“Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayri menkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisine atideki şartlarla, terk ve vasiyet ediyorum:
1) Nukud ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2) Her seneki nemadan, bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki gibi 100’er lira verilecektir.
3) Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
4) Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5) İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6) Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”
Bu süreçlerin sonunda seçilen belediye başkanları da seçim sonuçları da ortada... Büyükşehirlerin ilçelerindeki hiçbir belediye başkanı çıkıp büyükşehiri alacak performans gösteremedi. Anketlere bakarsanız, bu nedenle büyükşehirler için hep dışardan aday arandığını görürsünüz. Belediyecilikle ön plana çıkan bir ilçe belediyesi bilmiyoruz. Hal bu iken CHP’nin garanti gördüğü ilçelerde örgütü yarışa sokmanın anlamı yok. Yarış CHP’de olmayan ilçeler için verilmek durumunda.
Bir ilçe ya da il kesin olarak CHP tarafından yönetilecek durumda ise -Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy, Konak, Karşıkaya, Çankaya, Muratpaşa gibi- buralarda belediyeciliği daha ileriye taşıyabilecek, vizyon ve kariyer sahibi kişilerin örnek olacak şekilde aday yapılması gerekir.
GENÇ KUŞAK NEREDE?
Bu ilçeler için ‘Ben olmazsam kaybedilir’ lafları eden kişilerin adaylıkları ciddiye alınmamalıdır. Sosyal demokrat bir partide bu belediyeler sosyal demokrat teoriyi de içselleştirmiş genç kuşak kişilere teslim edilmelidir. Durum bunun tersi olarak gözlemleniyor. Kimi çıkar grupları amaçları doğrultusunda bu ilçeleri kendi ekiplerine katmak için genel merkez yöneticileri üzerinde çalışıyor. Çok büyük paraların konuşulduğu duyumlar arasında. Peki, bu paraların kaynağı ne? Kaz gelecek yerden tavuk esirgememek deniyor dilimizde buna.
CHP, Türkiye’nin mevcut koşullarından şikâyet ediyor ama örnek davranışlar sergilemiyor. Bu böyle devam ettiği sürece şu ya da bu çıkar grubunun adamının belediye başkanı olmasının hiçbir değeri ve önemi yok. Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu dedikodular karşısında sessiz kalıp bu durumu inkâr ettiği uzun zamandır görülüyor. Oysa özellikle parti kamuoyunun bu durumdan çok rahatsız olduğu bilinmiyor mu?
MERSİN’DE 8 ADAYDAN 5’İ ESKİ VEKİL ‘BEN SANA SEN BANA’
CHP’nin Mersin’de belediye başkanlığı için yarışacak 6 aday adayından 5’i eski milletvekili: Serdal Kuyucuoğlu, İstemihan Talay, Vahap Seçer, Aytuğ Atıcı, Fikri Sağlar. Bunlardan Seçer, Kuyucuoğlu ve Talay’ın bir başka ortak özelliği de Tarsuslu olmaları. Bunun dışında Ali Galip Özkan, Serdar Erkan ve Selçuk Dereli de aday adaylığı için çalışıyor. Geçen dönem milletvekili olan yüksek inşaat mühendisi Kuyucuoğlu’nun adaylığını cumartesi günü açıklayacağı bildirildi. Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Kesimoğlu’na karşılık eski milletvekili Turgut Dibek ile Ünal Baykur aday olacaklar. Lüleburgaz’da partinin Yüksek Disiplin Kurulu üyesi avukat Emrah Arslan’ın adaylığı kulislere yayılırken, milletvekili Turabi Kayan’ın da adaylığı düşündüğü belirtiliyor. Milletvekili aday adaylığı nedeniyle Lüleburgaz Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden Emin Halebak ise 10 yıllık meclis üyesi Murat Gerenli’nin aday olması konusunda kulisleri hareketlendirdi.Tutuklu CHP milletvekili Eren Erdem de Küçükçekmece Belediye Başkanlığı’na aday adayı olduğunu duyurdu.
TROYA GÖSTERİSİ HAZIRLANIRKEN
Atatürk’ün vasiyetnamesi gereğince CHP’nin mülkiyetinde bulunan pay senetlerine düşen, fakat Türk Dil ve Tarih kurumlarına ödenen Türkiye İş Bankası AŞ kâr payları hakkında Anayasa’nın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile ilgili 134. maddesinin II. fıkrasına bu ödemelerin yapılmasını güvence altına alan bir hüküm konmuştur. Bu hüküm, aynı zamanda Atatürk’ün vasiyetnamesinin gereğinin yapılması bakımından hem vasiyeti getirme yerine görevlisi konumunda bulunan CHP hem söz konusu ödemelerin yapıldığı Türk Dil ve Tarih kurumları için anayasal bir dayanaktır.
