10 Mayıs 2009
Ege’den yetişip, yörelerine hizmet için çırpınan güzelim Egeliler’i size tanıtmaya devam ediyorum.. EFLATUN geçen sene öldü.. Ama "Eflatuncular" onu hatırlamak ve yaşatmak için ellerinden geleni yapıyor. Ne mutlu Eflatun’a.. Gerisinde kendisini seven bir sürü velet bırakmış. Ünlü karikatürist Eflatun Nuri’nin yetiştirdiği "Eflatungiller Familyası"nın tüm üyeleriyle geçenlerde Kitap Fuarı’nda buluştuk.. Benim yönetimimde "Hepimiz Eflatun" isimli bir panelle ustamızı andık. Çok komik ve aynı zamanda hüzünlü bir toplantı oldu..
Eflatun Nuri’nin kızı Sema Hanım da toplantıya katıldı. Dolu salonda, dolu dolu Eflatun ile ilgili matrakları gündeme getirdik. Ünlü karikatüristlerimiz, başta Eflatun’un baş çırağı Mustafa Yılmaz, Zafer Güven, Sadık Pala, Tufan Selçuk, Mümin Durmaz, Turan İyigün olmak üzere, mizah yazarı Savaş Ünlü ve ben masaya dizildik.. Ağzımızdan ortalığa nice baklalar ve inciler saçtık.. Sonra eski "Gıcık" dergimizin ciddi yönetici yardımcısı Bahar Silkü ablamız ve Sema Hanım da Eflatun’la ilgili anılarını sundu. Keyiflendik..
Bu arada "Eflatungiller Familyası"nın, İzmir’de "Saat Kulesi" isimli bir karikatür dergisi çıkardığını duyurayım. Lütfen destekleyiniz..
BENİM HATIRAM
Panelde ben de bir anımı anlattım:
- 1970’li yıllarda solcu "Demokrat İzmir" gazetesinde yazdım. Yazıişleri ile pikaj servisleri arasındaki küçük koridorda bir hayalet gibi dolaşan eski Osmanlı’dan kalma "Hasan Rasim" isimli sıska ve çok yaşlı bir musahhih (düzeltmen) amcamız vardı. Mübarek adam, herkesin haberine veya yazısına karışır, noktalama işaretlerini öğretmeye kalkar, dil bilgisi allamesi geçinip çok bilmişlik taslardı. Aslında bir sağcı olan ihtiyarcık bana özel ihtimam gösterir, her yazımı yerlere kadar eğilerek kutlardı. Bir gün akşamüstü karanlığı basarken ıssız koridorda beni kenara çekti, kulağıma eğilip fısıldadı: "Evladım, sen buralarda harcanıyorsun, sende Peyami Sefa gibi ruhsar kalem var. Haberin yok, sen aslında sağcısın, bu solcuların arasında ne arıyorsun?.. Seni hemen bizim sağcı Tercüman gazetesine transfer yapayım. Sahibi Kemal Ilıcak’a bir telefonum kafidir. Hadi evladım. Bir, he deyiver bakalım!".. Ödüm kopmuştu.. "Hayıııır" deyip, adamın yanından yıldırım çarpmış gibi kaçtım.
- Aradan yıllar geçti.. Bu kez sağcı "Yeni Asır" gazetesinde çalışıyordum. Çalakalem dizi yazılarım yayınlanıyordu. "Eflatun Nuri" Bir akşam beni içkiye davet etti. Kafaları tütsüledik. Sonunda ağzından baklayı çıkardı: "Bak Yaşar arkadaşım, sen bu sağcı gazeteye yakışmıyorsun. Senin haberin yok. Aslında sen sıkı solcusun. Ben aracı olayım, seni bir esaslı sol gazeteye transfer edelim. Çok başarılı olursun!".. Eflatun’a, Hasan Rasim amcanın eski teklifini anlattım. "Biri beni sağcı gazeteye, öteki solcu gazeteye transfer etmek ister. Valla ben de, ne olduğumu anlayamadım ustacığım" dedim.
Eflatun, o mahzun iri gözlerini bana dikip, "Vah arkadaşım, ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamayacaksın.. Sen hapı yutmuşsun haberin yok" demez mi?..
GÜZEL EGELİLER
Bu haftaki yazımızda, okuyucularıma Ege’de hizmet yarışında var güçleriyle yer almak için çabalayan ve çoğu kişisel uğraşlarıyla önemli eserler yaratan "Güzel Egelileri" tanıtmaya devam ettim.
Eflatungiller başta olmak üzere, Ödemiş’e kendilerini adayan Avukat Halil Tükel ve Hürriyet’imizin eski yazı müdürlerinden İbrahim Irmak, meşhur Dıgıl Çayhaneleri’nin yaratıcısı Tayfun Pezek, Buca’nın belgeselini çeken yönetmen Efgan Erden, milli mücadele konularında önemli çizgi-romanlar hazırlayan usta çizer Fikret Kol, Adnan Menderes Üniversitesi’nin önemli tarih öğretim üyelerinden ve yöresiyle ilgili cilt cilt kitaplar hazırlayan Doç.Dr.Günver Güneş, Türk Tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla genç yaşında ismini duyuran Fuat Uçar, usta fotoğraf sanatçısı Birol Üzmez, Gördesliler’in öncü örgütleyicisi İbrahim Balıklı’yı sizlere tanıtmaya çalıştım.
Daha bir çok söz edilmesi gereken Egeli insanımız var.. Ulusal basında yer alamayan bu güzel Egelileri elimizden geldiği kadar sizlere tanıtacağım.
Ege’nin en matrak modelleri: Eflatungiller Familyası..
Ayaktakiler: Bahar Silkü, Zafer Güven, Eflatun Nuri’nin kızı Sema Hanım, Savaş Ünlü, Tufan Selçuk, Menekşe Çam, Mümin Durmaz (aslında fotoğrafta yok! Ben onu foto-montaj olarak iki kafa arasına yerleştirdim) ve Turan İyigün. Oturanlar: Sadık Pala, Mustafa Yılmaz, çeribaşı Yaşar Aksoy, Emre Özkan, Özhan Mercan.
Ödemiş’in fedakar efeleri
Ünlü avukat Halil Tükel ile Haberhürriyeti web sitesi yönetmeni gazeteci İbrahim Irmak (www.haberhurriyeti.com), Ödemiş’in yetiştirdiği iki fedakar efedir. Nerede bir Ödemiş etkinliği varsa, dernek, vakıf veya hizmet olsun, orada yer alırlar ve görevlerini yaparlar.
EFLATUN geçen sene öldü.. Ama "Eflatuncular" onu hatırlamak ve yaşatmak için ellerinden geleni yapıyor. Ne mutlu Eflatun’a.. Gerisinde kendisini seven bir sürü velet bırakmış. Ünlü karikatürist Eflatun Nuri’nin yetiştirdiği "Eflatungiller Familyası"nın tüm üyeleriyle geçenlerde Kitap Fuarı’nda buluştuk.. Benim yönetimimde "Hepimiz Eflatun" isimli bir panelle ustamızı andık. Çok komik ve aynı zamanda hüzünlü bir toplantı oldu..
Eflatun Nuri’nin kızı Sema Hanım da toplantıya katıldı. Dolu salonda, dolu dolu Eflatun ile ilgili matrakları gündeme getirdik. Ünlü karikatüristlerimiz, başta Eflatun’un baş çırağı Mustafa Yılmaz, Zafer Güven, Sadık Pala, Tufan Selçuk, Mümin Durmaz, Turan İyigün olmak üzere, mizah yazarı Savaş Ünlü ve ben masaya dizildik.. Ağzımızdan ortalığa nice baklalar ve inciler saçtık.. Sonra eski "Gıcık" dergimizin ciddi yönetici yardımcısı Bahar Silkü ablamız ve Sema Hanım da Eflatun’la ilgili anılarını sundu. Keyiflendik..
Bu arada "Eflatungiller Familyası"nın, İzmir’de "Saat Kulesi" isimli bir karikatür dergisi çıkardığını duyurayım. Lütfen destekleyiniz..
BENİM HATIRAM
Panelde ben de bir anımı anlattım:
- 1970’li yıllarda solcu "Demokrat İzmir" gazetesinde yazdım. Yazıişleri ile pikaj servisleri arasındaki küçük koridorda bir hayalet gibi dolaşan eski Osmanlı’dan kalma "Hasan Rasim" isimli sıska ve çok yaşlı bir musahhih (düzeltmen) amcamız vardı. Mübarek adam, herkesin haberine veya yazısına karışır, noktalama işaretlerini öğretmeye kalkar, dil bilgisi allamesi geçinip çok bilmişlik taslardı. Aslında bir sağcı olan ihtiyarcık bana özel ihtimam gösterir, her yazımı yerlere kadar eğilerek kutlardı. Bir gün akşamüstü karanlığı basarken ıssız koridorda beni kenara çekti, kulağıma eğilip fısıldadı: "Evladım, sen buralarda harcanıyorsun, sende Peyami Sefa gibi ruhsar kalem var. Haberin yok, sen aslında sağcısın, bu solcuların arasında ne arıyorsun?.. Seni hemen bizim sağcı Tercüman gazetesine transfer yapayım. Sahibi Kemal Ilıcak’a bir telefonum kafidir. Hadi evladım. Bir, he deyiver bakalım!".. Ödüm kopmuştu.. "Hayıııır" deyip, adamın yanından yıldırım çarpmış gibi kaçtım.
- Aradan yıllar geçti.. Bu kez sağcı "Yeni Asır" gazetesinde çalışıyordum. Çalakalem dizi yazılarım yayınlanıyordu. "Eflatun Nuri" Bir akşam beni içkiye davet etti. Kafaları tütsüledik. Sonunda ağzından baklayı çıkardı: "Bak Yaşar arkadaşım, sen bu sağcı gazeteye yakışmıyorsun. Senin haberin yok. Aslında sen sıkı solcusun. Ben aracı olayım, seni bir esaslı sol gazeteye transfer edelim. Çok başarılı olursun!".. Eflatun’a, Hasan Rasim amcanın eski teklifini anlattım. "Biri beni sağcı gazeteye, öteki solcu gazeteye transfer etmek ister. Valla ben de, ne olduğumu anlayamadım ustacığım" dedim.
