Yalçın Bayer

Uçak biletleri neden pahalı

10 Ağustos 2018
SON zamanlarda yaz mevsiminin de etkisiyle uçak bileti fiyatlarında önemli artışlar gözleniyor.

Konuyu araştıran, havacılık sektörünü yakından takip eden Musa Alioğlu, Yeni Birlik gazetesindeki köşesinde bakın ne diyor:

“Şu anda, Ulaştırma Bakanlığı’nın koyduğu tek yön 350 TL’lik tavan fiyat zorlanıyor. Şirketler zam yapmak için bekliyor. Çünkü iç hatlarda hiçbiri kâr etmiyor. Böyle giderse edemez de. 2017 Temmuz’unda petrolün tonu 450 USD, dolar kuru ise 3 bin 600 lira idi. 1 Ağustos 2018’de petrolün tonu 770 USD’ydi; parite ise 4 bin 930’ları geçmişti. Şimdilerde ise bileti TL ile satan, yakıtı (ki operasyon giderleri içindeki payı yüzde 25-35 arasındadır) ise dolarla alan şirketlerin 180 kişilik bir uçakta bir saatlik uçuş maliyeti 7 bin 700 dolara kadar çıkmaktadır. Böyle bir durumda bir koltuğun maliyeti 250 TL’ye, 1.5 saatlik uçuşta ise 375 TL’ye kadar çıkmaktadır. Petrol ve parite böyle gittiği sürece tavan fiyat uygulaması kalktığı anda yüksek sezonda tek yön iç hat biletleri 500-600 TL’ye kadar çıkabilir. Arz-talep esasına göre kışın fiyatları zorunlu olarak düşüren şirketler, bu zararı yazın yüksek fiyatlarla telafi etmeye çalışıyorlar.”

Bu gidişle 49 TL’ye uçak bileti alınan yıllar hayal olacak, havayolu da ‘halkın yolu’ olmaktan ne yazık ki çıkacak. Tek çözüm, devletin havayolu şirketlerine sübvansiyonu olsa gerek.


Yazının Devamını Oku

Demirel üsleri neden kapattı?

9 Ağustos 2018
SÜLEYMAN DEMİREL, Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra Türkiye’ye uygulanan silah ambargosunun kaldırılmaması nedeniyle 1975 yılında Amerikan üs ve tesislerini kapattı. (21 üs ve tesiste, 5 bin asker ve sivil personel bulunuyordu.)

Demirel, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kissenger ile Türkiye’de, Başkan Ford ile Brüksel’de silah ambargosunun kaldırılması konusunu görüştü. Türkiye’ye uygulanan ambargonun TSK’nın savaş gücünü zayıflattığını ve dolaylı olarak da NATO’nun gücünün zaafa uğradığını anlattı. Muhatapları konunun ciddiyetini kavrayamadılar, kulak arkası ettiler ve Demirel lafı uzatmadı, diplomatik geyik muhabbetlerine girmedi, 25 Temmuz 1975 tarihili Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile üsler ve tesisler kapatıldı; asker ve sivil personel sınır dışı edildi. İncirlik ise sadece NATO amaçlı kullanımla sınırlandırıldı.

Kıbrıs çıkartmasından itibaren (1974) ambargo altında neredeyse dünyadan dışlanmış Türkiye, Bakanlar Kurulu kararıyla dünyanın jandarmasını kapı dışarı etti.

Sonunda, 1978 tarihinde ABD Kongresi ambargo kararını kaldırdı; buna rağmen üsler ve tesisler hemen/otomatikman açılmadı. 12 Eylül’ün kudretli generalleri 18 Kasım 1980’de açılışa izin verdiler..

ABD, stratejik ortağımız(!) olarak her türlü Türkiye karşıtı herzeyi yiyor; Fırat’ın doğusunda neredeyse 75 bin kişilik Türkiye’ye hasım bir muharip güç organize ediyordu.

Son olarak, bir papazı bahane edip Cumhurbaşkanı’nın yeni sisteme göre atadıği iki önemli bakan hakkında ekonomik linç operasyonu başlattılar.

İki bakana karşı reva görülen muamele ulusal gururu rencide ederken geçmişe uzandım...

Geçmişte ABD ambargosuna verilen yanıtları düşündüm.

 

Yazının Devamını Oku

Tarihin acımasızlığı

8 Ağustos 2018
OLAYLAR, taraflar aynı bugünler gibi, tarihler arasında 104 yılık küçük bir sapma var. Balkanlar’da utanç verici bir yenilgiden sonra orduda büyük bir tasfiye hareketi yapılır.

