Yalçın Bayer

Yüzde 60’lık muhalefet hazan yaprakları gibi...

11 Temmuz 2015
BAŞBAKAN Davutoğlu, koalisyon görüşmelerinin birinci turunu bayrama kadar tamamlayabileceğini açıkladı.

AKP, 7 Haziran seçim sonuçları ile girdiği ‘şok’tan sonra kendisini toplamaya başladı. Meclis Başkanlığı, altın tepsi içinde kendisine sunulunca, Saray ve etrafında, muhalefetin mevcut siyasi durumu yönetemeyeceği düşüncesi ağırlık kazanmaya başladı ve erken seçim, denemeye değer bir alternatif olarak öne çıktı... Cumhurbaşkanlığı külliyesi, her gün iftar taamları ile dolup taşıyor, gelenler sadece lezzetli iftariyeliklerden tatmakla kalmıyor, Cumhurbaşkanı’nın gururunu okşayacak kuvvetli alkışlarla cesaret de veriyorlar ve ‘diş kiralarını’ alıp ayrılıyorlar. Koalisyon görüşmeleri, bu şartlar altında, teşbihte hata olmaz, nafile namazı kılmaya benziyor.
Farz namazlarına bağlı olmayan nafile namazları, boş vakitlerde sevap kazanmak niyetiyle kılınır. Siyaset jargonunda da, beyhude sonuçlanacak liderler arası temas, kamuoyunda, ‘görüşmeleri yaptım, ama muhalefet uzlaşmadı’ algısı yaratmak amacına hizmet eder.
Nafile namazları arasında bulunan istihare namazı, müminin, herhangi bir işin sonunun kendisi için hayırlı olup olmayacağını anlamak için kıldığı namazdır. Yine, nafile namazları arasında bulunan yolculuk namazı, çıkılacak bir yolculuğun akıbetinin hayırlı olması için kılınır. Başbakan, Cumhurbaşkanı ve külliyesini, koalisyon müzakereleri için, kırmızı çizgiler olarak açıkladığı için, üzerine aldığı görev gereği yapacağı görüşmeler, yeni seçim yolculuğunun istiharesi için, bir nevi iman tazelemesine yarayacak olup, herhangi bir siyasi çözüm üretmesi mümkün görünmemektedir. Muhalefet partilerinden mahcup bir tonda sızmaya başlayan, ‘fedakârlık yapmaya hazırız’ mesajlarının da bu saatten sonra işe yarayacağı şüpheli görünüyor, fedakârlık yeterli olmaz, ‘Cumhurbaşkanı’ndan özür dilenmesi’ şartı da gündeme gelebilir.
Sonuç olarak, % 60’lık muhalefet bloğu, “mübarek yaz ramazanı”nda, hazan yaprakları gibi...
Sühan ÖZKAN

‘Thyssen Krupp işi ağırdan mı alıyor’

“KRUPP, Essen bölgesinde yerleşik 400 yıllık geçmişe sahip Alman aile. Aile, sanayici geçmişi, çelik, silah ve mühimmat üretimiyle ünlüdür. Aile şirketi olan Friedrich Krupp AG Hoesch-Krupp 20. yüzyılın önde gelen şirketlerinden oluşmuştur. 1999 yılında Thyssen AG ile birleşerek ThyssenKrupp AG adını almıştır. Alman sanayi grubu ThyssenKrupp AG, her yıl düzenlediği Uluslararası Liderler Buluşması’nı İstanbul’da düzenledi. 23-24 Haziran 2014 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen Regional Forum’a, Avrupa, Afrika ve MENA (Ortadoğu, Kuzey Afrika) Bölgesi’nden gelen 300’ü aşkın üst düzey yönetici katılmıştı. Stratejik açıdan Türkiye’nin öneminin vurgulandığı forum kapsamında basın mensuplarıyla bir araya gelen ThyssenKrupp Elevator AG İcra Kurulu Üyesi, Finans ve Mali İşler Müdürü Ercan Keleş, Türkiye pazarındaki yeni trendler, özellikle Türkiye ve bölgesine yönelik hedefleri hakkında açıklamalarda bulunmuştu. ThyssenKrupp Elevator, İstanbul ve İzmir metroları; Antalya ve Ankara havalimanları; Rixos Premium, Kervansaray, Kaya, Princess, Crown Plaza, Dedeman, Sueno Golf otelleri; IKEA, Forum, Carrefour, Migros, Gima, Real, Bauhaus, Ankamall, Optimum, Özdilek alışveriş merkezleri gibi çok sayıda mekâna imza atmış. Böyle etkin projelere imza atan ThyssenKrupp’un son dönemde, Türkiye’de üstlendiği işleri yavaşlattığı, yüklendiği işleri söz verdiği tarihte teslim etmediği; dolayısı ile Türk yatırımcıları mağdur ettiği yönünde ciddi şikâyetler dillendiriliyor. Türk savunma sanayisinde özellikle denizaltı projeleri de gerçekleştiren ThyssenKurrup’a bağlı Uhde GmbH şirketinin taahhütlerini yerine getirmeyi geciktirdiği yönündeki şikâyetler gün geçtikçe artıyor. Şimdilik bekleyip göreceğiz, bakalım ThyssenKrup ‘iş yavaşlatma’ iddiaları konusunda ne açıklama yapacak.” Bunları anlatan mı? Bir taşeron firmanın temsilcisi...

