Yalçın Bayer

‘İlk Hedefler Beyannamesi’

14 Haziran 2015
SİYASETTE oluşan yeni tablo/durum karşısında parlamentoda temsil edilen eski muhalefet partilerinin yapmaları gereken öncelikli iş ve işlemleri, seçmenlerin beklentileri konusu üzerindeki görüş, düşünce ve önerileri emekli Mülkiye müfettişi Mehmet Esen şöyle açıklıyor:

-Halka verilmiş ortak/örtüşen vaatlerden, kısa vadede yerine getirilebilecek olanlar, öncelik sırası ile tespit edilmeli ve gerçekleştirilebilecekleri tarihler bir takvime bağlanmalıdır.
(Örneğin asgari ücret miktarı, asgari ücretten vergi alınmaması, emeklilere ilave ödemeler yapılması vb konuların bu kapsamda değerlendirilmesi olanaklıdır.)

-Seçimlerde devlet olanaklarının kullanılmasının önüne geçilmesi, seçimlerin demokratik bir ortam içinde, tüm partiler için eşit/adil bir koşullar içinde yapılmasının temini için kısa vadede yapılması gereken noksanlıklar belirlenmeli ve gerçekleştirilebilecekleri tarihler takvime bağlanmalıdır. (Örneğin 298 sayılı yasada yapılacak ek/değişikliklerle, temel atma/tören, karşılama/uğurlamalar gibi nitelikleri itibarıyla önemli seçim yasaklarının eskiden olduğu gibi seçimden 21 gün önce başlatılması; Cumhurbaşkanı dahil seçim yasaklarını ihlal edenler/göz yumanların tecziye edilmelerini sağlayacak bir yapının/düzenlemenin oluşturulması; RTÜK üye değişikliklerinin gerçekleştirilmesi, Cumhurbaşkanlığı’na örtülü ödenek verilmesine ilişkin 5018 sayılı yasada yapılmış değişikliğin kaldırılması vb bu kapsamda değerlendirilebilir.)

-Seçimler sırasında hesap sorulacağı vaadinde bulunulmuş olan, AKP döneminde yapılan yolsuzluk konularının sorumluları hakkında yasal sürecinin bir an önce başlatılmasının önündeki engeller belirlenmeli, bu engellerin kaldırılması için yapılacak iş ve işlemler takvime bağlanmalıdır. (Bu bağlamda halktan gelebilecek ihbar/şikâyetleri değerlendirmek ve gereği yapılmak üzere yetkili makamlara iletmek üzere ayrı bir oluşum gerçekleştirilebilir.)

-Muhalefetten oluşacak komisyonca belirlenmiş, partilerin yetkili karar organlarınca benimsenmiş asgari müşterekte uzlaşılmış sorunlar/çözüm yolları ve çözüm için gereken süreleri de kapsayan bir ‘İlk Hedefler Beyannamesi’ partilerin yetkililerince birlikte halka açıklanmalı, uzlaşılan sorunların çözümlenmesini gerektiren sürede görev yapmak ve süre sonunda seçime gitmek üzere üç partinin katılacağı, duygulardan ziyade akılcılığın hâkim olacağı ortak bir hükümet gecikilmeksizin kurulmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Eğitim sistemimiz ‘kirden’ arındırılmalı

13 Haziran 2015

YAKLAŞIK 18 milyon anaokulu, ilk ve ortaokul ile lise öğrencisinin üç aylık yaz dinlencesi başlarken, duruma bakıldığında geriye ne kaldı? Ulusal Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nazım Mutlu “2014-2015 öğretim yılı biterken...’ yazısında “Çöküş: Tamam mı, devam mı?” sorusunun fotoğrafını çekiyor:
“1. Yaşadıkları ve karşılaştıklarına bakarak, okul denen yer demek ki böyleymiş diyen öğrenci,
2. Programıyla, kitabıyla, sınavıyla, garip uygulamalarıyla kafası allak bullak olmuş öğretmen,
3. Çocuğunun geleceğini kurtarmak için hangi yola başvuracağını bilemeyen, şaşkın gözlerle sağa sola bakan veli,
4. Kimisi olup bitenden memnun, kimisi olanı biteni izlemekten öteye gidemeyen eğitim örgütleri,
5. Bunlarla bir ilgisi yokmuş pişkinliği içinde bir Milli Eğitim Bakanlığı...
(Mutlu, bu bölümde ‘dinci-kinci nesil hedefi; dinci sendika, vakıf ve dernekler... Bilal Erdoğan’ın buyrukları... ‘Değerler eğitimi’ne hız verilmesi; bunun kimi okullarda cami imamları eliyle, kimi okullarda da öğrencileri camilere taşıma yoluyla yapılması... Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, din eğitimini 4-6 yaş grubuna indirmesi, yoğun şekilde mescit açılması.. ‘Karma eğitime son verme’ isteği... Kız ve erkek öğrencilerin koridorları ve bahçelerinin ayrılması... Kadrolaşma operasyonlarının, ‘yandaş’laşmanın giderek artması, her düzeydeki eğitim yöneticilerinin iktidarca seçim meydanlara taşınması... Dershanelerin tam anlamıyla eğitimi ‘özelleştirme-kolejleştirme’ye dönüştürülmeye başlanması... Niteliği ve işlevi geriletilen öğretmenlik mesleği... Ataması yapılmayan 300 bin öğretmenin karın tokluğuna başka işlerde çalışma arayışları... Ve çalınan sorular... Olumlu anlamda atılmış herhangi bir adımın atılmadığı bakanlıkta, sistem değil, sistemsizlik ağırlık kazanıyor; yani karmaşa konularını işliyor.)

