AB bizi ciddiye aldı, ya biz?

AVRUPA Birliği’nin Ankara’daki temsilciliği 70’li yıllarda Ankara’da oturduğumuz Boğaz Sokak’taydı. Bahçeli bir evin giriş katında topu topu üç kişilik bir temsilcilikti bu. Bugün koca bir binaya sığmıyorlar. Tam 124 kişi çalışıyormuş AB temsilciliğinde.

Türk tarafında ise Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nde 60 kişilik kadro var. Bana öyle geliyor ki AB, Türkiye’nin üyelikle sonuçlanacak müzakere sürecini bizden daha fazla ciddiye alıyor.

Ciddiyetin sayılarla ölçülemeyeceği söylenebilir. O zaman da hem Ankara’ya, hem de AB karşısında dağınıklıktan kurtulamayan Türk özel sektörüne şu soruyu sorarak ölçüm yapmak durumundayız:

‘Hani sizin müzakere pozisyonlarınız?’

Türkiye Avrupa ile ‘müzakere süreci’ denilen yepyeni bir dönemin içinde. AB bu sürecin bizden daha iyi farkında. Bizim özel sektör ise müzakerede masaya kim oturacak derdinde. Oysa müzakere sürecinde masaya oturmak diye bir şey yok. Buna karşılık her alanda müzakere pozisyonu belirlemek var. Müzakere süreci, AB karşısında avantajlı konuma geçtiğimiz bir aşama. Ancak kim bunun farkında?

* * *

Farklı konularda ve farklı sektörler için AB ile müzakere pozisyonlarını bürokratlar belirler. Ancak dünyanın hiçbir yerinde bürokratların sektörün içinde yaşayanlar kadar sorunlardan haberdar olmaları beklenemez. Dolayısıyla müzakere pozisyonu için her sektörün bir durum raporu hazırlaması ve bunu bir eylem planı çerçevesinde uygulaması beklenir. Müzakere pozisyonu belirlenmesi için bir yapılanma ve bütçe gerekir.

Türkiye’de bu alanda başarılı bir örnek var. Otomotiv sektörü AB ile Gümrük Birliği nedeniyle daha 90’lı yıllarda bunu başardı. Otomotiv Sanayicileri Derneği’nin 17 üyesi bir araya gelip bir komisyon kurdurdular. Bu komisyon 5 yıllık AB’ye uyum programı yaptı. Komisyonun 5’i bürokrat, 2’si özel sektörden 7 üyesi vardı. Bu komisyonun hazırladığı rapor devlete sunuldu. Devlet raporu Brüksel’e gönderdi. Müzakerelerde bu rapor temel alındı.

Bugün bu çalışmanın benzerinin tarım için yapılması gerekiyor. Ama tarım 17 üyeli bir dernekten ibaret değil. Tavukçuluktan balıkçılığa, arıcılıktan arpacılığa kadar çeşitli kolları var. Tarımda müzakere pozisyonları nasıl belirlenecek? Bunun için geç bile kalındı.

Sonra da çıkıp ağlamayalım, AB bize kazık attı diye.

* * *

Her sektörün AB ile müzakere pozisyonunu belirleyecek yapılanmaya girmesi şart. AB ile uyum için sektör olarak ne miktarda bir kaynağa ihtiyaç duyacaksınız? AB’nin bazı yönetmeliklerinden muaf tutulmak için talep ettiğiniz geçiş süreleri nelerdir? AB ile anlaşmamak için bir sebep yok, yeter ki pozisyonunuz belirlenmiş olsun.

Bugün için Türkiye AB’ye girmeye hevesli bir ülke görüntüsü vermekten uzak. Bunları sonradan kimse ağlamasın diye yazdım.
Yazarın Tüm Yazıları