Yurtsan Atakan

Medyatik IQ'nuzu ölçün

18 Kasım 1997
Hani yani mesela, polis teşkilatının tüm kademelerindeki tüm memurların görevlerinden alınmasını gerektiren bir durum ortaya çıktığını farzedin. En alttan en yukarıya, en üstten en asta kadar tüm memurların yerlerinin başkalarıyla değiştirilmesi gereken bir durum... Düşünün, düşünün... Tembellik etmeyin biraz daha düşünün, düşünecek çok şey var...Hani yani farzedin, gelecekte bir gün kimsenin artık kravat takmadığını düşünün. Gelecekte geçen hemen tüm bilimkurgu filmlerini getirin gözünüzün önüne. Kaç tanesinde insanlar kravat takıyordu? Onlarca yıl önce çekilmiş, yaşadığımız yılları konu alan bilimkurgu filmlerinde, televizyon dizilerinde kravat takan var mıydı? Kravat yıllara nasıl direniyor, daha ne kadar direnecek?Hani yani örneğin, halkla ilişkiler müdürlerinin hepsinin erkek, maden işçilerinin hepinin kadın olduğu bir dünya hayal edin. Maskülinistler feryat figan ediyor olsunlar; ‘‘Orduya erkekler de alınsın. Kadınların ağlaması cinsel taciz suçu olarak kabul edilsin. Evliliğe zorlama şantaja girsin. Çalışan erkeklere ayda bir gün çapkınlık izni verilsin. Göz zinası boşanma nedeni sayılsın’’...Hani yani olur a, vesayet davalarının yaklaşık yüzde ellisinin erkekler lehine sonuçlandığı bir hukuk sistemi düşünün. Mahkemeler boşanan çiftlerin çocuklarının vesayetini cinsiyet ayrımcılığı yapmadan veriyor olsunlar.Hani yani lafın gelişi, gazetelerdeki köşe yazarlarının tümünün işlerinden atıldığını düşleyin. Ya da yalnızca siyaset yazanlar atılsın. Veya aşk yazıları yazıp, karılarının adını anmayanlar. Geyik yapanlar, Susurluk'un üzerine gitmekten bıkmayanlar, oraya buraya sataşanlar, yolsuzlukları ortaya çıkartanlar, her zam döneminde ağlaklaşanlar, bilgi verenler, güldürenler, hüzünlendirenler, umut kırıcılar, ümit vericiler... Gazeteler eskiden olduğu gibi siyah beyaz yayınlanmaya başlasınlar. Ya da yalnızca bazı renklerin kullanılmasına izin verilsin.Hani yani hiç belli olmaz bakarsınız, tüm bunları düşünürken verdiğimiz her bir örnek durumun oluşabilmesi için hangi koşulların gerçekleşmesi gerektiğini de buluverirsiniz. Bulabildiğiniz cevapları bana yazın, medyatik IQ puanınızı öğrenin.Mesajlı not: Mesaj (Contact) filmini seyrettiniz mi? Ben henüz seyredemedim ama kitabını okumuştum. Seyredenler aktardı, filmde kadın yalnızca gerçekliği bilimsel olarak kanıtlananlara inandığını söylüyormuş. Rahip ise kadına soruyormuş, ‘‘Bana babanı sevdiğini kanıtlayabilir misin?’’ Bu diyalog filmi seyredenleri çok etkiliyormuş. İşte size medyatik IQ'nuzu ölçebilmeniz için ikinci fırsat; Rahibin sorusundaki demagoji nerede?www.list2000.com.tr/interaktifyurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku

Ne sihirdir ne keramet

14 Kasım 1997
BerlinDikkat: Aşağıdaki yazıda anlatılanlar bilimkurgu öyküsü olmayıp tamamen gerçektir. Yazıda anlatılan olaylar, geçtiğimiz hafta Berlin'de gerçekleşen International Internet Associatess Symposium dahilinde Sun Microsystems tarafından tanıtılan teknolojik yeniliklerden esinlenerek kurgulanmışlardır. Öyküde geçen olayların gerçekleşebilmesi için gerekli teknoloji şimdiden hazırdır, uygulanabilmeleri için gereken altyapının kurulması ise an meselesidir.***Uyandığımda, başım çatlayacak gibiydi. Berlin Hilton Otel'indeki odamda olduğumu kavramam için on, onbeş saniye geçmesi gerekti. Anlaşılan gece içkiyi yine biraz fazla kaçırmıştım. Otel odasındaki yatağıma nasıl ulaşabildiğimi hatırlayamıyordum.Anımsayabildiğim son olay, işsiz sokakta yolumu kesen Neo Nazi bozması iki dazlak kafaydı. İçki içince saldırganlaşmak adetimden değildir. Ne yaptılar, ne ettiler tam hatırlayamıyorum ama kafamın tasını attıracak denli, densizleştiklerinden eminim.Suratlarının ortasına yedikleri birer yumrukla devrilmelerini hatırlayınca elimde olmadan sağ orta parmağımdaki yeni yüzüğe bakıyorum. Sun Microsystems'in güzel halkla ilişkiler görevlisi parmağıma takarken, elini yakalamış, 'Nişanlandığımıza göre, bu akşam için yapacağım daveti reddetme şansın kalmadı' sarkıntıma hoş bir gülümsemeyle karşılık vermişti.Hemen ardından da, 'Yüzüğün içindeki mikro-bilgisayara yüklediğimiz kişisel bilgileri bizzat verdiğinizi unutuyorsunuz galiba. Doldurduğunuz formda yanlış hatırlamıyorsam, evli olduğunuzu beyan etmiştiniz', diyerek sırnaşık saldırımı ustaca bir manevrayla püskürtmeyi başarmıştı.Tüm kişisel bilgilerimin, banka hesap numaralarımın, Internet üzerinde kullandığım şifrelerin içinde bir yerlere kayıtlı olduğu yüzüğün ilk kullanımında, muşta görevi gördüğünü bilseler, bu olaydan bir reklam senaryosu çıkartırlardı herhalde.Gece o halimle otel odasının kapısını yüzükle açıp açmadığımı hatırlayamıyordum. Yatağımdan fırlayıp, odanın kapısını açtım. Kat hizmetlisi için, karşısında don paça bir adam görmek olağan olaylar arasındaydı anlaşılan. Aldırmadan yanımdan geçip giderken, ben de kapının anahtar deliğine göz attım. Daha doğrusu anahtar deliğinin olması gereken yere...Birgün önce kullanmış olduğum anahtar deliğinin yerinde yeller esiyordu. Hepsinde konferans için Berlin'e gelmiş olan gazetecilerin kaldığı, kattaki tüm kapılar da aynı değişikliğe uğramıştı; anahtar delikleri yerine yuvarlak metal parçaları. Kapımı kapattım, kolu çevirip kilitli olduğundan emin oldum ve yüzüğümü uzatıp yuvarlak metale değdirdim, üzerinde numara tuşları bulunan ufak panelden yüzüğümde de kayıtlı olan şifremi girdim; klik...Yarım saat sonra giyinmiş, kahvaltı için aşağıya inmiştim. Restorana girerken Maitre d'Hotel dosya kağıdı büyüklüğünde bir mukavvayı bana doğru uzattı. Üzerindeki tanıdık metal yuvarlağı görür görmez yüzüğümü uzattım, mukavvanın bana donuk yüzündeki tuşları tıkladım; trink...Geceki saldırının etkisinden kurtulamamıştım. Kahvaltıdan hemen sonra bankanın yolunu tuttum. Cüzdanımdaki tüm parayı hesabıma geçirdim. Bankadan çıkıp önündeki ATM'ye uğradım. Yüzüğümü dayayıp 300 DM yükledim. Artık içim rahattı. İstanbul'a döner dönmez nüfus cüzdanımı, pasaportumu, otomobil ve amatör yat kaptanlığı ehliyetimi hemen yüzüğüme yüklemeye karar verdim. İkinci isim ise otomobilimin ve evimin kilitlerini değiştirmek olacak...http://www.list2000.com.tr/interaktifyurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku

Hans'la Hanzo

14 Kasım 1997
BERLİN SUN Microystems'ın düzenlediği ‘‘International Internet Associates Symposium’’un açılış günü Berlin Uluslararası Konferans Merkezi'ndeyim. Günboyu süren toplantılardan edindiğim bilgileri sindirmeye vakit bulamadan akşam yemeğimi tıkınıyorum. Berlin sokaklarında elinizi sallasanız bir Türk'e çarpıyorsunuz, ama dünyanın dört bir yanından dört binden fazla kişinin katıldığı sempozyumda rastlayabileceğiniz Türkler'in sayısı, bir elin parmakları kadar ya var, ya yok. Tek başıma oturduğum masaya sarı saçlı, elma yanaklı, karpuz göbekli bir adam yaklaşıyor.‘‘Oturabilir miyim?’’ diye soruyor. ‘‘Tabii’’ diyorum, ‘‘Buyrun...’’ Sohbet ister istemez koyuluyor. ‘‘Hiç Türk'e benzemiyorsunuz’’ diyor Alman. ‘‘Çok Türk tanıyorum, ama hiçbiriyle sizinle yaptığım sohbet lezzetinde görüş alışverişinde bulunmamıştım.’’ ‘‘Şansınıza küsün’’ diye cevaplıyorum, ‘‘Eminim Almanya'daki Türkler arasında da sohbetinden mest olacaklarınız vardır. Belki rastlamanız zor çünkü siz bizden ağır beden işçisi istediniz, beyin işçisi değil.’’‘‘Ah, zo!‘‘ diyor Alman, ‘‘Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Hans.’’‘‘Ben de Hanzo’’ diyorum, garip bakışlarına aldırmadan. Sabahtan beri almakta olduğum ve bir türlü içime sindiremediğim bilgilerin ağırlığından...Almanya - Helmut Kohl sempozyumun açılışına teşrif etmedi. Mesajını Eğitim, Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı Devlet Sekreteri Elke Wülfing okudu.Türkiye - Başbakan bu tür toplantıları kaçırmaz. Kaçırmamakla kalmaz televizyona çıkıp Enformasyon Çağı'nın öneminden, tüm okulları İnternet'e bağlamaktan bahseder. Başbakan'ın kaçırdığı fırsatları Devlet Bakanı doldurur.Almanya - Eğitim, Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı enformasyon teknolojilerinin 5 trilyon DM'lık bir pazar olduğunun farkında. Almanya'yı da dünyanın bu en büyük pazarında iddialı bir konuma getirmeye çalışıyor.Türkiye - Bilim ve Teknoloji Bakanlığı yok. Telekomünikasyon Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın konuyla ilgili bilgisinin dahi olduğu şüpheli.Almanya - Eğitim, Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı, Almanya'nın Enformasyon Toplumu olabilmesi için her türlü altyapıyı harıl harıl hazırlamaya çalışıyor. Enformasyon ve komünikasyon teknolojileriyle multi-medya teknolojileri için bakanlıkça ayrılan bütçe, yalnızca 1998 yılı için 1 milyar DM.Türkiye - ?Almanya - Bakanlığın multimedyaya verdiği destek bu yıl içinde yüzde 2.5 artmış. Bu artış diğer tüm alanlardaki artıştan daha fazla.Türkiye - ?Almanya - Alman bilim ve araştırma ağı, yüksek hızlı bir bilgisayar ağına dönüştürülüyor. Almanya'daki tüm araştırma kurumları ve 326 Alman yüksekokulu bu ağa bağlı. Bilim ve araştırma ağı, Avrupa ve dünyadaki benzer ağlara da bağlı.Türkiye - Solda sıfır...Almanya - Alman telekomünikasyon pazarı 1 Ocak 1998'den itibaren tamamen özelleşmiş olacak. Enformasyon ve Komünikasyon Yasası çağın gereklerine uygun olarak değiştirilip 1 Ağustos 1997'de yürürlüğe sokulmuş.Türkiye - Türk Telekom'un satışı yılan hikâyesine döndü. Satılsa bile bu kez özel sektör tekeli oluşacak. Yani telekomünikasyon yasası mı? Güldürmein...Almanya - ‘‘Okullar İnternet'te’’ kampanyası 10 bin okulu İnternet'e bağlamayı amaçlıyor. Yıl sonuna kadar 6 bini bağlanmış olacak.Türkiye - ‘‘Her okula İnternet’’ kampanyası laftan öteye gidebilecek mi bilinmez. Gitse bile bu iş okullar bilgisayar çöplüğüne dönüştürülmeden başarılabilecek mi?Almanya - ‘‘Küçük ve orta büyüklükteki şirketlerde tele-çalışma’’ kampanyası 2.500 küçük ve orta büyüklükteki şirketlerde kimi işlerin ofise gitmeden, evden gerçekleştirilmesini amaçlıyor.Türkiye - Bakarsınız Türkiye'de Türklere de Almanya'ya gitmeden Almanya'da çalışma imkânı doğar.
Yazının Devamını Oku

