Gün sonunda saha avantajı, hocasız kalan F.Bahçe’de... Kalan üç maç da ‘bir sizden bir bizden’ gider mi acaba? İki taraf da son karşılaşmadaki beşleriyle başladı maça... G.Saray çılgın tempoyla atak yaparken, Obradoviç yüksek tempolu, fazla top kullanmalı tarzını evine saklıyor olacak ki, kontrollüydü.
Basket faullerle sonuçlanan ataklarla 5. dakikada 21-8 öne geçti ev sahibi... F.Bahçe skorerlerini yavaştan devreye sokarken, Cimbom 28-16’yla geçti ilk çeyreği... 2. çeyrekte G.Saray’ın akışkanlığını sağlayan Sinan kenara alınınca, F.Bahçe Kleiza ile oyuna tutundu.
Mimar Sinan!
ATAMAN’ın gaz kesip sete oturma hatasını; Obradoviç cin gibi değerlendirdi. Arroyo oyunda olmayınca gevşeyen G.Saray savunması arasından Oğuz’la çıkardıkları sayılarla farkı eritip gittiler odaya: 40-38. 3. çeyrekte maç kör dövüşüne döndürdü adeta...
Skor 47-47’de kilitlendi. Alan savunmalarına karşı atanın kazanacağı mahalle arası görünümlü oyunda top kayıpları havada uçuştu. Arroyo pilotajında, Erceg’le pota altını kullanmayı akıl eden Cimbom son çeyreğe 61-49 önde girdi.
Son 7 dakikada 66-55 G.Saray öndeyken, 3. anonsla duran oyunda 2. teknik faulden Obradoviç’in diskalifiye edilmesi ortamı gerdi.
Kriz dakikalarını sakin geçen, Markoishvili sayıları ve Sinan Güler’in smaçlarıyla süsleyen sarı kırmızılılar, umutlarını Ülker Sports Arena’ya taşımayı başardı.
Hem yazar hem de yönetmen olarak iyi iş çıkardı. İki tarafı keskin bıçak ‘ev sahibi olgusunu’ nalıncı keseri gibi tarafına yonttu. Seyirciyi çileden çıkarıp yanlışa sürükleyecek hareketlerden kaçındı. Fenerbahçe, Galatasaray’ın olası maç başı gazını kesmek için Bjelica, Ömer ve Zoriç’li savunma ağırlıklı alışılmışın dışında bir beşle başladı.
Hakem üçlüsü, beklendiği gibi son maçta çalınmayan faulleri çalarak ‘kontrol bizde’ görüntüsü verdiler. İlk yarıda Zoriç faulleri dörtledi. Fenerbahçe gömülü savunmayı delme yollarını bulamazken, Cimbom da Kanarya’nın alan savunması karşısında dış şut sokamadı. Son maçın yıldızı Markoishvili demirleri döverken, Erceg içeriden dışarıdan yarattığı sayılarla ilk çeyreği 15-13 ev sahibine yazdı. İkinci çeyreğe kenardan gelen Ender ve Melih Mahmutoğlu karşılıklı imza attılar.
Sabreden derviş
BJELICA güzel sayılarıyla Fenerbahçe’yi maçtan koparmadı ve odaya 36-34’le gidildi. Gürcü sayı makinesi Markoishvili, meğer ikinci yarıyı bekliyormuş. Onun peş peşe üçlükleriyle atak yapan ev sahibine Fenerbahçe, geç ısınan Bogdanoviç’le karşılık verdi. Ataman faullerini üçleyen Arroyo’yu yanına alınca Fenerbahçe, kendini toparlayarak çeyreği 55-55 beraberliğe getirdi.
Uzun süre Arroyo’suz oynanan son çeyrekte F.Bahçe boş atışları sokamayıp, top kayıplarını rekor seviyelere çıkartırken, Cenk Akyol şık ve can alıcı sayılarıyla takımını başarıya taşıyan adam oldu.
