Yalçın Bayer

Kurultay’ın önü ve arkasından notlar: ‘CHP ne demek gösteriyoruz’

7 Nisan 2025
Genel Başkan Özgür Özel, 1368 delegeden 1171’inin oyunu olarak ilk bağımsız olağanüstü kurultayında büyük başarı gösterdi sayılabilir.

İmamoğlu’nun tutuklanması ve görevden alınmasına ilişkin gelişmelerden sonra araziye çıkması, İstanbul’un direksiyonuna oturması ‘notunu’ yükseltmiş ve ‘puanını’ artırmıştı.

Böylece, hem ‘Kurtuluş Savaşı’ hem de ‘birlik’ mücadelesinden başarılı çıktığının tescillenmiş olduğunu gördük bugün için... İmamoğlu’na beklenenden daha fazla ‘kardeş’ gibi sahip çıkması, kendisine prim sağlaması çok önemliydi.

NİYE TEK ADAY!

Özgür Özel kurultayın ağırlığını sağlamasına karşı parti içinde delegelerin bazı eleştirileri de vardı kendisine. Niye tek aday!.. Niye parti olarak ‘demokrat’ davranılmadı. Bunu Özgür Özel sağlayabilirdi. Bu kapıyı açık bırakabilirdi. Aslında bunun bir ‘siyasi racon’u vardır. Ama bir liderin karşısına aday çıkmak da zordur.

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal aday olma hazırlığını bir yıla yakındır sürdürüyor, açıklamalar yapıyordu. Belki de bu arada kantara çıkmak istiyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu ile yakınlığı bilinen eski milletvekili Berhan Şimşek’in son gün adaylığını açıklaması pek olmadı. Bir manifesto gibi sert bir bildiriyle sahneye çıkmak istedi ve “CHP’li belediyenin kapısını kayyumlara açanlara karşı adayım” dedi. Ne yazık ki hem Uysal hem de Şimşek, adaylık için gerekli delege desteğini sağlayamadı.

Anladığımız kadarıyla genel başkanlık yarışı olmadığına göre esas yarış PM üyeliğinde olacak.

Yazının Devamını Oku

Hem sıkıntısı var hem memnuniyeti... Konya Şeker nereye gidiyor

4 Nisan 2025
PANKOBİRLİK Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu, tesislerin yönetici, işçi ve personelle bir araya gelerek bayramlarını kutlarken, daha sonra yaşanan gelişmelerin ülkemizin ekonomik tablosunu olumsuz etkilediğini belirtti.

Erkoyuncu, “Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada hem siyasi hem ekonomik çalkantılar oluştu. Bu durum maalesef ülkemize de sirayet etti. İşin siyasi kısmı bizi çok ilgilendirmez ama ekonomik durum bizi kurum olarak ilgilendiriyor” diyerek “Tüm önlemlere rağmen maalesef ülkemizde enflasyon istediğimiz seviyeye gelmedi. Devletin mali yapısı da dahil olmak üzere kurumlar, kuruluşlar ve kişiler bu durumdan etkilendi. Bizim kurumumuzda tüm süreçler şeffaf olarak yönetilmektedir. Hiç kimseden hiçbir şeyi saklamıyoruz. Ama bir gerçek var, şeker üretimi bizim kurumumuzun lokomotifidir. 2 yıldır şeker fiyatlarında istediğimiz yere gelemedik. Bugün yine olumsuz bir periyodun içindeyiz. Ne zaman çözüleceğini bilemiyoruz ama umarım en kısa zamanda şeker sektörü hak ettiği değerine bir an önce kavuşur” şeklinde konuştu.