Yazının Devamını Oku

‘Yenilenebilir’in yeşili ‘kömür’ün karası çıktı

12 Haziran 2015

ÇANAKKALE Boğazı’nın çevresinde, daha doğrusu Edremit’ten Gelibolu’ya kadar bir hat üzerinde ‘Rüzgâr Havzası’ var.
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Gökçeada’da 1994’te deneme yapmıştı. Türkiye tarihinde bir ilkti bu; üzerinden 25 yıl geçti. En bereketli rüzgâr alanı... Bu alanın rüzgârı ‘dumanı’ alıp götürür denilerek şimdi onlarca termik santral yapımı planlanıyor. Ucuz bir bakış açısı... Bu projeler sadece dumanla gitmez... Yağmurla, çiğle, sisle, kırağı ile o topraklarda kalır. Sonra da toprağı, bitkiyi, hayvanı ve insanı öldürür!...
Kamu otoritesi ve siyasiler bunu görmüyorlar. Buraları ‘Enerji Havzası’ diye adlandırdıkları için termik santralların da bu bölgede yoğunlaşması konusunda bir strateji geliştiriliyor; bilgisizce...
Bu bölge dünyanın en büyük ‘oksijen kaynakları’ndan biri, yanı başında Kazdağları var.
Dünyadaki en yüksek oksijen oranı burada...
(Enez Belediye Başkanı Ecz. Abdullah Bostancı bir ay kadar önce, Enez coğrafyasının oksijen yoğunluğu bakımından Kazdağları’nın 2-3 puan üzerinde olduğunun tespit edildiğini söylemişti.)
Bu yatırımlar için daha uygun yerler bulunması mümkünken, sırf ‘Enerji Havzası’ diye buraya termik santrallar kurulması niye?...

Yazının Devamını Oku

Bu coğrafya herkesi kucakladı

11 Haziran 2015

CELAL Şengör Hoca, seçim sonrası Atatürk milliyetçiliğinin ne anlama geldiğini anlatıyor: Atatürk’ün anladığı anlamda bir Türk milliyetçisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üniforması sırtında bayrak ve silaha el basarak ‘vatan ve milletin emniyetini korumak için canını vermek üzere’ yemin etmiş birisi olarak, AKP dışındaki tüm partilerden bir vatandaşları olarak istirhamımdır: HDP’ye bakıp, Seyit Rıza’yı değil, Diyap Ağa’yı görünüz. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza çarpışan Türk ve Kürtleri görünüz. Diyap Ağa’nın Seyit Rıza’nın dünürü olması, sonra sürülmüş olması gibi şeyleri unutunuz. Silahlı gücün ülkemizi gene kana boyamasına fırsat hazırlamayınız. Tarih hataları tekrar ederek değil, onlardan ders alarak ileri gider. Ve nihayet MHP’nin pek hoş bir şekilde ilk başbuğumuz dediği Atatürk’ün sözlerini hatırlayınız: Bu millet, Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak Cumhuriyeti kuran halktan oluşur. Bunun içinde büyük Atatürk’ün yaptığı gibi, etnik köken değil, aklı başında uygar insan arayınız. 12 senenin zararını siz üç parti silemezseniz; yalnız bu ülkenin insanları değil, insanlık tarihi sizi kayda geçirecektir. Bunu bilesiniz. Bu fırsatı, eli silahlı birkaç aşırı uç mensubunun oyununa gelerek veya yabancı casus teşkilatlarının tuzağına düşerek kaçıranlar, Türk milliyetçiliğine de en büyük darbeyi indirirler, çünkü Atatürk’ün tanımladığı milliyetçilik, Türkleri de, Kürtleri de, Lazları da, Çerkezleri de Abazları da ve Türkiye’de kalarak Cumhuriyet’in vatandaşları olmayı seçen Rum, Ermeni, Yahudi ve Roman vatandaşlarımızı da Müslüman’ı da, Hıristiyan’ı da, Musevi’yi de, Mecusi’yi de, ateisti de kucaklar. Yüce Meclisimize seçtiğimiz bir Ezidi Hanımefendi’nin bölgedeki en eski din kültürünün temsilcisi olduğunu, Roman vatandaşlarımızın 1000 yıl evvelinden Kuzey Hint kökenli olduklarını ve bunların ülkemiz için imrenilecek bir zenginlik ifade
ettiğini hatırlayınız. Mete’nin, Cengiz Han’ın ve Timur’un etnik ayırım yapmadan isteyen herkesi bayrakları altında topladığını düşününüz (Çinlileri bile). Aynı şeyi Büyük Kürt komutan Selahaddin Eyyubi de yapmıştı. Şunu da asla ama asla unutmayınız: En kolay zafer, parçalayıp yöneterek kazanılır. Parçalanan bir toplumu artık askeri bile kurtaramaz. Buna meydan vermek en basit tabirle vatana ihanettir.”

