Yalçın Bayer

Tek yoldan kurtuluş olmaz!

5 Haziran 2015

ÖNEMLİ bir muhalif seçmen kitlesi CHP ve MHP’ye aynı nedenle kızgın ve kırgın: 13 yıl boyunca doğru dürüst muhalefet yapamadılar ve AKP’nin bu kadar azgınlaşmasına yol açtılar diye. Bu iki parti de Cumhurbaşkanlığı seçimini kötü yönettiler. Ortak aday gösterdiler. Ama ikisinin parti örgütleri de Ekmeleddin İhsanoğlu’na sahip çıkmadılar. MHP’nin şimdi onu milletvekili adayı yapması bundan. Halkın yarıdan fazlası gibi, CHP ve MHP kırgınları da AKP‘den kurtulmanın yolunu arıyor. Bunun tek yolu, 1 (veya 2) partinin barajı aşıp Meclis’e girmesidir.
CHP ve MHP bu seçimden taş çatlasa oylarını 3-5 puan artıracaktır. Tüm anketlerin ortaya koyduğu gerçek budur.
Bunun karşılığı ise en fazla 15-25 milletvekilidir. Bu da 276’yı bulmalarına ve AKP’yi devirmelerine yetmeyecektir.
Oysa barajı aşacak 1 (veya 2 parti) en az 50-60 milletvekili çıkaracağından muhalefetin toplam ağırlığı 276’nın üstüne çıkacaktır.
Eğer hedef AKP’den kurtulmak ise bunun tek yolu vardır:
Yeni bir partinin barajı geçmesidir. TBMM’deki matematiksel siyasi gerçek budur.
Bu formülü ilk seslendiren HDP olduğu için bu parti Meclis’in 3. muhalefet partisi gösterilmektedir.

Yazının Devamını Oku

‘Türkiye’nin Oyları’ inisiyatifi ne yapacak

4 Haziran 2015

‘TÜRKİYE’nin Oyları’, 30 Mart yerel seçimlerinde kamuoyunda oluşan farkındalık ve yaratılan sivil toplum bilinci üzerine gelen taleplerle bu birikimi Türkiye’ye yaymak üzere başlatılmış bir yurttaş hareketi, bir sivil toplum macerasıdır. Belirtmek gerekir ki bu inisiyatife talepler sadece Türkiye’den değil. Farklı ülkelerden de yurtdışı oyların korunması için Türk vatandaşları aynı duyarlılıkla bu gruba ulaşmışlar. Yapılan çalışmalar sonucunda 11 ülkede ‘Gurbetin Oyları’ kuruldu.
Şimdi yeni üyeleri ile 12 ülkede varlık gösteriyor, yurtdışı oylara sahip çıkıyorlar.
7 Haziran seçimleri sonrası tüm tutanakları toplayıp, kurdukları 1000 kişiyi aşkın analiz ekibi ile her bir tutanağı tek tek analiz etmeye çalışacak. Bu noktada gönüllü sayısının artması çok önemli. Öncelikli olarak D’Hondt sistemine göre farkların az olduğu illerin tutanaklarını inceleyerek başlayacağız ve ilk 48 saat içerisinde ‘İlçe Seçim Kurulları’na yasal delil ve dayanak oluşturması için kamuoyu ve partilerle sonuçları paylaşacağız.
Bakacakları noktalardan
bazıları şöyle:
Tutanakta mühür var mı?
Mühür varsa tutanağın doldurulduğu ilçeye mi ait?

