Herkes keneviri tanımak istiyor. AKP’li siyasetçiler şimdiden ‘kenevir derslerini’ çalışmaya başlamışlar... Akademisyen, işadamı, yatırımcı, yazar, 10 civarında konuşmacının katıldığı panelde, yaprakları ve filizlerinde yüksek oranda narkotik madde (THC) bulunan, esrar üretiminde kullanılan dişi kenevirle, yapraklarında yeteri kadar narkotik madde bulunmayan, ‘sanayi veya endüstriyel kenevir’ diye adlandırılan, on binlerce sanayi ürünü elde edilebilen kenevirin ayrımı ve tanımı yapıldı.
İKİ TÜR KENEVİR VAR
Dişi kenevirin kötüye çıkan şöhreti yüzünden ‘endüstriyel kenevir’ üzerinde oluşan yanlış algı kırılmaya çalışıldı. Ayrıca endüstriyel kenevir hakkında birçok medya kaynağında bilgi eksikliği yüzünden “Türkiye’de kenevir ekimi serbest bırakıldı” diye yapılan açıklamaların doğru olmadığı, endüstriyel kenevirin Türkiye’de uzun yıllardır legal ve izinli olarak ekildiği fakat son yıllarda ekim alanının çok azaldığı belirtildi. Özellikle endüstriyel kenevirin ekonomik açıdan taşıdığı mevcut potansiyel hakkında bilgi verildi.
Araştırmacı yazar İsmail Tokalak, 4-5 yıldır bunun önemi üzerinde dururken bu bilgiler doğrultusunda ASAM Kendir Enstitüsü’nü kuran Dr. Yalçın Koçak, başkan Erdem Ulaş ve diğer katılımcılar bunun önemini kamuoyuna, ilgili bürokratlara anlatmak için büyük mücadele verdiler. Ancak kenevir tohumu sıkıntımızın büyük olacağı anlaşılıyor.
19 ilde ekilecek üç ton tohumumuz var. Samsun Vezirköprü’nün Narlısaray köyünde önceki yıl 260 kilo tohumumuz varmış. Bunun Kastamonu ve Samsun’da ekilmesi (2018-2019) sonucunda bu üç ton olmuş... Bu sezonki ekimde de bunun 30 tona çıkartılması hedefleniyor. Tabii kuş yemezse, dolu vurmazsa...
ALTINDAN KIYMETLİ
Sektörün gelişebilmesi için Tarım Bakanlığı bu kısa süre içinde hangi çalışmayı yaptı? Bürokrasinin diretmesi nedeniyle istenilen gelişmenin sağlanamayacağı anlaşılıyor. Çünkü PKK kaçak kenevir ekiyor; mücadele etmek zor oluyor. Bürokrasi de bundan ötürü ‘titiz’ davranıyor.
Kenevir Enstitüsü’nün önerisi şu: Bürokrasi ayak diremekten vazgeçmeli. Kenevirin yasal olarak Türkiye’yi girişi yasak değil, yönetmelik olarak da engel bulunmuyor. Ancak Tarım Bakanlığı’ndaki bir bürokratın karşı çıkması nedeniyle, daha önce talimat ile Türkiye’ye girmesi engellenen, Halkalı Gümrüğü’nde bir işadamının getirdiği, 26 ton
Aday belirleme süreci bir kurala bağlanmadığı için de kimse sonuçlardan memnun değil. Doğal olarak herkes kendi desteklediği ismin aday olmasını istiyor, aksi olunca da kıyamet kopuyor. Yıllardır belediye başkanlığı yapan isimler atanamayınca CHP’den istifa ediyor.
Bu dönem geçen dönem olduğu gibi bir ‘beşli komisyon’ yok. Bunun yerine MYK’ya sunulacak listeleri genel başkan yardımcıları Seyit Torun ve Oğuz Kaan Salıcı hazırlıyor. MYK’da tartışıldıktan ve bir karara vardıktan sonra PM’nin onayına sunuluyor.
Yine hangi il ve ilçede, belediye meclis ve il genel meclis üyeleri için hangi yöntemin uygulanacağı da aynı yöntemle saptandı, saptanıyor.
Dolayısıyla bu noktada esas olarak MYK ve daha çok da Seyit Torun ve Oğuz Kaan Salıcı sorumlu.
VİCDAN VE SİGORTA
Bilinenin aksine Akif Hamzaçebi MYK içindeki ‘sessiz klik’lerden değil, tam tersine ilk günden itibaren her konuda ‘itiraz’ eden neredeyse tek isim; süreç tamamlandığında herkes kimin nerelere itiraz ettiğini ve sustuğunu görecek diyor bir PM üyesi... Ona göre Hamzaçebi, ‘partinin vicdanı ve sigortası’ olmuş durumda. Tekirdağ’dan Adana’ya, Mersin’e, Antalya’ya kadar neredeyse her yerde itirazlarla örgütün talepleri MYK’da yer buldu denilebilir. Sanılanın aksine Türkiye’nin yüzlerce noktasında belediye meclisi ve il genel meclisi için eğilim yoklaması yapıldı, yapılıyor.