Ev sahibi Fenerbahçe Ülker, tarifeyi değiştirmeme kararlığıyla başladı maça... Ama sert cevize çarptı. İlk beşler ilk maçla aynıydı. Farklı olan çekingenliğinden sıyrılmış Cimbom’un akıllı seçimle, pota altını kullanarak yüksek tempolu hücum etmeyi tercih etmesiydi. Hücumda eksilme pahasına Ömer Onan’ı Bogdanoviç’le değiştirip Arroyo’nın baskılı savunmasına veren koç Obradoviç duruma zamanında müdahale etti.
ARENA FARKI
Markoishvili ve Arroyo’nun üçlük isabetleriyle ilk çeyrek 18-13 Galatasaray lehine geçildi. Taraflar kora korda birbirine üstünlük sağlayamayınca 34-34 berabere gittiler odaya...
Son çeyreğe 56-53 önde giren G.Saray, hiç geri adım atmayan direnciyle maç kaybetme paniğine çoktan sokmuştu ev sahibini... Ama muazzam aleyhte tezahürat etkisiyle çalınan ve çalınmayan düdüklerle karışık pozisyonlara hep Kadıköy’lü yorumlar gelince seri 2-0 olarak Abdi İpekçi’ye taşındı.
ObraKadabra tüm sezonun akıllı basketbolunun semeresini ilk maçta aldı. Üstelikte sayı adamları Bogdanovic ve Kleiza’dan fazla katkı alamadığı akşamda. Banvit serisinde değişken savunmadan şikâyetçi olan Ataman bu kez gömülü ama sert F.Bahçe savunmasıyla baş etmekte zorlandı. Maça 7-0’lık seriyle hızlı başladı Kanarya. G.Saray 5 dakikada 4 üçlük kaçırırken hücum ribauntlarından sağladığı 2. toplara Furkan’la sahada kaldı. Cenk ve Ender’in üçlükleriyle farkı eritirken, Emir’in spektaküler üçlüğüyle çeyrek 26-14 F.Bahçe’nin oldu.
ZORIC KOLAYLAŞTIRDI
CİMBOM 12’de 5 üçlük sokarken F.Bahçe hızlı tempo ve özelikle Zoric ve Oğuz’la çember altı olumlu kullanımıyla üstünlüğünü sürdürdü. Ev sahibi 52-35’le odaya gitti.Cimbom 2. yarıya 6-0’lık atakla başlayınca maç renklenir gibi olduysa da McCalebb ve Emir, Aslan’ın alandan adama dönüşen savunmasına dalışlarla farkın eritilmesine müsaade etmediler.
66-51’le girilen son çeyrekte Oğuz faulleri dörtleyip kenarda kalınca Zoric tek başına kaldı pota altında. Son çeyreklerin takımı Fenerbahçe tökezlemeden dakikaları eriterek ilk maçı 19 sayı farkla aldı.
Hedefimiz Yunan mucizesini yaratan bu ikiliyle Türk Kulüpler Basketbolunu uçurmak.‘Duda’ lakaplı Dusan Ivkovic koçların koçu olarak bilinir. Kupa beyi Obradovic’in de koçudur. OBRA kupa krallığında DUDA’yı her ne kadar katlasa(32-18)da 73 yaşında ki delikanlının bakalım eline su dökebilecek mi? Obra-Kadabra dedik bu sene ama Fenerbahçe’de daha evvel gittiği ilk sene Avrupa Şampiyonu yaptığı 4 takımda gösterdiği başarıyı bu yıl gösteremedi. Ivkovic ise yılı nadasta geçirdi. Yardımcısı Aquilara’yı artçı gönderdi Anadolu Efes’e şimdi kendi sahalara çıkıyor. DUDA’nın kaderi biraz da koç ve yıldız oyuncu öğütme merkezi Anadolu Efes yönetimiyle alakalı.
