Brüksel’de kadınlar günü

BURADA insanı yağmurlu havalar mahveder! AB Komisyonu Başkanı Barroso’nun basın toplantısından çıkıp Avrupa Parlamentosu’na varana kadar sırılsıklam olmuştum bile.

Öğle yemeğinde Karin Riis Jorgensen’in davetlisiyiz. Ardından 8 Mart nedeniyle "Türkiye’de Kadın" konulu panele katılacağız. Jorgensen Danimarkalı, Avrupa Parlamentosu’nda liberal ve demokrat milletvekilleri grubunun başkan yardımcısı.

Bizim ekipte milletvekili Semiha Öyüş, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ümit Boyner, Feryal Menemenli ve ben varız. Milletvekili ve benim dışımdakiler TÜSİAD adına katılıyorlar. Arzuhan Doğan Yalçındağ, kadınlarla ilgili sivil toplum projelerini anlatıyor. Ümit Boyner, Türkiye’nin Avrupa’daki imajından, Feryal Menemenli kadın girişimcilerimizden söz ediyor. Benim de kırsal kalkınma ve etnik yönden kadınları anlatmam istenmiş.

Diyarbakır’daki Kadın Merkezi’nin birbirinden ilginç projelerini sıralıyorum, yoruma hiç gerek kalmaksızın. Ankara’daki başarılı kadın kuruluşu Uçan Süpürge’nin "Yerel Kadın Muhabirler Ağı" projesine değiniyorum. Konu kadınlar ve politikaya da geliyor. Normalde kotaya karşı olduğunu söyleyen Karin -ki oturumu o yönetiyor-, bizleri dinledikten sonra kota karşıtı tavrını gözden geçireceğini söylüyor. Bu da bizim Avrupa kadın hareketine katkımız olsun!

* * *

Avrupalılar artık Türkiye’nin tüm yüzleriyle ilgili. Burada da modern yaşamlar ve kentli insanlar olduğunun nihayet farkına varıyorlar. Bunu keşfedip parlamentodaki toplantıyı düzenlediği için Jorgensen’e çok şey borçluyuz.

Toplantımızın tuzu biberi, Kıbrıslı bir Rum milletvekili oldu. Kendini işgal altındaki Kıbrıs’ın temsilcisi olarak tanıtıp bize "Siz güllersiniz" demez mi... Vitrinmişiz biz, neden doğulu kadın yokmuş aramızda? Çoğunluk değil miymiş onlar?

İyi de benim sülalem 500 yıldır Güneydoğulu. Üstelik Ziya Paşa’nın terkib-i bendini ezbere okuyan babaannem benden çok daha iyi bir hatipti... "Zerduz palan vursan..." diye başladı mı durmak bilmezdi.

Kıbrıslı milletvekilinin müdahalesi çok iyi oldu aslında, onca dinleyicinin önünde referandumla iki yıl önce reddettikleri Annan Planı’nı da hatırlatmak fırsatını vermiş oldu bize.

* * *

Kafalarındaki imaja uymayan Türk görmeye tahammülü olmayan Avrupalılar hálá var. Yıllardır seyrettikleri köy filmlerinden bıkmadılar.

"Vitrin" konusu ise hassas mesele. Doğrudur, Türkiye’nin aydın kadınları Cumhuriyet’in vitrini oldular çok uzun yıllar boyunca; ama artık 21. yüzyıl Türkiye’sinde kimse başkası adına konuşmuyor.

Kadın hareketi, erkeklerin siyasi dünyasına göre çok daha demokratik. Örneğin, "namus cinayetleri" Doğu’nun sorunu ve buna karşı mücadeleyi Doğulu kadınlar yürütüyor. Ankaralı kadın kuruluşları siyasi lobi ağırlıklı, İstanbul ise fikir düzeyinde etkili.

Avrupalılar, Türkiye’nin farklı yüzlerini tanımaya ancak başlıyorlar. Kendimizi anlatmak ve kafalardaki kalıpları kırmak için önümüzde uzun bir yol var.
Yazarın Tüm Yazıları