PARİS UÇAĞIM sis nedeniyle Lyon’a zorunlu iniş yapınca 5 saat rötarla Paris’e varıp ayağımın tozuyla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) merkezine gittim.
Orada halen OECD Genel Sekreteri olan Donald Johnston’la geniş bir şekilde yayınlayacağımız görüşmeyi yapmayı beklerken, Johnston’un birkaç ay sonra görevi devredeceği Meksika’nın eski Maliye ve Dışişleri Bakanı Angel Gurria ile telefonda görüşme fırsatım oldu.
Gurria’nın OECD Genel Sekreterliği’ne seçildiği birkaç saat önce resmen açıklanmıştı ve karşısında bir Türk gazeteci bulunmasından mutlu olduğunu sesinin tonuyla hissettirdi. Elbette ki bu yakınlığın Türkiye’yle geliştirmek istediği diyalogla ilgisi vardı.
* * *
Meksika’nın 1998-2000 yılları arasındaki maliye bakanı olarak ekonomik krizi önleyen Gurria, ülke ekonomisini dışarıdan gelebilecek spekülatif baskılara karşı korumaya alarak işe başlamıştı. İşi bıraktığında Meksika ekonomisi yüzde 6.7 büyüme içindeydi ve istikrara kavuşmuştu.
Gurria henüz iki hafta önce Türkiye’ye gelip OECD Genel Sekreterliği için lobi yapmış ve Abdullah Gül’le görüşmüş. Öğrendiğime göre Türkiye, başlangıçta muhtemelen AB bağlantısı nedeniyle bu görev için Gurria’nın Polonyalı rakibini desteklemiş. Ancak Gurria, tüm üye ülkeleri tek tek dolaşmış ve belli ki her ülkeyi incelemiş. Örneğin, Türkiye’nin AB müzakerelerini başlattığını görüp destek olma sözü vermiş.
Gurria bunu bana telefonda da tekrarladı. ‘AB ile müzakerelerinizde ihtiyacınız olan her konuda gerekli bilgi ve araştırma, Türkiye’ye OECD tarafından sağlanacaktır’ dedi. Özetle, sadece ekonomik alanda değil, son dönemde Kanadalı Genel Sekreter Johnston’un yoğun çabası sonucu eğitim, sağlık, çevre gibi alanlarda da dünyanın en güvenilir bilgi birikimine sahip olan kurum, AB müzakerelerinde Türkiye’nin hizmetinde olacak.
* * *
OECD’nin başına geçecek olan kişi, görüşmemizde Meksika ve Türkiye’nin birbirlerine benzer yönlerine dikkati çekti. Her iki ülke de kendilerinden daha fakir ülkeler için kendi bölgelerinde model konumundalar. Diğer taraftan da Türkiye AB ile, Gümrük Birliği içinde, Meksika da ABD ile NAFTA kanalıyla ilişki kuruyor.
Türkiye gecekonduları, yolları, sokaktaki insanların gençliğiyle Gurria’ya fazlasıyla tanıdık gelmiş. Gurria, Meksika ve Türkiye’nin kendi içlerindeki ekonomik dengesizlikleri gidermede, gelir dağılımındaki adaletsizlikle mücadelede bilgi alışverişi içinde olmaları gereğine inanıyor. Her iki ülke de OECD’nin zengin üyelerinden farklı bir konumdalar ve Gurria’ya göre sırf bu nedenle bile aralarında dayanışma olması doğal.
* * *
Latin dünyasının bu karizmatik şahsiyeti, OECD gibi dünyanın en itibarlı uluslararası kuruluşlarından birindeki misyonunu ise bana şöyle özetledi: Küreselleşmeyi merhametli ve şefkatli kılmak!