Yalçın Bayer

27 Mayıs’a iki gözle bakmak

28 Mayıs 2020
Dün 27 Mayıs 2020 idi... 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yıldönümü. Türkiye’nin yakın tarihinde önemli bir dönemeç. 60 yıl sonra geriye bakarak, soğukkanlı bir değerlendirme yapmak gerekiyor. Geriye bakarken kullanacağımız iki gözlük var. Tarihçiler bunları prospektif ve retrospektif olarak adlandırıyorlar. Prospektif gözlük, dünün olaylarına o günün koşullarıyla bakıyor. Retrospektif görüş ise düne, bugünün algıları ve yargılarıyla bakıyor. Bence tehlikeli olan ikincisi. Çok çarpıcı örnekler verilebilir.

1. Dünya Savaşı’nın ülkeleri saran ateş çemberini ve İnönü’nün Türkiye’yi savaştan uzak tutmak için çırpındığını unutmayalım. 18 milyon nüfusuyla nasıl fakir bir ülke olduğumuzu, Amerika, Sovyetler Birliği, Kore’yi; doğru olanı, dün olan biteni, art niyetten uzak, o zamanın koşulları içinde objektif bir bakışla değerlendirmek...

‘Tahkikat Komisyonu’nun yaptıklarını, CHP’nin kapatılma noktasına geldiğini unutmak mümkün mü? Anayasacı Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in uyarılarını... Öğrenciler, aydınlar ve demokrasiden vazgeçmek istemeyenler neler haykırıyorlardı...

CHP’li eski milletvekili Kemal Anadol, “27 Mayıs bir devrimdir ama o kadar da darbedir. Demokrat Parti’yi devirmiştir. 27 Mayıs’ın yanlışlarını ortaya koymak zorundayız” diyor haklı olarak...

27 Mayıs 1960 darbesini 12 Mart ve 12 Eylül’le eş tutabilirsiniz.

İktidarı komitenin elinden alan “Silahlı Kuvvetler Birliği” büyük baskı yaparak üç idam cezasının infazını sağlamıştır. Yassıada mahkemeleri hukuk tarihimizin yüzkarası olmuştur.

Bu konunun özeti budur!

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Anneler babalar dikkat!...

27 Mayıs 2020
Arkadaşlarından görerek, çocuklar piyano çalmak isterler.

Piyasada kendini piyano öğretmeni diye tanıtan pek çok sahtekâr vardır.

Genelde, piyano çalmak kolay sanılır... Tuşlar hazır, biraz nota öğrenmek, parmakları tuşlara yerleştirmek... İşte!.. Piyano çalmak başarılmıştır.

Aslında piyano gerektiği gibi ondan güzel tınılı, bazen kadife gibi, bazen trompet, bazen viyolonsel gibi göğüsten, derinlerden gelen bir ses elde etmek yılların çilesi sonunda elde edilir.

Konservatuarlarda genelde bir saz çalabilmek için 6 yıla ihtiyaç varken, sokaktan toplama piyano hocasıyla anne baba belki çok kabiliyetli olan çocuklarının yeteneğinin törpülendiğinin farkında bile olamayacaklardır...

Pek çok ana baba, çocuklarının piyanodan tanıdıkları bir melodinin birkaç notasını duymakla mutlu olabilirler; çocukları artık piyano çalmaktadır.

Onlara sorarsanız “zaten çocuklarının virtüöz olmasını düşünmediklerini” ileri sürerler, Biraz bir şeyler çalmaları yeterlidir.

“Biraz çalmak” biraz piyanist, ya da piyano çalıcı olmak diye kavram, meslek olamaz. Bu, biraz doktor olmak, biraz avukat olmak, biraz general olmak gibi bir şeydir.

Bu konuda sokaktan toplama piyano hocası çocuğa biraz

Yazının Devamını Oku

CHP erken seçime hazır mı?

22 Mayıs 2020
CHP’nin 24. dönem milletvekillerinden Umut Oran, siyasette üretmeye devam ediyor. Geçen hafta ‘Erken seçim hazırlığı CHP’de başlamalıdır’ başlığıyla açıklama yapan Umut Oran, iktidarın bireysel ikbal peşinde koştuğunu, işsizliğin çığ gibi arttığını, küçük esnafın yok olmak üzere olduğunu vurguladı.

