Paylaş
Dost ve düşman bütün dünya bu gerçeği gördü ve bu hakkı teslim ediyor lakin bizdeki, (dünyada başka bir örneği olmayan) kulakları sağır, gözleri kör ve kalpleri mühürlü olan kimi muhalefet partileri, bu durumu görmediği gibi, utanmadan, Sayın Erdoğan’ı diktatörlükle, tek adamlıkla, hak ve hukuk tanımazlıkla ve Türkiye’ye patinaj yaptırmakla suçlamaya yelteniyor.
Bunca küfranı nimet içinde olan, nankör, had bilmez ve saygısız muhalefet, dünyanın hiçbir tarafında yoktur.
Elin oğlu (İsviçre’de yayınlanan Die Weltwoche’de Francis Pike imzalı ‘Büyük Erdoğan’ başlıkla makale) bugün Türkiye’nin getirildiği noktaya bakarak Sayın Erdoğan’ı tarihteki Fatih’lere, Kanuni’lere benzetiyor ve onun; güç, din ekonomi ve dünya siyasetini büyük bir ustalıkla dengelediğini ve ülkesinin en büyük yenileyicisi olarak tarihe geçebileceğini belirtiyor.
Makalede, ‘Bazılarının neo-Osmanlı olarak adlandırdığı bir strateji ile Erdoğan, Türkiye’nin nüfuzunu genişletti. Bu da Balkanlardaki eski Osmanlı topraklarıyla dostane ilişkiler kurmasın sağladı. Doğudaki Türk diasporası da ihmal edilmedi. Türkiye dünyanın jeopolitik eksenlerinden biri, bu yüzden de tüm büyük güçler onunla iyi ilişkiler içinde olmak istiyor. Erdoğan bu kozu her zaman çok ustaca oynadı. Erdoğan, hiçbir tarafı ötekileştirmeme konusunda ustaca bir yeteneğe sahip’ denildi.
Erdoğan dönemindeki ekonomik başarıların üstü çizilerek, şu hususlar kaydedildi: ‘2002’de 12 milyon olan turist sayısı 62 milyona çıkarıldı. Erdoğan, bunu mümkün kılacak altyapıyı inşa etti. 4 yılda, Avrupa’nın ikinci havalimanını hizmete açtı ve THY’yi, karlılık acısından zirveye taşıdı.’
Makalede, ‘2002’de kişi başına düşen Gayrı Safi Yurtiçi Hasılayı 3 bin dolardan alıp 17 bin dolara çıkardı. Erdoğan, ülkesini Avrupa’nın 7. büyük ekonomisi yaptı. Türkiye’de teknoloji firmaları hızla büyüdü. Bunlar arasında yüksek performanslı insansız hava araçları üreticisi olarak uluslararası bir üne kavuşan ve dünyanın dört bir yanına tedarik sağlayan Baykar da bulunuyor’ denildi.
Ayrıca; ‘Tüm bu başarılar ve daha niceleri göz önüne alındığında, Erdoğan’ın 2028’de yeniden seçilme umutları yeşerecek ve ona karşı bahse girmek akıllıca olmayacaktır’ ifadelerine yer verildi.
Dünyanın böylesine takdir ettiği ve neredeyse yere göğe sığdıramadığı Sayın Erdoğan’ı içerideki muhalefet görmüyor, görmek istemiyor. Türkiye’nin nereden nereye getirildiğini görmeden veya gördüklerini inkâr ederek ‘Türkiye iyi idare edilmiyor’ demeye getiriyorlar.
Demek ki, mahut muhalefet Türkiye’nin gerçek manada güçlü, ayakları yere basan, savunmasını dışarıya muhtaç olmadan yapabilen bağımsız bir Türkiye istemiyor.
Hâlâ İngiltere’nin ya da ABD’nin güdümünde, vesayetle idare edilen, güçsüz ve savunmasız bir Türkiye arzuluyorlar. Sayın Erdoğan’a karşı işbirliği yapıp emir aldıkları dış güçler de onlara bunu söylüyor; ‘Erdoğan’sız’ bir Türkiye’nin hayali ile yaşıyorlar.
Dış güçlerin, Türkiye’nin bağımsızlığını istememelerini anlıyoruz da içeridekilere ne oluyor?
Erdoğan’a duydukları kin, bu kadar mı akıllarını örttü?
Paylaş