Yalçın Bayer

Su, deprem ve obruk muhabbeti

30 Mayıs 2025
İZMİR’de CHP iyi bir ekip.

Yeni başkan gül gibi yaptı her tarafı. Eskisinin ekibine bir şey söyleyince kulak arkası yapıyordu.

Yeraltı suyu çekiliyorsa İzmir’de olası bir deprem de çok ciddi sonuçlar olur.

Yeraltı suyu çekiliyor havuzlar için evet... Tankerci arkadaşlar için evet.

Seferhisar, Çeşme, Torbalı’dan çekiliyor.

Çok ciddi problem...

Dünyada bir damla suyu kaybedemezsiniz, buharlaşır ve yağmur olarak tekrar geri döner, su israf diye bir şey yoktur.

Şişe suyu diye bir şeyin olmaması lazım; musluk suyu içilebilir olması lazım.

Kaynak suyu da su, atık su da su... Öyle olmuyor işte. Saflık, sertlik derecesinin hesabı ayrı.

Yazının Devamını Oku

Ecevit 100 yaşında

29 Mayıs 2025
Dün, 28 Mayıs 1925 Bülent Ecevit’in doğum günüydü.

Değerli devlet adamı ve siyasetçi hakkında küçük bir kırıntı sunarsak...

Gazeteci, şair, yazar ve çevirmen de olan Ecevit, ‘İkinci Adam’ İsmet İnönü’den sonra CHP’nin üçüncü genel başkanıydı. Kıbrıs Barış Harekâtını yapan CHP-MSP Koalisyon hükümetinde Başbakanlık yaptı. 1980’e kadarki dönemde ‘Karaoğlan’ efsanesi olarak ünlenen ‘Halkçı Ecevit’, ‘Toprak İşleyen, Su Kullanan’ ve ‘Bu düzen değişmeli’ sloganları ile biliniyordu. CHP’nin izlediği bağımsızlıkçı siyaset yüzünden Amerika’nın ambargolarına maruz kalan Ecevit, düzgün karakterli sade yaşam biçimi, yazan-düşünen bir entelektüel ve aydın donanımı ile Türk siyasetinde kendine özgü bir yere sahipti. 12 Eylül’de siyasi yasaklı olarak hapiste yattı, Arayış dergisini çıkardı daha sonraki mücadelesini hayat arkadaşı ve Rahşan Ecevit’le DSP’de sürdürdü. Ecevit, 5 Kasım 2006’da vefat etti.               Yaşar ALTINTARTI

ŞİZOFRENİYE DİKKAT EDİN

24 Mayıs Dünya Şizofreni Günü’ydü...Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre tüm dünyada 21 milyon kişiyi etkiliyor. Şizofreni, sanıldığı gibi nadir bir hastalık değil! Her 100 kişiden birinin yaşamı boyunca bu hastalanma riski var ve sadece genetik yatkınlıktan kaynaklanmıyor. Çevresel faktörler de büyük rol oynuyor. Göçmen olmak, toplumda azınlık konumunda bulunmak, sosyoekonomik olarak dezavantajlı bir bölgede yaşamak bile şizofreni riskini artırabiliyor. Şizofreni, düşünce, algı, duygu ve davranışlarda bozulmalara yol açan kronik ve epizodik seyirli bir psikiyatrik hastalıktır. Genellikle ergenliğin sonları veya genç erişkinlik döneminde başlar.

Ancak hastaların en büyük sorunu, hastalığın kendisinden çok toplum tarafından damgalanmak! Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nden Prof. Dr. Alp Üçok, yıllardır şizofreni hastalarıyla çalışan bir uzman olarak bu konuda önemli uyarılarda bulunuyor: “Şizofreni, diyabet ya da hipertansiyon gibi kronik bir hastalık. Ancak bu tedavi edilemediği anlamına gelmiyor. Tedavisi mümkün ama toplumdaki önyargılar nedeniyle hastalar doktora gitmekten çekiniyor, tedaviye direnç gösteriyor. Bir İngiliz hastanın ‘İnsanlar bizim iyi bir şey yaptığımızı asla göremeyecek. Çünkü biz sadece kötü haberlerle medyaya yansıyoruz’ sözlerinin çok anlamlı ve durumu en net ortaya koyan ifade olduğunun altını çiziyor.”

