Yalçın Bayer

CHP inisiyatif almalıdır

25 Temmuz 2020
CHP kurultayında AB ile görüşmelerde bir madde var; aslında Türkiye buna çekince koydu...

Yani yerel yönetimlerin özerklik şartı... CHP’li bir grup delege, CHP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda inisiyatif almasını ve bir proje geliştirmesini istedi.

‘ÖZERKLİK ŞARTI’

Önergede özetle şöyle deniliyor: “Avrupa Birliği’nin en temel ilkesi üye ülkelerin sınırlarının değişmezliğidir. Avrupa Birliği’nde halklar aynı ülke içinde birlikte kardeşçe yaşamaktadırlar, biz de yaşayabiliriz. CHP yetkili kurul kararlarıyla, seçim bildirgeleriyle Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceyi kaldıracağı taahhüdünde bulunagelmiştir. Türkiye iç barışını sağlamak, birlikteliğini pekiştirmek için demokrasiyi güçlendirmek gerekir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın hayata geçirilmesine çalışmalıdır görüşündeyiz. Önerilerin kurultayda görüşülüp karara bağlanmasını arz ve teklif ederiz.”

ASIL AMAÇ NE?

Bu Kurultayın amacı Kılıçdaroğlu’nun yeniden Genel Başkan seçilmesini garanti etmek olamaz.

Bu görüş üzerinde ittifak sağlayan birçok delege var. Burada bir soru ortaya çıkıyor. 37. Kurultay’ın ‘anti-demokratik bir yaklaşımla, halksız, üyesiz, örgütsüz ve sadece seçim odaklı olarak, pandemi koşullarında’ yapılmasının asıl nedeni nedir? Görünen o ki, asıl amaç kurultay değil, çok yakın gelecekte yapılacak olan ‘Parti Programı’ değişiklikleri olabilir. ‘Altı Ok’taki ilkelere bir müdahale mi yapılacak, asıl endişe bu!..

Yazının Devamını Oku

Tarihte bugün güzel bir gün

24 Temmuz 2020
ATATÜRKÇÜ Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkezi, 24 Temmuz’da imzalanan Lozan Antlaşması’yla ilgili anlamlı bir açıklama yaptı ve “Lozan karşıtlığı bölücü, gerici, işbirlikçi, cemaatçi, tarikatçı, PKK ve FETÖ’cü vb yapılanmalara göz yummaktır” dedi. ADD’nin açıklaması özetle şöyle:

“Lozan, Cumhuriyetimizin ve milletimizin dayandığı en güçlü siyasi ve hukuki temeldir. Bu temelle oynamak, Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılması ve yıkılmasıdır. Milletimizin ayrıştırılması, kamplaştırılması ve kutuplaştırılmasıdır. Buna izin vermeyeceğiz. Lozan karşıtlarının yürüttüğü, sinsi politikalara seyirci kalmadık, kalmayacağız.

Lozan’ın 97. yıldönümünde Büyük Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün, milli kahramanlarımızın, devrim ve demokrasi şehitlerimizin manevi huzurlarında ve milletimizin önünde bir kez daha ant içiyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyetimizin çağdaş niteliklerine, Lozan’a ve milletimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Uyarıyoruz: Lozan karşıtlığı, Sevr yandaşlığıdır. Atatürk’ün kurduğu milli devletin tasfiyesidir. Orta çağ karanlığına teslim olmaktır. Hilafet ve saltanat heveslilerine biat etmektir. Bu emperyal oyunlara karşı, herkesi dikkatli olmaya; yurttaşlık sorumluluğu ile yasal ve demokratik yollarla mücadeleye çağırıyoruz.”

(ADD Genel Merkezi’nde bu akşam bir Lozan etkinliği yapılacak.)

UNUTMA!

1. DÜNYA Savaşı’nın ardından Sevr Anlaşması’yla neredeyse yok edilmek istenen ülke, verdiği Kurtuluş Savaşı’yla Mondros’un yerine Mudanya’yı, Sevr’in yerine Lozan’ı getirmiştir.