Durumumuz!

SEÇİMDEN sonraki durum Arap atasözüne benziyor:
“Hele şu toz duman bir dağılsın, ata mı yoksa eşeğe mi bindin, o zaman anlarsın.”

Yazının Devamını Oku

Hangi milli irade?

10 Haziran 2015

“ÜLKEMİZİ yönetenlerin sürekli dillerine doladıkları “Milli iradeyi temsil ediyoruz” sözü sizce tam olarak gerçeği yansıtıyor mu dersiniz? Olaya gerçek milli irade açısından bakarsanız, bu hesabın yanlış olduğunu görürsünüz! Her seferinde seçimler gelir, bize dayatılan seçim sistemi içinde oyumuzu kullanırız, açıklanan sonuçlara inanırız ve yönetilmeye başlarız. Yapılan bu hesaba göre yalnızca seçime katılanların milli iradeyi temsil ettiklerine inanır, seçime katılmayan seçmenlerin milli irade içinde yer almadıklarını varsayarız.
Demokrasiyi hazmetmiş ülkelerde milli irade denilince, toplam seçmen sayısının temsil gücü anlaşılmaktadır. Mevcut partilerden ve sistemden memnun olmadığı için sandığa gitmeyenler de milli iradelerini sandığa gitmeyerek tercihini ortaya koyanlardır. Bu nedenledir ki her seçimin sonunda hesap yaparken toplam seçmen içinde kaç kişi bir partiyi tercih etmiştir, ona bakmak ve almış olduğu oy oranını toplam seçmen sayısı üzerinden okumak gerekir.
Ülkemizde yıllardır yapılan seçim hesaplama yönteminin hiçbir mantıklı açıklaması yoktur ve seçmeni yanıltmaktan başkaca bir şey değildir.”
Bu yazıyı Vecdet Öz kaleme aldı. Devamını internetteki köşemizde okuyabilirsiniz. “İki seçim geçti adalet bekliyorum” diyen Öz ‘Hangi milli irade’ başlıklı yazısında seçim sonuçları ile ilgili ilginç değerlendirmeler yapıyor. Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı seçiminde yüzde 52 oy aldığını savunurken şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı’nın aldığı oy sayısı 21.000.143 idi. Bu sayıyı toplam seçmen sayısına oranladığınızda aslında alınan gerçek oy oranının %37.70 olduğu, seçmen sayısının % 50’sinin bir fazlasına ulaşılamadığı açıkça ortadadır. Seçmeni kandıran, mevcudu protesto edip oy vermeme demokratik tercihini kullanan önemli bir kitleyi yok sayan, bu kitleye ait oyları iç eden bir seçim kanununun, seçim sisteminin ve bu yolla seçilen partilerin meşruiyetinden asla söz edilemez.”