Prof. Dr. Alp Üçok: “Şizofreni hastaları işinde başarılı olabilir, normal bir yaşam sürebilir. Ancak haberlerde ya da toplumda hep olumsuz örneklerle anıldıkları için, insanlar bu gerçeği göremiyor. Oysaki şiddet içeren pek çok olayın arkasında ruhsal bir hastalık bulunmuyor. Türkiye’de her yıl birçok kadın şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor ama faillerin büyük çoğunluğu psikiyatrik hasta değil! Buna rağmen şizofreni hastaları haksız bir şekilde damgalanıyor. Esrarın yanı sıra, çocukluk çağı travmaları da şizofreni riskini artırıyor. Fiziksel ve duygusal ihmal, çocukluk döneminde maruz kalınan şiddet ya da cinsel travmalar, beynin strese tepkisini değiştirerek ilerleyen yıllarda psikoza yol açabiliyor.”

SOĞAN DOĞRAMANIN BİLİMSEL SIRRI

Yazının Devamını Oku

Özel uçaklarla kültürel keşif

28 Mayıs 2025
AVRUPA’dan Türkiye’ye yeni bir havacılık köprüsü: Özel uçaklarla kültür turizmi başlıyor.

Almanya’dan kalkan özel uçaklar tarihi ve kültürel rotalarla Türkiye’ye geliyor. İlk etapta Çanakkale, Kapadokya, Konya, İstanbul ve Antalya’yı önce gökyüzünden keşfedecek olan pilotlar ardından da bu şehirlerde kültürel deneyimler yaşayacak. Buna ne denir? Türkiye, Avrupalı özel uçak sahipleri için yeni bir cazibe merkezi...

Almanya’dan havalanarak yaklaşık 850 deniz mili mesafe kat ederek Türkiye’ye ulaşan pilotlar, Çanakkale Havalimanı’nda Belediye Başkanı Muharrem Erkek tarafından karşılandı. Pilotlara “Barışın ve özgürlüklerin kenti Çanakkale’mize hoş geldiniz” sözleriyle hitap eden Başkan Erkek, bu tür uluslararası buluşmaların hem kentin hem de Türkiye’nin tanıtımı açısından büyük değer taşıdığına vurgu yaptı. Etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür eden Erkek, Türkiye’nin kültürel mirasının havacılık aracılığıyla dünya ile paylaşılmasının önemine dikkat çekti.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, DHMİ, Çanakkale Belediyesi, Kemer Tanıtım Vakfı (KETAV), Avusturya merkezli RogersData ve yerel turizm ofislerinin desteklediği proje, anlamlı bir anıya da sahne oldu. Projenin ilk uçuşuna katılan Alman pilot Andreas Scheerer, dedesinin I. Dünya Savaşı sırasında Balkanlar’da bir Türk subayının şoförlüğünü yaptığını öğrendikten sonra, bu tarihi bağı anmak üzere özel uçağıyla Çanakkale semalarında saygı uçuşu gerçekleştirdi. Uçuş sonrası şehitlikleri ziyaret eden Scheerer,Bu uçuş benim için sadece bir görev değil, aynı zamanda aile bağlarımızı onurlandıran anlamlı bir paylaşım ve Türkiye ile kurduğumuz tarihsel bir köprü oldu” ifadelerini kullandı.

İNCE’DEN 3. YOL

MEMLEKET Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, “Memleketi bu kutuplu siyaset anlayışından çok hızlı bir şekilde çıkarmak lazımdır. Bunun için gerekli olan 3. yolun tahkim edilmesidir. Her kesimden namuslu insanların bir araya geleceği bu yol, ülkeyi içinde bulunduğu çıkmazdan hızlı bir şekilde çıkaracak; adalete, devlete ve kurumlarına olan güveni yeniden tesis edecektir” dedi. İnce, kendilerine düşenin Kılıçdaroğlu ve kendisinin kaybeden iki Cumhurbaşkanı adayı olarak, CHP’nin yeni Cumhurbaşkanı adayının koluna girip onun elini kaldırmak olduğunu açıklamıştı.