Kutuplaştırmanın bu sorunları çözmeyeceğini belirten Oran, “Türk milletinin krizden çıkması ve yeni bir kalkınma hamlesi başlatabilmesi için sandıkların kurularak, millet iradesinin tecelli etmesine imkân verilmesi demokrasinin gereğidir” dedi. ‘Hodri meydan’la seçime hazır olunmadığının altını çizen Oran, “Son genel seçimin üzerinden 2 yıl geçtiğine göre referans alınacak tarih 24 Haziran 2018 genel seçimleridir. O halde son 2 yıl içinde, daha önceki yıllarda yapılmamış, denenmemiş ya da yeterli sonuç alınmamış çeşitli söylemlerin, yöntemlerin, kadroların ve kurulların değiştirilmiş, yenilenmiş olması gerekir. Örneğin, dünyanın değişim yönü de dikkate alındığında 1250 delegenin genel başkan seçtiği, ancak milyonlarca seçmenin hiçbir karara etki edemediği bir düzenden sonuç alınamadığının tespit edilerek katılımcı, demokratik yeni yöntemlerin/yapıların oluşturulması erken seçime hazırlığı olabilir” dedi.

DİJİTAL KURULTAY

Oran, CHP’nin erken seçime gitmeden önce mutlaka yapması gerekenleri şöyle özetledi:

Makamdan ayrılma yöntemi de belirlenmelidir. Her kademede 3 dönem kuralı koymak hem siyasete hareket getirecek hem de ‘sonsuza kadar koltukta’ oturma hevesini bitirip otomatik değişim sağlayacaktır.

Parti programı ‘sipariş usulü’ birkaç akademisyene havale edilip kapalı kapılar ardında yazdırılamaz. Teknoloji kullanılarak tüm ilçe, il yönetimleri ve tüm partililerle yeni program yazılmalı. Aynı yöntemle ‘dijital kurultay’ toplamanın yolları da aranmalıdır.

Muhalefet partileri erken seçime her anlamda hazırsa müstakbel Cumhurbaşkanı adayı da belirlenmiş demektir. Oysa doğru olan şey ‘birkaç kişinin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tespit etmesi’ değil, mümkün olan en geniş katılımla Cumhurbaşkanı adayımızı belirlemektir.

Adaylar, birkaç ekibin güç mücadelesi içinde dışa kapalı olarak belirlenemez. Gençlik ve kadın kolları başta olmak üzere parti emekçileri de aday gösterebilmeli. “Sen beni seç, ben seni seçeyim” anlayışına son verilmelidir.

Onlarca mesleğin yok olacağı bir dönemdeyiz. İşsizlikle nasıl mücadele edileceği, eğitimin ve sağlığın tamamen ücretsiz olacağı bir adil düzenin nasıl kurulacağı ortaya konularak, iktidarla farkın altı çizilmeli.

Yazının Devamını Oku

Aşı, ticari ürün değildir

21 Mayıs 2020
'Aşı insanlık malıdır’ başlıklı dünkü yazınız vesilesiyle aşılar hakkındaki genel kanaatimi özetledim.

BİR: Aşılar halk sağlığının ‘en önemli’ koruyucu uygulamalarından biridir.

İKİ: Aşılar, bunları sadece kazanç sağlamak için üreten ‘şirketlerin’ ve onlarla işbirliği içinde olan bazı ‘vakıfların’ inisiyatif ve insaflarına bırakılmaması gereken, bazıları ‘stratejik’ öneme sahip ürünlerdir. Bunlar sermayeye teslim edilerek tatlı kârlar için yatırım aracına dönüştürülemez.

ÜÇ: Bazı ortak hususiyetleri olsa bile hiçbir aşı diğeri ile kıyaslanamaz, tümü aynı kategoride değerlendirilemez. Her birinin ayrı endikasyonu vardır, bazıları toplumun tamamına, bazıları özel risk gruplarına, bazıları özel durumlarda uygulanır. Tek bir şirketin bile 41+14 aşısı olduğunu, bunların hepsini herkese yaptırmak isteyebileceklerini unutmayalım.

DÖRT: Aşıların üretimi hükümetin denetimindeki ‘resmi’ bir kuruluş (Hıfzıssıhha gibi) tarafından yapılmalı ve herkes için ücretsiz olmalıdır. İnsanlar, aşıların ticari ürün olmadığından emin olmalıdır.