Eflatun, o mahzun iri gözlerini bana dikip, "Vah arkadaşım, ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamayacaksın.. Sen hapı yutmuşsun haberin yok" demez mi?..
GÜZEL EGELİLER
Bu haftaki yazımızda, okuyucularıma Ege’de hizmet yarışında var güçleriyle yer almak için çabalayan ve çoğu kişisel uğraşlarıyla önemli eserler yaratan "Güzel Egelileri" tanıtmaya devam ettim.
Eflatungiller başta olmak üzere, Ödemiş’e kendilerini adayan Avukat Halil Tükel ve Hürriyet’imizin eski yazı müdürlerinden İbrahim Irmak, meşhur Dıgıl Çayhaneleri’nin yaratıcısı Tayfun Pezek, Buca’nın belgeselini çeken yönetmen Efgan Erden, milli mücadele konularında önemli çizgi-romanlar hazırlayan usta çizer Fikret Kol, Adnan Menderes Üniversitesi’nin önemli tarih öğretim üyelerinden ve yöresiyle ilgili cilt cilt kitaplar hazırlayan Doç.Dr.Günver Güneş, Türk Tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla genç yaşında ismini duyuran Fuat Uçar, usta fotoğraf sanatçısı Birol Üzmez, Gördesliler’in öncü örgütleyicisi İbrahim Balıklı’yı sizlere tanıtmaya çalıştım.
Daha bir çok söz edilmesi gereken Egeli insanımız var.. Ulusal basında yer alamayan bu güzel Egelileri elimizden geldiği kadar sizlere tanıtacağım.
EFLATUN geçen sene öldü.. Ama "Eflatuncular" onu hatırlamak ve yaşatmak için ellerinden geleni yapıyor. Ne mutlu Eflatun’a.. Gerisinde kendisini seven bir sürü velet bırakmış. Ünlü karikatürist Eflatun Nuri’nin yetiştirdiği "Eflatungiller Familyası"nın tüm üyeleriyle geçenlerde Kitap Fuarı’nda buluştuk.. Benim yönetimimde "Hepimiz Eflatun" isimli bir panelle ustamızı andık. Çok komik ve aynı zamanda hüzünlü bir toplantı oldu..
Eflatun Nuri’nin kızı Sema Hanım da toplantıya katıldı. Dolu salonda, dolu dolu Eflatun ile ilgili matrakları gündeme getirdik. Ünlü karikatüristlerimiz, başta Eflatun’un baş çırağı Mustafa Yılmaz, Zafer Güven, Sadık Pala, Tufan Selçuk, Mümin Durmaz, Turan İyigün olmak üzere, mizah yazarı Savaş Ünlü ve ben masaya dizildik.. Ağzımızdan ortalığa nice baklalar ve inciler saçtık.. Sonra eski "Gıcık" dergimizin ciddi yönetici yardımcısı Bahar Silkü ablamız ve Sema Hanım da Eflatun’la ilgili anılarını sundu. Keyiflendik..
Bu arada "Eflatungiller Familyası"nın, İzmir’de "Saat Kulesi" isimli bir karikatür dergisi çıkardığını duyurayım. Lütfen destekleyiniz..
BENİM HATIRAM
Panelde ben de bir anımı anlattım:
- 1970’li yıllarda solcu "Demokrat İzmir" gazetesinde yazdım. Yazıişleri ile pikaj servisleri arasındaki küçük koridorda bir hayalet gibi dolaşan eski Osmanlı’dan kalma "Hasan Rasim" isimli sıska ve çok yaşlı bir musahhih (düzeltmen) amcamız vardı. Mübarek adam, herkesin haberine veya yazısına karışır, noktalama işaretlerini öğretmeye kalkar, dil bilgisi allamesi geçinip çok bilmişlik taslardı. Aslında bir sağcı olan ihtiyarcık bana özel ihtimam gösterir, her yazımı yerlere kadar eğilerek kutlardı. Bir gün akşamüstü karanlığı basarken ıssız koridorda beni kenara çekti, kulağıma eğilip fısıldadı: "Evladım, sen buralarda harcanıyorsun, sende Peyami Sefa gibi ruhsar kalem var. Haberin yok, sen aslında sağcısın, bu solcuların arasında ne arıyorsun?.. Seni hemen bizim sağcı Tercüman gazetesine transfer yapayım. Sahibi Kemal Ilıcak’a bir telefonum kafidir. Hadi evladım. Bir, he deyiver bakalım!".. Ödüm kopmuştu.. "Hayıııır" deyip, adamın yanından yıldırım çarpmış gibi kaçtım.
- Aradan yıllar geçti.. Bu kez sağcı "Yeni Asır" gazetesinde çalışıyordum. Çalakalem dizi yazılarım yayınlanıyordu. "Eflatun Nuri" Bir akşam beni içkiye davet etti. Kafaları tütsüledik. Sonunda ağzından baklayı çıkardı: "Bak Yaşar arkadaşım, sen bu sağcı gazeteye yakışmıyorsun. Senin haberin yok. Aslında sen sıkı solcusun. Ben aracı olayım, seni bir esaslı sol gazeteye transfer edelim. Çok başarılı olursun!".. Eflatun’a, Hasan Rasim amcanın eski teklifini anlattım. "Biri beni sağcı gazeteye, öteki solcu gazeteye transfer etmek ister. Valla ben de, ne olduğumu anlayamadım ustacığım" dedim.
Eflatun, o mahzun iri gözlerini bana dikip, "Vah arkadaşım, ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamayacaksın.. Sen hapı yutmuşsun haberin yok" demez mi?..
GÜZEL EGELİLER
Bu haftaki yazımızda, okuyucularıma Ege’de hizmet yarışında var güçleriyle yer almak için çabalayan ve çoğu kişisel uğraşlarıyla önemli eserler yaratan "Güzel Egelileri" tanıtmaya devam ettim.
Eflatungiller başta olmak üzere, Ödemiş’e kendilerini adayan Avukat Halil Tükel ve Hürriyet’imizin eski yazı müdürlerinden İbrahim Irmak, meşhur Dıgıl Çayhaneleri’nin yaratıcısı Tayfun Pezek, Buca’nın belgeselini çeken yönetmen Efgan Erden, milli mücadele konularında önemli çizgi-romanlar hazırlayan usta çizer Fikret Kol, Adnan Menderes Üniversitesi’nin önemli tarih öğretim üyelerinden ve yöresiyle ilgili cilt cilt kitaplar hazırlayan Doç.Dr.Günver Güneş, Türk Tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla genç yaşında ismini duyuran Fuat Uçar, usta fotoğraf sanatçısı Birol Üzmez, Gördesliler’in öncü örgütleyicisi İbrahim Balıklı’yı sizlere tanıtmaya çalıştım.
Daha bir çok söz edilmesi gereken Egeli insanımız var.. Ulusal basında yer alamayan bu güzel Egelileri elimizden geldiği kadar sizlere tanıtacağım.
Günver Hoca’mızı kutluyoruz
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nin değerli tarih öğretim üyelerinden Doç. Dr.Günver Güneş, "Milli Mücadele’de Aydın Sancağı ve Yörük Ali Efe" isimli yeni kitabıyla çıktı geldi.. Bu değerli bilim adamımızı kutluyoruz.
Fikret Kol, kurtuluşu çiziyor
Ege’mizin usta çizeri Fikret Kol, yıllardır büyük emekle üzerinde çalıştığı "Mustafa Kemal (Direniş ve Zafer)" isimli çizgi-roman şeklindeki belgeselini hazırladı. Tarihi kaynaklardan yarattığı çizgi-belgesel büyük ilgi çekti.
Gördes aşığı İbrahim Balıklı
İbrahim Balıklı, memleketi Gördes’i tanıtmak için Gördesliler Derneği’ni kurmuş ve başkanlığını yapmıştı. Kurtuluş Savaşımızın kadın savaşçısı Gördesli Makbule’yi tanıtmaya çalışan İbrahim Bey’i örnek Egeli olarak görüyoruz. (Tel: 4849955)
Buca’nın belgeselini yaptı
Başarılı yönetmen Efgan Erden kardeşimiz, bu kez "Üzüm Kokan Öncü Toprak" ismini taşıyan enfes bir Buca belgeseli çekti. Yapımcılığını Buca Belediyesi’nin üstlendiği bu belgesel büyük emekle hazırlandı.
Fuat Uçar’ın çalışkanlığı
Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi yüksek lisans öğrencisi Fuat Uçar, çok genç yaşta "Dış Türkler" kitabını yazmıştı. Şimdi ise "Türkçülüğün Manifestosu: Yusuf Akçura" isimli kitabıyla kütüphanemizi süsledi. Kutluyoruz.
Efsanevi "Dıgıl" bu kez Karşıyaka’da
Bornova ve Alsancak’ta bir zamanlar kültür-sanat etkinliklerinin merkezi olan meşhur "Dıgıl Çayhanesi", yine yaratıcısı Tayfun Pezek’in yönetiminde bu kez Karşıyaka’da trafiğe kapatılan 1733 Sokak’ta (Deniz Sineması arkası) hizmet vermeye başladı.