Yeni yaş dönemleri

DEĞERLİ arkadaşlarımız, önemli bulduğum için sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazı Nobel Tıp Ödülü sahibi Brezilyalı onkolog Drauzio Varela’nın düşüncelerini içeriyor.

1-

Yazının Devamını Oku

Belediye başkanları, ünlü şehir plancısı Penalosa’yı dinlesinler: Nasıl şehirler istiyoruz

27 Mayıs 2025
İzmir, WENERGY Expo-3. Uluslararası Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı ve Konferansı’na gelen dünyaca ünlü Kanadalı şehir plancısı Gil Penalosa’yı ağırlamış geçen hafta.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ı böyle bir davet yaptığı için tebrik etmek isteriz. İlk kez uluslararası boyutta açılan, yabancı katılımcı ve alıcıların katıldığı enerji fuarının ilk konuşmacısı Gil Penalosa olmuş. İyi şehirler yaratma konusunda dünyanın pek çok ülkesinden örnekler veren Penalosa, İzmir’in hem tıp doktoru bir belediye başkanına sahip olması hem de iklimi nedeniyle çok şanslı olduğunu belirtmiş, şu vurgulamaları yapmış:

- Kentler için en temiz enerjinin bisiklet ve yürüyüş olduğunu ifade eden Gil Penalosa, “İzmir’in havası, denizi, doğası ve tarihi ile potansiyeli çok fazla. Tanrı size çok cömert davranmış. Sadece şimdi başlayın, yapın diyoruz. Başlayınca istediğiniz İzmir’i yaratırsınız. Nüfus artıyor ama insanlar da daha sağlıklı ve mutlu yaşamak istiyor. Herkes iyi şehirlerde yaşamak ister. Aksi takdirde başka yerlere giderler. İyi insanları şehrinizde nasıl tutacaksınız? Yöneticiler bunu düşünecek. İyi kaldırımlar, parklar, iyi bir planlama yapmak lazım. İzmir’de harika olabilir” dedi.

‘350 ŞEHRİ İNCELEDİM’

- Bugüne kadar 350 şehri inceleme fırsatı bulduğunu anlatan Penalosa, “Nasıl şehirler istiyoruz? Kolombiya’nın Bogota şehri çok büyük bir alandı, ancak hiçbir özelliği olmadığı için insanları çekmiyordu. Kamusal alanlar oluşturuldu; parklar, çiçekler derken insanların nefes alacağı bir yer oldu. Yoksul alanlarda yüzlerce park yapıldı. Düşük gelirli insanların daha iyi kamu hizmetine ihtiyaçları var. Küçük evlerde yaşıyorlar ve dışarı çıktıklarında bisiklete binebilmeli, nefes alabilmeliler” diye konuştu.

‘TATİL GÜNLERİNDE CADDELERİ ARAÇLARA KAPATIN’ 

- Dünyanın her yerinde tatil günlerinde caddelerin araçlara kapatılarak insanların kullanımına açıldığını, İzmir’de de bunun yapılabileceğini anlattı: “Her pazar ya da tatillerde caddeler kapanıyor ve insanların etkinlik alanı ve bisiklet parkuru oluyor. Kent sağlığı ve insanların sağlığı için de çok önemli. Hindistan’da bile bunu görüyorsunuz. Bunu yapmak belediyeler için de oldukça düşük maliyetli. Spor etkinlikleri düzenleniyor, herkes bisiklete biniyor, toplu danslar yapılıyor. Farklı spor branşları sergileniyor, insanlar bunlara eşlik ediyor. Bu, İzmir’de harika olabilir.” 

‘HERKESİ 30 YAŞINDA DÜŞÜNMEYİN’ 

- Şehirlerin 8’den 80 yaşına kadar her yaş grubuna uygun şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan

Yazının Devamını Oku

Kalkınma için çare var mı

23 Mayıs 2025
Çevremdeki insanlar “Ülkemizin kurtulması için neler yapılmalı?” diye ara sıra sorarlar.

Ben de aklımın erdiği kadarıyla aşağıdakileri söylerim.