Başkan Ramazan Erkoyuncu şöyle devam etti:

“Ekonomik sıkıntılardan etkilensek ve kârlılığımız istenilen seviyede olmasa da birimlerimiz iyiye gidiyor. Şekerimiz kötü şartlarda bile iyi durumda. Sadece serzenişimiz istediğimiz paraları kazanamamamız. Bütünüyle bakarsak dünden bugüne bir eksiye gidişimiz kesinlikle söz konusu değil. Çok şükür iyiyiz ve daha da iyiye gideceğiz. Atıştırmalık Ürünler fabrikamız, Panagro Et ve Süt Gıda Kompleksimiz, Dondurulmuş Parmak Patates Üretim Tesisimiz, günden güne büyüyor ve yurtdışı pazarında söz sahibi olma yolunda hızla ilerliyor. Umarım kurumlarımız çok daha iyiye gidecek.”

GÜNÜN SÖZÜ

“Volkan Konak, ailemize şerefle girdi, şerefle çıktı. Eşi ve çocukları sakın üzülmesin.” Osman ÇEVİK

BİLİYOR MUSUNUZ?

- İZMİR Aliağa Kapalı Cezaevindeki tutuklu gençleri ziyaret eden Sevda Erdan Kılıç’ın “Bu hukuksuzlukların hesabını hep birlikte soracağız” diye açıklama yaptığını...

-

Yazının Devamını Oku

Üniversite rektörlüğü nedir

3 Nisan 2025
Edirne’deki eski Trakya Üniversitesi’nin saygın Rektörü Prof. Dr. Osman İnci’nin ünlü ‘Rektör kimdir?’ başlıklı yazısından bir özet veriyoruz:

“Rektör bilimi ve bilgiyi temsil eder. Üniversitenin akademik ve yönetsel başkanıdır. Üniversite rektörlüğü sıradan bir görev değildir. Bilimsel olarak gelişmiş ülkelerde rektör adeta bir anıt gibidir: Giydiği elbise, taktığı nişan, madalya ve diğer simgelerle, duruş ve tavırları ile oldukça etkileyicidir. Giydiği cübbe; bilgi, görgü ve deneyimi, bilimsel olgunluğu yansıtır. Rektör bilginin gücünü ortama yansıtır.

Üniversiteler inşa edilmiş akıl ve bilimdir. Bilim en yüce değerdir. Rektörün temsil ettiği bu kurumlarda kararlar üniversite değerlerine uygun verilir. Burada tüm değerler bilimin gereklerine uygundur. Bilgeliğin mabedi bu kurumlara son yıllarda atananlar kurumların ruhunu erittiler. Türk üniversiteleri Cumhuriyet döneminde hiç bu düzeyde yavanlaşmamıştı... Akademik değerler (özerklik, özgürlük, liyakat, etik, kalite, bilimsellik vb.) önemini yitirdi. Üniversite yöneticilerinde söz bir yana yazının, imzanın dahi hükmü kalmadı. İstanbul Üniversitesi bu düzeyde yere çakılmamıştı.”

İnci, yazısına şu notları da ekliyor:

“Darülfünun 31 Temmuz 1933’te kapatıldı ve 1 Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi kuruldu. Burada 20 rektör görev yaptı. Aralarında rol model olan değerli hocalarım da vardı; üniversite değerlerine yönelik siyasi, hukuksuz ve otoriter dış girişimlere asla izin vermediler, bilim tarihine geçen sayın rektörlerimizden bazıları şöyle anımsayabilirim.

1934 rektörü Prof. Dr. Cemil Birsel, Prof. Dr. Sıddık Sami Onar. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli, Prof. Dr. Haluk Alp, Prof. Bülent Berkarda, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu. Bunlar uygulama çizgilerinden ödün vermediler. Diğer rektörler de çoğunlukla kurumun itibarını korudu. Görevde olan rektörün ise kim olduğu ne yaptığından söz etmeyeceğim.”