BEŞ: Hangi aşıların ‘stratejik önemi’ olduğu ve aşıların endikasyonları, her bir aşı için ayrı ayrı ‘bağımsız bilim kurulları tarafından’ belirlenmelidir.

Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

‘Aşı insanlık malıdır’

20 Mayıs 2020
Dünya çapında 120 civarında aşı çalışması var. Bunların 10-15’i de önde gidiyor. Yine bu sütunlarda duyurmuştuk, önde gidenlerden biri de Almanya’da Prof.Dr. Uğur Şahin ve eşi Doçent Dr. Özlem Türeci’nin kurucu ortaklarından olduğu BionTech firması. Çinli Fosun Pharma’nın ABD’li Pfizer ile geliştirdiği aşının insanlar üzerinde denenmesine başlandı. Keza Oxford’daki araştırmada da epey yol alındı. Türkiye’de çalışmalar var.

Ama aşı bulunmakla bitmiyor. Büyük yatırım gerekiyor. Üretimi ve ülkelere satışı/dağıtımı kolay değil. Dolayısıyla bir yandan aşı haberi beklerken, bir taraftan ikinci ve üçüncü safhalar için kavga başladı bile.

Avrupa’nın en büyük ilaç şirketi Sanofi, ABD ile bir ön anlaşma yaparak, aşının ilk olarak Amerikalılara yapılmasının önünü açtı. ABD hükümeti riskleri paylaşma konusunda yatırım yaptığı için ön siparişte de en büyük hakka sahip. Bu da gösteriyor ki üstü örtülü bir kavga sürüyor. Merkel’in bir süre önce aşı için Avrupa’da 7.5 milyar Euro toplaması boşuna değil. Buna ilaveten de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier art arda verdikleri demeçlerde‚ aşının bir insanlık malı olduğunu işaret ettiler. Umarız bu çağrıya diğer ülkeler katılır da aşıya ulaşılabilirliğin önündeki engeller kalkar.

GÜNÜN SÖZÜ
“180 defa olsa da tekrar etmek çok güzeldir.” (Osmanlı atasözü)

VATANDAŞ AKLINI BAŞINA TOPLAMALI

AVCILAR’dan bir dostumuz telefon etti ve “Bu insanlar ne zaman akıllı olacak” diye yakındı... Gördüğü vahim durumu yazmamızı istedi.

Bir polis kontrolünde, durdurulan bir aracın içinden dört kişi çıkmış. Her şey kural dışıymış. Yani sosyal mesafe kuralı yokmuş. Dördü de alkollü, ikisi de ayrıca uyuşturucu çekmiş. Maske var mı yok mu diye sormaya da gerek yok. Karakola götürülmüşler. Yolda denetime çıkan görevli polisler kendi şubelerinin amirlerine bilgi vermişler. Onlardan aldıkları talimat uyarınca, önce sosyal mesafeyi bozmaktan üç, sokağa çıkma yasağına uymamaktan da bin olmak üzere toplam dört bin lira ceza yazılmış hepsine. Ayrıca sürücüye ayrı işlem yapılmış, ehliyeti alınmış, araba da karakola çekilmiş.

Dostumuz diyor ki

Yazının Devamını Oku

Atatürk’ü andılar

19 Mayıs 2020
Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda bildiri yayınlayan STK’lardan anlamlı bazı sözler:

“PEN Türkiye olarak, 19 Mayıs 2020 101 pare top atışıyla, âdet yerini bulsun diye kutlanacağına, keşke 101 pare özgürlükle, demokrasiyle, tam bağımsızlık anlayışıyla, sosyal hukuk devletiyle ve asla vazgeçmeyeceğimiz, varlığımızın en temel güvencesi olan laiklik içinde kutlansaydı diyoruz!”

İKKB koordinatörü Nazan Moroğlu diyor ki: “İçinden geçmekte olduğumuz bu zor günlerde el ele verdiğimizde Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi mirası olarak bıraktığı ‘aklın’ ve ‘bilimin’ yol göstericiliğinde, Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerine kararlılıkla sahip çıkacağız.”

ATATÜRK’Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN
“19 Mayıs 1919, yenilmiş, zedelenmiş, yorgun ve fakir düşmüş bir halkın vatanını sahiplenerek geleceğini yeniden kurmaya giriştiği gündür.”

