Bir gün önce düzenlenen Türk-Alman Forumu’na katılanların Bakan Avcı ile yaptıkları toplantıda da dile getirilen bir konu bu kez interaktif katılımlı anket ile gerçekleşti.
Katılımcılara turizme ilişkin durumu ve 2017’den beklentilerin de olduğu 10 soru yöneltildi. Katılımcılar her soruyla ilgili 6-7 değişik seçenekli yanıtlardan birini belirterek düğmeye basma yöntemiyle gerçekleşen keypad denilen bu sistem ile katılımcılara “2017 yılını etkileyen en önemli sorun neydi” sorusuna % 74.7’si “dış politika” yanıtını verdi.
Bu, turizmcilerin 2015 yılı 24 Kasım’ında Rus uçağının düşürülmesinden bu yana sektörün yaşadığı kriz ile ilgili olarak dile getirdiği ‘Turizmde sorun ekonomik ya da sektörel değil’ tezinin en somut kanıtıdır.
Örneğin “2016’da işletmelerin ne kadar ciro kaybına uğradığı” sorusuna katılımcıların verdiği yanıta göre % 34. 2017’nin, “nasıl geçmesi beklendiği” sorusuna verilen yanıtta da %41.6 ile “daha kötü” deniyor. “Ekonomik durum ile ilgili” soruya yanıt ise % 70.3 ile “2016’dan daha kötü geçeceği” yönünde.
Alman tur operatörleri kongre kapsamında bir gün önce de Adalya Elite Otel’de düzenlenen ‘Türk-Alman Turizm Forumu’nda Türkiye’deki partnerleri ile bir araya gelmişti. Bu forum da kongre kadar önemliydi. Çünkü, ekim ayında Kuşadası’nda genel kurulunu yapacakken sonra bunu iptal eden Alman Turizm Birliği (DRV) başkan ve yöneticileri ile tur operatörleri ve seyahat acentelerinin sahip ve yöneticileri ile yapılmıştı.
Bu ülke ile son dönemde yaşanan siyasi sıkıntılar dikkate alındığında Almanya turizm sektörü için daha da önemli hale geldi.
Turizmciler akıllılık edip kendi yöntemleriyle partnerleri ile bir araya geliyor.
Öyle ki 15 Temmuz’daki FETÖ’cü darbe girişiminin hemen ertesinde esen Türkiye aleyhtarı havayı dağıtmak için, Almanya’nın en büyük ilk beş tur operatörünün tepe yöneticilerini Antalya’ya davet etti. Hepsi geldi ve Antalya’da Alman basınına yansıyan olumlu mesajlar verdi.
Rumlarla anlaşacağına emin olarak masaya oturan ılımlı KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı bile sonunda şunu dedi: “İsviçre’de Kıbrıs Rum tarafı, haksız ve adil olmayan tavır sergiledi. Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıslı Türkler için çok önemli olan konuları elinde koz olarak tutmak istedi.”
Akıncı, sürdürdükleri müzakerelerde Türk tarafının iyi niyetlerinin karşılığında beklediği adımları göremediğini belirtti!
KKTC sözcüsü dedi ki:
“Rum tarafının aşırı toprak talebi dolayısıyla görüşmeler sonuçsuz kaldı.”
Davayı açan Av. Azim Çiğil “Almanların yaptığı hukuksuzluğu yargımız ve devlet de tespit etti. Almanya’nın bunun izahını vermesi gerekir” dedi.
Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odası Bakanlar Kurulu kararı ile 1994’de İstanbul’da kuruldu. Ancak Almanlar, Dernekler Masası’na hiç kayıt yaptırmadı.
Türkiye’nin de bundan hiç haberi olmadı; denetim de yapılamadı. Çiğil “Bu durumun, Türkiye’nin egemenlik ve hukuk devleti haklarını çiğnenmesine yol açtığını savundu.
Dava dosyasındaki belgelere göre, Almanya-Türkiye sınırları içerisinde, üyelerinden izinsiz ve vergisiz para topladığı ve bunu da Almanya’ya göndererek hazinesine dahil ettiği ortaya çıktı.