Bu nedenlerle Atatürk’ün ölümünden 80 yıl sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP mülkiyetindeki Türkiye İş Bankası AŞ pay senetlerinin Hazine’ye devri amacıyla yapılacağını söylediği ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin desteklemekte gecikmediği yasal düzenleme, Atatürk’ün iradesine saygısızlık anlamına geldiği kadar miras hukukuna ve Anayasa’nın 134. maddesine de aykırıdır. Böyle bir devir yapıldığı takdirde iktidara banka yönetimine girmenin yolu da açılmış olacaktır. Zaten başlıca amaç budur.”
CHP’DE YENİ ADAYLAR
İSTANBUL’da ilçe adaylarının ‘önseçimsiz’ ve ‘eğilimsiz, yoklamasız’ tespit edildiği ciddi bir iddia olarak konuşuluyor. Adaylık başvurusunda bulunan yeni isimlerin umutsuzluğa kapıldığı partide yankılanırken, ‘torpil’ ve ‘para kokuları’ hoş karşılanmadı. Aday olmak isteyen bazı isimler şöyle: CHP’den asker kökenli Remzi Albayrak Gaziosmanpaşa’dan; Gözcü yazarı Gökhan Ulu ve Rıza Gök’ün Dikili’den; İTÜ’lü inşaat mühendisi Canan Sezenler Beşiktaş’tan; CHP Çorlu İlçe Başkanı Yıldıray Arıcı ve Belediye Meclis üyesi işkadını Feray Karagöz aday adaylığı başvurusunda bulundular. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’na karşı eski milletvekili Kadir Gökmen Öğüt, eski meclis üyeleri Hüseyin Sağ ve Hakkı Sağlam aday olduklarını açıkladılar. İşadamı Erol Dolu Ataşehir’den, Erol Altunoğlu Kartal’dan aday adayı oluyorlar. CHP’li Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, ABB için aday adaylık başvurusunu yaptı. Eski belediye başkanı Seyhan Duru, Avanos için adaylık başvurusunda bulunduğunu açıkladı. Av. Tolga Tosun, CHP Bandırma aday adaylığını bugün açıklayacağını söyledi.
Şiddet yasası çıkana kadar direneceğiz!
TÜRK
Üretici zeytinin kilosunu 2.5 TL’ye mal etmiştir. Buna karşılık şu an yeşil zeytinini 2 TL’ye satmak zorundadır. Yani zarar etmektedir. Son günlerin moda deyimi ile ‘konkordato’ ilan etmek üzeredir. Örgütlenmenin artık kaçınılmaz olduğunu gören üreticimiz, önümüzdeki günlerde yeni birlik ve kooperatifler kurmanın arayışı içindedir.
Ancak bugün için, yani çiftçimizin nefes alabilmesi için sofralık zeytine prim verilmesi artık zorunlu hale gelmiştir. Talebini her platformda dile getirmiş, ancak bu haklı istek muhataplarında karşılık bulmamıştır.
Çiftçimizin bu haklı talebinin sıklıkla dile getirilmesi, sizler aracılığıyla bu konuda kamuoyu oluşturulması önemlidir. 320 bin ailenin sesinin duyulması konusunda desteğiniz bizlere katkı sağlayacaktır.
A. Vehbi BAKIRLIOĞLU - Manisa Milletvekili
CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun TBMM’ye verdiği araştırma önergesinde, sanayi tesislerinin arıtmadan Ergene’ye bıraktığı arsenik, kadmiyum gibi ağır metaller nedeniyle Trakya’nın Türkiye’nin en çok kanser görülen bölgesi olduğunu kaydetti. TÜİK 2017 istatistiklerine işaret eden Aygun, kanser oranının en çok görüldüğü ilk beş il arasında yüzde 23.2 ile Kırklareli ve yüzde 23.2 ile Tekirdağ’ın geldiğini ifade ederek, Edirne’de ölüm nedenlerinin 2. sırasında yüzde 21.9 ile tümörün geldiğini bildirdi. Aygun, Trakya’da görülen kanser artışının incelenmesi için TBMM’ye araştırma önergesi verdi.
Trakya’da kanserden ölüm vakalarının 2011’den itibaren istatistiklere yansıyacak oranda arttığına işaret eden Aygun, Ergene Nehri’ndeki aşırı kirliliğin büyük sağlık sorunları yarattığını ifade etti.
