Paylaş
- Çok acayip bir deprem olacakmış.
- Ama öyle böyle değil, çok büyük deprem olacakmış.
- Çok büyük demek bile yetmezmiş.
- Çok çok çok büyük deprem olacakmış.
- Taş taş üstünde kalmayacakmış.
- Cehennemi yaşayacakmışız.
- Zebaniler saracakmış dört bir tarafımızı.
- Korkunç ölümlerle ölecekmişiz.
- Yapacak hiçbir şey yokmuş.
- Pılıyı pırtıyı toplayıp İstanbul’u terk etmeliymişiz.
Falan.
*
Celal Şengör konuştukça...
Bünyelerde oluşan şeyler şunlar:
*
Panik atak. / Korku dolu uykusuzluk. / Kan ter içinde uyanmak. / Bir santim yaşama sevincinin kalmaması. / Her türlü kaygı bozukluğu. / Hiçbir hapın geçiremediği aşırı depresyon. / Üst üste on sekiz korku filmi izlemiş gibi kâbuslar görmek.
*
Deprem olmasa bile...
Ölmesek bile...
Bu adam yüzünden ruh hastaları gibi yaşayacağız.
*
Adamın önümüze koyduğu iki seçenek var:
- Ya deprem nedeniyle ölüm.
- Ya da ruh hastası olarak yaşam.
*
Her çıktığında felaketin dozunu artırıyor.
Her çıktığında ölümlerden ölüm beğendirmeye çalışıyor bize.
*
Önerdiği çözümler ise tıpkı kendisi gibi.
*
Empati yoksunu. / Aşırı bencil. / İnsan sevgisinden kilometrelerce uzak. / Merhametin kıyısına bile uğramamış. / Muazzam gaddar. / Cehennem tasviri anlatmaya meraklı vaiz.
*
“En iyi çözüm İstanbul’dan taşınmak” dedi ya...
Çok yakında bir Erol Taş kahkahası eşliğinde “En iyi çözüm harakiri yapmak” da diyebilir.
10 GÜN SONRA KİMSENİN AKLINA GELMEYECEK ŞEYLER
- Düdüklü, el fenerli deprem çantası hazırlamak.
- “Kentsel dönüşüm şart abi” cümlesi.
- “Görür mü haklı, Üşümezsoy mu haklı” anketi.
- “Betonarme mi çelik konstrüksiyon mu” tartışması.
- “Evimiz sağlam mı, bir baktıralım” telaşı.
- “10 bin liraya bir çadır almak lazım” tarzı iç ses.
- Durup dururken gelen “galiba sallanıyoruz” hissi.
KİŞİSEL İZLENİMLERLE DEPREM HOCALARI
- OSMAN BEKTAŞ: Çok seviyorum bu hocayı. Almanların 2017’de yaptığı bir araştırmaya dayanarak hep gönül ferahlatıcı şeyler söylüyor. Yani hem bilimsel dayanakları var hem de tam benim kafama göre.
*
- ŞENER ÜŞÜMEZSOY: “Biz bu pazıları masada makale yazarak yapmadık. Biz bu pazıları Istranca Dağları’nda kayaları kırarak yaptık” diyerek Celal Şengör’e füzelerin en büyüğünü fırlatmış. Pazıları dert görmesin yiğidin.
*
- TUNCAY TAYMAZ: Sismolojinin, yani sarsıntı-bilimin tam göbeğinden gelen İTÜ hocası. Hem bilimsel hem sempatik. Üstelik “bir iyi bir kötü haberim var” demesini biliyor. Yani iyiyi de söylüyor kötüyü de.
*
- OKAN TÜYSÜZ: Realizm akımının öncülerinden. Recaizade Mahmut Ekrem gibi katı gerçekçi. Duyguya hiç yer vermiyor, bilimin soğuk ve katı yüzüyle çıkıyor kamuoyunun karşısına. Bir soğukkanlılık abidesi.
*
- SÜLEYMAN PAMPAL: Ak saçlı bir bilge. Aksi bir insan değil. Esnemesini biliyor. Mesela 6.2’lik depremden sonra azıcık düşürdü büyüklüğü. “6.5 ile 7 arası bir deprem bekliyorum” diyor. Yaşa hocam yaşa!
*
- NACİ GÖRÜR: İtimat ettiğim hocalarımızdandır kendisi. Konuşunca kulak veririm. Kendisine bakışımı belirleyen dinamik şudur: Politize olduğu anda itimadım sarsılıyor. Politize olmadığı anda itimadım artıyor.
*
- AHMET ERCAN: 1999 depreminin starlarındandı. O zamanlar yürekleri ferahlatan taraftandı. Şimdilerde korkutan tarafa geçti. Biraz çaptan düştü. Papyonuyla, Öztürkçe takıntısıyla bambaşka biri oldu çıktı. Hey gidi hey!
SÜRÜKLENEN Mİ KİLİTLİ Mİ
DEPREM üreten fayımız...
Eğer “KİLİTLİ” ise...
Yandık.
Kocaman bir deprem bizi bekliyor.
*
Deprem üreten fayımız...
Eğer “SÜRÜKLENEN” ise...
Yaşadık.
O kadar da büyük deprem olmayacak.
*
Fayın “KİLİTLİ” olması ya da fayın “SÜRÜKLENEN” olması, yaşamsal önemde.
Olmak ya da olmamak gibi bir şey yani.
*
Bugünlerde sabah akşam...
“Kilitli mi, sürüklenen mi? Kilitli mi, sürüklenen mi? Kilitli mi, sürüklenen mi?” diye dolaşıyorsam...
İşte bu yüzdendir.
Paylaş