Keyfi icraata karşı ‘hakiki’ akla ihtiyaç var

Gündem ‘restorasyon’ olmalıdır

Yazının Devamını Oku

CHP yeni seçmenle kucaklaşamadı

9 Haziran 2015

SİYASET sosyoloğu, akademisyen Serdar Taşçı’yla genel seçim sonuçlarını konuşuyoruz.
Seçimin ilk mesajı nedir?
Demokrasi genel seçim yoluyla yurttaşın etkin katılımını öngörür ve böylece kendi kaderini tayin hakkı tanır. Bunun en önemli sonuçlarından biri ‘zorbalığın önlenmesi’dir.
Bu açıdan bakınca seçimin tek mesajı HDP’nin % 10 barajını rahat aşmış olması. Koalisyon bunun bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Yani seçim koalisyona yol açmıyor, HDP’nin barajı aşmasına bağlı bir sonuç bu. AKP’nin 2002’de % 34 oyla tek başına iktidar olduğunu hatırlayalım. Eğer HDP barajı aşmasa idi, AKP şimdi daha yüksek (% 41) oy oranıyla tek başına iktidar olabilecek, seçmenin verdiği dersten bahsetmeyecektik. Muhalefet çok sevinmesin.
AKP güç kaybetmedi mi?
İktidar partisi son 4 genel seçim ve son 3 yerel seçimi 1’inci geçiyor. Bu demokrasi açısından başarıdır. Tabii, demokrasinin tek ölçütü seçim başarısı değil. AKP seçimin kaybedeni diyemeyiz, siyasetin kaybedeni diyebiliriz. Örneğin, 1’inci olmasına rağmen tek başına iktidar olamıyor. Aldığı % 41 oy, 13 yıldır iktidar olmasına rağmen hâlâ ciddi bir oran... Kaybettiği % 20 oy ve 2 milyon seçmen, tüm illerde oy kaybetmiş olması AKP’nin Türkiye seçmeninin ilk tercihi olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Ya muhalefet?

Yazının Devamını Oku

Seçim hayırlı olsun!

7 Haziran 2015
SANDIK güvenliği için bugün alınması gereken önlemler:

1- Oylar sayıldıktan sonra sayım tutanaklarının muhakkak surette fotoğrafının çekilerek merkezlere bildirilmesi.
2- Oy torbaları polis arabalarına bindirildiğinde muhakkak surette polis otosuna binmeye çalışmak. Polis arabasını araba konvoyları eşliğinde ilçe seçim kurullarına getirmek.
3- İlçe seçim kurularına tüm parti temsilcilerinin girmeye çalışması.
4- İlçe seçim kurulları ve YSK önünde oyumuzu korumaya geldik diyerek ellerinde meşale ve mum taşıyan vatandaşların beklemesi. Özellikle gençler.
5- İlçe seçim kurulları ve YSK önünde bekleyen kalabalığa göz kulak olmak için annelerin beklemesi. Bekleyenlere anne şefkatiyle sıcak çay ve simit ikram edilmesi çok önemli. Termoslarla, çay makineleriyle ikramlar yapılabilir. Oylarımıza sahip çıkmaya gelen eşimize ve çocuklarımıza göz kulak olmaya geldik diyerek kamuoyuna ‘Oylarınıza sahip çıkıyoruz’ mesajının verilmesi çok anlamlı.

Ayrıca içeride olası oy hırsızlarını baskı altına alacaktır.

Kolay gelsin; seçim sonuçları hayırlı olsun. Sevginaz HAMEVİOĞLU

İKİ UYARI

Yazının Devamını Oku

Balıkesir’de neler oluyor

6 Haziran 2015

BALIKESİR’de yeni bir skandal... Kentin 12 km uzağındaki Kavaklı köyünde bir ‘dinamit ve mühimmat’ tesisinde neler üretildiği konusunda ihbarlar ortalığı karıştırdı. 560 dönüm arazide kurulu tesiste 300 kişi çalışıyor. Üzerinde çeşitli iddiaların bulunduğu bir tesis.
Bir emniyet yetkilisi, ‘Bu tesiste üretilen dinamitlerin nereye satıldığını araştırıyoruz’ diyor.
Üretimin bir kısmının “Irak’a gittiği” iddiasının da ayrı bir soruşturma konusu olduğu belirtiliyor.
Nitekim, bir kamyon dolusu patlayıcı maddenin Irak’ta yakalandığı öne sürülürken, tesiste geçen yıl 3 Haziran’da patlama olduğu ve 6 kişinin yaralandığı öğrenildi.
Uluslararası standartta üretim yapılmadığı, Afyon’daki gibi bir patlamanın bir faciaya sebep olabileceği belirtiliyor.
Ayrıca bu firmanın resmi
belgede sahtecilik yaparak üretim izni aldığı tespit edildiği, bunun üzerine -eldeki belgelere göre-

Yazının Devamını Oku