Futbolcumuz bilgisiz hakemimiz tecrübesiz

Fenerbahçe ile Kasımpaşa karşılaşmaktadır, yıl 1951. Skor 5-0 Sarı Lacivertlilerin lehinedir. Lefter santradan bir top kapar, önüne çıkanı çalımlayıp Keçi Mehmet’in şaşkın bakışları arasında filelere gönderir. Kasımpaşa’nın 4 sırt numaralı oyuncusu nefes nefese Lefter’in yanına koşar, elini uzatıp onu tebrik eder. Bu futbolcunun adı Doğan Babacan’dır....

Sofya’da Balkan Ümit Milli Takımları turnuvası yapılmaktadır, tarih 1970 Haziranı. Türkiye birinciliği neredeyse garantilemiş, turnuvanın son karşılaşması Bulgaristan-Yunanistan maçının sonucunu beklemektedir. Maç başlar ve Yunanistan 1-0 öne geçer, bizimkiler havalardadır. Bulgaristan 2-1 kazansa bile Türkiye yine şampiyondur. Fakat hakem bir süre sonra 2 Yunanlı oyuncuyu atar, maçı Bulgaristan 4-1 kazanır, Türkiye 2. olur. Bu hakemin adı Doğan Babacan’dır. Hürriyet’in unutulmaz Tahsin ağabeyinin (Öztin) deyişiyle ‘futbol kütüğümüzdeki altın çivi’dir Doğan Babacan. Türk futbolunun uluslararası efsane düdüğüyle önce Gayrettepe’deki evinde buluştuk. 30 yıllık sevgili eşi Sevil Hanım’ın çayını içip, pastasını yedikten sonra birlikte Beylerbeyi’ne doğru yola çıktık. Meğer TFF’nin Levent’teki merkezinde değil, Beylerbeyi tesislerinin çamur deryası bahçesine kurulan bir barakaymış Babacan’ın makamı. Kapısı, bacası dökülen viran bir prefabriğin viran odası. Eski bir elektrik sobası, uyduruk bir kütüphane, dökülmüş duvarlar, kırık tavan. TFF’nin profesyonel eğitim uzmanı, hakemlik üzerine 4 kitap yazmış, 5 Nisan 1930 İstanbul doğumlu Doğan Babacan’ın çalışma mekanı burası. Atalarımız boşuna mı söylemiş ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ diye.

Futbol hakeminin futbol oynamışı daha mı makbuldür dersiniz?

- Futboldan gelmeyen hakem, iyi, başarılı bir hakem olamaz, var derseniz istisnalar kaideyi bozmaz. Oyun kuralları futbolun nasıl oynanacağını değil, nasıl oynanmayacağını gösterir. Futbolcu, sahada nelerin yasak olduğunu kendisi bizzat yaşamıştır. Futbolculuktan gelen hakemin sezgileri çok yüksektir, futbolcunun topa koşarken tavrını, vücut dilini anlar. Gözlerinden, yüzündeki mimiklerden onun topa mı, yoksa rakibe mi gittiğini çözer. İşte bu yüzden, futboldan gelmeyen hakemler, çıktıkları müsabakanın ağırlığını kaldıramıyor. Şu anda süper ligde maç yöneten hakemlerin hiçbiri 10 senelik değil. Bizim kuşak çok iyi eğitimden geçip, yıllarca pişerek bir yerlere geldi. Süper Lig’de 10 hafta maç yönetmiş bir adamı, birdenbire Fenerbahçe-Galatasaray maçına koymak, hakemi yetiştirmek değil, hakemi batırmaktır.

HAKEMLİK BİR HASLET KAPASİTE MESELESİ

* Bunca eğitim görüyorlar, bunca maç yönetiyorlar, onca maç izliyorlar, bunun bir standardı yok mu ki?

- Hakemlerimizin en büyük ortak eksiği, yer tutmada standartlarının olmayışı. Duran topların oyuna girmesindeki kural hataları devam ediyor. O kadar öğretiyoruz, sahada oyuna dalıp, atmosfere girip tedbirleri unutuyorlar. İyi bir hakem, oyun kuralları ruhunu kendi yorumlarıyla değiştirmez. Hakemlikte tahsil ön planda değil, bu bir haslet, kapasite meselesi. Her şeye rağmen yurtdışından hakem getirmek asla düşünülmemeli. Aksi halde FIFA ve UEFA’da bugünkü durumumuzu sıfırlarız, altına bile düşeriz. 1970 öncesinde bu hata yapıldı, bu yüzden hiçbir Türk hakemine yurtdışında maç vermediler. Ayrıca Merkez Hakem Komiteleri de devamlı değişiyor, her gelen başkan kendinden öncekinin yaptığı programı çöpe atıyor. Haydi yeniden planlar, programlar; bu kopukluklar hakemlerin performanslarına yansıyor. Ayrıca, dünyanın hiçbir yerinde bizim ülkemizdeki kadar hakemlerin üstüne gidilmediği de bir gerçek. İşimiz gücümüz hakemleri eleştirmek oldu, bilen de konuşuyor, bilmeyen de, vur abalıya.