‘BANDIRMA’ SAMSUN’DA

İBB’nin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı için hazırlatmış olduğu ‘Yüzyılın Rotası’ isimli sanal Bandırma Vapuru, önceki gün İstanbul’dan hareketinden sonra dün Samsun’a vardı. Projede baştan Cide olmasına karşın İnebolu yer almamıştı. Bu durumun köşemizde yer almasından sonra CHP harekete geçti. Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, rotada İnebolu’nun da yer alması için AKP’li İnebolu Belediyesi’nden yeterli bilgi sağlayamayınca kendisi İnebolu’ya giderek video çekimi yaptı ve İnebolu’nun tarihi ve Kurtuluş Savaşı’ndaki önemi projede yer aldı.

Kuleli Lisesi öğrencilerinin 1963 yılında Dolmabahçe statındaki (Vodafone) gösterilerinden bir an. Dursun Gürler

BU HOCANIN TORPİLİ KİMDİR

Yazının Devamını Oku

Kenevir lobilerine dikkat

15 Mayıs 2020
Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu’nun (IFAP) kuruluş tarihi olan 14 Mayıs, 1984 yılından bu yana her yıl ‘Dünya Çiftçiler Günü’ olarak kutlanıyor.

Tarım, Türkiye’de toplam işgücünün üçte birinin geçim kaynağı olan ve toplumun her kesimini ilgilendiren stratejik bir sektör. COVID-19 ile birlikte dünya genelinde yaşanan iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı, açlık ve yoksulluk, gıda güvenliği ve olağanüstü sağlık problemleri gibi pek çok küresel sorunla karşı karşıya olacağımız döneme giriyoruz.

Burada konumuz kenevir olmalı. Ne yazık ki, pek başarılı bir durumumuz yok.

Kenevir üzerinde yıllardır çalışan ASAM Kendir Enstitüsü Başkanı Dr. Erdem Ulaş’a ‘Çiftçiler Günü’nde kenevirin dünyadaki üretimini sorduk. Rakamlar bizi korkuttu!

“Aylardır uyarılarımızı yapıp tarımın önemine dikkat çekiyor ve projeler geliştiriyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Dünya, Tarım 1.0’dan bugün Tarım 4.0’a geldi. Teknolojik tarım, dikine tarım, indoor tarım, seracılık, roboti tarım derken dünya yeni bir hal alıyor. 2020 yılı ile birlikte ‘mucize bitki’ kenevir, tarımın en önde gelen bitkisi olacaktır. Dünyada 255 bin hektar kenevir ekiliyor, tohum üretimi de 600 bin ton civarındadır. Kenevir lobileri çığ gibi büyüyor. Başta ABD olmak üzere, Kanada, Almanya, Avustralya, İsrail, Hollanda ve Fransa’da üretim sahaları süratle oluşturulup, her geçen gün üretim alanları aktarılıyor. ABD ekim alanlarını yüzde 150 arttırdı, biyodizel, biyokütle ile elektrik üretimi, biyopolimer, yemek ürünleri, CBD yağı, kenevir kozmetik ürünleri, kanvas-kenevir tekstil ürünleri üzerine yeni çalışmalar yapıyor. Tarım alanlarının yüzde 6’sına kenevir ekerek ülkenin tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak ve tüm taşıtların petrol giderlerini kenevirden biyodizel üretme yöntemiyle çözecek araştırmalar yapmaktadır.

İsrail de tıbbi kenevir üretimi için yaptığı Ar-Ge’ler neticesinde büyük mesafe aldı, Türkiye’de 2030 yılında köye dönüş projesi kapsamı içerisinde kenevir ile ölçek ekonomisi 100 milyar dolarlık bir pazara sahip olacak bir potansiyeli var.

Kanada’da kenevir ekimi 100 bin hektara ulaştı. CBD ve tıbbi alanda kullanımları ile alakalı yasal düzenlemeleri yapıldı, yemek ürünlerinde kullanımı için (hamburger-pizza-ekmek vs) 2.5 milyar dolarlık bir pazarın öngörüldüğü bildirildi. Avustralya’da ‘hemp food’ üretimini yaygınlaştırıyor. Hollanda’da ekim ve üretim yüzde 200 arttırıldı. Romanya’ya 1 laboratuvar ve 1 işleme tesisi kurdu. Tarımsal ürünler de Avrupa lideri olan Hollanda yeni Ar-Ge üsleri kurmak kaydıyla kenevir türlerinin gen kodlarını araştırmaya başladı. Almanya’da tıbbi kenevir talebine yetişilemiyor. Almanya AB’yi komşu (Yunanistan İskeçe ve Bulgaristan’da) ülkelerde ekim yaptırmak üzere fonluyor. İlaç kodeksinde değişiklik yaparak CBD’li ilaçların önünü açtı.