Çakmaya hazır olun

6 Kasım 1997
‘‘Bana çakmaz demeyen şirketlerin, bize önem vermeyene biz çakarız diyen İnternet kullanıcılarının mesajlarını bekliyorum’’.Geçtiğimiz hafta yayınlanan yazım bu cümleyle bitiyordu.‘‘Ben bugünden itibaren İNTERNET iletişimimi kesiyorum. Tüm ilgili kuruluşları da buna katılmaya çağrıyorum’’.Bu cümle ise Tınaz Titiz'in BT Haber dergisinde yayınlanan 12 Mayıs 1996 tarihli yazısının final cümleleriydi. Tınaz Titiz yaklaşık bir buçuk yıl önce yapmıştı bu boykot çağrısını. ‘‘Genelde İNTERNET, özelde ise TURNET konusundaki çağdışılığı bütün dünyaya ilan edip, bu çağdışılığa yol açanları teşhir etmek bir borç haline gelmiştir’’, diyordu Tınaz Titiz.O tarihte bu çağrı pek taraftar bulamamıştı. Sayın Titiz, ‘‘Çoğu kimse, ya Telekom'un sağduyunun sesini dinleyip doğru kararlar vereceğini, ya da kullanıcıların cince yollar düşünebileceklerini düşünüyordu’’, diyor günümüzden geriye doğru bakarken, ‘‘Her ikisi de olmadı. Şimdi geldiğimiz nokta, 100 yıl evvel amatör radyocuların durumuyla, bizim ‘casusluk' olur endişesiyle bunu yasaklamamıza tam olarak uyuyor’’...Geçen hafta, bu köşeden yaptığımız kampanya açma çağrısına ise daha kampanya açılmadan destek yağıyor. Yazıda ‘‘İnternet'in Türkiye'nin geleceği için önemini görmelerini (siyasi partiler) geçtim, İnternet kullanıcılarının siyasi potansiyelini bile görmezden geliyorlar. Parsadan Çiller'den birkaç bin oy için milyarları götürüyor, 250 bin oy için parmak kıpırdatılmıyor,’’ deyip, ‘‘İnternet erişim sağlayıcı şirketlere buradan çağrıda bulunuyorum. Destek vereceklerine dair birer e-posta mesajı geçsinler, İnternet üzerinde bir protesto sayfası açalım. Bu sayfaya bağlanan İnternet kullanıcıları, İnternet'e gereken önemi vermeyen partiye oy vermeyeceklerine dair mesaj yollasınlar’’, çağrısında bulunmuştuk.Şirketlerden gelen destek mesajları bir yana (destek veren şirketlerin listesini yandaki sütunlarda bulabilirsiniz), kullanıcılardan gelen mesajların çokluğu açılacak eylemin başarısı açısından umut verici.Peki Tınaz Titiz’in yapmış olduğu çağrıdan bu yana ne değişti de, yapılan bir eylem çağrısına ilgi bu kadar arttı? İnternet kullanıcılarının sayısındaki azımsanamayacak artış mı? Evet bu bir neden ama geçen süre içerisinde Türkiye sağlıklı bir İnternet altyapısına kavuşabilmiş olsaydı, bu sayının çok daha artacağı da unutulmamalı. Asıl neden İnternet erişim sağlayıcı şirketlerin Türk Telekom'dan ve TURNET'ten umutlarını kesmiş olmaları. Türk Telekom'un TURNET açıldı açılacak diye bir yılı aşkın bir süre oyaladığı İnternet şirketlerinin büyük bir çoğunluğu, bu süre içerisinde aman sesimizi çıkartmayalım da şu TURNET bir an önce açılsın zihniyetindeydi. TURNET açıldı, ak koyun kara koyun belli oldu...Şimdi ak parti kara partinin açığa çıkartılmasının zamanı. İnternet'e kim önem veriyor, kim vermiyor yakında göreceğiz...Davetli not: Destek çağrımız devam ediyor, e-posta mesajlarınızı bekliyoruz...http://www.list2000.com.tr/interaktif yurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku

Çerçöp düzlük

6 Kasım 1997
Bir çeşit misket oyunu olan ‘‘kafakarış’’ ya da ‘‘kafakondik’’ oyununda, hedef misketin önünde engel oluşturan, misketi saklayan herhangi bir cisim olduğunda taraflar ‘‘çerçöp düzlük’’ demek için yarışırlar. İlk bağıran atış yapacak olan oyuncu olursa, hedef misketin önündeki çöpleri temizleyebilir. Hedef misketin sahibi atik davranıp, önce bağırırsa, atış yapan, hedef misketi koruyan engeli temizleyemeden atış yapmak zorunda kalır ve büyük bir olasılıkla ıskalar.Mesut Yılmaz hükümetinin start verdiği her okula bilgisayar kampanyasında da, bilgisayar şirketleri ‘‘çerçöp düzlük’’ deme yarışına girmiş bir görüntü arz ediyorlar. Yeni oyunun hedefi milyonlarca dolarlık dev bir pazar. Yaklaşık onbeş milyon öğrencinin her birinden bir dolar kâr edilse mendakka dukka, onbeş milyon dolar cukka... Oyunun tarafları belli; bilgisayar şirketleri. Hedefi gizleyen, koruyan, şirketleri ‘‘çerçöp düzlük’’, deme yarışına sokan ise Ankara'nın taşı. Sonunda biri ya da birkaçı ‘‘çerçöp düzlük’’ diyecek, diğerleri ‘‘şu feleğin işine bak’’...Tabii bütün bu öngörüleri, bugüne kadar yapılmış olan devlet ihalelerindeki temayüllerden yola çıkarak yapıyoruz. En büyük endişemiz ise tüm gerekliliğine rağmen, hâlâ daha bir Teknoloji Bakanlığı'nın kurulmamış olması. Bu dev projede kim karar verecek, Ulaştırma Bakanlığı mı, Milli Eğitim Bakanlığı mı? Hâlâ yeni sayılabilecek Yılmaz hükümeti, bu dev projede tüm temayüllerin dışına çıkabilip Türkiye Bilişim Vakfı, Türkiye Bilişim Derneği, TÜBİSAD gibi uzman kurumların görüşlerine yeterince kulak verecek mi, yoksa her zaman olduğu gibi ‘‘anlat anlat’’ deyip geçecek mi?Her okulu İnternet'e bağlamak, Türkiye'nin geleceğini çizecek bir kampanya. Yıllardır söylediğimiz gibi Türkiye ya Sanayi Çağı'nı atlayıp doğrudan Enformasyon Çağı'na girecek ya da Tekstil Çağı'na saplanıp kalacak. Her okulun İnternet'e bağlanması, Türkiye'nin geleceği için gerçekleşmesi şart bir proje. Ancak bu projenin gerçekleşme biçimi de en az gerçekleşip gerçekleşmemesi kadar önemli.Bu projenin gerçekleşmesi için açılacak ihaleler THY'na uçak alımı için açılan ihalelere benzemiyor. Alınacak bilgisayarlar, kullanılacak yazılımlar, öğretmenler için yapılacak eğitimler, hatta kurulacak tüm sistem ya birkaç yıl içinde çöpe gidecek ya da yıllar boyunca kullanılacak.Kurulan sistemde teknolojik gelişmeler karşısında her yıl güncellenmesi gereken kişisel bilgisayarlar mı (PC) kullanılacak, bir kez alındıktan sonra her zaman kullanılabilecek ancak henüz doğru düzgün yazılım ve bilgi depolama sunucularına sahip olmayan Ağ bilgisayarları mı (NC)? En ekonomik çözüm olarak gözüken İnternet TV'lerden yararlanılması düşünülüyor mu? İnternet TV üreticileri, Ağ bilgisayarı sunucularından yararlanabilecek Java tabanlı işletim sistemlerini yetiştirebilecekler mi?Hükümetten bu kez olsun ‘‘çerçöp düzlük’’ diyenlerin kazanamayacağına, projenin tüm açıklığıyla tartışılabilmesi için zemin hazırlanacağına dair inandırıcı açıklamalar ve uygulamalar bekliyoruz.http://www.list2000.com.tr/interaktifyurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku

Çakmaya hazır olun

5 Kasım 1997
‘‘Bana çakmaz demeyen şirketlerin, bize önem vermeyene biz çakarız diyen İnternet kullanıcılarının mesajlarını bekliyorum’’.Geçtiğimiz hafta yayınlanan yazım bu cümleyle bitiyordu.‘‘Ben bugünden itibaren İNTERNET iletişimimi kesiyorum. Tüm ilgili kuruluşları da buna katılmaya çağrıyorum’’.Bu cümle ise Tınaz Titiz'in BT Haber dergisinde yayınlanan 12 Mayıs 1996 tarihli yazısının final cümleleriydi. Tınaz Titiz yaklaşık bir buçuk yıl önce yapmıştı bu boykot çağrısını. ‘‘Genelde İNTERNET, özelde ise TURNET konusundaki çağdışılığı bütün dünyaya ilan edip, bu çağdışılığa yol açanları teşhir etmek bir borç haline gelmiştir’’, diyordu Tınaz Titiz.O tarihte bu çağrı pek taraftar bulamamıştı. Sayın Titiz, ‘‘Çoğu kimse, ya Telekom'un sağduyunun sesini dinleyip doğru kararlar vereceğini, ya da kullanıcıların cince yollar düşünebileceklerini düşünüyordu’’, diyor günümüzden geriye doğru bakarken, ‘‘Her ikisi de olmadı. Şimdi geldiğimiz nokta, 100 yıl evvel amatör radyocuların durumuyla, bizim ‘casusluk' olur endişesiyle bunu yasaklamamıza tam olarak uyuyor’’...Geçen hafta, bu köşeden yaptığımız kampanya açma çağrısına ise daha kampanya açılmadan destek yağıyor. Yazıda ‘‘İnternet'in Türkiye'nin geleceği için önemini görmelerini (siyasi partiler) geçtim, İnternet kullanıcılarının siyasi potansiyelini bile görmezden geliyorlar. Parsadan Çiller'den birkaç bin oy için milyarları götürüyor, 250 bin oy için parmak kıpırdatılmıyor,’’ deyip, ‘‘İnternet erişim sağlayıcı şirketlere buradan çağrıda bulunuyorum. Destek vereceklerine dair birer e-posta mesajı geçsinler, İnternet üzerinde bir protesto sayfası açalım. Bu sayfaya bağlanan İnternet kullanıcıları, İnternet'e gereken önemi vermeyen partiye oy vermeyeceklerine dair mesaj yollasınlar’’, çağrısında bulunmuştuk.Şirketlerden gelen destek mesajları bir yana (destek veren şirketlerin listesini yandaki sütunlarda bulabilirsiniz), kullanıcılardan gelen mesajların çokluğu açılacak eylemin başarısı açısından umut verici.Peki Tınaz Titiz’in yapmış olduğu çağrıdan bu yana ne değişti de, yapılan bir eylem çağrısına ilgi bu kadar arttı? İnternet kullanıcılarının sayısındaki azımsanamayacak artış mı? Evet bu bir neden ama geçen süre içerisinde Türkiye sağlıklı bir İnternet altyapısına kavuşabilmiş olsaydı, bu sayının çok daha artacağı da unutulmamalı. Asıl neden İnternet erişim sağlayıcı şirketlerin Türk Telekom'dan ve TURNET'ten umutlarını kesmiş olmaları. Türk Telekom'un TURNET açıldı açılacak diye bir yılı aşkın bir süre oyaladığı İnternet şirketlerinin büyük bir çoğunluğu, bu süre içerisinde aman sesimizi çıkartmayalım da şu TURNET bir an önce açılsın zihniyetindeydi. TURNET açıldı, ak koyun kara koyun belli oldu...Şimdi ak parti kara partinin açığa çıkartılmasının zamanı. İnternet'e kim önem veriyor, kim vermiyor yakında göreceğiz...Davetli not: Destek çağrımız devam ediyor, e-posta mesajlarınızı bekliyoruz...http://www.list2000.com.tr/interaktif yurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku

Gazoz ağacı

30 Ekim 1997
Yazdıklarıma nereye kadar inanırsınız? ‘‘Günde iki kadeh şarap kalp krizi riskini azaltıyormuş’’, desem muhtemelen inanırsınız. ''İki kadeh şarap içenler daha iyi otomobil kullanıyormuş'' desem, herhalde inanmazsınız. ‘‘Botanikçiler şarap ağacı üretmeyi başardılar’’ desem, yok devenin bale pabucu dersiniz.‘‘Allah var’’, desem ya ‘‘Yok yahu, yeni mi uyandın?’’ ya da ‘‘Ben inanmıyorum’’, dersiniz. ‘‘Allah'la konuştum’’, desem, tımarhaneye kapatılmamı istersiniz.Ya da soruları şöyle değiştirelim. ‘‘İki kadeh şarap içince daha iyi otomobil kullanılıyormuş’’ veya ‘‘Dün gece bir uçan daire gördüm’’ diyince inanabileceğiniz kaç arkadaşınız var? Peki ya size ‘‘Çok güzelsin’’ diyenlerden hangilerine inanmazsınız?Gazetelerin hangi sayfalarında çıkan haberlere daha çok, hangi sayfalarındakilere daha az inanırsınız? Hangi gazete yazarlarının yazılarına şüpheyle bakar, hangilerine güven duyarsınız?22 Ekim Çarşamba tarihli Sabah gazetesinin arka sayfasında bir haber vardı. İki İngiliz işadamı, Ay'ı reklam panosu olarak kullanmayı düşünüyormuş. Eğer gerçekleşirse mehtap yerine ünlü markaların reklamını görecekmişiz. Gazetede kullanılan haber için kaynak belirtilmemiş. Belirtilse kayanağın güvenilirliğine göre inanıp, inanmamak arasındaki seçimi biraz daha kolay yapacaksınız. Yine de haber ilk bakışta inanılır gözüküyor. Tabii uzay hukuku hakkında az da olsa bilgi sahibi değilseniz.Ay'a reklam yansıtılması hakkında haberde açıklanan teknoloji mantığa uygun. Dolayısıyla haberin inanılırlığını artırıyor, insana olmaz böyle bir şey dedirtmiyor. İşin püf noktası biraz önce de yazdığım gibi uzay hukukunda.Yaklaşık otuz yıl kadar önce Birleşmiş Milletler tarafından görüş birliğiyle kabul edilen uzay hukukuna göre, uzay tüm insanoğlunun mülküdür... Ay silahlandırılamaz... Uzaydaki herhangi bir arazi üzerinde hiçbir millet, buraya ilk varan kendisi olsa bile hak iddia edemez...Sabah gazetesinin haberi yine de inandırıcılığından fazla bir şey kaybetmiyor. Haberde ne de olsa ‘‘eğer gerçekleşirse’’ ibaresi kullanılmış. Ama bu, düşünen beyinleri sorgulamaktan alıkoymuyor. Uzay hiçkimsenin mülkü değilse Ay yüzeyine birden fazla şirket reklam koymaya kalkışırsa, ne olacak? Herhangi biri çıkıp, ‘‘Hayır kardeşim ben ay yüzeyinde reklam görmek istemiyor, mehtabımı istiyorum’’ derse hangi mahkemeye başvuracak? Türkiye'de böylesine bir konu üzerinde tartışabilecek, bilgimizi artırabilecek, yeni düşünce ufukları açabilecek kaç kişi var? Ben varım diyenleri www.list2000.com.tr/interaktif sayfasına bekliyorum.Okunmasa da olur not: Geçtiğimiz haftalarda bu köşeden, bir gazetede yazılar yazan birini eleştirmiş, verdiği bilginin yanlışlığını kanıtlarıyla ispat etmiştim. Hiçbir karşı tez sunmayan, yalnızca hakaretle dolu düzeysiz bir yanıt yayınladı. Kendisini tartışmaya girmeye değer bulmadığımı bildirir, başındaki uyarıya rağmen bu notu okuyanlardan özür dilerim.yurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku

Size de çakabilir

30 Ekim 1997
Bana çakmaz demeyin, size de çakabilir. Elektronik posta kutum bir süredir, Superonline müşterisi İnternet kullanıcılarından gelen şikayet mektuplarıyla dolup taşıyor. Hepsinin tek derdi İnternet'e bağlanmak istediklerinde, sürekli meşgul sesiyle karşılaşmaları ve boş hat bulmak için Superonline'nın 822'li numarasını bir saate yakın bir süre tekrar tekrar aramak zorunda kalmaları. Kullanıcılar kızgın, sorumlu tuttukları Superonline'ı protesto ediyor, bu konuda bir yazı yazmamı istiyorlar.İnternet'e bağlanmak için her ay para ödedikten sonra, Türkiye'nin zaten yetersiz olan İnternet altyapısından dolayı bir sayfayı yüklemeleri bile dakikalar süren, bir de İnternet'e bağlanmak için saatlerce telefon çevirmek zorunda kalan kullanıcılar kızgınlıklarında haklılar. Ancak bu garabet durumun sorumlusu hizmet aldıkları şirket değil. Hatta ne zaman uygulamaya konacağı belli olmayan Trunk uygulamasını bahane edip İnternet Erişim sağlayıcılara yeni telefon hattı vermeyen Türk Telekom da değil. Hatta ve hatta Türk Telekom'dan sorumlu Ulaştırma Bakanlığı bile değil. Bu sorunun tek sorumlusu işbaşında olan hükümettir.İki haftadır cumartesi ve pazar günkü köşelerimizde bu konuyu işliyoruz. Hükümetten tık yok. Yoksa Mesut Yılmaz'ın televizyonlara çıkıp tüm okulları İnternet'e bağlayacağız diye atıp tutması, Güneş Taner'in teknoloji havariliği boş bir yutturmacamıymış. Görünen o ki, sayıları şimdiden 250 bini aşan Türk İnternet kullanıcıları, onbini aşan Superonline aboneleri hükümetin umrunda değil. Bu sayıların her geçen ay katlanarak artması da önemli değil. İnternet'in Türkiye'nin geleceği için önemini görmelerini geçtim, İnternet kullanıcılarının siyasi potansiyelini bile görmezden geliyorlar. Parsadan Çiller'den birkaç bin oy için milyarları götürüyor, 250 bin oy için parmak kıpırdatılmıyor.Peki İnternet kullanıcıları olarak gücümüzün biz ne kadar farkındayız? Bu gücümüzü ne kadar kullanabiliyoruz? Çıkarlarımızı ne kadar koruyabiliyoruz?Ya İnternet erişim sağlayıcılar? Onlar bu gücün ne kadar farkında? Hükümetin sorumsuzluğu yüzünden rakiplerinin başına gelenleri gizliden gizliye duydukları bir zevkle mi yoksa bugün onun başına gelen yarın benim de başıma gelir endişesiyle mi izliyorlar? Aynı sorun geçtiğimiz aylarda Escortnet'in başına gelmişti. Bakalım Superonline'dan sonra sıra kimde?İnternet erişim sağlayıcı şirketlere buradan çağrıda bulunuyorum. Destek vereceklerine dair birer e-posta mesajı geçsinler, İnternet üzerinde bir protesto sayfası açalım. Bu sayfaya bağlanan İnternet kullanıcıları, İnternet'e gereken önemi vermeyen partiye oy vermeyeceklerine dair mesaj yollasınlar.Bana çakmaz demeyen şirketlerin, bize önem vermeyene biz çakarız diyen İnternet kullanıcılarının mesajlarını bekliyorum.http://www.list2000.com.tr/interaktif yurtsan@ibm.net
Yazının Devamını Oku