerek bu kadar kolay geçiş yapabilmek oldukça ilginç.

Niagara’da mutlaka yapılması gereken en önemli aktivite kesinlikle bot turu.

Amerika ve Kanada tarafından kalkan botlar Niagara nehrinde ilerlerken oldukça heyacanlanmıştık.

Şelalelerin sesi yanlarına yaklaştıkça o kadar artıyor ki, doğanın karşısında ne kadar ufacık olduğumuz yoğun olarak hissediyorsunuz.

Özellikle At Nalı Şelalesi’ne yaklaştıkça akan suyun şiddetinden fotoğraf çekmeyi bırakın gözlerinizi açık tutmak bile neredeyse imkansız hale geliyor.

Suyun şiddetinden çıkan sesi adeta kalbinizde hissediyorsunuz. Şu ana kadar yaşadığım en keyifli deneyimlerden biriydi kesinlikle…

Niagara Şelalesi’ni kuşbakışı görebileceğiniz yerlerden biri Skylon Tower.

Bunun dışında bölgedeki oteller de üst katlarında bu manzarayı sunuyor.

Kuleye akşamüzeri çıktığımız için şelalenin ışıklandırmasını da kuşbakışı görme fırsatımız oldu.

Bu arada parçalı ay tutulmasına denk gelmemiz da manzaraya ayrı bir güzellik kattı.

Niagara Şelalesi’nde akşam saatlerinde başlayan ışıklandırma zaman zaman görsel bir şölene dönüşüyor.

Ayrıca haftanın belli günleri düzenlenen havai fişek gösterisini de kaçırmamanızı öneririm.

Niagara’ya yolunuz düşerse sadece bot turu yapmakla yetinmeyin.

White Water Walk’ta yürüyerek Niagara Nehri’nin bilinmeyen özelliklerini öğrenin. “Journey Behind The Fall” aktivitesine katılarak Niagara Şelalesi’nin şiddetini hissedin.

Sabah erken kalkıp mutlaka güneşin doğuşunu izleyin. Şelalenin çok büyük bir hızla akan suyunun taşlara çarparak geri gelmesiyle havaya yükselen suların gökyüzünde sise benzer bir etki oluşturması, bu sis perdesinin ardından yükselen güneşin gökyüzü ve sis perdesini sarımsı, turuncumsu renklere boyaması size unutulmaz bir masal sunacak.