Yazının Devamını Oku

‘Ben şerefsiz değilim’

10 Temmuz 2015
CHP Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, dün bir anda ortaya çıktı ve öğle üzeri bizi aradı; kendisinin ve eşinin üzerindeki dairelerle ilgili gelişmeleri kendince ‘haklı’ saydığı görüşlerle anlattı.

Özellikle, dairelere başkan olmadan önce nasıl sahip olduğunu, bunları şimdiki eşi Dt. Gamze Akkuş İlgezdi ve 3.5 yaşındaki kızları ile ilk eşinden olan 29 yaşındaki kızının üzerine hangi düşünce ile yaptığını açıklarken; eşinin yemin ederken sol elini kaldırmasının ‘havuz medyası’nı rahatsız ettiğini, iki gazetenin kampanya açtığını söyledi. “Ben arkadaşım Hüseyin Sağ’ı dövdürecek kadar şerefsiz biri değilim’” dedi.
Konuşma 20 dakika kadar sürdü. Anlatırken biz de araya sorular sorduk. Özetlersek...
İlk sözleri, “Ben 2009’da belediye başkanı olmadan önce aldığım arsayı kat karşılığı verdim; 1 artı 1, 1 artı 2 daireler aldım. Mal varlıklarımı da eşim ve iki kızıma dağıttım. Yasa çerçevesinde yaptım bunları; onların geleceğini güvence altına almak istedim. Yarın halimizin ne olacağı belli değil çünkü...” oldu.
Sorduk:

Kılıçdaroğlu’nun kızına, özel kalem müdürüne de vermişsiniz.
Yazdıkları yüzde yüz yalandır. Gazetelere doğru nedir diye dosyalar gönderdim; ama yazmıyorlar ki. Sonra yaptığımız o binanın bir metre kaçağı yoktur.
Hüseyin Sağ ile dostluğunuz biliniyor. Siz mi dövdürdünüz? Samimi olarak doğru söyleyiniz lütfen.

Yazının Devamını Oku

Her şey sil baştan

9 Temmuz 2015

ERKEN genel seçim, ister Cumhurbaşkanı’nın seçimin yenilenme kararı üzerine, isterse yasama organı kararı üzerine, her ne şekilde yapılırsa yapılsın, her durumda yeni bir seçim olduğundan, tüm işlemleri sil baştan yapılan bir seçimdir.
Erken genel seçimin sıkıntısı, aynı işlemlerin kısa aralıkla bir daha yapılacak olmasıdır.
Tüm ülke için erken genel seçim nedeniyle sandık konulduğuna göre, önseçim diyen partiler de elbette kendi içinde bu yoldan uzak durmamalı, aynı işlemleri sıkıntılı da olsa tekrarlamalıdır. Örneğin CHP’nin bundan uzak durmasına tüzük hükümleri ve tüzükteki oranlar bile engeldir.
Kaldı ki YSK bile vereceği bir görüşle asla önceki liste ile seçime girilebilir diyemez. Çünkü, erken seçim, zaten yeni bir seçim yapılabilmesine elverişli zaman diliminde yapılan bir seçimdir. Ne parti ne de YSK böyle kısıtlayıcı durum yaratamaz. Örneğin bu arada, seçilme hakkını yeni kazananlar ne olacaktır?... Onlar seçilme hakkından yararlanamayacak, seçilme hakkı tarihi olarak, bir önceki seçim mi esas alınacaktır?... Bu örnek bile erken genel seçimde, tüm işlemlerin bir daha yapılmasını açıkça ortaya koymaktadır.
Elbette erken genel seçimin sıkıntıları olup, önseçime girenler için yeni bir işlem ortaya çıksa da taban desteği olanların tekrar önseçimden çıkma sıkıntıları söz konusu olmayacaktır.