1100 subayla yeni bir yapılanmaya gidilir. Bu arada egede Yunanlara ve diğer Balkan ülkelerine karşı kuvvetli bir deniz gücü oluşturmak için İngiltere’ye 2 adet zırhlı sipariş edilir, paraları ödenir. Bu gemilerde görev alacak personel yetiştirilir ve bir kısmı gemileri almak üzere İngiltere’ye gönderilir. Gemiler o günün en modern gemileridir. Adları konur: Reşadiye ile Sultan 1. Osman... Bu gemiler sayesinde Osmanlı İmparatorluğu, Ege’de Yunanistan, Karadeniz’de de Rusya ile boy ölçüşebilecekti. 27 Temmuz 1914’te İngiliz Deniz Kuvvetleri bu paraları ödenmiş gemilere el koyar ve bize teslim etmez. Bu olayların sonucu Osmanlı herkesin bildiği bir duruma razı olur. Goben ve Breslav adlı gemileri satın alır. Bugünün Patriot füzeleri yerine Rusların füzeleri alınmış ve F-35’leri paralarını ödediğimiz halde Senato kararıyla bize verilmemesi ve bizi aynı 1. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi başka bir güce yanaşmaya zorunlu kılması.

Tarih ilerisini göremeyenler için çok acımasızdır. Dünü bilmeden ve anlamadan ileriyi görebilmek ise mümkün değildir. 

Dr. Cengiz KUDAY

 

TRAKYA’YI MAHVETMEYELİM

KIRKLARELİ milletvekili ve Çevre Komisyonu üyesi CHP’li Vecdi Gündoğdu, Tarım-Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye soruyor: “Trakya’da 2012 yılında 200 bin hektar, 2015 yılında 80 bin hektar alan ekilmemiştir. Türkiye’de ise ekilmeyen alan 3 milyon ha’ya ulaşmıştır. 10 yılda yıllara göre ekilebilir, alanlar ne kadar azalmıştır? Trakya ve ilimizde her gün hava, su ve toprak kirliliği artarken kömürlü termik santral yapılması tarım ve orman alanlarımızı olumsuz etkileyecek midir, etkileyecek ise zararları nasıl telafi edeceksiniz? Yok olmanın sorumlusu kimlerdir?”

 

İDAM, İLKELLİK LEKESİ

Yazının Devamını Oku

Yağmur suyu nasıl bloke edilebilir?

3 Ağustos 2018
İZMİR İzçep’den Alaettin Hacımüezzin’den bilgi notu:

Havanın yoğun ısınması, yağışları dengesiz arttırıyor ve tarım alanlarının da nemini emiyor. Nasıl bir tarım? Hava ısındıkça daha fazla nem tutacak hale geliyor ve tarım alanlarının üzerinden geçerken bu fazla nemi emmesi kuraklığı yaratıyor. Atmosferde biriken bu aşırı nem, bir soğuk hava akımıyla karşılaştığında aşırı yağmur ve sele sebep olacak yükünü aniden boşaltıyor. Yağmur suyunun önemli bir bölümünün toprak tarafından emilmesi, kalanının da toprak yüzeyinden akarak dere yataklarına, oradan da denize ulaşıp deniz yüzeyinden tekrar buharlaşmasıyla döngünün tamamlanması gerekirken, kent yüzeylerinin hızla betonlaşarak geçirimsiz kılınması emilemeyen su kitlelerini, üstü örtülüp yapılaşmaya açılmış dere yataklarına yığarak, oraları felaket alanlarına çeviriyor.

BASF firması, kent kaplaması olarak kullanılabilecek su geçirgen güçlü bir malzemeyi Hollanda için üretti. Yağmur suyunu düştüğü yerde bloke edip gri su olarak doğrudan ya da damıtarak arıtıp kullanıma açmak, çatılar, teraslar, bahçeler gereksinmelerimizi karşılar mı? Kısaca tasarımcılardan uygulamacılara, bilim insanlarından teknisyenlere, bu alanın yetkin kişilerinin bu yeni teknolojik yapılanmada öncelikle sorumluluk almaları gerekmez mi?

 

BEYOĞLU’NDAN 2. AÇIKLAMA!

BEYOĞLU Belediyesi’nden, “Beyoğlu simsarları kimlerdir” (26 Temmuz) yazısına “Doğrunun sesi yükselsin” başlıklı 2. bir cevap daha geldi. Yazıdaki iddialarla ilgili inceleme yapılmış; ulaştıkları sonuç ‘manidar’mış; güya biz ‘suiistimale’ alet olmuşuz!..