- Çok kaliteli bir mesleki-teknik eğitim örgüsü kurulmalıdır.

- Meclis’teki vekil sayısı yarıya düşürülmelidir.

- Makam uçakları, otoları, lojmanlar minimuma indirilmelidir.

- Yurtdışına beyin göçü engellenmelidir.

- Zorunlu temel eğitim 8 yıl olmalıdır.

- Üniversite sayısı yüzde 75 oranında azaltılmalıdır.

- Kamudaki memur sayısı yarıya düşürülmelidir.

Yazının Devamını Oku

Balın sırrı, sabrı ve armağanı... Arıcıların derdi büyük

22 Mayıs 2025
20 Mayıs dün ‘Dünya Arı Günü’ idi. Anavarza Bal’ın Genel Müdürü Can Sezen’den çok ilginç kutlama geldi. 

“Yaşasın arılara değer veren insanlar. Hadi bu yıl birlikte çiçek açalım.... Yaşasın Arılar” diye ilginç bir mesaj göndermiş dostlarına... Bu yıl sizi büyük bir hikâyeye ortak yapmak istedik; yarım kavanoz bal ve bir tutam tohumla demiş.

Kavanozun yarısının neden boş olduğunu merak ettik. Çünkü bu kavanoz yalnızca arıların emeğini değil, bizim sorumluluğumuzu taşıyor. O boşluk, doğaya olan borcumuzu simgeliyor. Arıların azalmakta olan yaşam alanlarını, yok olan çiçekleri ve doğal dengeyi...

Doğal kesenin içinde tohumlar bu boşluğu birlikte doldurabilmemiz için. Bu tohumlar bir saksıya bir bahçeye, bir yol kenarına dikmenizi rica ediyoruz. Çünkü arılar yaşasın diye çiçekler gerek. Arılar yaşasın diye doğa gerek.

Her yıl milyonlarca km yol kat edip ömrü boyunca sadece bir çay kaşığının 1/12’si kadar bal üreten arıların sabrını, emeğini ve mucizesini düşündükçe, bu balın aslında ne kadar büyük bir anlam taşıdığını göreceksiniz. Bu mal onların bize armağanı...Bizim onlara armağanımız ise yeşeren bu  tohumlar olabilir.

Anavarza Bal’ın bu yıl, Dünya Arı Günü’nü kutlamaktan çok, arıların yaşam hakkını savunmak için mesajını biz de yayıyoruz.

Yaşasın arılar. Can Sezen’in güzel bir mesajı da ‘Sır, sabır, armağan’ olmuş.

Ne güzel sözler.

YA ARICILARIN DERDİ

Yazının Devamını Oku

Herkes kuşkonmaz yiyecek

21 Mayıs 2025
Sparga1 Tarım A.Ş., Türkiye’de kuşkonmaz üretiminde yeni bir dönem başlatıyor

Türkiye’nin agroekolojik potansiyeline uygun, katma değerli bir tarım modeli kurmak amacıyla hayata geçirilen Sparga1 Tarım A.Ş., kuşkonmaz üretimini ölçekli ve sürdürülebilir hale getirmek için yola çıktı. 2004 yılından bu yana kuşkonmaz sektöründe faaliyet gösteren Nomad Tarım’ın bilgi birikimi ve operasyonel deneyimi üzerine inşa edilen bu yapı, bireysel yatırımcılarla kurulan ortaklık modeliyle dikkat çekiyor. İlk etapta Isparta’da 40 hektar alanda başlayan yatırım, bugün 60 hektarlık Sparga2 yatırımıyla genişletilmiş durumda.

Sparga markaları, tüketiciye yönelik bir perakende markasından ziyade, profesyonel B2B tarım modelini, ölçekli üretimi ve verimli işletmeciliği temsil ediyor.