Hüseyin Sağ, İskenderun’dan gelen üç kişiyi teşhis etti, ikisi yakalandı

Ataşehir’in avukatı da aynı şekilde dövülmüş

Yazının Devamını Oku

‘Hüseyin ne yer ne yedirir’

8 Temmuz 2015

ESKİDEN eşkıya vardı; dağda bayırda namus bekçiliği yapar, dağa adam kaldırır, yol keser, gerektiğinde döver, hatta öldürürdü.
Şimdi yöntem değişik; eşkıyalar çoktan beri ‘şehir’de... İmarla uğraşıyorlar; yani rantla..
Bunlara kim izin verdi ya da kimden cesaret alıyorlar.
Yerel seçimlerde ‘çok yanlış’ adamlar konuldu listelere; milletvekili seçimlerinde de daha çok yanlış yapıldı.
Her iki seçimde Kemal Kılıçdaroğlu uyarıldı bir şekilde.
Peki İstanbul 1. bölgede aday listesini kim tanzim etti, sıralamalar kimin elinden geçti?
Listelerden rahatsızlık mı duyuluyordu? O zaman neden müdahale edilmedi?


Yazının Devamını Oku

İkramiye sözünü unutmayın

7 Temmuz 2015

YAKLAŞIK 11 milyon emekli 3 Temmuz’da açıklanan enflasyon ile bir kez daha hayal kırıklığı yaşadı. Aylıklarında bir önceki 6 ayda gerçekleşen yüzde 4.76’lık enflasyon oranında artış olan işçi ve Bağ-Kur emeklilerinin çoğunluğunun eline günlük 1 lira 70 kuruş geçecek. Yani emekli günlük artışla bir ramazan pidesi bile alamayacak. Enflasyon zammından umduğunu bulamayan emekli umudunu seçim meydanlarında vaat edilen ikramiyeye bağladı.
Çünkü AKP ile koalisyon hükümeti kurmaları gündemde olan CHP’nin emekliye yılda iki maaş tutarında, MHP’nin de yılda iki kez 1400 lira ödenmesine ilişkin vaatleri vardı. Hem Kılıçdaroğlu hem de Bahçeli seçim öncesi gittikleri her yerde, her ilde meydanlarda bunu açık ve gür bir sesle haykırmış, dile getirmişlerdi. 63. hükümetin kurulmasındaki “Olmazsa olmazlardan” biri de emekliye ödenecek ikramiyedir.
Gerek Kılıçdaroğlu gerek Bahçeli eğer AKP ile bir koalisyon oluşturacaklarsa, pazarlık masasında, seçim meydanlarında emekliye verdiği sözü unutmasınlar. AKP iki ikramiye yerine 100 liralık seyyanen zammın tüm emeklilere yansıtılması eğiliminde imiş.
Ancak 100 liralık seyyanen zammın emekliye iki ikramiye kadar yararı olmaz. AKP ile hangi parti hükümet kuracak olursa olsun ikramiyede ısrarcı olmalı, bu konu mutlak protokol altına alınmalıdır.
Eğer CHP veya MHP emekliye vaatlerini, sözünü yerine getiremezlerse inandırıcılığını yitirir, güven erozyonuna uğrarlar.
Özellikle TBMM Başkanlığı seçiminde ağır eleştirilere uğrayan, tepki toplayan MHP, koalisyon ortağı olması halinde bu tepkileri, eleştirileri emekliye ikramiye sözünü yerine getirerek belki bir ölçüde giderir.
Şükrü KARAMAN

Yazının Devamını Oku

Ortak alan gasplarına ‘yazlıkçı’dan tepki yağdı

5 Temmuz 2015

GAZETECİ arkadaşımız Ertuğ Karakullukçu’nun geçen pazar günü bu köşede yer alan “Huzurlu tatil için yazlıkçılara öneriler” yazısı, kamuoyundan büyük ilgi gördü. Telefonlara sarılarak, ileti yağdırarak Türkiye’nin her yöresinden köşemize ulaşan yazlık sakinleri, kendilerinin de aynı dertlerden mustarip olduklarını belirttiler. Teşekkürlerini ileten yazlıkçılar, özellikle ortak alan gasplarına yoğun tepki gösterip ‘yağmaya el konulmasını’ istediler.
Bu talep patlaması karşısında Karakullukçu, ‘gazeteci gözüyle’ yazlıklarda tekrar nabız yokladı... Tüm yakınmaları yeni bir yazıda toparladı... Hürriyet Hukuk Servisi yöneticisi avukat Erem Yücel’den, ortak alan ihlallerine karşı ‘hukuk reçetesi’ aldı: Yağmalanan arazileri geri kazanmak ve hatta yağmacıları tazminata mahkûm ettirmek mümkün.