Kortijolar’ın usta fotoğrafçısı
İzmir’deki Yahudi eski toplu evlerinin (Kortijo’lar) fotoğraflarını çekerek, şimdiye kadar hiç bilinmemiş bir konuda çalışan ve bu çalışmalarını sergilerle süsleyen Ege’nin usta fotoğraf sanatçısı Birol Üzmez’i, romanlar üzerine yaptığı "Mortakya" çalışmasından da hatırlarız. (biroluzmez@gmail.com)
Yazının Devamını Oku 
19 Nisan 2009
Ege bölgemizin en büyük kültür eylemi, yine onbinlerce kitapseveri kucaklayacak. KİTAP FUARI’mız, 14. yaşına girdi.. TÜYAP’ın binbir emekle yarattığı İzmir Kitap Fuarı, yine Kültürpark’ta onbinlerce kitapseveri kucaklamak için kapılarını açtı. "Onur Konuğu" ise, Tarık Dursun K. ağabeyimizdir; gururumuz, sevincimiz, koluna girip şehir keyfi yaptığımız bir büyük İzmir yoldaşımızdır..
Yine 300’e yakın kitabevi, milyonlarca kitap, onlarla panel ve bir çok yazarın imza günüyle buluşacak, her yıl yaşadığımız bir kültür devinimini yine coşku ile gerçekleştireceğiz..
Her yıl tekrarlarım.. TÜYAP Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal ile Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, "İzmirli" olmasaydı, yine İzmir’e büyük bir aşkla bağlı olmasalardı bu fuarı rüyamızda bile zor görürdük.. TÜYAP, bölgemizden yetişmiş nice edebiyatçımızı "Onur Konuğu" ilan ederek onurlandırdı. Şehir yöneticilerimiz, TÜYAP yönetiminin emeklerini tarihe kazımak için bir büyük ödül düşünmezler mi acaba?
Ben kendi hesabıma TÜYAP kurucu önderlerini ve büyük emek veren Sunay Girgin, Cemran Anıl Öder gibi artık kitapseverler için simge olmuş fuar çalışanlarını ve arkadaşlarını özenle kutluyorum.
BALBAY’SIZ FUAR
Bu yıl fuarda öksüz gibiyim.. İçim bir türlü içime sığmıyor.. Biz burada kitap imzalarken, panellerde esip gürlerken, poz kesip büyük yazar havalarında naz ve niyazla fotoğrafçılara resim verirken, bir arkadaşımız hücrede sadece vatanını bizden çok sevdiği için eziyet çekip, eşi ve evlatlarından ayrı uzun karanlık gün ve geceler geçirmekte!
Mustafa Balbay’sız bir kitap fuarı düşünülür mü?.. Gözlerim onu arıyor.. O arı gibi çalışkan yazarı arıyorum.. O sempatik ve kibar gazeteciyi arıyorum.. O mütevazı insanı arıyorum..
Her fuarda Cumhuriyet Standı’na imzaya oturur, biraz sonra sıcaktan ceketini çıkarıp sandalyesinin arkasına asar, kollarını sıvar, yüzlerce kişiye laf yetiştirip kibar ve çelebi mizacını hiç değiştirmeden imzalarını atardı.. Hiç havam yok bu fuarda.. O içerde, ben dışardayım! Nasıl üzülüyorum bilemezsiniz! Kusura bakmayın, sizinle paylaşmak istedim..
25 Nisan Cumartesi günü, 3 numaralı salonda Saat 13.15’te, "Balbay Olsaydı" isimli panele Cumhuriyet Gazetesi’nin tüm yazarları katılacak
EFLATUN NURİ
Bu kitap fuarında benim için en önemli bir başka özellik, geçen yıl kaybettiğimiz karikatüristler şahı "Eflatun Nuri"yi anacak olmamızdır. 25 Nisan Cumartesi günü, Saat: 18.30-19.30 arasında TÜYAP’ta 1 numaralı salonda toplanıp, hepimiz üzerinde büyük etkisi olan bu mizah ustasını anacağız. "Eflatun Nuri ile Birlikteyiz" isimli benim yöneteceğim panele Mustafa Yıldız, Zafer Güven, aktör Hakan Boyav, Sadık Pala, Mümin Durmaz, Savaş Ünlü gibi, şehrimizin yetiştirdiği en matrak karikatürist ve mizahçılar katılacak.. Eflatun’un bir dönem yarattığı "Gıcık" mizah dergisi anılarını paylaşacaklar.. Bakalım neler yumurtlayacaklar?..
TÜYAP salonlarında Eflatun Nuri’nin karikatürlerinden oluşan sergiyi ise, Saat Kulesi isimli karikatür dergisi düzenledi ve kitap fuarı özel sayısı Eflatun Nuri’ye ayrıldı.
İMZA GÜNLERİM
Uluslarası İzmir Araştırmaları Standı’nda fuar süresince her gün okuyucularımı bekliyorum. "Kuvayı Milliye Yılı" isimli yeni kitabımı imzalayacağım. 24 Nisan’da Saat:14.00’te BESAM İzmir Temsilciliği’nin düzenlediği, "Edebiyatımızda Şükran Kurdakul" paneline Asım Öztürk, Cihangir Turantaş, Yaşar Aksoy katılacak.
Bizim standda 21 Nisan’da yazar Sadettin Öztürk’ü yeni kitaplarını imzalarken bulabilirsiniz..
Muzaffer İzgü, yine çocukların sevgilisi
İzmir’deki kitap fuarlarının tümü göz önüne alınırsa tartışmasız "imza şampiyonu" ve "çocuk öğrencilerin sevgilisi" olan Muzaffer İzgü ağabeyimiz bu kitap fuarında büyükler için yazdığı "Hamdolsun Açız" ve çocuklar için kaleme aldığı "Hayri Potur, Harry Potter’e Karşı" isimli mizah kitaplarıyla "Bilgi Yayınevi" standında yine büyük ilgi odağıdır. (Fotoğraflar: Yaşar Aksoy)
Hepimiz Eflatun!
Bu yılki kitap fuarında geçen yıl kaybettiğimiz karikatürist "Eflatun Nuri" sergiler ve panellerle anılıyor..
İzmirli Balbay
İzmir kökenli gazeteci-yazar Mustafa Balbay, her yıl geldiği kitap fuarımıza bu yıl tutuklu olduğu için gelemiyor. Onunla birlikteyiz!..
Yazar destekçisi iki kardeş
İzmir kökenli 13 yıllık "Etki Yayınevi", bölge yazarlarına sahip çıkarak yayınladığı 350 kitapla bir rekora koşmakta. Adem Kargı ile Hasan Kargı kardeşleri "Etki" standında bulup kutlayabilirsiniz..
Kitap Fuarı’nın Onur Konuğu: Tarık Dursun K.
İzmir ve Karşıyaka’nın yetiştirdiği büyük edebiyatçılarımızdan Tarık Dursun K.’yı, 14. TÜYAP Kitap Fuarı’nın "Onur Konuğu" seçen TÜYAP yönetimi önemli ve anlamlı bir vefa örneği gösterdi.
Yaşamı yazın uğraşı içinde gelip geçen, elinden kalem düşmeyen ve sayısız edebiyat ürünüyle kütüphanelerimizin ve edebiyat tarihimizin gururu olan Tarık Dursun K. üzerine Karşıyaka Belediyesi’nin Özlem Fedai imzasıyla yayınladığı "Tarık Dursun K." kitabı ile TÜYAP-Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) işbirliği ile hazırlanan "Tarık Dursun K." kitabı kütüphanelerimizde yerini almış bulunuyor.
Kuvayı Milliye’yi imzalıyorum
14. TÜYAP Kitap Fuarı’nda yeni basılan "Kuvayı Milliye Yılı" kitabımı, her gün tam mesai "Uluslararası İzmir Araştırmaları Merkezi" standında imzalayacağım.
Kurtuluş Savaşımızın başlamasının 90. yıldönümü sebebiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilan ettiği ve Ege illerimizin valiliklerince etkinlikleri hazırlanan "Kuvayı Milliye Yılı"nın anısına hazırladığım kitabımda, halkımızın emperyalizme karşı sivil direnişini anlattım. Ayrıca Yörük Ali Efe’den Sütçü İmam’a kadar uzanan bir direniş coğrafyasında sivrilen kuvayı milliyeciler üzerine yazdığım şiirlerimi sundum.
Özdemir Baba’nın torunu gelince sevinirim
Gazetecilikte yetişmemizde çok emeği olan rahmetli Özdemir Hazar’ın (Dert Babası) torunu Pelin her kitap fuarında Uluslararası İzmir Araştırmaları standımıza gelip beni ziyaret eder. İşte Ege’mizin ünlü şairi Berin Taşan, Özdemir Baba’nın kızı Banu Özdoğru ve torun Pelin Hazar Özdoğru ile beraberim. (Fotoğraf: Mehmet Özdoğru)
Yazının Devamını Oku 
12 Nisan 2009
NAMIK KUYUMCU, kente damgasını vurmuş şairlerimizden biridir. Hem de bir kültür adamı olarak oldukça önemli hizmeti vardır. Benim pek sevdiğim, imrendiğim ve üzerine titrediğim bir siyah silahşor gibidir. Hep siyah giyinir, hep siyahi aşklar ve simsiyah devrimler peşindedir.. Malum, benim de siyaha vurgunluğum "Siyah Şarkılar" isimli kitabımla açıklanmıştı.
Şimdi Namık’ın "Aşkın Rengi Siyahtır" isimli çok derinlikli yorumlar içeren bir deneme kitabıyla karşı karşıyayım. Devrimci düşüncelerinden dolayı yaşamının en genç yıllarından altısını hapishanelere armağan eden Namık, üç şiir kitabı yayınladı. Yayınevi kurucusu oldu. Ahmet Piriştina döneminde belediyede kentin kültür yatırım ve eylemlerini yöneten Ünal Ersözlü ile bir-iki dürüst ve güvenilir kültür adamından biri oldu.. Ötekileri çok yakından tanımıştım çünkü.. "İzmir Aydın ve Sanatçılar Platformu" ile "Türkiye Yazarlar Sendikası" İzmir temsilcisi olan Namık ile söyleşimize hemen geçelim.
DUYGU ŞİMŞEKLERİ
Æ Kitabınızda; "Aşkı, ayrılıklardan uzak yaşamak mümkün değil" diyorsunuz. Aşk, kavuşamamak mıdır?