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

İki değerli yüreği kaybettik... Konak ve Akbayram candan dostlardı

2 Nisan 2025
İKİSİ de birbirinden değerli güzel kardeşlerimizi kaybettik, ülkemiz yasa boğuldu.

Önce Edip Akbayram’ı, önceki gün de Volkan Konak’ı, o güzel insanları ne anlayan vardı ne de tanıyan var, cahil, Çatalca Müftüsü gibi, “Geberdi gitti” diyen, Allah’tan korkmadan, saygısız, imansız bir müftü... İstanbul İl Müftüsü, kendisine gereken uygulamayı yapmalı, cezasını vermelidir. Edip olsun, Volkan olsun ne kadar güzeldiler, gerçek insandılar. Bu müftünün devlet büyüklerine de saygısızlık yaptığı öğrenildi.

Konak diyor ki; “Bütün canlarımız Maçka’da yatıyor. Oradaki büyüklerime söyledim, sıra bana gelirse, ceviz ağacının altında yer ayırın, oraya gömün.”

Onun Karadeniz’deki can dostu Ekrem İmamoğlu, cezaevinden güzel bir çiçek göndermişti cenazesine. Alkışlarla uğurlandı ‘Kuzeyin öz çocuğu’ Konak...

Volkan Konak’ın, genellikle Karadeniz yöresinden derleyerek yaptığı ve sayısız ödüller kazanan müzik albümleri şunlardır: 1988’de Suların Horon Yeri, 1992’de Efulim, 1994’te Gelir misin Benimle, Askerlik görevini tamamladıktan sonra, 1998’de Pedaliza, 2000’de, Şimal Rüzgarı, 2003’te, Maranda, 2006’da, Mora, 2009’da Mimoza, 2012’de Lifor, 2015’te Manolya.

Son olarak 2019’da Dalya.

Volkan Konak’a Tanrı’dan rahmet, başta ailesi olmak üzere, tüm sevenlerine, sayanlarına, değerini bilenlere, dostlarına, arkadaşlarına, meslektaşlarına, müzik dünyasına ve de tüm Atatürkçülere içtenlikle başsağlığı diliyoruz.

Yıldızlar yoldaşın olsun değerli sanatçımız...

Dursun ATILGAN - Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Başkanı

Yazının Devamını Oku

Beylikdüzü’nde atama ve liyakat tartışmaları... Çebi nepotizmi

1 Nisan 2025
BEYLİKDÜZÜ Belediye Başkan Yardımcısı, Peyzaj Mimarı Çağrı Çebi, 2013 yılında belediyede göreve başladı.

Mesleğiyle ilgili başarılı çalışmalara imza atan Çebi, sırasıyla bölge sorumlusu, teknik işler sorumlusu, Park ve Bahçeler Şefi, Park ve Bahçeler Müdürü ve Fen İşleri Müdürü olarak görev yaptı. Görev süresi boyunca teknik bilgi ve deneyimiyle ön plana çıkan Çebi, Nisan 2024’te liyakati doğrultusunda Belediye Başkan Yardımcılığı’na atandı.

Kesintisiz 12 yıl boyunca devlet memuru statüsünde çeşitli kademelerde görev alan Çağrı Çebi, belediyenin teknik bir bürokratı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Çebi ailesi, tarih boyunca devlet yönetiminde aktif roller üstlenmiş ve çeşitli kademelerde önemli görevler yürütmüştür. Günümüzde de bu geleneğin bir devamı olarak, aile mensuplarının kamusal alandaki görevleriyle dikkati çekmektedir.

Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın yerine, geçen hafta yapılan Belediye Meclisi seçiminde Avukat Önder Serkan Çebi başkan vekili olarak seçildi.

Son günlerde, CHP içinde ‘Çebi nepotizmi’ eleştirileri gündeme gelse de atamaların temelinde liyakat ve deneyimin belirleyici olduğu gözlemlenmektedir.

N’olur doğru şeyler yapalım.

Faruk ÇEBİ -Emekli memur

GÜNÜN SÖZÜ

“Lütfen, gıda israfını azaltıp, önlemeliyiz. Bunun içinde çok çalışmalıyız, hatta çevre dostu bir toplum için Anayasa’nın 98, İçtüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açalım.”

Yazının Devamını Oku

Bir bayram yazısı...

