Başı bağlı, beli açık

LONDRA ’da El Kaide bombalarının patladığı gün, İstanbul’da taksimiz kırmızı ışıkta duruyor. Beşiktaş’taki yaya geçidinde kol kola iki genç kız geçiyor önümüzden. İkisinin de başı bağlı. Yani türbanlı. Ama ikisinin de aynı zamanda göbeği açık.

Bu uygulama Sayın Başbakan’ın ‘Başı açık kızla başı açık olmayan yan yana otursun, kol kola gezsin’ idealini çoktan aşmış.

Göbeği açıkla başı kapalı aynı kız olmuş!

* * *

Türkiye şablonlara uymayan bir ülke.

‘Biz beli açık üniversiteye gidenlere karışıyor muyuz, siz de türbanlıları rahat bırakın’ diyen Sayın Başbakan’ı aynı anda hem başı kapalı hem de beli açık olan kızlar konusunda yorum yapmaya davet etmek gerekir mi?

Bence gerekmez. Çünkü Türkiye’nin gündemi bu olmamalı.

Kaldı ki şu sıralarda Türkiye’de beli kapalı gezmek nineler için bile kolay değil. Çarşıda uzun bir tişört, bluz ya da ceket bulmak zor. Moda böyle.

Kırmızı ışıkta duran taksimizin şoförü bizim beli açık, başı bağlı kızlarla ilgili konuşmamıza katkıda bulunuyor: ‘Moda diye bağlıyor bunlar başlarını!’

Taksiciye göre kızların bir kısmı da sokağa yalnız başına çıkma iznini ancak böyle kopartabiliyorlar evin erkeklerinden. Türban eşittir özgürlük şablonunun en fazla uyduğu yer de bu aslında.

* * *

Emine Erdoğan’ın görümcesinin başı açık olmasının yaktığı kıvılcımla türban tartışması yine alevlendi.

Türkiye bu tartışmalara battıkça odaklanmamız gereken noktalardan uzaklaşıyoruz.

Kafa olarak bunları çoktan aşmış olmamız gerekirken, bakıyoruz herkes kendi şablonuna sadık.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakereler 3 Ekim’de başlıyormuş kimin umurunda? Önümüzde üç aydan daha az bir zaman kaldı, ama sanki 80 küsur yıllık Cumhuriyet’in en büyük projesi yokmuş gibi davranıyoruz. Oysa Londra’da yaşanan terör vahşeti Türkiye’nin uluslararası alandaki stratejik konumlandırmasını etkileyebilecek bir gelişme. Tıpkı 11 Eylül İkiz Kuleler felaketinden sonra olduğu gibi zarlar yeniden atıldı. 11 Eylül Batı’yı Türkiye ile ittifak kurmaya iten bir gelişmeydi. 7 Temmuz’un da etkisi aynı düzeyde olmasa bile mutlaka hissedilecek.

Türk siyaseti ve fikir önderleri türban gibi Ortadoğu ülkelerine yaraşır bir tartışmayı bırakıp ileri baksınlar. Türkiye’nin AB projesi Londra’daki terörden nasıl etkilenir, bunu düşünsünler.

İngiltere Başbakanı Blair teröre karşı tepkisini ‘Hayat tarzımızı ve değerlerimizi savunmaya kararlıyız’ diyerek gösterdi. Blair bu sözleri söylerken çekilen fotoğrafın karesinde arkasında ABD Başkanı Bush ile kıta Avrupa’sını temsilen Fransa Cumhurbaşkanı Chirac duruyordu.

Bu sözlere ve o fotoğraf karesine çok dikkat edelim. Türkiye’nin Batılı değerlere bağlılık bildirmesi gereken yeni bir dönem açılıyor önümüzde.
Yazarın Tüm Yazıları