24 Temmuz 1923- Günümüz Türkiyesi’nin sınırlarının çizildiği Lozan Antlaşması imzalandı.

24 Temmuz 1950- Gazeteciler Cemiyeti, sansürün kaldırılışını Basın Bayramı ilan etti.

Yazının Devamını Oku

‘Şipşak kurultay partiye zarar verecek’

23 Temmuz 2020
CHP Genel Merkez yönetiminin “Onur üyeleri isterlerse kurultaya katılabilecekler” diyerek yaptığı sözcük oyunlarıyla delegelerle temas edemeyecekleri, kürsüyü-konuşmaları çıplak gözle görüp izleyemeyecekleri ayrı bir alanda onur üyelerini toplama taktiği partinin ağır toplarını haklı olarak kızdırmış durumda.

Milletvekili iken CHP’nin en çalışkan isimlerinden olan Umut Oran, 5 yıldır vekil olmasa da çalışmayı hiç bırakmadı. Partisi CHP ve Türkiye’nin karşılaştığı sorunların çözümü için sürekli ortak akıl vurgusuyla çözümler üreten Eski Genel Başkan Yardımcısı ve eski Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı olan, bir dönem Deniz Baykal’ın karşına genel başkan adayı olarak çıkan Umut Oran da kurultayın onur üyesi olmasına rağmen 37. olağan kurultaya giremeyecek olan isimlerden birisi.

Bu duruma tepki gösteren Umut Oran, şu açıklamayı yaptı:

“CHP’nin tüm içeriği ‘açılış-seçimler-kapanış’ olan bir kurultaya gitmesi çok yanlış. Delegeleri de önemsizleştiren ‘şipşak kurultay’ ısrarı partiye tahmin edilemeyecek kadar zarar verme kabiliyetindedir. Mevcut koşullarda neredeyse hiçbir üyenin kendisini delegelere tanıtamayacağı ve aday olmak için gereken imzaları asla toplayamayacağı bir kurultayın bugüne kadar biriken sorunları arşa çıkaracağı bilinmelidir. Kurultaydan beklenebilecek bir ‘yapısal çözüm’ yoktur. Korona salgınının ortasında, hiçbir önemli konuyu konuşmadan kurultay yapma ısrarının sebebi ne olabilir? Bu sorunun ‘fırsattan istifade’ etmek dışında bir sebebi görünmemektedir. Davet edilmediğim, konuşma hakkım olmayan bir kurultaya katılmayı doğru bulmuyorum. Demokrasicilik oyununun parçası olmayacağım. Adaylığım da söz konusu olmayacaktır. Mevcut CHP üst yönetimini kendi yanlışlarıyla baş başa bırakıp, tarihin herkes hakkında vereceği hükmü beklemeyi uygun görüyorum. Kimsenin kuşkusu olmasın, daha iyi bir Türkiye için daha güçlü bir CHP’yi yaratacağız. CHP içindeki bu değişimi de er ya da geç yapma azim ve kararlılığıyla çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

‘DEĞİŞİMDEN KORKMAYALIM’

ESKİ Kadıköy Belediye Başkanı Av. Aykurt Nuhoğlu, ‘Toplumcu Düşünce’ dergisinde CHP kurultayı için diyor ki: “Çok fazla sorunumuz var. Bu güne kadar mevcut parti yönetimi başarı gösterememiştir. Gerçekten sorunların çözülmesini ve demokratik bir refah toplumu olmak istiyorsak, kurultayda ülkemizin sorunlarını konuşalım. Gelecekle ilişkili kararlar alalım ve toplumla paylaşalım. Gücünüz ve fikir üretiminiz yoksa sizi teslimiyete götürür. Karşıtlığın yarattığı çaresizlik tek başına iktidar olmaya yeter mi? Sol ve sosyal demokrasinin halkın desteğini aldığı dönemler değişim dönemleridir. Değişimden korkmayalım.”