28 Mart 2025
Bayramınızı kutlar, sağlıklı ve huzurlu nice bayramlar dileriz

ANKARA’dan sevdiğim bir dostum aradı, esnaflık yapar. Bayram seyranda arar, hal hatır sorar. Ben de sever sayarım.

Dün öğleden sonra aradı. Bayramda torunları gelecekmiş... Bugün (dün) markete gitmiş. Üç kilo ete 3.160 lira vermiş. Koyun, dana gibi parça etmiş... Tabii ki şaşırmış, “Ah Atatürk’üm seni kadar özlüyorum, nur içinde yatsın” dedi. ‘Tarımda ve hayvancılıkta nasıl bir ülkeyiz’ diye tepki gösterdi.

“O sağ olsaydı, bunları yaşamazdık” diye de ekledi.

Sözü bir anda çevirdi:

Marketten çıktım, Büyükesat tarafına baktım etrafa, Cumhurbaşkanlığı’nın arka tarafı oluyor. Biz ne kadar aptalız... Millet olarak söylüyorum. Öyle 40-50 katlı binalar yapılmış. Ben de aptal aptal baktım. Caddeler araba dolu, gidemiyorsun. Sokaklar da öyle hareket edemiyorsun. Biz bu ülkeye ihanet ettik, özellikle de Ankara’ya... Bu kadar imar durumu verilir mi? Her taraf rezillik içinde.

Ayrıca her taraf pislik içinde, çöp dolu... O sigara izmaritleri yok mu?

Bizler 20-30 yıl önce sokakta sigara içmezdik. Şimdi bakkallarda daha çok lise ve üniversiteli kızların sigara aldığını görünce çok üzülüyorum. Bu öğrenciler neden çok sigara içiyorlar. Tayyip Bey çok uyardı ama dinleyen yok. Vekillerin de ceplerinden sigara paketi topluyordu!

Bu söylediklerimin hepsi misli ile artmaya başladı, sigaradan başka gökdelenler de... Otomobiller de pislik de...

Yazının Devamını Oku

İDO, Yunan adalarına seferlerini arttırdı... 300 bin yolcu taşınacak

27 Mart 2025
İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO), 2025 yılı Ege Adaları sezonunu 29 Mart’ta başlayacak olan Samos seferleriyle açıyor.

Bayram süresince Seferihisar-Samos, Kuşadası-Samos hatlarında düzenli seferler yapılacak ve böylece 2025 turizm sezonu da resmen başlamış olacak.

İDO geçen yıla oranla 2025 hedeflerini daha da büyüttü. 2024 yılında, Samos, Patmos, Leros ve Kalimnos Adaları’na gerçekleştirdiği seferlerle 155.000 yolcu taşıyan İDO, 2025 yılında hedefini 300.000 yolcuya çıkarıyor.

İDO Genel Müdürü Murat Orhan, Ege Adaları’na olan ilginin 2025 sezonuna çok daha güçlü bir başlangıç yapacaklarını vurguladı. Orhan, “2024 yılı boyunca Ege Bölgesi’nde başlattığımız tatil turizmi seferlerine gösterilen yoğun ilgi bizi oldukça memnun etti. Bu yıl, 8 gemiyle daha kapsamlı bir hizmet sunmayı planlıyoruz. Seferlerimizin sayısını artırarak hem yerli hem de yabancı tatilcilerin ihtiyaçlarına daha etkili bir şekilde cevap vereceğiz” dedi. “İDO olarak, yolcularımıza en hızlı, en güvenli, en konforlu ve aynı zamanda en ekonomik seyahat deneyimini sunmayı taahhüt ediyoruz. Yeni nesil deniz otobüsleriyle, yolculukları daha hızlı ve konforlu hale getirecek yatırımlarımız da devam ediyor” dedi.