Beyoğlu Belediyesi, 2004’ten bu yana, bir istisna dışında, hiçbir otelin ruhsatını iptal etmemiştir” denilen açıklamada, biz hiçbir otelin adını vermemişken, bir otelle ilgili yapı ruhsatı, imar affı ile ilgili dönemler, çalışma ruhsatı ve yangın merdiveni konusunda ayrıntılı bilgi veriliyor. “Eşzamanlı olarak BİMER, CİMER ve İBB Beyaz Masa birimine binayla ilgili çok sayıda şikâyet gelmiştir” denildikten sonra kanun ve mevzuatı ihlal ettiğinden ruhsatının iptal edildiği anlatılıyor.

Açıklamada, İmar Barışı Yasası gündeme geldiğinde meselenin yeni bir boyut kazandığı, bu çerçevede işletme sahiplerinin imar barışına başvurmak suretiyle yapıyı kayıt belgeli hale dönüştürülebileceğinin anlaşıldığı, ancak işyerinin işyeri açma ve çalışma ruhsatı mümkünken, bir kişinin, belediyenin müdür ve çalışanların üzerine baskı kurup medya ile tehdit ettiği iddia ediliyor.

Yazının sonunda

Yazının Devamını Oku

Olmadı, olmaz, olmayacak...

2 Ağustos 2018
OLMADI...

Bir değil, tam 9 seçim kaybedildi. Bırakın seçim kazanmayı, oyları arttırmayı, oyları düşürdünüz ama biz kaybetmedik, AKP kaybetti dediniz. Bu sizin dışınızda, pek anlaşılmadı! AKP kaybetti ise ülkeyi AKP niye yönetiyor...

Yakında yerel seçimler var. Ne yapılacak, nasıl bir güven tesis edilecek de 9 seçimde güven duymayan seçmen, 10’ncu seçimde güven duyacak. Başta Ankara, İstanbul, Balıkesir gibi büyükşehir belediyeleri nasıl kazanılacak?

Kurultay toplanmasına karşısınız. Seçim sonuçlarını örgütlerle değerlendirmek yerine kendi arkadaşlarınıza soracaksınız. Bugüne kadar yaptığınız sayısız kadro yenilemesini bir kez daha yapacak, yeni isimlerle yola devam edeceksiniz.

Muhtemelen yine hedef kitleniz karşı mahalle olacak. Kendi mahallenizin ‘tıpış tıpış’ oy vereceğinden şüpheniz olmadığı için ‘karşı mahalleye’ beğendirme çabaları bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek.

Olur mu? Şimdiye kadar olmadı, bundan sonra olmaz! Her zaman ‘Taklit aslını yaşatır’ kuralını unutmamak gerekir.

Peki partinin yöneticileri ne yapılırsa yapılsın alınabilecek maksimum oy oranı yüzde 30 derse, koyduğu hedefin üzerine nasıl çıkacak? Yüzde 70 seçmen, bunların hedefi zaten belli, yüzde 30’un üzerine çıkacaklarına kendileri bile inanmıyor, iktidar olmayacak yapının içinde benim ne işim var demez mi?

Şimdiye kadar olmadı. Bundan sonra 10’ncu seçimde ne yapılacak, ne söylenecek de seçmenin güveni kazanılacak? CHP iç sorunlarla kavga ederken, Türkiye kavgasını göz ardı ediyor.

Ergün AYDOĞAN 23. 

Yazının Devamını Oku

Aksaray ve yerel seçim

1 Ağustos 2018
NİĞDE’den 1989 yılında koparılarak il yapılan Aksaray, köklü bir tarih geçmişine sahip; son yıllarda kültürel değerlerini daha çok öne çıkarıyor.