GÜNÜN SÖZÜ

“İSTANBUL Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüttür. Bu sözden caymayalım. Şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyelim. İstanbul Sözleşmesi yaşatır.”     TÜSİAD

 ‘Askeri hastaneler bir ihtiyaçtır’

Yazının Devamını Oku

CHP’nin geleceği üzerine yorumlar

22 Temmuz 2020
CHP kurultayında hedefte MYK üyeleri var. Pandemi koşullarında yapılacak olan ve üyelerin-halkın katılımına kapalı olacak CHP kurultayı tepki çekmeye devam ediyor. CHP’lilerin büyük bir kısmı bu ‘olağanüstü’ koşullarda kurultay ısrarının arkasında normal koşullarda yapılacak bir kurultayda seçilemeyecek MYK üyelerinin olduğunu düşünüyor.

Özellikle bu kararın arkasında Oğuz Kaan Salıcı, Aykut Erdoğan, Seyit Torun, Veli Ağbaba, Bülent Kuşoğlu, Tuncay Özkan ve Yıldırım Kaya’nın olduğu iddia ediliyor. CHP’deki her gelişmenin gerisinde her zamanki gibi Erdoğan Toprak’ın isminin ortaya çıkması şaşırtıcı değil. CHP’yi Ali Babacan ve Abdullah Gül ekibine uygun hale getirme görevinin de Toprak’ta odaklandığı konuşuluyor. Toprak’ın ilk adımını İBB’de genel sekreter atamasında yaptığı ileri sürülmüştü. Genel sekreterin CHP’nin değil Gül ve Babacan ekibinin temsilcisi olduğu savunuluyor... Bu bakımdan delegenin yapacağı tercih sadece CHP’nin değil Türkiye’nin de geleceğine yön verecek. Gül ve Babacan ekibinin gücü de ortaya çıkmış olacak.

‘İŞTE KURULTAY OYUNLARI’

CHP PM üyeliği adaylarında İstanbul’da kurultaya üç gün kala, hâlâ ‘Genel başkan dışında kimseye imza verilmeyecek’ kararı nedeniyle hiçbir delegeden imza alınamamasının sıkıntısı sürüyor.

Pandemi koşullarında Ankara’da gidip imza için delegelerin peşinde koşmaları CHP’nin hiçbir kurultayında yaşanmayan bir durum olarak nitelendiriliyor.

İl başkanlarının Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde yer alacak isimlerden istemediklerini çizecekleri, yerine örgütten gelen isimlere yer verecekleri konuşuluyor.

Kurultay ısrarı nedeniyle salgına yakalanabileceklerin sorumlusu kim olacak, Genel Başkan mı, MYK üyeleri mi?

İBB’DE CHP ‘MUHALEFETİ’ UNUTTU

CHP İBB

Yazının Devamını Oku

Koltuk mu ülke sevdası mı

21 Temmuz 2020
“Bu kadar yetkili bir CHP Genel Başkanı sorumluluk ve risk üstlenir mi” diye soruyoruz. Bunun cevabını, geçen cumadan kalan bölüme eski milletvekili ve siyasi partiler ve seçim hukuku uzmanı Sabri Ergül yanıt veriyor: “Onur üyeleri salona alınmayacak, genel başkan izni olmadan imza verilmeyecek, kurultay divan başkanı atanacak, blok liste olacak, Genel başkan anahtar liste yapacak. Medyada genel başkan yardımcılarının sözleri, demeçleri haftalardır yayınlanacak ve bu antidemokratik, hukuk dışı uygulamalar kamuoyunda, sosyal medyada, partililerde büyük tepkilere neden olacak ve genel başkan bütün bunları bilmeyecek!

Bu mümkün mü?

Böyle bir hal, genel merkezde genel başkan için her gün ‘pembe basın bülteni’ mi basıyor dedikodularına neden olmaz mı? Bu genel başkana saygısızlık olmaz mı?

Genel başkanlar düşüncelerini, taleplerini ve yapacaklarını özgüvenle ve aracısız söyler ve yazarlar. Sayın genel başkandan da beklenen budur!”

KURNAZ YÖNETİCİLER

Bu hukuki tespitlerden sonra ‘CHP’ye ve hukuk disiplini’ne mensubiyeti yarım yüzyılı bulmuş sade partili ve bir yurttaş olarak kurultayla ilgili görüşünü şöyle açıklıyor Ergül: “CHP’nin Atatürk’le, yüzyıllık onurlu mücadelesiyle oluşmuş ve çelikleşmiş ‘ahlakı, aklı, vicdanı’ hâlâ ayaktadır; en yüksek organı kurultayı da ‘onay noteri’ değildir.

