Yalçın Bayer

‘Üstad’ gazeteciden Beşiktaş olayı... Bakalım Rıza Akpolat’ı kim kurtaracak

14 Ocak 2025
Beşiktaş Belediyesi’nin ünlü başkanı Rıza Akpolat hakkında uzun zamandır beklenen ‘skandallar’ dün patladı ve gözaltına alındı.

CHP milletvekili Erdoğan Toprak’ın ‘seçme ve gözde’ isimlerinden olan ve ikinci dönem aday gösterilmesi karşısında Beşiktaş’ta hayli tepkilere yol açan Akpolat hakkında o kadar çok yazı yazdık ki, ne Genel Başkanlık ne de İstanbul örgütü ile Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu gibi üst isimler tınmadılar bile... İmar kaçakçılığı, rant pazarlıkları ve siyasetçilerin kızdığı ‘aşk’ hikayelerini biz yazarken utanmıştık... Sistem bir gazetecinin kabullenemeyeceği durum nedeniyle bir gazetecilik görevini gerektiriyordu. İmamoğlu, geçenlerde Esenyurt’ta yeni yatırımlarla ilgili AA’nın bir haberinde yeni Esenyurt’un el koyma yönetiminin ‘kayyum’ ifadesi yer almıyor diye, bize istihza ile dersler vermek istedi konuşmasında... “Gazeteciliğin önemli bir meslek olduğunu, sözüm ona yılların sözde gazetecisi... Esefle kınıyorum... Yakışmadı...” gibi ifadelere yer vermesine, daha o günlerde cevap verecektik. Ama partiden birçok kişiden “Sakın karşılık verme, onun seviyesine inme” diye uyarılar aldım. Bir şey yazmadım. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i ziyaret ederek kendisiyle uzun bir söyleşi yapmıştım, ilçede uzun ziyaretler yaptık, okulları gezdik, hatta kendisine CHP’nin bütün belediye başkanlarını getirerek kendisinin izlenmesini önermiştim... Gezide, gazeteci dostumuz Meliha Okur ve ekonomist İsmail Hoca da vardı. Konularına göre üç gün yazdım, benim için çok çarpıcıydı, hatta bize de yazdığı beş kitap hediye etti. Bu arada İmamoğlu’nun yıl içindeki çalışmalarına da köşemde geniş şekilde yer vermiştim...

En son da AA imzasıyla, içinde İstanbul Valisi Davut Gül’ün Esenyurt gezisinde gezi sonrası sözlerine de yine yer verdim köşemde. Gazetecilik kuralı nedeniyle ‘kayyum’ sözcüğüne yer vermedim, çünkü onlar bunu kullanmamıştı.

RÜŞVET VE SUÇ ÖRGÜTÜ

Neyse dün sabah Beşiktaş Belediyesi’ne ‘rüşvet ve suç örgütü’ üyeliği iddiasıyla operasyon yapıldığı duyuruldu. Belediye Başkanı Rıza Akpolat başta olmak üzere 47 kişiye gözaltı kararı verildi. Akpolat, basında tartışmalara yol açan Balıkesir/Edremit, Altınoluk’ta bulunan müteahhit olarak bilinen babasına ait olan lüks villasında gözaltına alındı. İddiaya göre Akpolat, itiş-kakış sonucu arabaya bindirildi. Bir süre önce boşanıp evlendiği CHP Kadın Kolları Başkanı yeni eşi de Altınoluk’taydı... Peki babasının yazlığına neden gitmişlerdi. İddiaya göre, Akpolat saç ektirmiş, bu vaziyette belediyede görülmek istememişti!

Destek için belediyeye giden CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu (CHP’de siyaset yapanlar bilir Akpolat ile İmamoğlu’nun arası limonidir) birer konuşma yaptılar.

