Yalçın Bayer

İktidarın imam hatip oyunu

3 Temmuz 2015

ZEYTİNBURNU Abay Ortaokulu’nu gelecek sene imam hatip ortaokuluna çeviriyorlar. 12 yıllık normal okulları oldubittiye getirip siyasi komplekslerine kurban ediyorlar. İmam hatip yapacaksa yeni bina yapsınlar ve orayı istediği gibi kullansınlar. Zeytinburnu’ndaki üç mahallenin tek normal ortaokulunu resmen kendi mallarıymış gibi imam hatibe çevirip oradaki öğrencilere uzak yerlere servisle gidin deniliyor. En kötüsü ise imam hatip ortaokullarını tam gün yaparak çekici hale getiriyorlar ve ‘Bak işte talep var’ denilerek algı yanıltması yapıyorlar. İmam hatip ortaokullarını da biz üvey evlatları gibi sabahçı-öğlenci yaparlarsa taleplerini fazlasıyla karşılarlar. Ama maksat minikleri bu okullara empoze etmek ve kindar-dindar nesil temelini oluşturmak. Halkın istememesine rağmen yapılan bu zulmü kınıyoruz. P.A.

OKULUMA DOKUNMA


-YEŞİLBAHAR Ortaokulu Okul Aile Birliği’nden: “İstanbul Göztepe Mahallesi’nin 50 yıllık başarılı Yeşilbahar Ortaokulu’nun geçen sene kapatılıp imam hatip ortaokuluna çevrilmesine izin vermedik. Bu sene de okulumuzu kapatıp Bilim Sanat Merkezi yapmak istiyorlar. 67 mezunundan 3’ünü fen lisesine, 40’ını Anadolu lisesine yerleştirmiş, kültürel/sanatsal ve sportif yarışmalarda Kadıköy’de en çok ödülü almış bir okulu neden ısrarla kapatmaya çalışıyorlar anlamış değiliz. Henüz komisyon okulun kapanması yönünde karar vermedi. Önceki günkü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde oturma eylemimiz dikkat çekti. Geçen sene başardık, bu sene de başarmak istiyoruz.”


Yazının Devamını Oku

Doğa ve çevreyi talan eden AKP’ye taviz yok

2 Temmuz 2015
TMMOB’ye bağlı 24 odanın dünkü ortak açıklamasında “Ne iktidarın baskıları, ne de yandaş medyasının yalan ve tehditleri bizleri kamusal, toplumsal, mesleki yararları savunmaktan alıkoyamaz” denildi.

“İktidar TMMOB’yi etkisizleştirme çabalarını sürdürüyor, şimdi de yandaş medya ve bazı köşe yazarları, hatta Cumhurbaşkanı’nın bir danışmanı ile bir milletvekili, son 10 gündür ağız birliği etmişçesine, neredeyse aynı cümlelerle üst birliğimiz TMMOB ve Mimarlar Odası’na yönelik, kendi kültürlerine uygun düzeysiz, yalan, iftira, hakaret ve suçlamalarda bulunyor” denilen açıklama özetle şöyle devam ediyor:
Dertleri, TMMOB ve Mimarlar Odası ile biz TMMOB’ye bağlı bütün odaların tarih, kültür, doğa, kent ve kır, enerji, maden, tarım, gıda rantları önünde engel oluşturmamız, sanayisizleştirme süreci ve özelleştirme talanına dur dememizdir.
12 Mart ve 12 Eylül gibi baskı dönemlerine nasıl direndiysek, AKP iktidarının baskılarına da onurlu bir şekilde direneceğimiz açıktır, kesindir.
AKP’nin TMMOB’ye yönelik baskıcı bir zihniyetle vesayet kurmak üzere yaptığı tüm düzenlemelerin geri alınması, odaların özerk ve bağımsız yapılarının güçlendirilmesi ve kamu-toplum yararı ile kamusal hizmet üretimi için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz.
Kamuoyuna sesleniyoruz. Ellerimiz temiz, alnımız ak, başımız diktir. Her bir kuruşa kadar gelir ve giderlerimizin denk bütçe esasıyla yapılan bütün dökümü, genel kurul çalışma raporlarında, dönem içlerinde hazırlanan raporlarda yer almakta ve web sayfalarımızda yayımlanmaktadır. İddia ediyoruz, TMMOB’ye bağlı meslek odaları, AKP hükümeti ve Sayıştay denetiminden kaçırılan tüm kurum ve kuruluşlardan şeffaf ve temizdir.
Meslek odaları susmadı, susmaz; güneş balçıkla sıvanamaz.
(Mimarlar Odası bir açıklama yaparak ‘Yiğit Bulut ve aveneleri’ hakkında hukuki süreç başlattıklarını açıkladı.)