Belediye Başkanı, inşaat müh. Haluk Şahin Yazgı’nın herkes okusun diyerek yeni uygulamaya koyduğu ‘Bilgi Evleri Projesi’ 7’den 70’e herkesin ilgisini çekmeye başlamış. Projede kütüphanelerin adları ‘Cemalettin’i Aksaray’i’, ‘Sultan 2. Kılıçaslan’ ve ‘Zinciriye Medresesi’ olarak geçiyor. 20 bin kitap iyi bir sayı... Kütüphaneler vatandaşlar gibi bizim de ilgimizi çekti. Öğrenciler ya sınavlarına hazırlanıyorlar ya da özgün kitapları okuyorlardı. Kent kültürüne önemli bir açılım sağlandığını bildiren kütüphane sorumlusu tarihçi Mustafa Fırat Gül, İsmail Habib Sevük’ün ‘Yurttan Yazılar’ (Ötüken) kitabını ile ilgilendiğimizi görünce “Lütfen, alabilirsiniz” dedi (İstanbul’dan bulup göndermek şartıyla). Sevük’ün, yurtta 1937-38 yıllarında Cumhuriyet için yaptığı röportajları bugün belgesel nitelikte... Cumhuriyet döneminin ilk çeyreğinde Fırat’tan Toroslar’a, Karadeniz (İnebolu) yalıları ve kayıkçıları ve de Yukarı Doğu diyarından gözlemlerini aktarmış. Zaten yazar Sevük, “Yazılarım ne seyahattir, ne sistemli bir ilim tetkiki, ne sübjektif bir sanattır. Bunlar sadece bir Anadolu çocuğunun yurt hakkındaki görüş ve bilişleridir” diyor. 10 sayfalık Niğde, 11 sayfalık Karadeniz-İnebolu yazılarını keyifle okuduk.

Aksaray’ın Osmanlı’da idare görev üstlenmiş önemli isimleri var; Şeyhülislam Molla Fenari, sadrazamlar
Piri Mehmet Paşa ve Zembilli Ali Cemali Efendi... Aksaray’ın, Selçuklu’nun başkenti Konya’dan sonra en önemli şehir olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sütaş Brissa, Doğuşçay, CollinS ve Mercedes (kamyon) gibi dev firmaların yatırımlarının bulunduğu Aksaray’da fabrika sayısı 300’ü aşınca, 3. sanayi sitesi kurulmasına karar verilmiş. Çünkü teşvikler nedeniyle yatırımcıyı cezbediyor; 220 bini merkez olmak üzere toplam nüfusu da 400 bini buluyor. Aksaray Türkiye’nin en kurak bölgesi sayılıyor. Arap ülkelerine, pancardan sonra üretilen yüksek kalorili yonca ihraç ediliyor. Peki su nereden geliyor; yeraltı suları yetmediği için Kızılırmak’tan su getirme projesi düşünülüyor.

 

SEÇİM HAZIRLIĞI

Aksaray, AKP’ye verdiği yüksek oy oranı itibariyle Türkiye’nin üçüncü ili sayılıyor. Vekil sayısı 4’e çıkmış; 24 Haziranda AKP milletvekili sayısını 3’ten ikiye düşürmüş; geriye kalan iki üyelikten birini MHP, diğerini de halkın sevdiği Ayhan Erel almış. Erel, Aksaray’a havaalanı yapılması için önerge vermiş.

CHP ve İyi Parti iç çekişmeleri nedeniyle daha

Yazının Devamını Oku

40 yıl önce de tartıştığımız bu ‘tuzaktan’ kurtulamıyoruz: CHP kurultayı ve değişim

27 Temmuz 2018
HUKUKÇU Haluk Pekşen geçen dönem CHP Trabzon milletvekiliydi. Bir dönem ‘çıkışları’ nedeniyle genel merkez nezdinde sıkıntı yaşadı; Muharrem İnce’yi ‘sahneye’ çıkaran isim olduğu biliniyor.

Sonra kendisinin adaylığa soyunduğunu duyduk. İnce’ye kızgınlığını biliriz; ancak son Cumhurbaşkanlığı kampanyasında kendisini desteklediğini söyledi. “Ne de olsa sevdiğim arkadaşımdır” demişti. Önceki gün konuşurken CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu bildirdi. Biz de kendisine sorduğumuz sorulara köşemizin hacmine göre uzun bir metin geldi. Sayfada bunu biraz kısaltmak zorunda kaldık.

“CHP’de 10-15 gün sürecek bir çalıştay toplamalı, bu çalıştay ile birlikte CHP’yi 21. yüzyıla taşıyabilecek, gerçek anlamda değişimi sağlayabilecek büyük bir kadro hazırlığı ve bu kadroyu oluşturacak olan tüzük ortaya konulmalıdır.

Çalıştayda örgütlenmeyi en etkin, en yaygın, en verimli hale getirecek olan çağdaş bir tüzüğün ortaya çıkması, bu tüzüğü en iyi programla destekleyecek olan kısa–orta ve uzun vadeli, güçlü bir iş planı, başarı hikâyesi yazabilecek bir program ve ortaya çıkan tüzük ile bu programı başarı ve kararlılıkla uygulayacak olan kadrolar. Bu üçü CHP’de bugün tartışmaların ana öğesi olması durumunda değişimden bahsedebiliriz.