 İMAMOĞLU UYARIYOR

İmamoğlu’nun konuşmasında bazı açıklamalar dikkatimizi çekti. Rüşvet operasyonunda örgüt lideri olarak anılan işinsanının, İBB’ye bağlı İmamoğlu’nun başkanı olduğu bazı şirketlerden ihale aldığını açıkladı ve “Buradan yola çıkarak bana bir operasyon düşünüyorsanız sizi uyarıyorum, sonuçları ağır olur” dedi. Yine ilginç bir şey söyledi, “Belediye başkanı ihalelerden sorumlu değildir, birim müdürleri ve daire başkanları sorumludur” diye de ekledi. Bu açıklama bürokratları ateşe attığı şeklinde yorumlandı. Ancak bilinir ki ihaleler yapılırken, başkanın haberi olmadan yapılamaz. Bu açıklamadan sonra bakalım bürokratlar ricalar üzerine attıkları imzaları atmaya devam edecekler mi? Özgür Özel süreci eleştirdi ve “Rıza Akpolat’ın ‘ikindiye’ kadar ifadesinin alınıp görevinin başına dönmesi gerekiyor” dedi.

DAHA BELTAŞ’ÇILAR VAR

Yazının Devamını Oku

Banka promosyonları yüzde 43.93 oranında artırılmalı

10 Ocak 2025
Umduğu zammı alamamanın burukluğunu yaşayan ve yüzü gülmeyen emekliye bankalar tarafından 3 yıllık ödenen mevcut promosyon tutarları iyiden iyiye kuşa döndü.

Emeklinin ek zam umudu da boşa çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, en düşük  SSK ve Bağ-Kur aylığın yüzde 15.75 artışla 14 bin 469 TL’ye yükseltildiğini açıkladı. Yetersiz zam gönenç payı bekleyen tüm emeklide hayal kırıklığı yarattı. Son güne değin umutlarını koruyorlardı ama gerçekleşmedi.

Gözler banka promosyonları ve bayram ikramiyelerine çevrildi. Mevcut promosyonların günümüzde hiçbir anlamı kalmadı.

Bankalar zam ayları ocak ve temmuzda promosyon tutarını güncellese bile hala emeklinin yarasına merhem olamıyor.

SGK, 2024 yılının ikinci 6 ayında bankalar ve PTT’ye aylık ödemesi için her ay toplam 252 milyar TL yatırıyordu. Bu tutarın aylık artışının ardından 2025 yılının ilk 6 ayı için 300 milyar TL ve üzerinde olması bekleniyor. Kar edilen, ödeme gününe dek işletilen bu denli yüksek para karşılığında emekliye verilen promosyon devede kulak misali.

Fatura ödeme talimatı vermesi ve kredi kartı alma koşulu karşılığında emekli, dul ve yetimle promosyon anlaşması yapıyorlar. Bir anlamda üç yıl süre ile emekliyi kendilerine bağlıyorlar. Gariban emeklinin bütçesine bir ölçüde katkı sağlayan kamu bankalarının promosyon tutarları 2025 yılında vergi ve harçlara yapılan yüzde 43.93 oranında zam kadar artırılmalıdır. Ardından özel bankaların da aynı oranda artış yapacağı aşikar.

Halen 16.7 milyon düzeyinde bulunan emekli sayısının EYT ve 2024 yılında avantajı aylık nedeni ile emekli olanlarla kısa sürede 20 milyon ulaşması bekleniyor. Dev kitle ve onlara her ay ödenen devasa para söz konusu. Bankalar emekli, dul ve yetime  halen aylık tutarlarına göre 3 yıl için 5-18 bin TL arasında promosyon ödüyor. Lakin emekliyi hoşnut etmiyor.

Beklediği gönenç payı verilmeyen, temmuza dek 14 bin 469 TL tutarında aylığa talim edecek emekli zor hayat koşullarında nasıl ayakta kalabilir? Hiç olmazsa promosyonlara hatırı sayılır oranda zam yapılsın ki bir ölçüde teselli bulsunlar. Şükrü KARAMAN

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

‘Siyasi Alevilik’ sözü neyin nesidir

9 Ocak 2025
Evet bu tür ayrışmalar kime yarar? Suriye’de mezhep gerilimi çatışmaya dönüştü. Siyasal Alevilik nitelemesi bize de mi bulaştı?