Yazının Devamını Oku

Kerimoğlu kimin başkanı

3 Haziran 2015

HÜRRİYET gazetesinde dün ‘Ataköy’e Yarımada’ haberiyle Ataköy sahillerinde artık karada inşaat yapılabilecek bir m2 bile boşluk kalmadığını gösterdiği anlatılıyordu. Demek ki şimdi sıra denize geldi. Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, gazeteci Ömer Erbil’in sorusu üzerine diyor ki: “Sahildeki mevcut yapılaşmalara da, buna da karşıyız. Resmen katliam yapılıyor. Elimizde yetki yok. Bakanlıklar tüm izinleri veriyor. Başvuru yapıldığında biz inşaat ruhsatı vermeyiz ancak 45 gün sonra bu yetki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçiyor” dedi.
Peki, ‘Ataköylüler’ ne diyor.
“Bülent Kerimoğlu doğruları söylemiyor” diyorlar:
“Ataköy Konakları’ndaki bir kat maliki karşılarındaki sahile Kuzu İnşaat tarafından yapılan inşaatlar ile ilgili idare mahkemesine dava açıyor ve yürütmeyi durdurma kararı alıyor. Bu karar karşısında inşaatları mühürlemesi gereken Bakırköy Belediyesi ne yapıyor biliyor musunuz? 12.09.2014 tarihinde Belediye Başkanlığı Vekili Avukat F. Nur Önce Birer imzası ile İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nin 2014/995 esas sayılı dosyasından verilen ‘yürütmeyi durdurma kararı’nın kaldırılmasına karar verilmesi için bölge idare mahkemesine müracaat ediyor.

RUHSAT HARCI UĞRUNA


Yazının Devamını Oku

‘Seçim suçluları’ yırttı

2 Haziran 2015

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart bir açıklama yaparak, dönem biterken iktidarın “seçim suçlularını korumaya aldığını” söyledi.
Kart’ın açıklaması şöyle:
12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda ve 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde; seçim suçlarına muhalefetten dolayı 2586 soruşturma dosyasının açıldığı, bu soruşturmalarda yargılanan Şüpheli sayısının on bin seviyesinde olduğu, Temmuz 2012’de AKP eliyle gece yarısı çıkarılan düzenlemeyle bu suçluların örtülü olarak affedildiği, bunun sonucunda da yargılama dosyalarının düşürüldüğü bilinmektedir.
Bu dosyalarda yargılananlardan; kaçının AKP üyesi, kaçının kamu görevlisi olduğuna dair hükümete yöneltilen müteaddit önergelerimize, hükümet cevap vermemiş-verememiştir. Hükümet seçim suçlularının isimlerini gizlemiştir. Hükümetin cevap vermemesi ve yasama döneminin sona ermesi üzerine, bu kez tarafımızdan, Bilgi Edinme Yasası’na istinaden 29 Nisan 2015 tarihinde Başbakanlığa bir kez daha başvuruda bulunulmuş; Başbakanlık, ilgili kurumlara evrakın sevk edildiğini ve yasal gereğinin yapılacağını 04.05.2015 tarihli cevabında bildirmiştir.
4982 sayılı Bilgi Edinme Yasası’nın 11. maddesinde sözü edilen süre, bugün (dün) itibariyle dolmuştur. “Kayıtları inceletiyorum, cevap vereceğim” diye açıklama yapan Başbakan, yasal zorunlulukların gereğini yine yapmamıştır. Başbakan, AKP üyelerinden ve kamu görevlilerinden oluşan on bin seçim suçlusunu açıklamak istememektedir, gizlemek istemektedir. Başbakan, hükümetin, kanunsuz emir ve talimat yoluyla suç işlettiği bu kişilere sahip çıkmaktadır.
Başbakan yalan beyanda bulunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı cevap veremez hale gelmiştir. Unutulmaması gereken ve kaygı veren gerçek şudur; seçim suçlularını yaratan ve koruyanlar, aslında 7 Haziran seçimlerinde de benzeri şekilde “yeni seçim suçlularını” himaye edecekleri mesajını vermişlerdir. “Merak etmeyin, biz yine arkanızda olacağız” mesajını vermişlerdir.
Hükümeti bir kez daha uyarıyoruz; seçim suçluları da, bu suçluları himaye edenler de, mukadder akıbetlerinden kurtulamayacaklar; hukuk ve demokrasi içinde hesap vermekten kaçamayacaklardır. “Seçimlerin meşruiyeti” tartışmasının başlaması; Türkiye’de rejimin dip yapması demektir. Kişisel ve siyasi kaygılar uğruna, rejimin ve toplumsal barışımızın sabote edilmesine yol açmayınız.

Yazının Devamını Oku

‘Gezi’ sandığa yansır mı?

31 Mayıs 2015
CHP İstanbul Milletvekili, Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Umut Oran, Gezi’nin 2. yılında ilginç bir çalışma yapmış... “Gezi ruhu sandığa yansıyacak” diyen Oran’ın çalışmasından bazı satır başları şöyle:

Türkiye’de nüfusun yarısı 30 yaşın altında... Bu grubun 14 milyonu seçmenlerden oluşuyor. 7 Haziran’da 2.5 milyon gencin ilk kez oy kullanacağını bir sonraki seçimde bu sayı 3.5 milyona çıkacak. Oran, “Ama buna rağmen gençler geleceksiz, gençler işsiz, gençler toplumsal faydasızlık pençesinde... Gençler kendilerini geliştirecek imkânlardan, eğitim, iş hayatı ve sosyal alanda fırsat eşitliğinden yoksun. Gençler ve ötekileştirilen tüm kesimlerin baskıcı keyfi yönetime karşı duruşu olan Gezi direnişinden AKP ders almadı. Gençlerimizi, mutlaka sandığa gitmeye; kendilerinin ve ülkenin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyorum. 7 Haziran seçimleri ülkemizin geleceği açısından hayati önemdedir, mutlaka sandığa gidin oy verin. Atatürk için, Cumhuriyet için, özgürlük için #OyVerinGitsinler” dedi.

Oran’a göre, Avrupa’da en genç nüfusa sahip ülke olan Türkiye’nin 77 milyon 695 bin 904 kişiye ulaşan nüfusunda ortanca yaşın 30.7 olduğunu, nüfusun yarısının 30 yaşın altında bulunduğunu anımsattı. Genç nüfusun, ülkeler için gelişim ve kalkınma için bir servet sayılırken, AKP’nin 13 yıla yaklaşan iktidarında baskıyla bir kalıba sokmaya çalıştığı gençliğin gerçek ihtiyaçlarını ihmal ettiğini, gençleri adeta harcadığını belirten Umut Oran, AKP’nin giderek dinselleştirdiği eğitim sisteminin, gençlere bilgi çağının gerektirdiği donanımı vermediğini, OECD’nin PI¬SA sınavında Türkiye, 65 ülke arasından matematikte ancak 44, okuma becerisinde 41 ve fen alanında 43. sıra ile sonlarda yer alabildiğini vurguladı.

Ne yazık ki, AKP Gezi’yi doğru okumadı, ahlak zabıtası kesildi.

Günün sorusu: Atatürk büstüne karşı bu özensizlik nerededir ve duyarsız kalanlar kimlerdir?

GENÇLİĞİN ÖNÜNDEKİ 5 TEHDİT

Yazının Devamını Oku

Seçim ve demokrasimiz

30 Mayıs 2015
ÇOK partili demokratik düzen, yeni bir seçim (demokrasi) imtihanı ile karşı karşıya...

Dörtlü takrirle, Cumhuriyet’in kurucusu olan CHP içinde başlayan çok partili siyasal düzen, birçok partinin katılımı ile giderek çoğulculaşıyor.

Cumhuriyet’le yıldızı barışamamış iki siyaset bugün seçim sonuçları bakımından, toplumsal ve üniter geleceği etkileme potansiyeli taşıyor.

Dindar muhafazakâr damar, 2002’den bu yana iktidarda...

Cumhuriyet’in kurguladığı siyasi yapı dışında, yeni bir vatandaşlık tanımı ile farklı aidiyetlerin önünü açmaya çalışıyor.

Etnik temelli silahlı bir hareketi muhatap alırken, güdümündeki partinin siyasal hayata entegre olmasına karşı çıkar görünüyor.

Etnisiteye dayalı bir bölge siyaseti, radikal ayrılıkçı hedeflerini çözüm süreci bağlamında revize eder görünüp, kendine has bir özerklik peşinde ve bunu ‘Türkiyelileşmek’ iddiasıyla yapıyor.

Bu iki itirazcı damarın ortak tahayyülü olan yeni Türkiye projesi hakkında son kararı seçmen verecek.