Aygun, Sağlık Bakanlığı’nın 2011-2015 yılları arasında yaptığı araştırmada; Trakya’dan alınan su örneklerinde kurşun, kadmiyum, arsenik, krom, bakır, alüminyum, nikel, manganez gibi 1061 çeşit ağır metal tespit edildiğini; nehrin adeta sanayinin kanalizasyonuna dönüştüğünü aktardı. Çerkezköy, Çorlu, Muratlı ve Lüleburgaz’daki bin 350 fabrikanın atıklarını arıtma tesisi olmaksızın Ergene Nehri’ne bıraktığını vurgulayan Aygun, şu bilgileri aktardı: “Bugün Ergene’de hiçbir canlı yaşamamaktadır. 8 yıldır hiçbir temizleme çalışması yapılmamıştır. Tarımsal sulama dahi yapılamayacak boyutta kirlidir. Ergene taşınca zehirli su gıdalarımıza da geçiyor.” İktidarın bölge için alarma geçmesi gerekmiyor mu?
THK'DA İŞLER KARIŞIYOR
ÜÇ
Savaş, 28 Temmuz 1914’te başlayıp 11 Kasım 1918’de bitmiştir. Tarihçi İlber Ortaylı, Osmanlıların bu savaştaki insan kayıplarını her fırsatta “Doğu ve Batı kültürüne sahip bir nesil yok oldu. Aydınından mühendisine, sanatkârından çiftçisine, köylüsüne bir nesli kaybettik” diyor. Osmanlı orduları Makedonya, Galiçya, Romanya, Kafkasya, Kanal, Irak, Hicaz –Yemen, Mısır, Suriye-Filistin ve Çanakkale cephelerinde İtilaf Devletleri’ne karşı savaştı. Çanakkale Savaşı mesela... Dünya tarihine geçen destansı bir savaştır. 1. Dünya Savaşı, Türkler için aslında Orhan Şaik Gökyay’ın ‘Bu Vatan Kimin’ isimli şiirindeki ‘Ardına bakmadan yollara düşen/ Şimşek gibi çakan sel gibi coşan/ Huduttan hududa yol bulup koşan/ Cepheden cepheyi soranların’ hikâyeleri, kahramanlıklarıyla doludur.
1. Dünya Savaşı altı asırlık Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesine yol açmıştır. Yıkılan imparatorluğun enkazından da Atatürk’ün önderliğinden milli mücadele sonucu Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Türklerin gerek devlet, gerekse toplum tarihinde bu kadar derin iz bırakan bu dünya savaşını iyi öğrenmeliyiz. Dünya savaşında cepheden cepheye koşan kahramanların torunları, dedelerinden miras kalan madalyaları şerefle, gururla taşıyorlar bugün... Ama toplum o kahramanları her zaman hatırlıyor, anıyor mu? En azından anlam ifade eden günler o kahramanları anmak için fırsat olmalı. Çünkü unutmayalım ki tarihini bilmeyen, kahramanlarını unutan toplumlar yeni kahramanlar çıkaramazlar. Savaşın bitişinin 100. yılı da dileriz ki böyle bir fırsat olsun yaşadığımız yoğun gündem içinde...
DİYANET NE DEMEK İSTİYOR?
ANTALYA-Kaş’ın Pınarbaşı Camisi’nde imamlık yaparken arkadaşıyla ‘FiRock’ adlı müzik grubunu kuran ve ‘Rockçı imam’ olarak tanınan Ahmet Muhsin Tüzer (47), meslekten ihraç edildi. Gerekçede şöyle deniliyor: “Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 5/1-B Maddesinde yer alan ‘Atamalarında dini öğrenim şartı esas alınan unvanlarda itikat, ibadet, tavır, hareketlerinin İslam törelerine uygunluğunun bilinir olması şeklindeki ortak nitelik şartını kaybettiği gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98/B Maddesi hükmü gereği Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki görevinin sona erdirilmesinin uygun olacağına karar verilmiştir.” Tüzer’in Diyanet’in kendi İslam anlayışı dışında olduğu vurgulanmak isteniyor.
Tüzer’i, kendisini meslekten atan müfettişle bir açık oturumda izlemek isteriz.
HUZUR ORTAMI MÜMKÜN MÜ?
Sivil havacılık sektöründe görülen hızlı büyüme birçok ülkeyi kıskandırıyor. Krizi aşabilmenin yolu teknoloji içeren ürün tasarlamaktan, imal etmekten ve dünyaya satabilmekten geçiyor. Parçalar basit gibi görünse de fiyatları inanılmaz. Örneğin uzun menzilli yolcu uçaklarında yatak haline gelen business class yolcu koltuğunun fiyatı 120 bin Euro’ya kadar çıkıyor. Koltukta kol koyma yeri, kemerin tokası veya ikram dağıtılan ‘troley’ derken dünyadaki havayolları bu malzemelere yılda 3 milyar dolar harcıyor.