NİŞ ÜRÜN BÜYÜK POTANSİYEL

Kuşkonmaz gibi niş bir ürüne yönelmenin arkasında stratejik bir vizyon yatıyor. Uzun ömürlü üretim döngüsü sayesinde riskleri minimize eden bu özel bitki, dünya genelinde yüksek kaliteye odaklanan ihracat pazarlarında güçlü talep görüyor. Türkiye’de ise uzun süre değerlendirilmemiş bu potansiyel, Sparga1 için önemli bir fırsat alanı oldu.

Türkiye’de kuşkonmaz tüketimi henüz yaygın olmasa da özellikle gastronomi profesyonelleri ve restoran zincirleri tarafından artan bir ilgiyle karşılanıyor. Şeflerin mönülerinde daha fazla yer bulan kuşkonmaz, yerli üretimin artmasıyla ithal ürüne olan bağımlılığı azaltıyor. Sparga1, üretim modelini büyük ölçüde ihracat odaklı olarak kurgularken; Avrupa’da Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa ve İskandinav ülkeleri başlıca hedef pazarlar arasında yer alıyor. İngiltere ise alternatif pazarlar arasında değerlendiriliyor.

Türkiye’nin gayri safi milli hasılası, nüfusu ve sebze tüketim alışkanlıkları göz önünde bulundurulduğunda, kuşkonmaz üretimi için yıllık 40.000 tonluk bir potansiyel olduğu tahmin ediliyor. Sparga1, bu açığı kapatmak amacıyla üretim alanlarını orta vadede 4.000 dönüme çıkarmayı hedefliyor.

Kuşkonmaz üretimi, çok yıllık ve emek yoğun yapısıyla istihdam yaratma kapasitesine sahip. Ayrıca erken ilkbaharda hasat ediliyor olması üreticiye sezon başında nakit akışı sağlıyor. Bu yönleriyle kırsal kalkınmaya doğrudan katkı sağlayan ürün aynı zamanda Türkiye’deki geleneksel sebze desenlerinin dışına çıkarak tarımsal çeşitliliği artırıyor.

GASTRONOMİDE ARTAN İLGİ

Yazının Devamını Oku

19 Mayıs’ın anlamı ve önemi

20 Mayıs 2025
19 Mayıs 1919 Türk milletinin yeniden şahlanışının adıdır.

19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının adıdır.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın adıdır. Bu yıl 106. yılını kutluyoruz. Kutlu olsun. Atatürk, “19 Mayıs benim doğum günümdür” diyor.

Atatürk, arkadaşlarıyla birlikte 16 Mayıs’ta İstanbul’dan Bandırma vapuru ile yola çıktı. Ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a vardı. Atatürk’ün hedefi; Sevr Antlaşması ile paylaşılmış ve işgal edilmiş vatan topraklarını kurtarıp, Lozan Antlaşması ile tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmaktı. Ve Türk milleti bu hedefine Mustafa Kemal’in “Ya istiklal (bağımsızlık) ya ölüm” şiarıyla yola çıkarak ulaştı. Onun için Atatürk demek vatan demektir. Atatürk demek tam bağımsız Türkiye demektir. Atatürk demek, Türk vatanının tapusu olan Lozan demektir. Bugün hala Lozan’a saldıranların amacı; Sevr Antlaşması’nı yani parçalanmış ve işgal edilmiş vatan topraklarını istemek değil de nedir? Ama bunlara Türk ulusu asla geçit vermeyecektir.  Mustafa Kemal ve arkadaşlarının 19 Mayıs’ta Samsun’a bir güneş gibi çıkışını bakınız ulusal şair Hasan Azkıran dizeleriyle ne güzel anlatıyor:

“Bir gemi kalktı İstanbul Boğazı’ndan. Yol aldı, engin suları yara yara.

Kimse yoktu, birkaç yolcusundan başka. Kurtuluş için hedef idi Ankara.

Tan yeri ağarırken vardı Samsun’a, Sabah güneşiydi doğan karanlığa. Yüreklerde aynı hesap, aynı dava,

Kurtuluş için hedef idi Ankara.”

Kolay olmadı bu vatanı kurtarmak, devrimleri yaratmak, zaferleri kazanmak, Cumhuriyeti kurmak.

Yazının Devamını Oku