Eğilim yoklamalarının iptal edilme nedeni esas olarak İYİ Parti ile girilen ittifak.
Seçimi yine AKP mi kazanacak? CHP Genel Merkezi’ne yönelik çok eleştiri geliyor. Birçok üye ve aday adayları ‘üzüntü’ içindeler. CHP, geçen haftaki eğilim yoklamalarını bir anda iptal etti. Artık sona kalan listeleri, -meclis üyelikleri de dahil- genel merkez hazırlayacak...
Peki, örgüte nasıl “Git çalış, bayrak as, sahalarda beraber yürüyelim” denilecek, düşünen yok.
Partinin bu konudaki genelgelerini hazırlayıp gönderen Akif Hamzaçebi’ye nasıl saygı gösterecek örgüt? Aksini düşünürsek, Hamzaçebi imza attığı genelgesine niye sahip çıkmadı?
SESSİZ KLİKLER
CHP, hiç bu seçimdeki kadar demokrat olmadı; Genel Sekreter Hamzaçebi de “Eğilim yoklamasını niçin kaldırıyoruz?” demedi; MYK üyeleri de sessiz kaldı. Tarih bu sessizleri unutmayacak. CHP içinde ‘sessiz klikler’ deniyor bunlara.
Kılıçdaroğlu’na ‘tek adam’ denilirken, CHP’ye ‘antidemokrat’ suçlamaları yöneltiliyor. Bunun sonucunda da insanlar aday oluyor, ancak nasıl seçileceklerinin yöntemini, usulünü bilmiyorlar.
AKP’ye bakalım, ne yapıyor? Tüm üyelerini toplayıp elektronik ortamda Türkiye genelinde aday adaylarını temayül yoklaması ile belirledi. Hatta bazı bölgelerde eğilim yoklaması bile yaptı. CHP, bütün bunlar için AKP’nin elini güçlendiriyor.
CHP’nin ne eğilim, ne merkez yoklaması, ne de -geçen dönemki- beş kişilik komisyonu var. Eskiden aday belirlemeler ahbap-çavuş ilişkileri üzerinden yürürdü; şimdi o denklem bile yok. Kimse de
Onu yönetecek çok başkan adayı olmalı ve onlar yarıştırılmalıdır. Ancak CHP Genel Merkez yöneticileri böyle bir anlayıştan iyice uzaklaşıyorlar; PM ve MYK organları olarak bu dizginleri ellerinden kaptırmak istemiyorlar. Vatandaşa duyarlı hizmetten öte, yönetsel sorunlar evrensel düzeyde değerlendirilemiyor. Her işin altında bir ‘hesap’ var.
Siyasette yeni algılamalar ve çözümler gerekiyor.
İzmir büyükşehir adaylığı konusunda son iki günde yaşananlar için yazar Mehmet Necati Güngör şöyle diyor:
“Yahu milletin zekâsıyla dalga mı geçiyorsunuz? CHP, İzmir’i bu kadar ekşitirse olacağı budur. Sanki aday değil, mucizevi bir isim atayacaklar. CHP, en kısa zamanda İzmir’i hak eden bir adayla halkın karşısına çıkmalı.”
Aydın bir kesim ve TÜSİAD’cılar Tunç Soyer’i destekliyor.
Sağı solu belli olmayan Aziz Kocaoğlu, ibrenin Soyer’e doğru kayması üzerine acilen Ankara’ya gidiyor. Soyer’in adaylığının açıklanacağını fark edince kendisini feda ederek “Adayım” diyor ve adaylık mücadelesinde perdeyi açıyor. Kocaoğlu’nun kırsalda büyük gücü var. Tuncay Özkan’a da sıcak bakmıyor. Kocaoğlu’nun bu ‘güvensizliğinin’ nedenini genel merkez anlamıyor.
CHP’li İzmirliler de Kocaoğlu aday olursa oyları böleceğini ve bundan partinin zarar göreceğini düşünüyor.
Ama uzlaşı olabilir mi?
