YUKARIDA asılı başlık Del Bosque’ye... Herkes gibi ben de Beşiktaş’ın antrenör seçiminde Del Bosque eniyisi, kariyeri üst seviyelerde diye dile getirmiştim. Bir acabam vardı.
Bu adamın R.Madrid dışında hiçbir deneyimi yoktu. Bir takımın adamı olmak uzun seneler alır, iyi de gider.
Kariyer, eskide kazanılmış lakaptır. Beşiktaş’ta ne yaptı, ben size söyleyeyim. Beceremedi beceriksiz. Sahaya sürdüğü takımın, kulübesinde oturan oyuncuları hep daha iyi.
Sezon başından beri bu inadından vazgeçmedi. Dün akşamki oyuna bağlayayım istiyorum. Maça gelirken, Pancu ile Ahmed Hassan’ın mutlaka oynayacağını düşünüyordum. İkisi de yine yanında kulübede. Maç zora girip ikisini alıyorsan, demek ki kurtarıcıların bunlar. Be mubarek oynat. Niye baştan oynatmazsın? Baştan oynat, baştan kurtar.
Öbür oyunculara da fazla uzanmadan hemen senin hemşehrine geleyim. Senin hemşehrinde iş yok. İlk aldığında bu ‘sahte okey’ demiştim. Hakikaten öyle. Haa iyi bir sol ayağı var. Fena da futbolcu olmayabilir. Ama Beşiktaş’ın futbolcusu değil. Yabancı oyuncu Beşiktaş’ı bir yerden alır, bir yere götürür. Ama bu kendisini bile taşıyamıyor. Kalır mısın, gider misin bilmem. Giderken bavulla gidilir, ama hemşehrini de götür.
Fırsat kaçtı
Dün akşamki oyunda, bir şeyin daha farkına vardım. İlerisi iyi, geleceği çok büyük oyuncuları, fazla abartıyoruz. Buna ben de dahilim. İbrahim Akın’ı aldık, sahanın içinden çıkardık, altın tepsiye koyduk. 3 maçtır İbrahim’i ara ki bulasın. Futbol değil, saklambaç oynuyor. Beşiktaş 1-0 önde. Öyle bir gol kaçırdı ki maç orada biterdi. Demek ki, fazla büyütmemek lazım. Zamana teslim olmak en iyisi.
Maçın hakemi, bana göre Beşiktaş’ın bir penaltısını yedi, bitirdi. Oturduğum yerden pozisyonun ceza sahası içinde olduğunu gördüm. Eğer öyleyse penaltı, dışarıda ise penaltı değil. Ama benim ülkemin takımları maçlarını içeride oynarken, Portekizli hakem sevmem. Deplasmanda oynamak isterim. Çünkü Portekizli hakemler, seyirciden hiçbir zaman etkilenmez.
Beşiktaş, ayağına gelen fırsatı tepti diyemiyorum. Bu kısa boylu turnuvanın Parma’da oynanacak son ayağı var. Beşiktaş, parçalı bulutlu top oynayan takım. Yazı da geliyor, tura da . O gün için Parma’yı gidip, Parma’da yenebilir. Ama bu ayağa kadar gelen fırsatı kaçırmak hoş olmadı. Vasıflı oyuncuları kullanmayıp, vasıfsızlarla iş görmek Del Bosque’nin yaratıcılığı olsa gerek. Beşiktaş’ın bu hale gelmesinde de bana göre, ana fikir bu. İyi futbolcu ile oynamak, iyi futbol takımı olmaktır. Fatih, diye bir kardeş oynuyor. Yenilen golün nasıl olduğunu banttan seyretsin. Müdahale etmiyor, refakat ediyor. Bu tip oyuncularla büyük takım nasıl olunur?