BU DERTLER BİTSİN HUZUR GELSİN


Yazlıkçıların belli başlı yakınma konuları arasında ‘gürültücü komşular’ ön sıralarda yer aldı; bir yazlıkçı ‘Çin işkencesi’ dediği bu ses zulmünden ‘evini satıp kurtulduğunu’ belirtti.
Diğer bazı ortak şikâyet kalemleri şöyle:

Yazının Devamını Oku

Demek ki ülke bağırsaklarını böyle temizliyormuş!

4 Temmuz 2015

7 HAZİRAN seçimlerinden sonra ortadaki tek gerçek şu; hiçbir parti Türkiye’nin partisi değil. Bir ülke için bundan daha tehlikeli, daha zor bir durum olamaz. Bu durumdan en çok etkilenecekler de başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere Türk halkının kendisi olur. Bu sorunun temel kaynağı, hâlâ gerçek anlamda demokratikleşme olgusunun yerleşmemiş olmasıdır. Askeri vesayetten kurtuluyoruz, tam demokrasi uygulayacağız diyerek TSK mensuplarını, üniversite öğretim üyelerini, gazetecileri hapse yollayanlar ‘Türkiye bağırsaklarını temizliyor’ yalanına sarıldılar. Seneler sonra olayın ‘kumpas’ olarak çıkması ile temizlendiği söylenen bağırsakların pis kokuları ile baş başa kaldık. Bunun karşılığında da sadece ‘Aldatılmışız’ dediler.
Gerçeklerle yüzleşmek gibi alışkanlığı olmayan partilerimiz, bu yüzleşmeleri yapamadıkları için sağlıklı bir yapı da oluşturamadılar.
Milliyetçiliği tekelinde bulunduran MHP’nin halk karşılığında oyu, % 20’yi bile bulmuyor. Cumhuriyetçiliği, Atatürkçülüğü, laikliği savunan CHP’nin oy göstergesi, daha % 27’yi bile işaretlemedi.
Kürt kökenli yurttaşlarımızın hakkını koruyarak siyaset yapan HDP, % 13 oy alarak tamamen Doğu ve Güneydoğu’nun hâkimi olduğunu kanıtlıyor. AKP’ye gelince, öyle veya böyle eline geçen büyük fırsatı hiç de iyi değerlendirdiği söylenemez. Çünkü partinin genel yapısında öfke, kin ve gereğinden fazla muhafazakârlık imajı var. Daha dün diğer partilere ‘Sivas’ın doğusuna gidemez’ derken, bugün düştüğü durum öbürlerinden farklı değil. Bundan sonraki seçimlerin tek parti çıkarma şansı bugünkü görünüşe göre yoktur.


YENİ GENELKURMAY BAŞKANI’NA ALLAH KOLAYLIK VERSİN...

Yazının Devamını Oku

İktidarın imam hatip oyunu

3 Temmuz 2015

ZEYTİNBURNU Abay Ortaokulu’nu gelecek sene imam hatip ortaokuluna çeviriyorlar. 12 yıllık normal okulları oldubittiye getirip siyasi komplekslerine kurban ediyorlar. İmam hatip yapacaksa yeni bina yapsınlar ve orayı istediği gibi kullansınlar. Zeytinburnu’ndaki üç mahallenin tek normal ortaokulunu resmen kendi mallarıymış gibi imam hatibe çevirip oradaki öğrencilere uzak yerlere servisle gidin deniliyor. En kötüsü ise imam hatip ortaokullarını tam gün yaparak çekici hale getiriyorlar ve ‘Bak işte talep var’ denilerek algı yanıltması yapıyorlar. İmam hatip ortaokullarını da biz üvey evlatları gibi sabahçı-öğlenci yaparlarsa taleplerini fazlasıyla karşılarlar. Ama maksat minikleri bu okullara empoze etmek ve kindar-dindar nesil temelini oluşturmak. Halkın istememesine rağmen yapılan bu zulmü kınıyoruz. P.A.

OKULUMA DOKUNMA


-YEŞİLBAHAR Ortaokulu Okul Aile Birliği’nden: “İstanbul Göztepe Mahallesi’nin 50 yıllık başarılı Yeşilbahar Ortaokulu’nun geçen sene kapatılıp imam hatip ortaokuluna çevrilmesine izin vermedik. Bu sene de okulumuzu kapatıp Bilim Sanat Merkezi yapmak istiyorlar. 67 mezunundan 3’ünü fen lisesine, 40’ını Anadolu lisesine yerleştirmiş, kültürel/sanatsal ve sportif yarışmalarda Kadıköy’de en çok ödülü almış bir okulu neden ısrarla kapatmaya çalışıyorlar anlamış değiliz. Henüz komisyon okulun kapanması yönünde karar vermedi. Önceki günkü İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önünde oturma eylemimiz dikkat çekti. Geçen sene başardık, bu sene de başarmak istiyoruz.”


Yazının Devamını Oku