Selefi Vahhabilik inşası... Selefiler Suriye’ye yerleşmek için yalnız Alevileri dışlamazlar; zamanla diğer mezhepleri de...

Konuyu iki yönden irdeleyelim:

1-Ortaçağ’da Avrupa’da mezhep savaşları ve bugün... Ortadoğu: Ortaçağ’da Avrupa ülkeleri bizim çağımızın Ortadoğu çatışmalarına çok benzer bir biçimde, savaşta dayanışma ve motivasyon için mezhep çizgilerine başvurmuştu. Ancak 1648’de Vestfalya Anlaşması’yla Avrupa ülkeleri mezhep dayanışmasını iptal etmişti. 1924’te Türkiye Cumhuriyeti laikliği kabul etti.

2- Siyasal İslamcıların iki konuyu da dikkate almaları gerekir: Avrupa Ortaçağı’na mı gideceğiz? Selefiler -ülkemizde- dinen sahip olurlarsa mezarlar gibi diğer mezhepleri de -şirk koşuyorlar gerekçesiyle- dışlama düzenine mi razı olacağız?

Laiklik inanç özgürlüğüdür. Din ve devlet işlerinin karıştırılmamasıdır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun bir yüzyıl yasak ettiği Vahhabilik tarihinin okunmasını öneririm. Alaettin HACIMÜEZZİN

GÜNÜN SÖZÜ

“İnsanlık var olduğundan beri ne ideal sahipleri iktidar olabilmiştir ne de iktidarlar ideal sahibi.”

Yazının Devamını Oku

MİT 98 yaşında… Teşkilat-ı Mahsusa’dan bugüne Türkiye’nin hak ve menfaatlerini koruyan köklü bir kuruluş

8 Ocak 2025
MİT’in geçmişi 1913’te oluşturulan aynı zamanda ilk modern Türk istihbarat teşkilatı olan Teşkilat-ı Mahsusa’ya kadar uzanıyor.

Bugünkü MİT’in temeli ise 6 Ocak 1926’da atıldı. Atatürk’ün talimatıyla Milli Emniyet Hizmeti (MEH) Riyaseti kuruldu. Ancak riyasetin ilk 1 yılının hazırlık dönemi olduğu belirtilerek, kuruluş tarihi 6 Ocak 1927 olarak kabul edildi.

II. Dünya Savaşı’na kadar MEH mücavir coğrafyadaki tehditler yanında birkaç sene öncesine kadar Anadolu’da işgalci olarak bulunan İngilizleri ve Fransızları da içine alan, neredeyse hemen her uluslararası sorunla ilgilendi. Bu kapsamda yürütülen önemli çalışmalardan biri Hatay’ın anavatana katılımı konusunda oldu. MEH, Hatay konusunu kurulduğu günden itibaren takip etti ve 1936’da Fransa’nın Suriye’ye bağımsızlık vermesiyle 23 Temmuz 1939’da Hatay’ın anavatana katılmasına önemli katkı sağladı.

SSCB’nin 1949’da atom bombası ve 1953’te hidrojen bombası testleri yapması hem Türkiye hem de içinde bulunduğu ittifak için önemli tehdit oluşturdu. Bu çerçevede MEH, Balkanlar’da yaptığı araştırmalarda Doğu Bloku’na ait uranyum madenleriyle ilgili geniş bir bilgi derleme faaliyeti yürüttü. Bu bilgiler, Türkiye ile Batı ittifakının yakınlaşmasına önemli katkı sağladı. 1965’te riyasetin değişen koşullara uyarlanması için düğmeye basıldı. Yapının, 2014 ve 1983’teki değişikliklerle ihtiyaçları revize edildi. 2010’dan itibaren MİT’in istihbarat diplomasisi faaliyetlerinde yakaladığı ivme 2017 itibarıyla hız kazandı. 11 Ocak 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ne geçilince MİT müsteşarlıktan başkanlığına dönüştürüldü.

Terör örgütlerinin lider ve yönetici kadrolarına yönelik sistematik ve hedef odaklı çalışmalar 2019’dan itibaren yoğunluk kazandı. Kale Yerleşkesi MİT’in 94. kuruluş yıldönümünde açıldı; temmuzda Maslak yerleşkesi hizmete geçti. 