Almanya yeni nesil otomobillerinde özellikle kaporta ve koruma barlarında kenevir bazlı ürünleri kullanmaya karar verdi. Tıbbı kenevir ürünlerinden 2025 yılında 71 milyar dolarlık bir pazar bekleniyor. Avusturya ekim alanlarını arttırdı, Almanya’ya 22 ton kenevir çiçeği satışı yaptı. Fransa’da 60 bin dönüm kenevir ekimi yapılıyor. Pazar için ekim sahalarını arttırıp, yemek endüstrisi, inşaat malzemeleri ve selülozu yüksek sak ve lifler üzerinde araştırmalarını devam ediyor.”

Yazının Devamını Oku

‘İnebolu’suz olmaz

14 Mayıs 2020
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın salgın nedeniyle ‘sönük’ geçmesini istemeyen CHP, vatandaşlar için internetten takip edilebilecek olan ‘Yüzyılın Rotası’ adını verdiği sanal ‘Bandırma Vapuru’ projesi geliştirdi.

Projeye göre Atatürk’ün İstanbul’dan Samsun’a yolculuğu, tarihi gerçekliğine uyularak sanal ortamda vatandaşlara sunulacak.

Seyit Torun’un yürüttüğü proje 16-19 Mayıs arasında ‘yüzyilinrotasi.com’ adresinden gerçekleştirilecek.

Ekrem İmamoğlu’nun 16 Mayıs’ta saat 12.00’de siteden yapacağı konuşmayla sanal Bandırma Vapuru İstanbul’dan uğurlanacak. Vapur daha sonra tarihi gerçekliğine uygun olarak Kastamonu Cide ve Sinop’ta mola verecek. Cide’den Samsun’a gidecek vapur. Burada “İnebolu nerede?” diye sormak gerekiyor. İnebolu’suz böyle bir etkinlik yapılabilir mi?

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da” dediği, Milli Mücadele’nin kalbi olan, 11 Şubat 1924’te ‘beyaz şeritli’ İstiklal Madalyası alan bu tarihi ilçe nasıl göz ardı ediliyor? Onun adı ‘Yiğit İnebolu’dur. Bu konuyu hatırlatmak isteriz:

Kurtuluş Savaşı mücadelesi sırasında işgal ordularının el koyduğu Osmanlı’nın silah ve cephanesi, İstanbul Boğazı’ndan (Akmerkez’in bulunduğu bölgeden) Arnavutköy sahilinden bin bir güçlükle tekne ve takalara yüklenerek İnebolu’ya getirilmiş ve kayıklarla sahile boşaltılmıştır. Bu ‘kutsal emanetler’ elden ele, yaşlı-genç, çocuk-kadın demeden, omuzlarda ve kağnılarla, İnebolu-Kür–Seydiler–Kastamonu yolu ile bağımsızlık savaşı veren Kuva-yı Milliye güçlerine, Ankara’ya ulaştırılmıştır.

İNEBOLU ÜZERİNDEN SAMSUN

Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul 17 Mayıs 1919 tarihinde İnebolu’ya 19 Mayıs 1919 tarihinde de Samsun’a ulaşmıştır. İnebolu’nun Milli Mücadele’deki tarihi önemi nedeniyle İnebolu’da 26 Nisan 2019 tarihinde Amiral Cem Gürdeniz, CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Dr. Orhan Çekiç, Dr. Mehmet Perinçek ve Rusya Federasyonu Başkatibi Alexander Sotniçenko’nun katılımıyla gerçekleştirilen, yurtiçi ve yurtdışında çok ses getiren panelde, ‘Atatürk’ün Lenin’e yazdığı tarih mektup’ ve Sovyet Rusya’sından İnebolu’ya getirilen cephane, mühimmat ve diğer yardımlar konusunda İnebolu’nun Milli Mücadele’deki rolünü anlatılmıştı. (Mustafa Kemal, Lenin’e Milli Mücadele desteği için 26 Nisan 1920 tarihinde o tarihi mektubu yazmıştır.)

Üç günlük

Yazının Devamını Oku