Æ Aşk, duygu şimşeklerimizin beklemediğimiz bir zamanda ve yerde çarpışması, şefkat ve şehvet arasında gidip gelen kamaşmadır bir bakıma. Önemsemek ve önemsenmek yolculuğu ne kadar sürer ve neler yaşanacaktır, bilinmez. Bir aşkın nerede ve nasıl biteceği de kestirilemez. Bir sonunun olması, belki de en büyülü, çekici, acıtan, durmadan kamaştıran, tuhaf ve tutkulu hallerimizi koşulluyordur. Hep tetikteki tedirginliğimizin temel nedenidir, bir gün biteceğini bilmek sezgisi ve öngörüsü.
Yazının Devamını Oku 
5 Nisan 2009
Belediye meclislerine aday olup seçilen tüm yurttaşlarımıza başarılar dileriz Ülke ve Ege sevgisini pekiştirmek için yeni meclis üyelerimize sorular hazırladık..
Bu şadırvan şehrin neresindedir?
Efendim, İzmir’in ünlü bir Osmanlı şadırvanının 100 yıl önce çekilmiş kartpostal şeklindeki fotoğrafını Yaşar Aksoy Arşivi’nden izliyoruz. Şimdi ESKİ ESERLER dalındaki sorumuzu yöneltelim: Fotoğrafta görülen Osmanlı eseri İzmir’in neresindedir?
a) Konak Meydanı’nda, b) Namazgah Hatuniye Camii avlusunda, c) Salepçioğlu Camii avlusunda, d) Kemeraltı Ali Paşa Meydanında, e) Şadırvanaltı Camii dibinde.
Bu arkeolog kimdir?
Resimdeki merhum kişi, 50 yıl boyunca "Eski İzmir-Smyrna" antik kentini kazan arkeologdur. İsmi nedir, kazıyı nerede yaptı?
a) Prof. Kenan Erim, Agora’yı kazdı,
b) Prof. Altan Çilingiroğlu, Kadifekale’yi kazdı,
c) Ekrem Akurgal, Bayraklı-Tepekule’yi kazdı,
d) Prof. Işık Teoman, Çiğli’yi kazdı,
e) Prof. Namık Kuyumcu, Şiirülkesi’ni kazdı.
Balıkçı’nın büstü nerede?
Resimde görülen Türk yazarı Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın büstü nerededir?
a) Sevgi Yolu’nda,
b) Şair Eşref Bulvarı’nda,
c) İzmir Arkeoloji Müzesi’nde,
d) Kültüpark’ta Montrö kapısı girişinde,
e) Hiçbir yerde..
YENİ seçilen belediye başkanlarımızı sınavdan geçirmek haddimizi aşar. Hepsini kutluyoruz.. Biz de, İzmir’in tüm ilçe belediye meclislerine seçilen dostlarımıza sevimli sorular hazırladık. Amacımız bilgi tazelemek, varsa eksikliklerimizi gidermek, hoşça vakit geçirmek.. Ege’mizin her şehri ve beldesi için buna benzer sorular çıkarıp, yeni seçilenlere biraz ter döktürebiliriz. Onları ders çalışmaya sevk edebiliriz. Maksadımız ülke ve Ege sevgimizi pekiştirmek ve yaşadığımız şehirleri daha yakından öğrenebilmektir. Şimdi fotoğraf altındakilerle birlikte sorularımıza geçelim.
*
Æ TARİH: İzmir, ismini nereden almaktadır? a) Esmeralda isimli bir prensesten, b) Esmira isimli bir mitoloji tanrıçasından, c) Smyrna isimli bir Amazon kraliçesinden, d) Smyrna isimli bir Fransız kontesinden.
Æ TARİH: İzmir kaç yaşındadır? a) Eski İzmir’i 50 yıl kazan bir ordinaryüs profesör arkeoloğa göre şehrin Smyrna denilen gerçek kökü 5000 yaşındadır b) Çamdibi-Yeşilova Höyüğü’nü kazan bilim adamlarına göre 8500 yıllık bir yerleşim kalıntısı bulunduğu için şehir bu yaştadır, c) Biri 5000, öteki 8500 der, ilgili bir çok kişi çeşitli rakamlar ileri sürer, benim kafam karıştı arkadaş, bu soruyu geçiyorum, d) Karaburun’da 14 bin yıllık kalıntılar bulunduğuna göre, İzmir bu yaştadır!
Æ TARİH: İzmir’de ilk Türk egemenliğini kuran kişi kimdir? Bu egemenlik kaç yılında başladı? Yarattığı tesis nedir ve hangi alanda Akdeniz’de üne kavuştu?
Æ TARİH: Atatürk İzmir’e kaç kez geldi ve kaç gün ikamet etti?
*
Æ İNKİLAP TARİHİ: 9 Eylül 1922’de İzmir Hükümet Konağı’na Yüzbaşı Şerafettin ile bayrak çeken ve her fotoğrafta yanında duran teğmenler kimlerdir? a) Teğmen Hayati ve Teğmen Zekeriya, b) Teğmen Ali Rıza ve Teğmen Hamdi, c) Teğmen Akif Balta ve Teğmen Armağan. (Not: İsimleri bulamadıysanız, İzmir Vilayeti’ne gidip, ana salondaki duvarda çakılı kabartma plakadan öğreniniz)
Æ İNKİLAP TARİHİ: 17 Şubat 1923 İzmir İktisat Kongresi’ni sembolize eden anıt, İzmir’in neresindedir? a) Kültürpark’ta, b) İzmir Ticaret Odası’nın ana salonunda, c) İzmir Ekonomi Üniversitesi avlusunda, d) Kemeraltı’nda eski Hamparsumyan Hanı’nın yıkılışından sonra oluşan otoparkın dibinde.
Æ COĞRAFYA: İzmir’in kaç ilçesi vardır? Sırayla sayınız. Nüfusu en az olan ilçenin yetiştirdiği sembol çiçek hangisidir, nüfusu en çok olan ilçenin sembol ağacı nedir?
*
Æ ARKEOLOJİ: İzmir içinde kaç antik kent vardır? İzmir Arkeoloji Müzesi’ni kaç kez ziyaret ettiniz? İzmir Tarih ve Sanat Müzesi nerededir? Müdür Cemil Kanca, müzeyi çok az kişinin ziyaret ettiğini şikayet ederek belirttiğinde, sizi de mi eleştiriyordu?
Æ EDEBİYAT: İzmir’i bir prensese benzeten ünlü şair kimdir? a) Alphonse Lamantine, b) Aleksandr Dumas, c) Victor Hugo, d) Andre Balzac.
Æ MATEMATİK: İzmir’in kilometrekare olarak yüzölçümünü köy sayısına bölerseniz, çıkan sayının İzmir ili içindeki ada sayısına oranı kaçtır?
Æ YURTTAŞLIK BİLGİSİ: Aşağıdakilerden hangisi İzmirli değildir? a)Yıldız Tilbe, b) Kibariye, c) Ferdi Özbeğen, d) Gönül Yazar, e) Soru yanlıştır, çünkü hepsi İzmirlidir!, f) Attila İlhan.
Æ SPOR: İzmir kulüplerinin kuruluş tarihlerini veriniz. Hangi kulüp hangi kulüpten doğdu, kim kiminle birleşip hangi takımı doğurdu?
*
Æ SANAT TARİHİ: Kemeraltı’ndaki Anafartalar Caddesi boyunca sıralanmış camilerin isimlerini sırayla sayınız.
Æ SANAT TARİHİ: İzmir’de vahşi hayvan ismi taşıyan eski han hangisidir?
Æ SANAT TARİHİ: Kültürpark’ta havuz çevresindeki Türk büyükleri büstleri ile Mehmetçik ve Fatmacık heykelleri kaldırıldıktan sonra nereye atılmıştır? a) Büyükşehir’in çöplüğüne, b) Kültürpark deposuna, c) Birbirlerine "Yazıklar Olsun" deyip helalleştiler ve kaybolup uçtular, d) Heykelseverler kapışıp evlerine, bahçelerine götürdüler.
Æ İNANÇ BİLGİSİ: Şehrin en eski ve ünlü kilisesinin ismi nedir? a) Sen Helen, b) Sen Arkas, c) Sen Jean, d) Sen Antuan, e) Sen Polikarp.
Æ İNANÇ BİLGİSİ: Susuzdede yatırı nerededir? a) Basmane’de, b) İkiçeşmelik’te, c) Bozyaka’da, d) Ballıkuyu’da, e) Göztepe’de, f) Her sebil çeşmesinin yanıbaşında bir susuz dede vardır.
*
Æ MÜZİK: İzmir’in özlemle beklediği yeni kültür-sanat merkezi hangi İzmirli bestecinin ismini taşıyor? a) Necil Kazım Akses, b) Ahmet Adnan Saygun, c) Zülfü Livaneli, d) Mehmet Özüdoğru.
Æ MÜZİK: Türk Musikisi’nin İzmirli usta bestecisi Rakım Hoca’nın soyismi nedir? a) Anıl, b) Nalkesen, c) Nureddin Selçuk, d) Tatlınağme, e) Elkutlu.
Æ MÜZİK: Her yıl düzenlenen bir nitelikli beste yarışması, hangi ünlü İzmirli işadamının anısına yapılmaktadır? a) Ekrem Demirtaş, b) Selçuk Yaşar, c) Dr.Nejat Eczacıbaşı, d) Şinasi Ertan.
Æ MÜZİK: İzmirli müzisyen Ali Kocatepe’nin Alsancak’ta doğduğu evde hangi restoran çalışıyor? a) Tayfa, b) Toros, c) Kaos, d) Aganta
*
Æ KENT KÜLTÜRÜ: İzmir’in kaç kardeş kenti vardır? Hepsini bir etkinlikte buluşturmak için ne bekliyoruz, ne yapmalı?