Prestroyka mahsülleri
Fenerbahçe’de Obradovic genel menajerliğe Benetton’da beraber çalıştığı İtalyan Maurizio Gherardini’yi getirerek kendi takımını kuruyor. Bakalım bu maya Fenerbahçe kulislerinde tutacak mı yoksa ekşimeler yaşanacak mı? Her iki koç da komşu ünlü Yunanistan mağmasında Şampiyonluklar yaşadılar ama burası da Bizans. Demir perde yıkılıp basketbolda YUGOLAR saltanatı bitene kadar ikisi de efsane Partizan’ın kızıl yıldızlarıydılar. Dünya’ya yayılan efsane basketbolcular Divac’lar, Dalipagic’ler vb. niceleri hep onların ekolünden yetiştiler. Avrupa’yı beşik gibi sallayan Yugoslav Milli takımının Obradovic oyuncusu/koçu Ivkovic ise asık suratlı otoriter simge koçuydu.
Keskin sirkeler
Hem FİBA Avrupa Başkanı hem Türkiye Basketbol Federasyonu başkanı olma kurgusu yalan olan Turgay Demirel kendisi kenara çekilmeyeceğine göre Spor Bakanı bu çarpık şekle el koyarak gereğini bir an evvel yapmalıdır. Yoksa Avrupa ve Kadınlar Dünya Şampiyonası sırasında patlayacak” haksız rekabet, bağlanmış maçlar”skandallarının önünü alamayız. Doğrusunu, etik olanı Avrupa FİBA Başkanı seçildiğinde George Vassilakopoulos, Yunanistan Federasyon Başkanlığını hemen devrederek yapmıştı. Şenes Erzik UEFA 1.Asbaşkanı olduğu halde neden Türk Futbol Federasyonu Başkanı adayı dahi olmuyor.Çünkü etik değil.Turgay beyin ihtirasları ulusal ayıba dönüşmeden ket vuracak akil bir yönetici aranıyor.
FİBA parke dışı
FİBA ve ULEB kediyle köpek gibi düşmandırlar. Sebep; Çıkar çatışması. Bu ikiliden ULEB çıkarken FİBA düşüştedir. Kırılma noktası 1992 Barcelona Olimpiyatlarında “profesyonel ve amatör kavramlarının birleştirilerek” NBA oyuncularının Milli Takımlarda oynayabilmelerine olanak tanınmasıyla tam profesyonelleşen Avrupa Basketbolunda FİBA’nın son kullanım tarihi dolmuştur. Kulüpler biz hariç 19 ülkede ULEB(Avrupa Kulüpler Birliği) çatısı altında örgütlenerek FİBA ve onun ülkelerde ki uzantısı Federasyonların hâkimiyetine son verdiler. Euroleague ve Eurocup gibi baba kupalar ve tabii bunların tüm gelirleri ULEB’indir. FİBA’nın elinde kupa kalmadı. İflas ediyor demem ondandır
Yol ver geçelimTurgay beyin Devletin cebinden bol keseden ödediği WİLDCARD paraları ve sırtımıza yüklenen, herkesin köşe bucak kaçtığı, Dünya Kupaları masraflarıyla ayakta zor durur FİBA. Cem Karaca’nın Nazım Hikmet’ten mülhem “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkında..ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında” şarkısındaki ironide olduğu gibi kulüplerimiz yirmi yıldır “farkında olmalarına rağmen FİBA ajanı Turgay beyin baskısıyla kafalarını kaldırıp bir türlü “özelleşemiyorlar” Federasyon idari ve sportif hiç alakası olmamasına rağmen KULÜPLERİN maçlarından ve lisanslarından haraç alır.
El çektirilmeli
Dernekler Kanununa göre amatör statüde yönetilen onlarca milyon dolarlık basketbol şubeleri futbol kulüpleri Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın “sırtındaki kambur olmaktan” ancak ticari bağımsız Kulüpler Birliği çatısını çatarak kurtulurlar. Bunun için yeniden yapılanmaya rıza gösterecek, hatta ön ayak olacak Başkan seçilmelidir.Bu başkanın FİBA’ya hiçbir gönül ve şekil bağı olmamalıdır.Dolayısıyla bu başkan Turgay Bey ve onun havarilerinden biri de olamaz.Harun Erdenay da olamaz. Çünkü FİBA Avrupa Yönetim Kurulundadır. Sözün özü; Turgay bey vazgeçsin bu sevdadan.