Subaşı, Aksu’da TİGEM’e bağlı 1008 dönümlük çiftlik arazisi üzerine 150-200 milyonluk liralık bir düzenlemeyle yapılabilecek EXPO alanının tramvay hattı gibi altyapı çalışmalarıyla 2 milyar liraya inşa edildiğini ifade etti. Subaşı, “hem verimli tarım arazisi kaybolması hem de EXPO Kanunu’nda tanınan istisnalar sebebiyle burada denetim ve gözetim yapılamamasından” yakındı. EXPO Kanunu’nun düzeltilmesini isteyen Subaşı, “Sivil toplumu küstürerek yaptığınız EXPO, hiçbir alanda bekleneni vermedi. Bu alanı yeniden ele alalım ve burayı çekim merkezi haline getirelim” dedikten sonra Bakan Pakdemirli’ye şu soruları yöneltti:
1- Kanun uyarınca Sayın Bakan başkanlığında toplanması gereken EXPO 2016 Antalya Yönetim Kurulu ile Kanun uyarınca Antalya Valiliği başkanlığında toplanması gereken EXPO Konseyi toplantı düzenliyor mu?
2- Bakanlığınızın Antalya İl Müdürlüğü’ne devredilen EXPO alanının aylık bakım ve işletme gideri ne kadardır?
3- Bakanlığınızın ve EXPO Genel Sekreterliği’nin EXPO alanının çekim merkezi olması ve fonksiyon kazanması için ne gibi çalışma ve projeleri vardır?
2014’ÜN SÖZÜ
- “Fuar 6 ay sonra bitince burası atıl kalmayacak. EXPO göleti, kulesi, botanik parkları ve kongre merkezi gibi kalıcı eserler bırakacağız.” Mehdi EKER-2014 Nisan
BEBEK BEZİ AİLELERİ İSYAN ETTİRDİ
ÇOCUKLU
Altı ayda bir sigaradan alınan verginin arttırılması gerekiyor. Bu iki yıldan beri böyle... Hükümet enflasyonu olumsuz etkiliyor diye zamma yanaşmıyor. Ancak sigara firmaları ‘zam’ için bastırıyor. Buna karşılık iktidar ‘vergi’ oranlarında değişiklik yaparak ‘vaziyeti’ idare ediyor. Bu durumda firmalar 8 liralık sigarayı 6.5 TL’ye indirebilir deniyor.
Özetle, devlet içkiye sürekli zam yapıyor, bir yandan da sigarayı ‘ucuz’ bırakıyor; dolayısıyla içmek bir yerde teşvik edilmiş olmuyor mu?
İnsanlar ‘bunalımda’ iken bunun cevabı
var mıdır?
İÇKİ VE SİGARA VERGİSİ 55.1 MİLYAR
2018’de sigara üzerinden alınan vergi miktarı 42.7 milyar TL, içkiden de 12.4 milyar TL’yi buldu.
Sigara satışlarının da hiç azalmadığına dikkat çekmek gerekiyor.
Bu arada Cumhurbaşkanı imzasıyla bir açıklama yapıldı. Karara göre, sigarayı bırakma tedavisi alan hastalara sayıları 300 bini geçmemek şartıyla herhangi bir sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sağlık Bakanlığı’nca temin edilecek ilaçlardan ücretsiz yararlanma imkânı getirildi.
Yıllar içinde çok sayıda eğitime katılmış, kendini bu dalda geliştirmiş, bu konuda farkındalık yaratmaya çabalıyor. Kendi markasıyla üretim yapan Uzun, “İyi zeytinyağı üretmek için ilk koşul iyi zeytin üretmekten geçer. Zeytin ne kadar kaliteli ise yağı da o derecede kaliteli olur. Yörede ‘iyi tarım’ uygulamaları ile üretim yapıyorum” diyor. İyi tarım, üretimin tüm aşamalarının ziraat mühendisleri tarafından denetlenmesi, arazinin sürekli kontrolü ile oluyor.
Körfez bölgesinde yüzde 70 üretim kaybı olduğunu belirtirken, zeytin üreticileri için yararlı bir öneride bulunuyor:
“Bu yılki zeytinler ‘zeytin sineği’ zararlısı yüzünden büyük hasara uğradı ve üründe büyük kalite kaybı ortaya çıktı. Bütün Körfez bölgesinde ortalama asit oranı yüzde 1’in üzerinde seyrediyor. Geçen yıllarda bu oran 0.2-1.2 arasındaydı.
Zeytin sineğiyle mücadele yıllardır tarımsal ilaçlarla yapılmaktadır. Ama günümüzde bu konuda yararlı olacak yeni bir ürünümüz var. Cumhurbaşkanımızın kenevir konuşmasında belirttiği gibi, kenevirden yeterince yararlanamadığımız ortaya çıktı. Bakanlık bölgemizde kenevir ekimine izin verirse, zeytinliklere ‘kenevir’ ekebilirsek, kokusu yüzünden zeytin sineğini engelleriz. Çünkü kenevir havadan aldığı azotu köküyle toprağa veriyor. Toprak azot yönünden zenginleşiyor. Yaprakları tohumu ve gövdesi üreticiye çok büyük katma değer sağlıyor. Körfez bölgesinde zeytinliklerin içine ikinci ürün olarak kenevir ekilmesini şiddetle öneriyorum.”