CHP kurultay üyelerinin, genel merkezdeki kimi ‘kurnaz’ yöneticilerin, ‘Koltuk mu, ülke mi?’ konusunda ne düşündüklerini, neyi, nasıl yapmak istediklerini, genel başkanı adeta ‘kutsayıp, tekleştirerek’ öyle bir genel başkan yaratıp onun eteğinde seçilme gayretlerini anlayacak ve illerdeki partilerin temsilcileri sıfatıyla kendilerine düşen görevin gereğini özgürce, çekinmeden yapacak yüreği, ‘aklı ve vicdanı’ tarih boyunca hep var olagelmiştir.

Kurultaya giderken kurultay üyelerine yapılan baskılar, kurultayda neler yapılmak isteneceğinin göstergesi değil midir? Medyada görüyoruz. Kurultay üyelerine ‘ikbal vaatleri’, olmadı ‘imzasına, oyuna ipotek’, daha olmadı tek genel başkan adayı, ‘tek adam, tek blok liste’ kumpası tezgâhlanacak endişelerini yansıtan sosyal medya haberleri; az sayıdaki dost kalemlerin uyarıları; dileriz, aklı ve hukuku egemen kılar, makule dönüşü sağlar.

ÇARŞAF MI, BLOK MU

Yazının Devamını Oku

Aşı için 170 firma yarışıyor

17 Temmuz 2020
Covid-19 virüsüne karşı etkili bir aşı geliştirme çalışmaları da dünyanın dört bir yanında hummalı şekilde devam ediyor.

Dünya Sağlık Teşkilatı’na göre, Sars-CoV-2 virüsüne karşı 170’i aşkın aşı geliştirme çalışması var. Türkiye de bu yarışa dahil. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre, çalışmalar Rusya ile ortaklaşa yürütülüyor. Dünyada 170’i aşkın çalışma var ama bunların 10-15 kadarı önde gidiyor. Nefes nefese bir yarış var bu alanda. Bu belki de bugüne kadar görülmemiş bir yarış. Çünkü aşının bulunmasıyla sadece insanlığa hizmet edilmiş olunmayacak, milyarlarca dolarların döndüğü bir sektörde en önde olunacak. Salı günü bu konuda umut verici yeni bir haber yayıldı dünyaya. ABD’de biyoteknoloji firması Moderna, geliştirdiği aşının bir ve ikinci adımlarda etkin sonuçlar alındığını duyurdu. Temmuz sonunda 30 bin gönüllü ile üçüncü adıma geçileceğini açıkladı. Moderna test sonuçlarını dünyanın en önemli ve saygın tıp dergilerinden ‘New England Journal of Medicine’de yayınladı. İngilizce bilenler, doktorlar, meraklılar ‘An mRNA Vaccine against SARS-CoV-2—Preliminary Report’ başlığıyla 14 Temmuz’daki araştırmayı tüm detaylarıyla okuyabilirler.

Moderna’nın geliştirdiği ‘mRNA-1273’ isimli aşı adayı, önce 18-55 yaş arası sağlıklı 45 kişide 25, 100 ve 250 mikrogram dozlarda denenmiş. 2’nci fazda 600 kişi üzerinde 50 ve 100 mikrogram dozda deneniyor. Temmuz sonundan itibaren ise 30 bin kişi üzerinde denenmeye başlanacak. Almanya’da Prof. Dr. Uğur Şahin ile eşinin kurucusu olduğu BionTech ile Amerikan Pfizer’de ‘BNT162b1’ adını verdikleri aşı adayını ABD’de deniyorlar. 1 ve 2’nci adımda umut verici sonuçlar almışlar. MedRxiv.org isimli sitede yayınladılar aldıkları sonuçları. Onlar da temmuz sonundan itibaren 3’üncü adıma geçecekler. Türkiye’nin de ortaklaşa çalıştığı Rusya’daki aşı çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiği belirtiliyor. Oxford Üniversitesi’nin ilaç firması AstraZeneca ile ayrıca Çinli Sinovac firmasının çalışmalarının da olumlu yönde ilerlediğini, kısa süre içinde 3’ncü adıma geçecekleri duyuruldu. Tüm bu gelişmeler en azından koronavirüsünün insanların hayatını altüst günlerde yüreklere su serpiyor sanırız.