Rengim yok diyen hakem yalan söyler

İster misiniz, futbolcular hakemlerden daha iyi biliyor olsunlar kuralları?

- Ne gezer, futbolcularımızla kıyaslanırsa hakemlerimiz çok çok önde. Bizim futbolcuların oyun kurallarından haberleri yok, onlara bu derslerin verilmesi şart. FIFA’nın en çok kart gören milli takımıyız, UEFA’nın en çok kart gören takımlar sıralamasında birinciyiz. Futbolu biliyor olsak böyle bir tablo olur mu? Düzgün bir yola girmemiz için tribünlerden kulüp idarecilerine kadar herkesin futbol kurallarını öğrenmesi şart. Demin bana ‘Bizim hakemler neden sadece milli takım taraftarı olduğunu söylüyor?’ diye sordun. Her hakemin bir rengi vardır, rengim yok diyen yalan söyler. Tribünde taraftarı olduğu takımını destekler ama, sahada hakemlik yaptığı sürece sevdiği renkleri unutur. Haklısınız, bizim hakemlerden hangisine sorsanız, hepsi milli takım der, çok yanlış. Bence herkes rengini açıkça söylemeli, neden gizleyecek ki? Yalan söylediği şuradan belli, eğer hiçbir renge sempati duymadıysa hakemliğe yakınlığı nereden geliyor? Futbolla, takımla ilgili bir sevgisi var ki, hakem olmuş, kimi kandırıyor?

Doğan Babacan’dan hakemlere 10 emir

Yardımcı hakem, top ve kendinizden oluşan diyagonali oyunun hiçbir anında asla kaybetmeyin.

Koşullar ne olursa olsun, özellikle karambol pozisyonlarında ceza alanına kesinlikle girmeyin.

Uzakta kaldığınızda, ceza alanına giren pozisyonlara yetişmek için koşmayın. Her şeyin hareketli olduğu bu durumlarda göz açılarınızın da hareketli olması sizi yanıltabilir.

Havadan gelen topu kesinlikle başınızı yukarı kaldırarak izlemeyin, faul ve fena hareketler yerde oluşur.

Kaleye yakın olan serbest vuruşlarda baraj hattını mutlaka kendiniz alın, kale ve gol hattını ise yardımcı hakeminize bırakın.

Gol kararınız ne kadar kesin olursa olsun, mutlaka o yöndeki yardımcı hakeminizle işaretleşin.

Oyuncuların kararlarınızı tartışmasına izin vermeyin, kararlarınızı söz veya jestlerle izah etmeyin. Takım kaptanının bile izniniz olmadan sizinle konuşmaya hakkı olmadığını hatırlatın.

Oyunu daima topu önünüze ve yanınıza alarak takip edin. Oyuncuların pozisyonlarını iyi değerlendirerek, topun muhtemel gidiş yönlerine göre önceden en iyi yeri almaya çalışın.

Kale vuruşlarında, yerinizi topun konulduğu tarafa doğru alın. Böylece kale sahasının gol hattına dik olan çizgisini siz, paralel çizgisini ise yardımcı hakem kontrol edebilir.

Çok çabuk gelişen bir kontratakta topun ceza alanı önlerine gitmesiyle öteki ceza alanında kalabilirsiniz. O anda savunma oyuncusunun yaptığı kasıtlı bir hareketin ceza alanı içinde veya dışında olduğunu göremezsiniz. Bunun için maç öncesinde yardımcı hakemlerinizle şöyle işbirliği yapın; yardımcı hakem bayrağını göğsüne doğru kaldırırsa hareket içerde demektir. Ceza alanının kale hattına paralel çizgisinin kendisine uzanan hattın birleşme yerinde hareketsiz duruyorsa dışarıda demektir.

Arzuman ve Dereli iyi yolda

-Şu anda İsmet Arzuman ve Selçuk Dereli iyi gidiyorlar. Selçuk daha deneyimli, daha oturaklı gözüküyor. Tek negatif tarafı, oyunu kesmeme çabasının oyunda elektriklenmeye neden olacak boyuta gelip gelmeyeceğini ayırt edememesi. Onların arkasından gelen genç grupta Fırat Aydınus iyi, tek handikabı, oyuncularla çok fazla konuşması. Oyuncuları devamlı ikaz halinde, verdiği kararları çok fazla izah etme çabasında. Cem Deda çok genç, yetenekli ama, deneyimi çok eksik, ilerde iyi bir hakem olabilir. Genç kuşak hakemler arasında Yunus Yıldırım ve Oktay Demiray ileride iyi birer hakem olacaklar. Hem fizik kondisyonları, performansları iyi, hem de dış görüntü olarak etkileyiciler. Cem Papila istikbal vaat ediyor ama, yönetiminde istikrarsızlıklar var. Bir maçta çok iyi, bir maçta kötü, oturmuş bir kriteri yok.
Yazarın Tüm Yazıları