Millet kavramı ve etnik tasavvur bakımından sistem karşıtı iki hareket, çözüm sürecindeki işbirliğini askıya almış görünerek, Cumhuriyet’in temel paradigmasını değiştirmek için seçmenden ‘ruhsat’ talep ediyor...

Yazının Devamını Oku

Yeminin özünde tarafsızlık vardır

29 Mayıs 2015
“CUMHURBAŞKANI tarafsız olmalıdır” yazısında Nevzat Varhan çok şey anlatıyor:

Bir ülkede yasa ve hukuk devletinin ön planda olmasının yanında, ahlaki değerlerin de yaşamsal önemi büyüktür. Öğretmen, doktor, vali, yargıç vb. mesleklerde göreve başlarken yemin edilir. Bu yeminin özünde tarafsızlık vardır. Toplumla ahlaki bir sözleşmedir bu. Devletin en yüksek görevlisi cumhurbaşkanı da, aynı doğrultuda Anayasa’da belirlenmiş yemini ederek görevine başlar. Yemin veya ant, bir şeyi yapacağına-yapmayacağına dair, genellikle kutsal kabul edilen bir varlık üzerine verilen sözdür. Günümüzde görevin hakkıyla yerine getirileceğine dair söz vermekte kullanılır.

Yemin, Arapça kökenli bir sözcüktür. Anlamı, sağ el, bereket, güç kuvvet demektir. Ant ya da ant içmek ise, Türk ve Moğol halk kültüründe ve inancında yemin demektir. Yeminden dönmek büyük bir günah ve suç olarak kabul edilir.
Ant kavramı insanlığın ortak algılarından biridir. Yerine getirilmediğinde insanın en azından onurunda bir eksilme meydana geleceğine, ister çağdaş, ister ilkel her toplumda inanılır.
Bu bağlamda T.C. Anayasası 103. maddesinde cumhurbaşkanının göreve başlarken edeceği yemin metni belirlenmiştir.

“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasa, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerine aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
İşte bu şekilde ant içmiş bir Cumhurbaşkanı’nın en azından partiler üstü davranması ve görüşü ne olursa olsun tüm yurttaşlarımızı kucaklaması beklenir. Aksi takdirde geleneksel yönetim anlayışımızda bir sapmayla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır.


Yazının Devamını Oku

Trakya’da CHP ne yapar?

28 Mayıs 2015
TRAKYA, CHP’nin çok güçlü olduğu bir bölge. Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da belediyenin büyük çoğunluğu CHP’nin elinde...

Edirne ve Kırklareli il merkezi ile Tekirdağ’ın 11 ilçesinin tümü CHP’li.
CHP, 7 Haziran seçimlerinde Trakya’da başarılı olacak mı?
Edirne ve Kırklareli’nde 3 milletvekilinin 2’si CHP’li. Tekirdağ’da 6 milletvekilinin 3’ü CHP’li; kalanın 2’si AKP’li, 1’i de MHP’li...
Esasında CHP’nin başarılıyım diyebilmesi için Edirne ve Kırklareli’nde 3-0 yapması, Tekirdağ’da en az 4 milletvekili çıkarması gerekir.
Siyasi dengeler değişmeye başladığından bu sorunun yanıtı zordur... Son yıllardaki göçler nedeniyle Trakya’da Kürt nüfus artarken, sanayileşme işverenler eliyle kadın ve erkek işçilerin daha da muhafazakârlaştıkları dikkat çekiyor.
AKP’nin Kürt meselesini ‘mıncıklaması’, HDP’nin giderek ‘popüler’liği, gündemde daha fazla yer alması ‘Kürt milliyetçiliği’ni öne çıkarırken, buna karşılık yerli halk ve son yıllarda Bulgaristan’dan gelen göçmenler arasında ‘Türk milliyetçiliği’ faktörünü de ortaya çıkarıyor. Bu nedenle MHP’nin oylarında belirgin bir artış bekleniyor.
Açıkçası, seçimlerde MHP, CHP’yi zorlayacak.

Yazının Devamını Oku