Bu malzemeler basit gibi dursa da tasarımı uzmanlık, parçayı piyasaya vermekse ‘havacılık sertifikasyonu’ istiyor. Uluslararası testler, yazışmalar derken dünyada çok az şirket bu pazara girebiliyor.
Bu pazara girmek isteyenlerin elinden ‘THY Teknik’in Genel Müdür Danışmanı uçak mühendisi Halil Tokel tutuyor. Telefonu 24 saat açık. Bilabedel arayana doğru yolu gösteriyor. Süreçleri takip ediyor. Hem Türkiye’de hem de yurtdışında bu yerli ürünlerin kullanılması için havayollarına şart koşuyor.
Bir bakıyorsunuz İzmir’den Floran Kimya, tuvaletlerde özel bakteri ile çevreci temizlik yapıyor, kokuları yok ediyor. Yerli imalatçı Bursalı Tragger’in akülü araçları havalimanlarında kullanılıyor. X-ray Center’in geliştirdiği röntgen cihazları ABD’deki havalimanlarında bile kullanılıyor. Alsolar’ın kargo konteynerleri rakiplerine göre 8 kilogram daha hafif. Ne fark edecek demeyin, 100 uçaklık bir filoda 8 kilogramlar arka arkaya toplanıyor, ortaya bir yılda neredeyse milyon dolarlık bir yakıt tasarrufu çıkıyor.
Tarihsel olarak Türklerle en fazla ilişkisi olan kent. 1960’lı yıllarda trenle gelen Türk göçmenlerin ilk ayak bastığı yer... Hürriyet gazetesinin de yurtdışında basıldığı ilk kent. Türkiye’de basılan Hürriyet de Türklerle birlikte Almanya’ya gönderilir. 16 Nisan 1969’da Hürriyet’te şöyle bir anons yapılır: “Gazetemiz yarından itibaren Almanya’da baskıya başlıyor”. Münih’te Schelling Caddesi’ndeki Münchener Buchgewerbehaus Matbaası’nda basılan gazete, 17 Nisan günü Avrupa’nın büyük kentlerine dağıtılır. İlk baskının tirajı 7 bin civarındadır. Baskı daha sonra Frankfurt’ta kurulacak kendi matbaasına aktarılır. Çeşitli vesilelerle defalarca gelip gittiğimiz Münih’te ve Almanya’da esen rüzgâr farklı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretinin yankıları tabii ki sürüyor. Ama azalarak. Gazetelere göre özetle Almanya ekonomi, enerji, güvenlik, Suriyeli akınının durdurulması gibi konularda Türkiye ile işbirliğini devam ettirmek istiyor açıkça. Her ne kadar insan hakları, yargı bağımsızlığı, tutuklu Almanlar gibi konularda anlaşmazlıklar sürse de...
Almanya’daki asıl konu eyalet seçimi. Münih’in başkent olduğu Bavyera eyaletinde 14 Ekim Pazar günü seçim var. Eyalette 9.5 milyon seçmen var. Eyalet meclisine 2013’te yapılan seçimde ilk kez göçmen olarak Mardin kökenli Arif Taşdelen (54) Sosyal Demokrat Parti’den seçilmişti. Bu seçimde de aday. Eyalette 1960’lı yıllardan beri iktidar muhafazakâr Bavyera Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin elinde. Bu parti Alman Şansölye Angela Merkel’in lideri olduğu Hıristiyan Demokrat Birliği partisinin de doğal ortağı. İki doğal ortak ile Sosyal Demokrat Parti Almanya’da iktidarda.
Kamuoyu yoklamaları bu kez Hıristiyan Sosyal Birlik’in eyalette tek başına iktidar olamayacağını gösteriyor. Tahminler koalisyon ortağının yabancı aleyhtarı sağ popülist parti Almanya İçin Alternatif (AfD), Yeşiller veya Sosyal Demokrat Parti’nin olabileceği yönünde. Her şey ortada. Almanya’da genel seçim 2021’de yapılacak. Dolayısıyla bu seçim belki tam bir gösterge olamaz diyorlar. Ancak içgüvenlik, yabancılar, sığınmacı akını konusunda sürekli olarak doğal ortağı Şansölye Merkel’i daha sert tedbirler alması için sıkıştıran Sosyal Birlik Partisi’nin 14 Ekim’de alacağı sonuç Berlin’deki tutumunu da belirleyecek. Kısacası bugün Almanya’da iç politika daha baskın. Almanya sürekli Türkiye’yi konuşmuyor. Ama unutmadan söyleyelim, Münih’te dünyaca ünlü ‘Ekim Şenliği’ tüm hızıyla sürüyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Dünyada açlık çeken tek bir çocuk bile olduğu müddetçe, her türlü servet çalıntıdır.”
Nakamura Fuminori