İDO’nun Samos’la başlayan 2025 sezonu, mayıs ayında daha geniş bir güzergâh ağı ile devam edecek. Dikili-Midilli Seferleri: 16 Mayıs’ta başlayacak. Geçen yıl büyük ilgi gören Turgutreis-Leros seferleri 30 Eylül’e kadar sürecek. Kuşadası-Leros seferleri, nisan ayında haftada üç, mayıs ayında haftada dört ve hazirandan itibaren her gün yapılacak. Seferlerin sonuncusu ise 28 Eylül’de olacak.  www.ido.com.tr GÜNÜN SÖZÜ

“Yeni bir dönemeçte, yeni bir bitişte, yeni bir başlangıç çizgisindeyiz.” (Stefan Zweing)

İBDA-C 3-POLİSGÜCÜ 1

Yazının Devamını Oku

Madende yeni dünya düzeni

26 Mart 2025
Maden çıkarma sanayii işletmelerini Amerika kıtasında kuzeyden güneye Afrika’ya, Avrupa’dan Ortadoğu’ya ve Asya’ya taşıdılar. Bunun iki dayanağı var: Çevre aktivistlerinin devlet yönetimine etkisi gelişmiş ülkelerde çok daha duyarlı ve demokratik bir yapıda. Ayrıca şirketler yatırım yaptıkları ülkelerde ihtilaf halinde uluslararası muhakemeye tabiler. Yani maden çıkarımının coğrafi dağılımı madende yeni dünya düzeninin kanıtıdır.

- Örneğin 19. Yüzyıl’ın ortasında dünya maden üretiminin yüzde 60’ından fazlasını temsil eden Avrupa, günümüzde ancak yüzde 3’ünü temsil ediyor; ABD aynı şekilde yüzde 40’tan yüzde 5’e düştü. (Nadir Metaller Savaşı s:59)

- Ancak belirtmek gerekir ki gelişmiş ülkelerin şirketleri çıkardıkları madenin çok az miktarını, o ülke yönetimine bırakarak ceplerine koyarlar. Coğrafya değişti ama hakimlik devam ediyor.

- Türkiye’de maden işletmesinde özelleştirmeyi benimsedik. Ekonomi özelleştirildi, bile bile çevre ve arazilerin bekası önemsenmedi, kâra bakıldı. AB’ye öykünüyoruz ama örneğin altın çıkarımına AB gibi yasak getirmiyoruz. Kapalı mekânlarda uygulanan yöntemi biz açık mekânlardan uyguluyoruz.

GELELİM ZEYTİNLİKLERE

Türkiye’de 1 Mart’ta (2022) Resmi Gazete’de yayımlanan yeni bir yönetmelikle zeytinliklerin maden projelerine açılması mümkün hale geldi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Maden Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasına dair yönetmelikte, “Elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin” zeytinlik alanlarına denk gelmesi durumunda “zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına” Bakanlık tarafından izin verilebileceği belirtiliyor. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-60585246)

- Zeytin ağaçlarının ilgili düzenlemeyle taşınması teknik olarak mümkün değil. Ağaçların taşınması ekolojik ortamların taşınması anlamına gelmez. Ekosistemi taşıyamazsınız. Zeytinlik, olduğu ortamda zeytinliktir. Zeytinliği taşıyacağınız yer yoktur. Varsa zaten orası da zeytinlik yapılmıştır. Madencilik faaliyetinin bitiminde, o alanın tekrar zeytinciliğe uygun hale gelemeyeceği çok açıktır. Kamuoyunu yanıltmak için konulmuş bir şarttır.

ZEYTİN YOKSULUN AĞACIDIR

Çevre aktivistleri, çiftçiler ve ziraatçılar zeytinliklerin korunması çabasını, tavrını 1955’li yıllardan beri hep sergilediler. Nüfus artıyor Türkiye’de ve dünyada zeytinler sadece Akdeniz ikliminde 600 metre rakıma kadar yetişebilir; bu gerçeği umursamazsak palmiye yağının pazarını genişletiriz. Palmiye yağını bir tatsınlar bakalım.

Yazının Devamını Oku