Yazının Devamını Oku

Çipras ‘ricat’ halinde

1 Temmuz 2015
YUNANİSTAN’ın yeni hükümeti Troyka ile borçların yeniden yapılandırması konusunda anlaşamadı ve alacaklıların teklifini halka götürmeye karar verdi.

SYRIZA’nın lideri Başbakan Çipras, referandumdan ‘hayır’ çıkmasını istiyor; ‘evet’ çıkarsa, kendine güvensizlik olarak değerlendirip istifa edeceğini açıkladı. Bu tutum, demokrasinin beşiği olduğu söylenen bir ülke için ‘demokratik olgunluk’ bakımından sorunlu.
Referandum yoluyla halkın reyine sunulan bir konuda halkı, istifa tehdidi ile yönlendirmek; referandumun ve dolayısıyla çok zor koşullarda olan Yunan halkının iradesinin ifşadı anlamına gelir...
Kendi hükümetinin sorumluluğunda olan bir konuyu çözemeyip, halka, “Siz çözün ama benim istediğim gibi çözmezseniz ben yokum” deyip; ocak ayında üzerine aldığı iktidar sorumluluğunu terk etmek, yeni tür bir demokrasi anlamına gelir ki, antik ‘demokrasi efsanesi’ siciline uygun düşmez.
Türkiye siyasetinden bir eski tüfek de “Borcu kapatalım, komşuluk hukuku bunu icap ettirir” mealinde konuşmuş... Bugünkü iktidar, gönlü gani bir siyaset kardeşliğinin vefasını yansıtan bu talebe ne cevap verir bilinmez. Ancak kendi siyasi kardeşliklerine, yurtdışındaki din kardeşlerine nakit yardımı yapmakla övünenlerin, komşuya da bir el atması mümkündür. Yunan komşularımızın acil ihtiyacı, Türkiye ekonomisi içinde cim karnında bir nokta gibi!.. Yunan komşularımız, son yıllarda, siestaları biraz fazla uzattılar, AB ve çevresinden aldıkları uyum kredilerini, projelere uygun kullanmak yerine, Uzo’lar, Metaxas’lar eşliğinde buhar ettiler, şimdilerde zorlanıyorlar.
Çipras da “Bu iş bizi aşar” deyip, hafiften ‘ricat’ haline geçiyor. ‘Komşu’nun bu zor durumdan çıkması umut edilir ama iş, bizim eski tüfeklere kaldıysa, zor gözüküyor.

Bir simide bile yetmiyor...

-

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu duruşu ve ‘kırmızı plakacılar’