Æ KENT KÜLTÜRÜ: Latife Hanım’ın evini müze olarak kente kazandıran belediye başkanımız kimdir? a) Ahmet Piriştina, b) Yüksel Çakmur, c) Cihan Türsen, d) Cevat Durak, e) Nevzat Çobanoğlu
Æ KENT KÜLTÜRÜ: Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın avlusunda gömülü olduğu caminin ismi nedir? a) Soğukkuyu Camii, b) Karşıyaka Camii, c) Bostancıbaşı Hacı Rahman Camii, d) Ferik Osman Paşa camii.
Æ KENT KÜLTÜRÜ: Asansör’e çıktığınızda sizi karşılayan eşsiz manzaraya sahip parkın ismi nedir? a) Şehit Pilot Nihat Bey Parkı, b) Şair Can Yücel Parkı, c) Zeki Müren Parkı, d) İhsan Alyanak Parkı, e) Yaşar Aksoy Parkı.
Æ BASIN: Ertuğrul Özkök, Nejat Seçen, Yılmaz Özdil, Güngör Mengi, Erdal Şafak, Ergun Babahan, Şule Talu, Hikmet Çetinkaya, Zeynep Oral, Nebil Özgentürk gibi ulusal basınımızın İzmirli ünlü gazetecilerine ek olarak aşağıdaki gazetecilerin hangisi de İzmirli’dir? a) Ali Sirmen, b) Bekir Coşkun, c) Yazgülü Aldoğan, d) Mehmet Barlas, e) Mustafa Balbay
*
Æ SOSYAL BİLGİLER: İzmir’de ne kadar işsiz, sendikasız, sigortasız, açlık sınırında insan vardır? Haberiniz var mı?..
Æ ÇEVRE: İzmir’de ne cenneti vardır? a) Kedi, b) Lunapark, c) Çipura, d) Kuş, e) Travesti
Æ ASTRONOMİ: İzmir’de hangi kurumun teleskopu vardır? Seçildiğinizde meclis üyeleri olarak topluca teleskopu ziyaret edip, uzaya bakmaya ne dersiniz?
Yazının Devamını Oku 
29 Mart 2009
Tam 25 yıl aralıksız yayınladığı "Ses ve Saz Dünyamızdan" isimli programı ile dünya rekoru kıran, büyük müzik araştırmacısı Ali Rıza Avni’yi 29 Mart 1995’te kaybetmiştik.. ARADAN tam 14 yıl geçmiş.. Daha dün gibiydi her şey.. Üstat Ali Rıza Avni’yi 29 Mart 1995 günü İzmir’de Ege Üniversitesi Hastanesi’nden çıktıktan bir süre sonra kaybetmiştik.. Değerli eşi Ayfer ablamızı, Nuran ve Erol evlatlarını ve torunu Pınar’ı gözyaşlarına boğan üstadımızı ertesi günü, yıllarca görev yaptığı Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı önündeki ilk törende kucakladık.. Öğrencileri ve öğretim elemanları bir daha dünyaya gelmeyecek olan bu büyük araştırmacıya son görevlerini yerine getirdi.
Sonra yine yıllarca hizmet ettiği TRT Bölge Müdürlüğü önünde tabutuna sımsıkı sarıldık. Bölge Müdürü İhsan Öztamer, "Büyük insan, alçak gönüllü eşsiz müzik araştırmacısı ve yeri doldurulmaz TRT emektarı" dediği üstadı, onu tanımayanlara pek güzel anlatmıştı. Ve nihayet Alsancak Hocazade Camii’nden uğurlayıp Mevlası’na ulaştırdık..
BÜYÜK BOŞLUK
Ali Rıza Avni’yi kaybedince, bir daha kapısından asla içeri adım atamayacağım bir büyük alemi avucumdan kaçırdığımı, onu uzak ufuklara kaptırdığımı, bundan böyle yalnızlığın acı şarabını her içişimde onu anarak gözyaşı dökeceğimi pek güzel anlamıştım..
Çok sevdiği Kemeraltı köşelerinde artık yoktu.. Hisarönü ağlıyordu.. Hisar Camii avlusunda hayal meyal fark ettiğim Rakım Elkutlu Hoca bile gözlerini kaçırmıştı benden.. Veysel Çıkmazı onsuz sessizdi.. Başta Cemalettin Dede dergahı olmak üzere bir çok musiki mekanının artık boynu eğikti.. Hele Basmane Gar Oteli’nin bir köşesinde ona daima küçük bir masacık hazırlayan Ali Rıza Saysen ıslak gözlerini siliyordu..
Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı’ndaki odası boşalmıştı, sevimli çırağı Nezihi Tançolpan da yavaş yavaş eşyalarını toplar olmuştu.. Konservatuvara armağan ettiği muazzam arşivi çaresiz biçimde korumasız kalmıştı..
TRT Arşivi de hüzünlüydü.. Piyaniste benzer parmaklarıyla onu seven, okşayan, arayıp bulan, yayına hazırlayan, ustaca yayınlayan, tozunu silen, duasını eksik etmeyen hocaları artık yoktu..
Alsancak, Kalealtı, İkiçeşmelik, Basmane, Buca, Bornova meyhanelerinin tadı kaçmıştı.. Masalar artık ıssız, kahkahalar sıradandı.. Şiir ve musiki aşığı müdavimler suskundu..
Hele hele 9 Eylül törenlerinde, babası Tınaztepe Kahramanı Hüseyin Avni Tınaz’ın madalyasını göğsüne takıp, can dostu Yaşar Aksoy’un koluna yaslanarak Hükümet Konağı’na bayrağın çekilişi sırasında hıçkıran, o bembeyaz saçlı, evliya bakışlı, melek yüzlü adam artık yoktu.. Koca meydan sanki boşalıvermişti!
BANA VASİYETİ
Ali Rıza Avni, 9 Nisan 1989’da bana vasiyetini yazıp, imzalayarak armağan etmişti. Aynen şöyle diyordu: "- Sevgili can kardeşim Yaşar Aksoy.. Söz ölüm getirmez denilir ama benim sana şu anda yazacaklarım bir vasiyet niteliğindedir. Ölümümden sonra şu sözlerimi, yazımla yayınlarsan beni öteki dünyamda da mutlu edersin..
Sevgili dostlarım.. Ben öldüm, gömüldüm.. Burada öylesine mutluyum ki. Sizin, dünyanıza dönmeyi dilemek, bir deliliktir. Sizlerle er geç buluşacağız. En geç dönemde birlikte olmamızı Tanrı’dan yakarıyorum. Ali Rıza Avni.."
Üstadım, tarifsiz mükemmeliyette bir Bektaşi idi.. Kültürü, gelmişi geçmişi, musikisi, tekke adetleri ve folkloru ile Bektaşiliği kabullenmiş, öğrenmiş ve hazmedip uygulamıştı. Bu yüzden İzmir’in ünlü Bektaşi Dedesi rahmetli Dr. Bedri Noyan ile büyük bir dostluk kurmuştu, bir çok eserin altında birlikte imzaları vardır. Bir örneğini bugün yan sütunlarda yayınladım.
DÜNYA REKORU
Ali Rıza Avni, tam 25 yıl TRT’de yayınladığı "Ses ve Saz Dünyamızdan" isimli programı ile "Guinness Rekorlar Kitabı"na girmişti. Daha önceki rekor BBC’de yayınlanan ve 23 yıl devam eden bir caz programınındı. Bitmek tükenmeyen bir enerji ve sanat sevgisiyle bu programı sürdüren, aynı zamanda büyük bir musiki arşivi hazırlayan ve Ege Üniversitesi Türk Sanat Musikisi Konservatuvarı’na armağan eden Ali Rıza Avni, İzmir Sanat Tarihi’nin dev simgesidir. Hatıraları ve arşivi yaşatılmalıdır. Hatay’daki Ali Rıza Avni Bulvarı ismini yaşatmaktadır..
TRT’nin çöpe attığı büyük bir arşivi kurtaran, yenileyen ve 1961’den itibaren 2624 program yapıp yayınlayan Ali Rıza Avni’yi rahmetle anıyoruz.. Kıbrıs Bayrak Radyosu, Türkiye’nin Sesi ve TRT kanallarında klasik ve enstrümantal müzik, eski plaklar köşelerini oluşturan, 8 bin plaktan oluşan bir arşiv yaratan Ali Rıza Avni bir daha çıkar mı?..
Belki çıkar!
Ama ben göremem ki..
Üstadımı bugün yine çoook özledim.. İzmir masaları onsuz o kadar boş ki!..
Değil mi şair Metin Pütmek?..
Haaa Metin’ciğim, sen de öte aleme göçmüştün değil mi?.. Orada üstadla buluşup mutlaka demleniyorsunuzdur.. Sizi şimdi çok kıskandım, çoook.. Hocanın vasiyeti, elini çabuk tutup bir an önce beni de çekip alsa yanınıza..
Her 9 Eylül akşamı mutlaka toplanırdık
Yaşlılığında İstanbul’da yaşayan Güzelyalı doğumlu Meliha Akıncı, her 9 Eylül günü İzmir’e gelir ve Konak Meydanı’ndaki kurtuluş törenlerine katılırdı. 9 Eylül 1922 günü İzmir Hükümet Konağı’na bayrak çeken subaylar arasında bulunan rahmetli kocası Teğmen Ali Rıza Akıncı ve tüm vatan kahramanları için gözyaşı dökerdi. Akşama ise onun çevresinde buluşurduk. İşte erkeklerin aileden
gelen madalyalarını taktıkları 1990 yılı 9 Eylül akşamı toplantısı. Mustafa Kemal Paşa’yı alkışlıyoruz.. Ayaktakiler Teğmen Ali Rıza
Akıncı’nın oğlu E.Yüzbaşı Vural Akıncı, Tınaztepe Kahramanı ve İstiklal Savaşı Gazisi Hüseyin Avni Tınaz’ın oğlu Ali Rıza Avni, Yaşar Aksoy, İzmir’in ilk belediye başkanlarından Ragıp Paşa’nın torunu ve İstiklal Savaşı Gazisi Binbaşı Rıza Akatürk’ün oğlu Ragıp Akatürk, Kemeraltı Meserret Oteli sahibi ressam Necla Erbakır.. Oturanlar Lale Akıncı, Suna Esen, Meliha Akıncı, Senay Keller ve İzmir’in ünlü noteri Mazlume Yüce (Rahmetli İskender amcamızın eşi ve Uğur Yüce ile Nilgün Özsaruhan’ın annesi).. Fotoğraf: Alaattin Gürırmak.