Bunu ilk gündeme getirdiğim 2 yıl öncesinden itibaren toplumda bugün görüşlerime giderek artan çok büyük bir destek olduğunu görüyorum. Bu doğrultuda da bu projelerin uygulanması yönünde üzerime düşen bir görev olursa o zaman bu görevden de kaçmayacağımı ifade ettim. Türkiye’de büyük bir devrime, reforma hazır olması için ben göreve talibim.”

Haluk Pekşen'in yazısının tamamı:

CHP’de şuan yapılmakta olan tartışmanın ana öğesi “değiştirmek”. Her ne kadar slogan “değişim” olarak gözüküyor olsa da bu değişim talebinde ortaya konulan bir değişim felsefesi, bir değişim projeksiyonu, bir değişim hedefi ve değişim ideali söz konusu değil. Ortadaki tartışmanın ana öğesi sadece değiştirmek. “Onu değiştirin, ben geleyim.”. Bugüne kadar, geçen yıl da aynı konuyu tartıştık, ondan önceki yıl da aynı konuyu tartıştık, 5 yıl önce de, 10 yıl önce de, 20 hatta 40 yıl önce de aynı konuyu tartışıyorduk. Yani CHP sürekli olarak değişim görünümlü değiştirmeyi tartışırken, bu tuzaktan bir türlü sıyrılamamakta. Bugün tartışmanın ana unsuru değişim olmalıdır.

Yazının Devamını Oku

Beyoğlu simsarları kimlerdir

26 Temmuz 2018
BEYOĞLU’ndan bir grup esnafla konuştuk.

Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile Başkan Yardımcısı İlhan Turan’ı dinledik. Demircan’ın daha önce görevden aldığı Mehmet Çevik İGDAŞ Genel Müdürü olmuş. Görüşmemiz sırasında  TV’ler Sütlüce’de yıkılan binayı defalarca gösteriyordu. Çok etkilenmişler; “Beyoğlu’nda işler iyi gitmiyor” dediler. Bizim de dikkatimizi çeken Beyoğlu Belediyesi ile çalışan muamelecilere ‘simsarlar’ demeleri oldu. 8-10 kişilermiş; her türlü iş ‘kotarılıyormuş’... “Bunlarsız iş yapamazsınız” diyorlar. Taksim’deki otellerin çoğunun terasları kaçakmış, bazıları da mühürlüymüş. Dedikleri şu: “Kaçak ve usulsüzlüklerde çözümü o simsarlar buluyor. Yap diyor, sonra da yolunu gösteriyor. Sonra kanunsuz diyorlar; ‘bağış’ adı altında para istiyorlar. Ya da hakkınızda Cimer veya Bimer’e şikayet var diyorlar. Şikayetçilerin ‘simsar’ olduğunu öğreniyorsunuz sonra... Bu simsarlar kimlerin ve hangi vakıfların adlarını kullanıyorlar? Bu simsarları kimler yönlendiriyor? Böyle bir durumda kaç ruhsat iptal edildi, sorusu önemli.” Biri diyor ki: “Ana Muhalefetten bir milletvekili var; adamları vasıtasıyla bu işleri hallettiriyor.”

Yazık bu esnafa...

CEVAP VE DÜZELTME METNİ:

26 Temmuz 2018 tarihli "Beyoğlu simsarları kimlerdir" başlıklı yazınızda, doğrudan belediyemize yönelen bir takım mesnetsiz ithamlara yer verilmiştir. Yazınızı isnat ettiğiniz sohbette geçen belediyemiz nezdinde iş yaptığı iddia edilen simsarlar, bu simsarların belediye nezdinde yaptıkları ifade edilen iş ve işlemler, dolandırıcılıklar; bütün boyutları ile bir suç iddiasıdır. Bu suç iddialarının belediyemizle uzaktan, yakından alakası yoktur. Örneğine şahit olmadığımız bu suçlamaların, ispat edilmedikleri takdirde dayanaksız iftiralar olduğu açıktır.

Beyoğlu Belediyesi; başta imar olmak üzere bütün belediyecilik hizmetlerinde dijital hizmet vermeye başlamıştır. Belediyemiz bünyesinde gerçekleşen belediyecilik hizmetlerinin tamamına yakını, resmi bilgilerle, bizzat işlem sahibi ya da onun yasal vekili tarafından yapılmaktadır. Belediyemizi yakışıksız bir iftiranın muhatabı yapan yazınızın düzeltilmesi gerektiği açıktır. Yasal haklarımızı saklı tutarak, tarafınızda bulunan bilgi ve belgeleri ilgili mercilerle paylaşmanızı istirham ediyoruz.

Beyoğlu Belediyesi

Yazının Devamını Oku