30 Haziran 2015

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, seçim sonrası koalisyon tartışmalarını partisi adına yayınladığı 14 şarta, yani ilkeye bağladı. Bu şartlara ya da ilkelere uyan kim varsa onunla koalisyona açık olduklarını belirtti.
Bu şartlar hukukun üstünlüğü, yolsuzlukla mücadele, parlamenter rejimin güçlendirilmesi, Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlarına çekilmesi gibi olağan bir demokraside zaten olması gereken şartlar...
MHP’nin ve Bahçeli’nin, HDP’yi demokratik teamüllere aykırı biçimde ‘yok sayması’ Kılıçdaroğlu’nun AKP karşısında oluştuğunu söylediği % 60’lık bloku parçaladı. Artık AKP’nin içinde olmadığı bir koalisyon imkânsız hale geldi.
İki ihtimal konuşulmaya başladı: AKP-MHP ya da AKP-CHP koalisyonu...
AKP-MHP koalisyonu siyasi ve taban yakınlığına rağmen Bahçeli’nin ‘Millet bize ana muhalefet görevi verdi’ diyen tutumu ve ‘çözüm süreci’ konusundaki olumsuz tutumu nedeniyle zora girdi.
Bu durumda kamuoyunda ve piyasalarda ‘Acaba AKP-CHP koalisyonu mümkün mü?’ soruları sorulmaya başlandı.
Tabii bu algıyı güçlendiren kimi gelişmeler de oldu: Deniz Baykal önce Cumhurbaşkanı ile sonra Kılıçdaroğlu ile görüştü, bunun ardından Meclis Başkanlığı’na aday oldu, CHP olası koalisyonda bakan adaylarından Akif Hamzaçebi’yi grup başkanvekilliğinden çekti, CHP’nin kimi kurmaylarının, örneğin Erdoğan Toprak’ın, “AKP-CHP koalisyonu için tabanımızı ikna ederiz, 17-25 Aralık da gündeme gelmeyebilir” gibi ifadeler kullandığı yazıldı. Oysa tüm bunlara rağmen bildiğimiz Kılıçdaroğlu’nun 14 ilkeden taviz vermeyeceği, yine bildiğimiz AKP’nin de bu 14 şartı kabul etmeyeceğini düşünürsek işlerin kamuoyunda estirilen hava gibi çok da kolay olmadığını söyleyebiliriz.

Yazının Devamını Oku

Huzurlu bir tatil için yazlıkçılara öneriler

28 Haziran 2015

Ertuğ Karakullukçu Gazeteci gözüyle


AKŞAM güneşi Ege’nin en mavi sularıyla oynaşıyor ...
Ülkü Tamer buraları bizden önce keşfetmiş olmalı, yoksa “İçime çektiğim hava değil gökyüzüdür” imgesi nasıl yakalanırdı; batan güneşten kopamayan gök, öylesine şairane... Önüm deniz, sağım/solum/arkam yemyeşil yamaçlarda zeytin ağaçları...
Cennette miyim, neyim? İnsana şükretme duygusu veren müstesna güzellik.

Yazının Devamını Oku

Adama müsteşar bile tayin ettirmezler

27 Haziran 2015

MUZAFFER Ayhan Kara’nın ilk baskısı 2004’te, ikinci baskısı 2007’de yapılan ‘Türk Siyasal Yaşamında Koalisyon’ (BigBang) kitabı 7 Haziran seçimlerinden önce yeniden basılmış... Bugünlerde ‘koalisyonu’ anlamak için yararlı bir kitap. 1961’deki ilk koalisyondan 1999’da kurulup 2002 seçimlerine kadar süren tüm koalisyon hükümetlerini mercek altına alan kitap, bugünkü koalisyon sürecine de ışık tutuyor. Önsözünü CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın kaleme aldığı kitapta yazarın 3. baskı için yazdığı yazının son cümlesi şu dilekle bitiyor:
“7 Haziran seçimleri için tercihim parlamenter demokrasi ve koalisyon; yeter AKP, yeter...”
Ne yazık ki AKP’nin ‘demokrasi’ ayağı eksik; ben yenildim demek yok... Koalisyonu içine sindiremediği görülüyor. O yüzden hükümet kurmakta ‘iştahsız’... Eğer Deniz Baykal, TBMM Başkanı seçilirse AKP’nin ‘demokrasi’ye adım atma niyetinde olduğu anlaşılabilir; CHP ile ‘samimi’ bir şekilde koalisyon yapabilir.
Dilek bu ama kimse inanmıyor; eğer böyle bir şey olursa, CHP’nin 1970’in ortalarındaki ‘Milliyetçi Cephe’ hükümetlerinde (Demirel, Erbakan, Türkeş) yaşadıkları dikkatlerden kaçırılmamalıdır. AKP, adama ‘müsteşar’ bile tayin ettirmez, bilesiniz. O bakımdan Kara’nın koalisyonları anlatan kitabı koalisyon sevdalıları için bir rehber olabilir.