Münir Nurettin aşığıydı
İstanbul..16 Eylül 1958.. Münir Nurettin Selçuk’u, genç müzik araştırmacısı Ali Rıza Avni’ye "Rindlerin Akşamı" isimli yeni bestesini okurken izliyoruz.
Yesari Asım Arsoy ile
Türk bestecilerinin yakın dostu olan Ali Rıza Avni’yi, 1960’da ünlü besteci Yesari Asım Arsoy ile birlikte görüyoruz. (Fotoğraflar:Yaşar Aksoy Arşivi)
Can dostumdu!
Üstad Ali Rıza Avni benim can dostumdu.. Büyüğüm, hocam, ağabeyim, üstadım, meyhanede dizi dibinde oturup feyz aldığım bir bilgindi.. Nice yıllar, kol kola İzmir kaldırımlarını arşınladık..
YOL SEVDASI
Düştüm bir yol sevdasına
Beni güldür deli gönlüm
Götür yarin rüyasına
Sonra öldür deli gönül
*
Yunus ile dağda mıyım
Emrah ile bağda mıyım
Dertli’yle bir çağda mıyım
Bana bildir deli gönül
*
Bilmezdim gafildim boştum
Dolmak için nice koştum
En son bir ateşe düştüm
Beni kaldır deli gönül
*
Dört kapıdan aşkla girdim
Kırk basamak öte vardım
Orada kendimi gördüm
Bu ne haldir deli gönül..
(Acem Aşiran Şarkı)
Güfte: Ali Rıza Avni
Beste: Dr.Bedri Noyan
Yazının Devamını Oku 
22 Mart 2009
İzmir eski Milletvekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Hakan Tartan, siyaset üzerine doktora yapmış nadir şair politikacılardan biri.. BASMANE Meydanı’nın yarısı dolmuştu.. Ortalık giderek kalabalıklaşıyordu. Ecevit’in 1970’li yıllardaki mitinglerine benzer heyecan duyar gibi oldum, kalbimin uzak köşelerinde.. Son 30 yıldır mitinglere, kitle hareketlerine (Uğur Mumcu cinayetini protesto eylemleri hariç) katılmamıştım.
Dalıp gidiyorum..1977’de Ecevit’in Buca mitinginden sonra liderin otobüsünün arkasından sevgili kardeşim Mehmet Ersoy ile nefes nefese taa Konak’taki ikinci mitinge kadar koştuğumuzu çok net hatırlıyorum. Ne günlerdi onlar!..
ESKİ DOSTLAR
Hakan Tartan’ın aday olduğu Konak Belediye Başkanlığı seçimleri için, geçenlerde Basmane’de CHP Seçim Bürosu açılacaktı. Çeşme’den otobüse binip erkenden geldim. Alsancak’ta Salim Çetin ile buluştuk, yolda bize şair Dedocan da katıldı.
Basmane’de yağmur çiselediği için önce saçak altında, sonra da ortalık yerde kalabalığın arasına sıkıştık. İlk olarak, 68’lilerden İleri Kitabevi Sahibi Özkan Başer ve gazeteci Okan Yüksel’i gördüm, yanlarına gittim öpüştük.
Az sonra yazar Aydoğan Yavaşlı, Etki Yayınevi sahibi Adem Kargı ile kalabalık içinde buluştuk. Aniden eski dostum Sinan Karamustafaoğlu’nu da gördüm, kucaklaştık. Çevre hareketlerinin radikal önderi Ayşe Tosuner ile hasret giderdim. Çevremde eski dostlarım yavaş yavaş çoğalıyordu. İyi etmişim de gelmişim.
KUCAKLAYICI KONUŞMA
CHP Bornova’dan eski Ecevitçi Hakan Düzdemir ve CHP eski gençlik kollarından Emin Baltaş ve Nedim Yaşar Gürsoy ile de kucaklaştık. Kalabalık arasında eski İzmir Belediye Başkanı rahmetli Rebii Başol’un değerli oğlu, Prof. Koray Başol’u görüp saygı ve sevgilerimi sundum. CHP Konak Belediye Meclisi aday listesinin en başındaki dostum Prof. Adnan Akyarlı’yı da kutladım. Çevremde her kesimden insan vardı.
Az sonra parti büyükleriyle Hakan Tartan geldi ve platform üzerine çıktı. Hakan’ın CHP rozetiyle halka yapacağı ilk konuşmaydı. Mikrofonu aldı ve kırk yıllık politikacı, devlet adamı gibi kucaklayıcı, içten, moralleri tazeleyici, sımsıcak ve net konuşma yaptı. Israrla, "Siyasette sevgi gerek!" dedi. Çünkü o bir şairdi.. İşte onun formülü buydu.. Kendi kendime, "Sınavı geçti, aldı başını gidiyor" diye geçirdim.
HAKAN TARTAN KİMDİR?
Hakan Tartan 1961’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitede Sosyal Politika, Sosyal Diyalog ve Çalışma Yönetimi konusunda yüksek lisans ve doktora yaptı. 1979’da Milliyet’te aktif gazeteciliğe başladı.
15 yılı Milliyet olmak üzere Sabah, Ateş ve Star gazetelerinde 25 yıl muhabirlik, yöneticilik ve yazarlık yaptı. Bülent Ecevit tarafından iki dönem İzmir Milletvekilliği’ne DSP’den aday gösterildi ve seçildi. İzmir’e hizmetini parlamentoda tertemiz yürüttü. TBMM İdare Amirliği görevini üstlendi. Başbakan Ecevit yönetimindeki 65. hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu. Tanıtım, kültür, araştırma ve sağlıkta etkin olan TÜLOV Vakfı’nı kurdu, başkanlığını üstlendi. Hürriyet Ege Temsilciliği’ni yürüttü. Ünlü tiyatro sanatçıları Melek ve Fikret Tartan’ın biricik oğlu olan, evli ve iki çocuk babası Hakan Tartan, şimdi Genel Başkan Deniz Baykal’ın teklifi üzerine CHP Konak Belediye Başkan adayı.. CHP Tarihi ile ilgili, Atatürk’ün İzmir günleri konusunda ve şiir üzerine çeşitli kitapları bulunmakta. Daha 48 yaşında.. Hizmet için, siyasete sevgi getirmek için, bol bol vakti ve enerjisi var.. Başarılar dilerim.
AŞK HER ZAMAN YENİDİR
Uçaktan İzmir’e bakıyorum
Gök mavi bazen
Bazen mor, bazen kırmızı
Yakalamak istiyorum bulutları
Olmuyor kaçıyor
Sen gökkuşağı, sen yedi iklim
Körfez sanki şarkı söylüyor aşağıda
Özgürlük arıyor
Kirlilik su boyu bazı noktalarda
Gözüme görünmüyor
Sen ay gibisin parlıyorsun
Körfez şarkı söylüyor
Bazen mutlu, çokça hüzünlü
*
Sıcaklık değişmiyor
Körfez parlıyor
Gözlerin parlıyor
Körfezin dalgalarına güzelliğin yansıyor
Ateş ağlıyor
Uzakta bir gramofon sesi, bir laterna
Ne güzel aşk şarkıları çalıyor
Sesin güçlü, sesin gür, bakışların hür
Duyguların delidir
Evet, dediğin gibi
Aşk her zaman yenidir
HAKAN TARTAN
("Beni Aşklar Büyütsün" kitabından)
Hakan Tartan’ı tarif et deseler, "sevgi,
şiir ve gazetecilik aşkı" derim. Çağdaş ve efendi bir kimliği vardır. Genç yaşta politik başarıları sindirebilmiştir.
Bu fotoğrafı ilk kez görüyorsunuz..
Konak’ta tarihi bir seçim konuşması.. Tarih unutmaz!
İşte okuyucularımızın ilk kez izleyeceği inanılmaz güzellikteki bir tarihi fotoğraf.. Tarih 1977.. Türkiye fokur fokur kaynıyor.. CHP’nin efsanevi lideri Bülent Ecevit, tarihi İzmir mitingini Konak’ta gerçekleştirmekte.. Külüstür bir kamyonetin üzerinde Türk ve altıok bayraklarına yaslanarak konuşan Ecevit’in sağ yanında sekreteri ve memur sendikacısı rahmetli Sakıp Hiçerimez, solunda ise Gültepe eski Belediye Başkanı rahmetli Aydın Erten bulunmakta. Onbinlerce kişi Konak’ta toplanmış. (Fotoğraf: Yaşar Aksoy Arşivi)
Hakan Tartan’dan mektup
CHP Konak Belediye Başkan adayı Hakan Tartan’dan bir mektup aldım. Ülkemizin tüm köşe yazarlarına gönderilen mektubu aşağıda aynen yayınlıyorum. "Şair" bir insan olan Hakan Tartan’ın mektubu da baştan sona bir şiir... Şair olanın, her işini şiir gibi yapacağına inanırım.
Konak’lı hemşehrilerime mektup..
Konak..
Tarihimin gururu..
İlk kurşunla Kurtuluş Savaşı’nın başladığı,
9 Eylül’de bayrağın çekilmesiyle kurtuluşun noktalandığı,
Ulusal sevincimin simgesi Konak!..