MİT AKADEMİSİ KURULDU

MİT bünyesinde 2021’de daha fazla siber istihbarata odaklanıldı. İki yıl sonra MİT bünyesinde ‘Milli İstihbarat Akademisi’ adıyla lisansüstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapmak üzere bir yüksek öğretim kurumu kuruldu. Özellikle son 20 yıldır kurumsal ve operasyonel altyapısının güçlendirilmesiyle MİT, Türkiye’nin güvenliğine tehdit oluşturanların karşısında durmak için çalışmalar yürütüyor.

Casusluk faaliyetlerine karşı; geçen yıl yabancı istihbarat servislerine bilgi sızdırmaya çalışan 66 kişi yakalandı. Bunlardan 7’sinin Çin, 3’ünün Fransa, 56’sının ise İsrail istihbarat servisine bilgi aktarmaya çalıştığı tespit edildi. İsrail-Mossad’ın Türkiye’deki para ağını yönettiği tespit edilen Liridon Rexhepi de gözaltına alındı.

Ayrıca MİT, 1 Ağustos 2024’te II. Dünya Savaşı sonrası gerçekleştirilen en büyük takas operasyonuna imza attı. ABD’den 2, Almanya, Polonya, Slovenya, Norveç ve Rusya’dan birer olmak üzere 7 uçakla 26 kişi Türkiye’ye getirildi. Operasyon sonucunda 2’si çocuk 10 rehine Rusya’ya, 13 rehine Almanya’ya, 3 rehine ise ABD’ye gönderildi. Cumhurbaşkanı

Yazının Devamını Oku

Zenginlere de neden bir azami ücret konmuyor?

7 Ocak 2025
2025 yılı için asgari ücret, 22.104,67 TL olarak tespit edildi.

Asgari ücret, çalışanların yiyecek, giyecek, sağlık, konut, kültür ve ulaşım gibi temel ve zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için ödenen ücrettir. Yani Atatürk’ün halkçılık ilkesini uygulamaktır. Çünkü halkçılık; devletin halkın geçimini, refah düzeyini, mutluluğunu sağlamasıdır. Öyleyse asgari ücret bu normları ve değerleri korumalıdır. Evet, işçilere emekçilere bir asgari ücret limiti koyuluyor. Ama bunun yanında neden zenginlere de böylesi bir sınır koyulmuyor? Bunu ben de ilk kez Hollandalı bir ekonomistten öğrendim.

SOSYAL DEVLET

Hollandalı ekonomist Ingrid Robeyns, Limitarisme (Sınırlayıcılık) isimli eserine bundan 2400 yıl önce yaşamış Yunan filozofu Platon’un bir sözü ile başlıyor. Platon “Zengin ile fakir arasındaki fark 3 veya 4 kattan fazla olmamalıdır” diyor. Yazar, bundan dolayı zenginliğin sınırının 10 milyon avro ile sınırlandırılması gerektiğini öneriyor. “Çünkü nasıl ki fakirlik toplum için bir tehlike ise aynı şekilde zenginlik de toplum için büyük bir tehlikedir” diyor.

Öyleyse Hollandalı bu ekonomistin de dediği gibi zenginlere de bir azami ücret limiti getirilmelidir. Böylece fakirlik toprağa gömülür, dünya daha da zenginleşir ve güzelleşir. Öyle değil mi?

Haydi, siz zenginliği 10 milyon yerine 20 milyon avro ile sınırlandırın. Ve zenginden alınacak vergilerle fakirleri de kalkındırın. Çünkü Cumhuriyet; Atatürk’ün de dediği gibi: “Kimsesizlerin kimsesidir.” İşte bu uygulama tam da halkçılıktır ve de sosyal devlettir.

Kaldı ki dünyanın süper zenginleri de bu düşünceyi destekliyor ve şöyle diyorlar: “Dünyadaki fakirliği yenmek ve dünyayı kurtarmak için bizim vergilerimizi yükseltin. Bizler kesinlikle komünist değiliz. Bizler kapitalistiz. Ama bizler, vergilerimizle fakirliğin önüne geçmek istiyoruz.”