Atatürk sevdalısı Nazarbayev 75 yaşında


Yazının Devamını Oku

Koalisyonculara...

26 Haziran 2015

ATATÜRK her yıl TBMM’yi açışta önemli bir nutuk söyler, yıllık programın nasıl olması gerektiğine genel çizgilerle işaret ederdi.
1938 yılında Dolmabahçe’de yatağında hasta idi. Başbakan Celâl Bayar’ı çağırdı ve ona ayağa kalkacak kadar iyi olmadığını, hazırlamış olduğu TBMM’yi açış nutkunu kendisi yerine onun okuması görevini verdi. Açılış, Cumhuriyet Bayramı’ndan bir gün önce yani, 28 Teşrinievvel’de (ekim) yapılırdı.
Celâl Bayar, Atatürk’e acil şifalar dileğinde bulunduktan sonra 1938 yılı açılış nutkunu alkışlar arasında okudu.
Bu onun milletvekillerine dikkat etmeleri gereken ulusal ve yaşamsal değerde ihtarı, adeta mirası idi:
-İkili anlaşmalar taraflardan birinin esareti ile sona erer!..
Atatürk tüm hayatı boyunca asla ikili anlaşma imzalamamıştı... 1937’de İngiliz Kralı VIII’inci Edward, Atatürk’ü ziyaret için bahane, Çanakkale’deki İngiliz şehitliğini ziyaret etmişti. Bunu sezen Atatürk onu İstanbul’a davet etmişti.
Kral Edward, Atatürk’e ikili anlaşma önerisinde bulunmuş ve şartını ileri sürmüştü:

Yazının Devamını Oku

Belgeler açıklansın

25 Haziran 2015

DİYANET İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberindeki heyete Kaçak Saray’da verilen iftar yemeğinin maliyeti konusunda, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açıklamalarına karşılık Cumhurbaşkanlığı’ndan açıklama yapıldı. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada “yalan ve tezvirat” olduğu ileri sürüldü. Buna karşılık Mimarlar Odası Ankara Şube yöneticileri dün yaptıkları basın toplantısında, “Cumhurbaşkanlığı açıklaması mesnetsiz, açıklamalarımızın arkasındayız kaçak saray maliyetleri ve dekorasyonları ile ilgili belgeleri ve faturaları kalem kalem markaları ile açıklasınlar, tezvirat var mı yok mu? Görelim” dedi.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Kamu harcamaları belgelerle, faturalarla konuşulur. Kaçak saray ile ilgili maliyetleri ve belgeleri faturaları ile açıklamadıkları için biz yaklaşık maliyet olarak açıklıyoruz. Kimse bize mesleğimizi öğretemez, biz bu işi biliyoruz, malzemeyi gözünden tanırız. Kaçak saraya ait tüm maliyetleri kalem kalem açıklasınlar, tüm dekorasyon ve tefriş malzemeleri de geçerli, yurtdışından ithal edilenler de dahil. Bizim açıklamalarımızın devede kulak kaldığını bu maliyetlerin katbekat fazla olduğu ortada” dedi. Candan, sözlerinin ve açıklamalarının arkasında olduklarını da ekledi.


GÜNÜN SÖZÜ

-“BEN kapitalizm, siz hangi Tanrı’dan bahsediyorsunuz, artık farkına varın, taptığınız tek Tanrı benim! Ben kapitalizm, siz hangi Tanrı’dan bahsediyorsunuz, Müslümanlar 5 yıldızlı Kâbe manzaralı otellerinde ‘ibadet’ ederlerken?.. Ben kapitalizm, siz hangi Tanrı’dan bahsediyorsunuz, bütün dünya Hıristiyan bayramı Noel’i sırf alışveriş yapıp eğlenmek için kutlarken? ABD’de 7 milyon evsiz insanın olduğundan kimsenin haberi yok çünkü TV’de gördüğünüz Amerikalıların hepsi havuzlu villalarda yaşıyorlar. (Columbia Üniversitesi’nin Nobel ödüllü ekonomisti Joseph Stiglitz’in kitabından)

Yazının Devamını Oku