*
Agora’dan Kadifekale’ye efsanevi antik çağlarıma; Basmane, Tilkilik, Kemeraltı, Kültürpark, Alsancak ve Göztepe ile güngörmüş geçmişime,
çağdaş insanlarıyla parlak geleceğime uzanan simge semtim Konak..
*
İzmir Konak’ta doğmak ne güzel..
Açtığımda gözümü ilk,
Ülkemin aydınlık ışığını görmeliyim.
İzmir’de doğmalıyım, İzmir’de ölebilmek için...
*
İzmir’de yaşayıp denizi görmeyen kimse kalmasın istiyorum,
Diliyorum ki, Konak’ta yaşayan her yurttaşım,
Bu kentin sakini değil, kentin sahibi olsun.
Sokaklarında, güven içinde yürüsün, çalışsın, yaşasın..
*
Sahipsiz kedilerin ve köpeklerin dahi sahiplenildiği bir Konak istiyorum.
İnsanların insanlara,
İnsanların hayvanlara dost ve yardımcı olduğu,
Dosdoğru, dost ve sevimli bir Konak istiyorum
*
Sevginin hakim olduğu,
Özgürlüklerin başkenti bir Konak istiyorum.
Sağlık, eğitim, kültür, sanat ve tarih turizminde öncü,
Kent meclislerinde demokrasinin en ileri hedeflerini ortaya koyan.
Kadınlara pozitif ayrımcılık yapan,
Gençlerine çağdaş, teknolojik ve kültürel tüm nimetleri sunan.
Pırıl pırıl bir Konak istiyorum..
İzmir’in gülen yüzü
Sevgi, dostluk, paylaşım ve dayanışmanın son durağı..
Çağdaşlığın ve uygarlığın merkezi bir Konak..
Türkiye’nin gülen yüzü bir Konak..
Türkiye’ye umut veren..
Mutlu bir Konak
Daha yeşil...
Emekli, engelli ve çevre dostu bir Konak.
*
Bu şehrin efsanelerden kopup gelen hayallerini yeniden kurmak için
Onun sevgi yoluna hizmet için çıkıyorum.
Yürümek istediğim bu uzun yolda,
Siz dostlardan gönül desteği istiyorum... Sizleri seviyorum..
Dr. Hakan TARTAN
CHP Konak Belediye Başkan adayı
İzmir eski Milletvekili
Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı
Aynur Tartan da gazeteci..
Hakan Tartan’ın eşi Aynur Tartan da, çekirdekten yetişme bir gazetecidir. Berfin ve Fırat isimli iki evlatları olan Tartan’lar sanat ve kültür içinde yaşayan örnek bir çifttir.
Yazının Devamını Oku 
15 Mart 2009
Ege’mizin güzide deniz gücü olan, Koramiral Erdal Bucak komutasındaki "Güney Deniz Saha Komutanlığı", Çanakkale Deniz Zaferi anısına muhteşem bir kutlama programı hazırladı.. KUTLUYORUM.. Koramiral Erdal Bucak komutasındaki Güney Deniz Saha Komutanlığı’mız, "Çanakkale Deniz Savaşı" anısına görkemli etkinlikler hazırladı. Bu programa tüm halkımız davetlidir.
2 Mart-30 Mart arasında İnciraltı müze gemisinde 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi sergisini izleyebiliriz. 10 Mart-24 Mart arasında İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde, Çanakkale Deniz Zaferi anısına düzenlenen resim, seramik, özgün baskı ve heykel yarışması sergisini, Orhan Akseki tarihi obje sergisini, belgesel film gösterimini izleyebiliriz. Sergi halen sürüyor, resmi açılış ve ödül töreni, 16 Mart, saat 15.00’te..
Yaygın etkinlik
Çanakkale Deniz Zaferi Kutlama Konseri, 16 Mart saat 17.00’de Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleşecek. Aynı yerde 16 - 29 Mart arasında Çanakkale Savaşı Karma Sergisi, Binbaşı Halis’in Kişisel Eşyaları Sergisi ve belgesel film gösterimi gerçekleşecek. 17 -27 Mart arası İKSEV binasında belgesel film gösterimi var.
18 Mart saat 10.30’dan itibaren Sabancı Kültür Sarayı’nda bando, halk oyunları gösterisi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile törenlerin başlaması, Çanakkale Tiyatrosu, Dans Tiyatrosu var.
Aynı gün saat 20.30’da A.A. Saygun Kültür Merkezi’nde İzmir Devlet Senfoni Orkestrası konser verecek. Bando konseri, Okuma Tiyatrosu ve Dans Tiyatrosu’nun sahne alacağı "18 Mart Gezici Programı" ise, 19 Mart’ta Narlıdere Atatürk, 20 Mart’ta Bornova Uğur Mumcu, 24 Mart’ta Karşıyaka Ziya Gökalp, 26 Mart’ta Konak Selahattin Akçiçek kültür merkezlerinde gerçekleşecek.
ÇANAKKALE DESTANI
Yıl 1915.. 18’indeyiz Mart’ın
Bir dünya çullanmış üzerimize,
Topuyla, tüfeğiyle,
Tayyare ve zırhlılarıyla..
Ne çıkar bundan,
Türk olarak doğmuşuz bir kere.
İsterse felek,
"Her türlü cefasını toplasın gelsin!"
Biziz cefaları serecek yere..
*
Yıl 1915.. 18’indeyiz Mart’ın
Tanrım bize mi doğuyor
Kanlısırt ufkundaki gün?
Düşman! Kendine gel biraz!
Pek tekin değildir Çanakkale suyu,
Geçilmez bu boğaz..
Bizi ne topun yıldırır, ne kurşunun.
Çünkü artık başladı cengimiz
Er meydanında bulunmaz dengimiz..
*
Sen misin Mustafa Kemal’im "İleri" diyen?
İşte fırladık siperden
Sırtına yüklenmiş kahraman Seyit
276 kiloluk mermiyi.
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek
Elizabeth’i, Buve’yi..
*
Yanıyor, bu gün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor, dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor..
Türk’üz.. Muzaffer doğmuşuz bir kere!
Bir karış toprak uğruna
Kimimiz şehit oluruz, kimimiz gazi..
Hiç değişmez bu yazgı
Dünyada her yer geçilir belki
Lakin geçilmez Çanakkale Boğazı..
FAHRİ ERSAVAŞ (1972)
Seyit Onbaşı simgedir
Mermiyi kaldıran mekanizmanın bozulması üzerine, 276 kiloluk mermiyi omuzlayıp palangasız top kamasına süren ve "Ocean" zıhlısını vuran Seyit Onbaşı (1889-1939), Çanakkale Savaşı’nın simgesi olmuştur. Kilitbahir’deki Rumeli Mecidiye Bataryası görevlisi Seyit Onbaşı’nın memleketi Balıkesir’in Havran İlçesi’ndeki heykeli en güzel olanıdır (Resimde görülen). Mermiyi sırtladığı Kilitbahir sırtlarında da bir heykeli vardır.
KUTLUYORUM.. Koramiral Erdal Bucak komutasındaki Güney Deniz Saha Komutanlığı’mız, "Çanakkale Deniz Savaşı" anısına görkemli etkinlikler hazırladı. Bu programa tüm halkımız davetlidir.
2 Mart-30 Mart arasında İnciraltı müze gemisinde 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi sergisini izleyebiliriz. 10 Mart-24 Mart arasında İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde, Çanakkale Deniz Zaferi anısına düzenlenen resim, seramik, özgün baskı ve heykel yarışması sergisini, Orhan Akseki tarihi obje sergisini, belgesel film gösterimini izleyebiliriz. Sergi halen sürüyor, resmi açılış ve ödül töreni, 16 Mart, saat 15.00’te..
Yaygın etkinlik
Çanakkale Deniz Zaferi Kutlama Konseri, 16 Mart saat 17.00’de Sabancı Kültür Sarayı’nda gerçekleşecek. Aynı yerde 16 - 29 Mart arasında Çanakkale Savaşı Karma Sergisi, Binbaşı Halis’in Kişisel Eşyaları Sergisi ve belgesel film gösterimi gerçekleşecek. 17 -27 Mart arası İKSEV binasında belgesel film gösterimi var.
18 Mart saat 10.30’dan itibaren Sabancı Kültür Sarayı’nda bando, halk oyunları gösterisi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile törenlerin başlaması, Çanakkale Tiyatrosu, Dans Tiyatrosu var.
Aynı gün saat 20.30’da A.A. Saygun Kültür Merkezi’nde İzmir Devlet Senfoni Orkestrası konser verecek. Bando konseri, Okuma Tiyatrosu ve Dans Tiyatrosu’nun sahne alacağı "18 Mart Gezici Programı" ise, 19 Mart’ta Narlıdere Atatürk, 20 Mart’ta Bornova Uğur Mumcu, 24 Mart’ta Karşıyaka Ziya Gökalp, 26 Mart’ta Konak Selahattin Akçiçek kültür merkezlerinde gerçekleşecek.
Türklük, Çanakkale ile dirildi
Çanakkale Savaşları, Türk kimliğinin dirilmesinde öncü rol oynadı. Çanakkale’de emperyalizme karşı kahramanca çarpışan Türk halkı, daha sonraki Kurtuluş Savaşı’nda kimliğini kesin zafere götüren bağımsızlık mücadelesini gerçekleştirdi. Mustafa Kemal Paşa, Çanakkale Anafartalar muharebelerinde gösterdiği üstün yararlıklarla tarih sahnesine adım attı. Türk Kurtuluş Savaşı’nın önderliğine geçişinde, Çanakkale onun şanlı bir referansıydı..