Banvit, G.Saray savunmaya oturmadan Rowland’ın dalışlarıyla biten hızlı hücumlarıyla,17-13 misafirler lehine geçilen ilk çeyrekte maça hakim olmaya çalışırken; Sinan’ın yarattığı enerji ve şık Arroyo sayılarıyla Cimbom buna müsaade etmedi. 2. çeyrekte Aslan için her şey rayında giderken Ataman, vurup geçecekken, sayı adamları Arroyo, Sinan ve Erceg’i yanına oturtunca Banvit kendine geldi. Maç da lehlerine burada kırıldı. Baskılı savunmanın semeresini görerek odaya 34-31’le gittiler.
Arroyo yetmedi
Markoishvili savunmasıyla Mejia’yı kilitlemeye çalışırken, kenarda soğutulmuş Erceg bir türlü oyuna giremedi. Rowland-Sinan düellosu şekline dönüşen 3. çeyrekte ekstra adam Markovic “Beni neden oynatmıyorsun hocam” der gibi koyduğu katkıyla 55-50 öne taşıdı Banvit’i. “Son çeyrek şeytanı” Arroyo’nun gayreti yetmedi. Simmons ve Mejia sayılarıyla düşlerini İstanbul’a taşımayı başardı Banvit...
Yolu açık olsun. Artık 22 yıllık gri geçmişinden konuşmadan, biz önümüze bakalım. Şimdi onun ticari rakibi görüp kuruluşuna mani olduğu “Kulüpler Birliği”ni bir hafta, on gün içinde kurup sezona yetiştirecek yeni bir başkan seçmek lazım. Türk Havayolları’nın isim sahibi olmasına rağmen Euroleague Final Four’larını yıllardır evimizden seyretmemizin sorumlusu Turgay Bey artık olmadığına göre, Türk Basketbolu’nun “özelleştirilmesi” ivedi gerçekleştirilmelidir. Aman ha! Turgay Bey’in “Akbulut modeli” kendi adamını getirip, elini ayağını basketbolumuza sokmaya devam veya eş zamanlı “iki işi de götürme” tuzaklarına düşmeyelim.
KARABULUTLAR
İKİ başkanlığı birlikte yürütmek, usulüne de sporun etiğine de uymaz. Olacak olsa Platini, Fransa Futbol Federasyonu Başkanı kalırdı. Eylülde İspanya’da Avrupa Şampiyonası’nın ve bizde yapılacak Kadınlar Dünya Şampiyonası’nın organizatörü FIBA’nın Başkanı ve Türkiye Basketbol Federasyonu başkanı aynı kişi. Cümle aleme kepaze oluruz. Şike, adam kayırma, hakem tayinleri, fikstür ayarlamalarında ki dedikoduyu varın hesap edin. Yerine veliaht atama, “Harun (Erdenay)’u getir karun ol” duyumları alıyorum. Efendi ve fakat gamsız çocuktur. Fakat basketbol üst yönetimini beceremez. Sevgili Harun’a çok yazık olur. Basketbola takır takır, Dünya bazında iş kavgası yapacak, tuttuğunu koparacak adam lazım.
ABARTMAMAK GEREKYENİ seçilecek Federasyon Başkanı, “Devletin profesyonel basketboldan çekilmesini sağlayacak“ yeniden yapılanmayı uygulamaya koyacak adam olmalıdır. Federasyon Başkanı değil, “Basketbolu kurtaracak adam” seçeceğiz aslında. Derhal yapılması gereken tek vuruş var; Devlet ile profesyonel basketbolun yollarını ayırmak....
Avrupa’da bizden başka 19 ülkede olduğu gibi, NBA gibi bağımsız, ticari yapıda, Kulüpler Birliği kurulacak. Gelirleri ve giderleri kendilerine ait olacak. Kendi Ligleri’nin tüm ticari haklarına sahip olarak Devlet eline bakmadan gelişimlerini kendileri ayarlayacaklar. Yıllardır harcadıkları milyonlarca dolarlar, Devletin fahri memuru Federasyon Başkanı’nın iki dudağı arasında çarçur olmayacak.