BİLİMİN AYDINLATMADIĞI YER KARANLIKTIR
“TÜRKİYE’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi...” başlıklı yazı dizisi nedeniyle 5 yıldan 12 yıla kadar hapis istemiyle hakkında dava açılan bilim insanı Dr. Bülent Şık, bilimsel düşüncenin temel gereğinin yerine getirmiştir.
Kırklareli İl Genel Meclisi Çevre Komisyonu Başkanı Gürcan Kırım diyor ki:
“Lüleburgaz’a bağlı Karamusul köyünde 10 Nisan 2011’de Ergene Platformu bileşenleri tarafından gerçekleştirilen
Toplantı sonrasında herkesin aklına şu soru takıldı:
“BU BİTKİYİ AMERİKA BİZDE NİYE YASAKLIYOR?”
Kenevir araştırmacısı, yazar Dr. İsmail Tokalak, 29 Ekim 2017’de tarihli köşemizde “Tarımın ve Türkiye’nin önünü açacak projeyi ABD değerlendiriyor, biz ‘erkek kenevir’in kıymetini neden bilmiyoruz?” diye sormuştu. Kenevir konusundaki kamuoyuna yansıyan ilk yazı bu idi ve büyük ilgi görmüştü. Aydın Üniversitesi’ndeki toplantıda, uzun yıllar yasaklı olan, 2016 yılında 19 ilimizde ekimi kontrollü olarak serbestlik kazanan sanayi keneviri her yönüyle tartışıldı. Moderatörlüğünü eski milletvekili, araştırmacı yazar Dr. Yalçın Koçak’ın yaptığı toplantıda Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Özel Koltarıcı kenevir bitkisinin tarımının ve değerlendirilmesinin nasıl yapıldığını ve Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Selim Aytaç kenevir yönetmeliğini anlattı. Yine Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Neşet Arslan kenevirin Türkiye ve Avrupa’daki ekim durumları ve konuyla ilgili yasal mevzuatları anlattı. Bu arada Kastamonu ve Samsun’da il tarım müdürlükleri ve üniversiteler tarafından toplantılar yapıldı. Yalçın Koçak’ın devreye girmesiyle ‘ASAM Kendir Enstitüsü’ kuruldu, kenevirin tanıtılması için büyük bir çalışma yürütüldü. Türkiye’nin önünü açacak bir bitki. Esasında da gerçek bir köye dönüş projesiydi. Nitekim enstitünün başkanlığını yürüten Erdem Ulaş, ‘Mucize Bitki-KENEVİR’ (Hiper Yayın) kitabını yazdı; bu ürünün tarımımız, çiftçimiz, sanayimiz için ne kadar önemli ve stratejik bir ürün olduğuna dikkat çekti.
DÜNYADA ÜRETİM YARIŞI BAŞLADI
CUMHURBAŞKANI poşet dolayısıyla gündeme getirdiği kenevirle ilgili olarak, Amerika’yı kastederek “Fakat o bize dost görünen düşmanlar, ülkemden, Rizemden keneviri söküp aldılar. Rize’de şimdi kenevir üretilmiyor. Biz şimdi keneviri dışarıdan ithal ediyoruz. Burada kenevire dayalı yapılması gereken bazı şeyler varsa o ithal ürünlerle yapıyoruz. Ama şimdi yeniden bu alanda inşallah Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve bu adımları atacağız. Yeniden bunu üreteceğiz” dedi.
Avrupa’nın birçok kentinde kenevir üretimi başladı; hatta Yunanistan bile geçen yaz başında ‘Kenevir Festivali’ düzenledi... Bizde bu işin biraz ağırdan gitmesinin nedeni PKK’nın kaçak ekim yapması. Tabii bu durum bürokrasiyi tedirgin ediyor. Kenevir sağlık yönünden de çok önemli bir ürün... Keneviri aktarlarda bulabilir ve öğüterek sabahları süt veya yoğurtla karıştırıp yiyebilirsiniz. Hatta cacık ve salataya da katabilirsiniz! Kaş’ta bir firma Romanya’da bir Alman firmasının ürettiği kenevir tohumu tozunu ithal ediyor. Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından sonra bu sektör hareketlenecek, ekim alanları artacak. Kenevir petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda üretime sokulabiliyor. Bir dönümlük kenevir tarlası, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretiyor; bir dönüm kenevirden 4 dönüm ağaca eşdeğer kâğıt yapılır. Bir ağaç 25-50 yılda yetişiyor, kenevir ise 4.5-5 ayda.