Çanakkale Savaşı
1914
27 Eylül: Çanakkale Boğazı kapatıldı.
29 Ekim: Osmanlı Donanması, Rus limanlarını bombaladı.
2 Kasım: Rusya, İngiltere, Belçika, Sırbistan, Japonya ve Karadağ, Osmanlı ile ilişkilerini kesti.
3 Kasım: Çanakkale Boğazı’nda, Seddülbahir ve Kumkale müstahkem mevkilerini altı düşman zırhlısı bombaladı.
11 Kasım: Osmanlı Devleti, İtilaf Devletleri’ne (İngiltere, Fransa, Rusya, Avustralya, Yeni Zelanda, Sırbistan, Amerika vs.) savaş ilan etti.
17 Kasım: Rus Donanması, Trabzon’u bombaladı.
29 Kasım: Mesudiye Zırhlısı, İngiliz denizaltısı B-11 tarafından Çanakkale Boğazı’nda batırıldı.
1915
19 Şubat: Seddülbahir, Kumkale, Ertuğrul, Orhaniye tabyalarını 12 düşman zırhlısı bombaladı.
18 Mart: 18 zırhlı ve muhriple, İngiliz ve Fransız donanmaları, 506 topla, 6 saat, 45 dakika Boğaz’ı bombalayarak geçmeye çalıştı. Bouvet, Irresistible, Ocean zırhlıları battı, üç gemi savaş dışı kaldı. İtilaf donanması yenilerek geri çekildi.
25 Nisan: Gelibolu Yarımadası’na beş yerden düşman çıkarması başladı.
19 Mayıs: Arıburnu muharebeleri.
4 Haziran-12 Temmuz: Seddülbahir muharebeleri.
6-10 Ağustos: Anafartalar, Conkbayırı, Kanlısırt muharebeleri.
13 Ağustos: İkinci Anafartalar Muharebesi.
21 Ağustos: Üçüncü Anafartalar Muharebesi. Üç haftada İngiliz ve Anzaklar (Avustralya-Yeni Zelanda) kuvvetleri 40 bin, Türkler 50 bin kayıp verdi.
19 Aralık: Düşman, Çanakkale’den çekilmeye başladı
1916
9 Ocak: İtilaf Devletleri, Gelibolu’yu boşalttı.
Yazının Devamını Oku 
8 Mart 2009
İzmir’e, 1982’de "Şehremini" sıfatıyla ilk belediye başkanı olarak "Yenişehirli Ahmet Efendi" atanmıştı. O tarihten günümüzdeki Aziz Kocaoğlu’na kadar,
33 efsanevi belediye
başkanı gelip geçti. Hepsine teşekkür ediyoruz.. Hepsi başımızın tacıdır!
ONLAR, tam 33 kişi.. Belediyeciliğin İzmir’deki assolistleri!.. Hepsi birer efsane!..Hepsi bu şehre hizmet etti.. Hepsi çırpındı halkımız için..
Tümüne şükran duyuyoruz. Bağrımıza basıyor, başımızın tacı olarak onları tarihe emanet ediyoruz. Şimdi bu 33 efsane ismi, ellerini öperek sıralayalım..
İlk başkan Yenişehirli Ahmet Efendi (1892), Ragıp Paşa (1892-1893), Yahya Hayati Paşa (1894-1895), Eşref Paşa (1895-1907), Tevfik Paşa (1908), Ali Nizami Bey (1908-1910), Dr.Ethem Taşlıoğlu (1911-1912), Evliyazade Refik Bey (1913-1918), Yunan işgali sırasında Hacı Hasan Paşa (1919-1922)..
KURTULUŞ ARDINDAN
9 Eylül 1922’de İzmir düşman işgalinden sonra ilk belediye başkanı Şükrü Kaya (1922-1923) idi.. Sonra Atatürk’ün, Uşşakizade ailesi reisi olan kayınpederi yönetime geldi. Muammer Uşaklıgil (1924), bir yıl hizmet etti.
Ardından, Hüseyin Aziz Akyürek (1924-1925), Dr.Hulusi Alataş (1928-1930), Sezai Göker (1930-1931), belediyeciliğin efsanevi sembolü Dr. Behçet Uz (1931-1941), Reşat Leblebicioğlu (1941-1949), Av.Hulusi Naci Selek (1949-1950), Av.Rauf Onursal (1950-1954), Dr. Mustafa Selahattin Akçiçek (1954-1955), Av.Enver Dündar Başar (1955-1957), Av.Faruk Tunca (1957-1960) görev yaptı.
1960 SONRASI
27 Mayıs ihtilali ardından Hava Kurmay Albay Safa Poyraz (1960) başkanlığa atandı.. Ardından, General Burhanettin Uluç (1960-19619, Enver Saatçıgil (1961-1962), Rebii Başol (1963-1964), Adalet Partili bir efsane Osman Kibar (1964-1973), Cumhuriyet Halk Partili bir destan olan İhsan Alyanak (1973-1980), ESHOT Genel Müdürü Cahit Günay (1980-1983), Ceyhan Demir (1983-1984), ANAP adayı Dr. Burhan Özfatura (1984-1989), eski Gençlik ve Spor Bakanı ve SHP adayı Yüksel Çakmur (1989-1994), yeniden bu kez DYP’li Dr. Burhan Özfatura (1994-1999), DSP’li büyük başkan Ahmet Piriştina (1999-2004), CHP’li Aziz Kocaoğlu (2004-2009) hizmet yarışında başrol oynadı.. Kocaoğlu halen hizmete devam ediyor.Kendisine başarılar dilerim.
Ahmet Efendi’den Aziz Beyefendi’ye hepsini selamlıyoruz..
Yenişehirli Ahmet Efendi, "Şehremini - Şehir Emini" sıfatıyla 1892’de İzmir’de ilk belediye başkanı oldu. O tarihten Aziz Kocaoğlu’na kadar, 33 başkan gelip geçti. Resimde İzmir’in efsanevi belediye başkanlarından İhsan Alyanak, Enver Dündar Başar, Dr. Behçet Uz, Enver Saatçıgil ve Osman Kibar’ı yan yana görüyoruz. Bu fotoğraf, Sancar Maruflu’nun HİSDAŞ isimli halkla ilişkiler şirketinin Alsancak’taki açılışında çekilmişti. Bu tarihi fotoğrafa, Yenişehirli Ahmet Efendi ile Aziz Kocaoğlu’nu, grafik olarak ben ekledim.
İsmet İnönü Sanat Merkezi açılıyor
20 Ekim 1990 akşamı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur’un isteği doğrultusunda Kültürpark’ta inşa edilen "İsmet İnönü Sanat Merkezi"ni, sevgili başkanımızın ve İZFAŞ Genel Müdürü Selami Gürgüç’ün ricaları üzerine açıyorum. Kent kültürüne büyük katkı yaratacak olan bu kültür merkezinin ilk etkinliği, kendi arşivimden hazırladığım, "Doğumundan Ölümüne İsmet İnönü Fotoğraf Sergisi" idi. Yüksel Çakmur, bu tesisi kent gençliğine emanet ettiğini belirtmişti.
Piriştina ve Erdal İzgi kardeşliği
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı rahmetli Ahmet Piriştina ile Konak eski Belediye Başkanı Erdal İzgi, gerçek ağabey-kardeş ilişkisinden daha güçlü bağlarla birbirlerine bağlıydı. Kıskanmamak elde değildi. İkisi de İzmir’e büyük hizmetler getirdi. Bir gün bu güzel ikiliyle belediyede buluşup Kemeraltı’na inmiş ve Meserret Kahvesi’nde mola vermiştik. Meşhur "Benzinci Hafız"ın heykelini Kemeraltı’na dikme konusunda keşif yapıyorduk. Erdal kardeşim, DSP’nin Konak başkan adayıdır.
Babası, Baykal ile gurur duyardı
İşte benim çektiğim bir fotoğraf.. 8 Mayıs 1988 günü saat 11.00’de Agora’da ilk "Bahar Konseri" gerçekleşiyor. Bu konserde Barok’tan Broadway’e eserler seslendirildi. Hakkı Amca, pırıl pırıl giyinmiş, elinde fötr şapkası, boynunda papyonuyla Agora’ya gelip, oğlu ANAP’lı Başkan Süha Baykal’ın yanına oturmuş, konseri keyifle izlemişti. Sonra SHP’ye olaylı biçimde geçen Süha Baykal, artık Alaçatı’da sakin yaşam sürüyor. Pazar veya bakkalda karşılaşıyoruz.. O, artık bir sıkı İşçi Partili.. "Aydınlık" dergisinde yazıyor. Keyifle okuyorum..
Ahmet Sarışın’ı çok severim
Konak Belediyesi’nde (1989-99) arasında SHP’li başkan olarak hizmet ederek halkın gönlünü kazanmış olan Ahmet Sarışın’ı CHP’li gençlik yıllarından tanır ve severim. Şimdi AKP saflarında yine Konak için hizmete taliptir. Bu fotoğraf, 28 Mart 1997’de Asansör Parkı’na ismimin verilmesi dolayısı ile yapılan törende çekildi. Ahmet Sarışın’ın önerisiyle, şehre yaptığım hizmetleri ölümsüzleştirmek için, meclisin oybirliğiyle ismim bu parka verilmişti. Hayatımın en gurur verici günüydü. Sevgili Ahmet’e, başka ufuklardaki hizmet mücadelesinde başarılar dilerim.
Güle güle, sevgili Muzaffer!
Konak Belediyesi’nde aydın, sanatsever, kültür dostu davranışlarıyla halkın büyük sevgisini kazanmış olan Başkan Muzaffer Tunçağ’a, yeni yaşamında sonsuz mutluluk ve başarılar diliyorum. Türk Bayrağı’nı halka dağıtırken gördüğümüz Muzaffer Tunçağ, vatansever bir dedenin torunu idi. Yunan İşgali’ne karşı çıkan "İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti" üyesi olan dedesinin o döneme ait bir ilginç fotoğrafını büyütüp, iki tane çerçeveletmiş, belediyeye götürmüş, kendisine ve kardeşi Ümit Tunçağ’a armağan etmiştim. İzmir kendisini sevgiyle hatırlayacaktır.
Yazının Devamını Oku 