Tarım alanlarında kuraklıkla ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Bize göre, Türkiye son 70 yılda böyle bir kuraklık görmedi.
Barajların su seviyesi geçen yıla göre yarıya yakın düşük... Yeraltı sularının seviyesi de tehlikeli biçimde; bazı bölgelerde 200-300 metreye kadar düştü.
Biz zeytinin de kuraklıktan nasibini aldığını vurgulamak istiyoruz.
Türkiye’
Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “Bize ‘Fenerbahçe Üniversitesi en az üç yıl önce kurulduysa bu Silivri’nin çabasıdır’ diyen Grup Başkanvekilimiz Akif Hamzaçebi’ye şükranlarımızı sunarım. Şimdi sıra Türkiye’de ilk kez kurulacak olan Tarım ve Yaşam Bilimleri Üniversitesi’nde... Haydi Silivri! Büyük hedefler büyük ilçenin insanlarına yakışıyor. İlçemize hayırlı olsun” dedi.
Üniversite Selimiye’de kurulacak. Silivri’nin mahallesi olan, eski Selimiye beldesindeki ek hizmet binaları ile
3 tarihi konak, Fenerbahçe Üniversitesi Vakfı’na 30 yıllığına tahsis edildi. 2538 m2’lik beş parselden oluşan yapılarda; spor, sağlık, mühendislik-mimarlık, iktisadi-idari bilimler ve iletişim fakülteleri ile sosyal bilimler, sağlık ve fen bilimleri enstitüleri yer alacak.
Rum asıllı Dr. Sarandi Arhiyeni’nin temellerini attığı eğitim kurumlarının uzun bir geçmişi var. ‘Arhiyeni Vakfı Okulları’ olarak bilinen yapı topluluğu, 1857-63 yılları arasında yapıldı. O dönem için kız ortaöğretim ve öğretmen eğitimi okulu olarak inşa edildi. Okullar bugünkü lise dengi olup rahibe, rahip, öğretmen, hemşire ve sağlık memuru yetiştirmekteydi. 1800’lü yıllarda tıp fakültesinin kuruluşu ve Galatasaray Lisesi’nin oluşumunu sağlayan Rum asıllı Selimpaşalı Dr. Sarandi Arhiyeni, Padişah Abdülmecid’in başhekimliğini de yapmıştı.
GÜNÜN SÖZÜ
Daha çok Sakarya Üniversitesi (SAÜ) öğretim üyelerinin bir araya geldiği yerdir. Üniversitenin sosyoloji profesörü Hayrullah Şanzumi’nin esprisi ile ortaya attığı bu ismin verildiği çayhane, bir yıl önce belediye binası yıkıldığından bugün böyle bir yer yok...
Çayhanenin eski müdavimleri arasında en bilinenler; Prof. Emin Gürses, Prof. Musa Taşdelen, Avukat Mehmet Taşdelen, Prof. Dr. Mehmet Sait Doğan ve Üsküdar’daki emekli imamlarıdır. Türkiye’nin günlük siyasi meseleleri tartışılır, üniversite ile ilgili olarak bol bol dedikodu yapılır(dı). Bu vesile ile ‘ünlü’ iki isme dikkat çekmek istiyoruz:
Musa Taşdelen ve kardeşi Mehmet Taşdelen.
Buzdolabına kaldırılmış konunun, aniden Türkiye’nin gündemine -suni bir fay hattı gibi- sokulup, siyaseti ‘başkanlık’ sorununa indirgemekten ne amaçlandığı henüz açık değil.
Zamanlaması tartışmalı siyasi hamleler ile Türk siyasi hayatını sürekli olarak etkileyen bir lider Bahçeli... 2002 seçimlerinden bu yana bu tutumu adeta istikrar kazandı. Türkiye’nin gerçek gündemi ile Bahçeli’nin gündemi ne kadar örtüşüyor, tartışmalı.
Muhafazakâr Türkçülük damarının temsilcisi bir hareket olarak, AKP’ye yakın durması anlaşılabilir bir tutum. CHP bu konjonktürde bu ortaklık ile hangi noktalarda işbirliği yapabilir sorusuna cevap vermek kolay değil.
AKP muhalifi, jargonda