Bundan daha güzel bir öneri olabilir mi? Biz zenginiyle fakiriyle aynı dünyada yaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Öyleyse neden biz bu dünyayı daha adil ve daha yaşanır yapmıyoruz?

T.C. Anayasasının 5. maddesine göre Türkiye sosyal bir devlettir. Bu demek ki Türk devleti vatandaşlarını aç ve açıkta bırakamaz.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’yi korumak zorundayız

3 Ocak 2025
1- Ulus devlette birden fazla millet olmaz

Çünkü devlet, tek millet esaslıdır. Ve o millete mensubiyet hem vatandaşlık hem de ortak duygu birliği, ortak tarih, ortak çıkar vs. vardır. Türkiye Cumhuriyeti bir milli devlet olup Atatürk tarafından modern esaslar üzerine inşa edilmiştir.

Bütün sorunlarımıza rağmen Osmanlı’dan çıkan devletler arasında bizim kadar kalkınan, çağdaşlaşan ve milletleşme sürecinde başarılı olan bir başka devlet yoktur. Bunu korumaya azami özen göstermek en doğru yoldur.

Türkiye bölgesel/küresel ölçekte PKK/PYD ve destekçilerine karşı yürüttüğü mücadelede avantajlı bir konumdayken milli-üniter yapımızın sorgulanmasına yol açacak girişimlerden uzak durup, komşumuz Suriye’ye de aynı anayasal yapının sürdürülmesini telkin etmek doğru olmaz mı?

Prof. Dr. Hasan ÜNAL

2- Türkiye’de güçlü bir birliktelik gerekir

Kurtuluş ancak milli çizgide bir araya gelmesi gereken güçlü bir birliktelik ve yasal olarak aktif siyasetle mümkündür. Bunun YSK’daki karşılığı ise kanunda tanımlandığı üzere siyasi ittifaktır ve maalesef ki buna itiraz etme şansınız da yoktur.

Siyasi bir ittifak, seçimlere katılma yeterliliği bulunan en az iki parti ile kurulabilmektedir. Kurulacak olan bu ittifaka seçime katılma yeterliliği bulunmayan siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, platformlar, gruplar ve münferiden toplum kanaat önderleri de katılabilmektedir.

Özetle; izlenecek yasal yol, öncelikle bir ittifak kurmak ve hemen ardından iyi bir çalışma heyeti oluşturmak, ortaya çıkan kurtuluş reçetesini halka anlatmak ve ittifak olarak seçimlerde tercih edilir hale gelmektir.

Yazının Devamını Oku

Çankaya’da 2025’e dijital merhaba

2 Ocak 2025
Çankaya Belediyesi 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren Dijital Çankaya projesi kapsamında e-İmar uygulamasını başlatıyor.

Çankaya Belediyesi, hayatı kolaylaştıran insan odaklı projelerle hizmet anlayışını dijitalleştirerek çağın ihtiyaçlarına göre dönüşüyor. İlk aşamada İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’ne yapılan ‘İmar Durumu Belgesi ve Yol Kotu Tutanağı’ başvuruları olmak üzere sonraki aşamada diğer imar işlemleri dijital olarak alınacak. Başvurunun tüm adımları www.dijital.cankaya.bel.tr adresi üzerinden 7/24 gerçekleştirilip kolaylıkla takip edilebilecek.

HIZLI VE ZAHMETSİZ HİZMET

Hizmetten faydalanabilmek için öncelikle dijital platforma üye olmak gerekiyor. Üyeliğin ardından vatandaşlar, platforma giriş yaparak başvuruda bulunacaktır. Başvuru gerçekleştikten sonra sürece ilişkin detaylar sistemden takip edilebilecek. Çevrimiçi platform sayesinde kullanıcılar işlemlerini hızlı ve zahmetsiz bir şekilde yürütecekler. Vatandaşlar ayrıca platformda bulunan ‘yardım’ sayfası ile kullanma kılavuzu niteliğindeki örnek başvuru sürecine dair eğitim videosunu izleyerek de sorun yaşadıkları adımları hızlıca çözebilecekler.