GÜNÜN SÖZÜ

“DÜNYANIN en meşhur iki cümlesi: ‘I love you’ ve ‘Made in China’. İkisinin de garantisi yok!”  H. KARAMAN

CHP, hukuk, demokrasi ama...İNATLAŞMA KURULTAYI SAKATLAR

25-26 Temmuz’da yapılacak CHP kurultayı ile ilgili medyada da yer bulan tartışmalı konuları ve hukuki durumu siyasi partiler ve seçim hukuku uzmanı olan ve CHP milletvekilliği de yapmış Sabri Ergül’e sormak gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun tavrını nasıl değerlendiriyor? İlginç tespitler yapıyor Ergül:

“Millet ittifakının kurulması ve güçlendirilerek sürdürülmesi Türkiye için, iç barışımız, huzurumuz ve demokrasimiz için yaşamsal önemdedir. Bu konuda katkısı olan başta Kılıçdaroğlu olmak üzere genel başkanları, partilerin yöneticilerini kutlamak gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun nötr lisan-ı hali, ketumiyeti, dar kadroculuğu bu olayda işe yaramıştır denilebilir. Kabulde zorlansak da Türkiye’de siyasi partiler ‘tek adam’ partileri olmuştur ve maalesef CHP’de bu klasmandadır!”

- Peki, hukuki durum nedir?

Yazının Devamını Oku

Saros’a nasıl kıyılır?

16 Temmuz 2020
Saros Körfezi yine gündemde ve vatandaş ile devlet yine mahkemelik! Vatandaş bir doğa güzelliğini koruma derdindeyken, devlet de bu doğa güzelliğine “Doğalgaz dolum tesisleri yapacağım!” iddiasıyla yok etme çabası içerisinde! Bu konulara girmeden önce istedim ki her iki taraf da Saros Körfezi’ni bir güzel tanısın ve kararlar bundan sonra alınsın.

Ünlü deniz araştırmacısı Kaptan Cousteau’nun “Bugüne kadar gördüğüm en güzel deniz” dediği, Marmara Bölgesi’nde Trakya’nın güneybatı kıyısında bir girinti olan ve Ege Denizi’nin kuzeydoğu kesiminde yer alan Saros Körfezi, ülkemizin Patara ve Side’den sonraki en büyük ve geniş kumsalına sahiptir. Keşan-Enez sınırları içerisindedir.

Trakya kıyıları genelde kumul olup körfez dönemeci tarafları taşlık ve ormanlıktır. Bu ormanlar Milli Parklar Müdürlüğü’nün kontrolü altındadır. Enez’den körfezin içlerine doğru girildikçe de kumsal alanlar yerini, ormanlık ve taşlık sahillere bırakır. Gökçetepe buna güzel bir örnektir.

Kaş göz arasında BOTAŞ’ın boru hattı döşeme girişimine başlaması doğaya ihanettir.  Hilmi DİNÇER Öğretmen, yazar (Keşan)

SANDIKSIZ, ADAYSIZ DEMOKRASİ OLUR MU?

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda geçen pazar günü İBB CHP grup başkanvekilliği, yönetimi ve ihtisas komisyonu için ‘sözde’ seçim yapıldı. Kurultay öncesinde, demokrasi adına ‘seçim’ yöntemi çoğu üyeyi endişelendirdi. Peki ‘seçim’ nasıl oldu? Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu birlikte içeri girdiler! Kaftancıoğlu “Doğan Subaşı (Beylikdüzü) grup başkanvekili olarak 2. dönem adayımızdır” diyerek grup yönetim listesini açıkladı. Sivaslı Genel Sekreter Can Akın Çağlar geldikten sonra 4 Sivaslı üyenin (Mesut Kösedağı, İnan Güney, Gülsüm Polat ve Gencay Özcan) yönetime alınması ilginç karşılandı.

Kaftancıoğlu, ardından komisyon üyeliklerinin listesini de okudu ve sözde seçim böylece bitti! Demek ki CHP’de demokrasi böyle olacak artık. Kurultayda da benzer tabloyu göreceğiz. ‘Güç’ ele geçirilince demokrasi hak getire oluyor.

Ne denir, yok aslında birbirimizden farkımız!

CHP tüzüğünde seçimin nasıl yapılacağı açık! Kapalı oylama, açık tasnif. Seçim öncesi ya da sonrası lehte ve aleyhte konuşma ne yazık ki olmadı. Buna ne denir:

Yazının Devamını Oku

Tek adam CHP’si mi?

15 Temmuz 2020
CHP’nin 25-26 Temmuz’da yapılacak 37. kurultayı; zamanı, yeri ve genel merkezin yasa ve tüzük dışı uygulamaları nedeniyle/iddialarıyla tartışılmaya devam ediyor.

CHP’de önemli görevler yapmış duayenler ile genel merkeze muhalefet edenlerin eleştirileri, talepleri şöyle özetlenebilir:

“Salonun sahibi Bilkent Üniversitesi Rektörü’nün açıkladığı resmi belge ve projelerde salonun kullanım alanı 2 bin metrekaredir, Bilim Kurulu’nun belirlediği pandemi koşullarına göre salonda 900 kişi bulunabilecektir.

- Kurultayda oy kullanma hakkına sahip kurultay üyesi sayısı 1362’dir. Onur üyeleri, medya mensupları, idari, teknik görevliler, güvenlik elemanları ile içecek-yiyecek servisi çalışanları dahil salonda en az 2 bin kişi bulunacaktır. Pandeminin resmen belirlenen kurallarına uymamanın yaratacağı sonuçların sorumluluğunu kim üstlenir? Kurultay ilerdeki bir zamanda, uygun yer ve koşullarda yapılmalıdır.

- Yerel seçimlerde ‘millet ittifakı’nın kurulmuş olması başarıdır ve bu ittifak yeni bileşenleriyle güçlendirilmeli ve sürdürülmelidir. ‘Cumhur ittifakı’nın kaybetmesini, ‘millet ittifakı’nın ve CHP’nin kazanmasını sağlayan başlıca faktörlerin a) milletin kamplara bölünmesi, b) işsizlik ve pahalılık, c) huzur ve güven yokluğu, d) Kürt kökenli seçmenlerin özellikle CHP adaylarına oy vermeleri olduğu kabul edilerek birçok bileşeni olan yerel seçimler başarısı sadece genel merkez yöneticilerine indirgenmemeli ve de kendi makamlarının korunmasına tahvil edilmeye çalışılmamalı, tek adamlığa heveslenilmemelidir.

 ONUR ÜYELERİNE SAYGISIZLIK

CHP tüzüğünün ‘kurultay üyeleri’ni sayan 46. maddesi: ‘a) Genel başkan, PM üyeleri ve milletvekilleri doğal üye, b) il kongrelerinde milletvekilli sayısının iki katı olarak belirlenen seçilmiş üye, c) geçmişte genel başkanlık, bakanlık, milletvekilliği, PM üyeliği yapanlar, onur üyesidir’ hükmünü getirmiştir.

Devşirilmeden önce ‘CHP kapatılmalı, vakıf yapılmalı’ diyen şimdinin CHP Genel Başkan Yardımcısı ‘Salon küçük, onur üyelerini bu kurultaya almayacağız’ diyerek daha başta hukuka, tüzüğe, demokratik kurallara uymayacaklarını ilan ile vakıf yapmayı beceremedikleri ‘CHP’yi tek adam CHP’si yapacağız’ demiş oluyor!

CHP’de siyaset yapmış, önemli hizmetlerde bulunmuş, halen de her şeyi ile CHP’ye hizmet eden kurultay onur üyeleri olan

Yazının Devamını Oku