DİJİTAL BELEDİYECİLİK

Bu yeni uygulama ile vatandaşların zamandan tasarruf etmesi sağlanırken, aynı zamanda fiziksel başvuru ihtiyacının ortadan kalkması ve kâğıt kullanımının azaltılması hedefleniyor. Dijital hizmet ile kâğıt israfının önüne geçilerek ‘Çevre Dostu Belediyecilik’ anlayışı destekleniyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Yurdum Anadolu, vatanım Türkiye nice yüzyıllara

1 Ocak 2025
Güzel ve doyumsuz bir ülkesin; üç yanı denizlerle çevrili.

Bir yanı Avrupa’ya bakan; Asya’dan bir kısrak başı gibi Akdeniz’e uzanan. Çeşitli uygarlıkları beslemiş tarihin, beslemiş bugüne değin üzerinde yaşayan insanları toprağın. İki iklimi de yaşarsın; yaşarlar aynı mevsimde kışı, yazı, baharı insanların. Sen doğa harikası, sen verimli topraklar, sen Asya-Avrupa köprüsü.

Fırat-Dicle arası Mezopotamya uygarlığı, Meriç ötesi Latin uygarlığı nehirlerle ayrılan komşuların olmuş senin. Sümer, Hitit, Frigya uygarlıkları doğmuş senden. Bir anne gibi kucaklamışsın hepsini; bugün Türk’ü, Kürt’ü, Sünni’yi, Alevi’yi kucakladığın gibi. Sen uygarlıklar beşiği, sen kültürler sentezi.

Roma, Bizans, Selçukluları tanımış, Osmanlıları yaşamışsın. Bir yanı Hint Okyanusu diğer yanı Viyana kapılarına dayanan bir imparatorluğun merkezi olmuşsun. Avrupalı koşarken Rönesans’a, aydınlanmaya; önce duraklayan sonra gerileyen imparatorluğun koparken birer birer toprakları; duyulur olmuş Yunan, İngiliz, Fransız askerlerinin mermileri Ankara’dan. Ama ülkenin sahipsiz olmadığını haykıran Ankara’nın yurtseverleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, seni yurt-vatan yapmak uğruna, Türk, Kürt, Sünni, Alevi el ele verip emperyalizme karşı bir kurtuluş, bir bağımsızlık destanı yazdılar. Sen tarihin ilk bağımsızlık savaşını kazanan insanların destanı... Sen birlikte yaşama toprağı...

İnsanlarının yüzyıllardır özlerinde taşıdıkları, türkülerinde, şiirlerinde dile getirdikleri özlemlerini yaşama geçirmekti amacı Mustafa Kemal ile Anadolu yurtseverlerinin; ‘tasada ve kıvançta ortak bir ulus yaratmak’. Çağdaş uygarlık hedefine ulaşmak. Bunun için TBMM açıldı, Cumhuriyet ilan edildi. Egemenlik ulus iradesine dayandırıldı. Sen aydınlanma ve laik tarihimiz. Sen çağdaş ve insanca yaşam özlemimiz.

Sar bizi güzelliklerinle, sönmeyen güneşinle. Bozmak isteseler de insani birliğimizi; yok etmedikçe bizi sömürtmeyeceğiz doğal zenginlik ve kaynaklarını, söndürtmeyeceğiz Anadolu güneşini. Söktürtmeyeceğiz Nazım Hikmet’in köklü çınarını. Yaşatacağız aydınlık tarihini. Ve de yaşayacağız tam bağımsız ve gerçek demokrasi temelinde, senin tarihi mirasına uygun olarak çeşitlilik içerisinde birlikte.

Bizim uygarlıklar beşiğimiz, kültürler sentezimiz, birlikte yaşama toprağımız, laik Cumhuriyetimiz, uğruna can verdiğimiz bağımsızlığımız, özgürlüğümüz, yurdumuz Anadolu, vatanımız Türkiye.

Av. Sedat VURAL

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku