Ünal Özüak

Şuta tapan çarpılır!

25 Ağustos 2014
DÜNYA Kupası’nın başlamasına bir hafta kala Milli Takım’ın hazırlık karnesi iç açıcı değil.

24 turnuva takımının hazırlık maçları değerlendirmesinde sonuncu olduk. 8 de 1 yüzde 14’le bizden daha kötüsü yok. Yıllardır basketbolumuza musallat olan kötü alışkanlık ve algılamaları hala aşamadık. Ataman “karamsar değilim” diyor ama aksaklıkları gideremezse olacak. Özürlerimiz:
A. Çok fazla, hatta usandırıcı şekilde pick&roll’e (perdele devril) dayalı hücum sistemi içerisinde oynuyoruz. Pota altını kalabalık tutan savunmalara karşı devrilen uzun, özellikle Ömer Aşık ya hücum faulü yapıyor ya da yürüme. Üstelikte hiç alışık olmadı şekilde alından potayla karşı karşıya kalıyor. Denk düşerse bir iki fantezi sayı atarsın ama böyle maç kazanılmaz. Uzunlar birbirlerine perde koyarak sürekli boyalı alanda kalmalı.
B. Hücum şeklimiz “spacing” /sete yerleştiklerinde oyunculara bire bir imkânı yaratacak şekilde birbirlerine mesafeli olmalarını sağlamalı. Hazırlık maçlarında katlarda sürekli birbirlerine toslayıp durdular. Uzunlar dışarıya perde yaptıklarında kendi adamını da beraberinde getirdiğinden zaten top sürme becerisi yüksek olmayan oyun kurucular tuzaklara düşüyor topu erken tutup hücumu kilitliyorlar. Çift perdeden atıcı çıkartana kadar mevsimler geçiyor.

70’İ AŞMAK YETMEZ
BOŞ alanda savunma dönmeden kolay sayı bulma“transition”oynayıp şut veya içeri yüklenerek kolay sayı bulmak amentümüz olmalı. Sete set kaldığımızda; 70 sayılık psikolojik saplantı ötesi; reel ön koşul haline gelen maç kazanabilme barajını aşamıyoruz. Uzunlarımızda koşabildiğine göre; mutlaka yüksek ritmde “koş, koş, at” oynamalıyız. Aman burada ki ‘at’tan, ‘savur’ anlaşılmasın. Uzunların trailer/takipçi geldikleri, fast break kanallarının sağlı sollu doldurulduğu ne güzel formatlar vardır. Yeteneksiz D’Arjanton tv yorumcularının yarattığı ters algılamayla “isabet duasına” çıkarak “21” oynamayı bırakında; adam gibi basketbol oynayın. Bu arada Enes Kanter ve Ersan İlyasova’yı çok arayacağız. Onlar olsaydı madalya garantiydi. Şimdi gruptan çıkmak bile sıkıntılı.

Yazının Devamını Oku

Asayiş berkemal

17 Ağustos 2014
BASKETBOL Milli Takımı için her şey yolunda değil ama girebilir.

Tarifsiz kederlere bürünmenin alemi yok. Şanslı grup ve çapraz eşleşmeye sahip olduğumuz Dünya Şampiyonası’na giderayak ev sahibi ve favori İspanya ile kafa kafaya maç oynayınca koç Ataman “Madalya beklentimiz yok” modundan çıkmıştır.
Hani biz, ABD ve İspanya’nın arkasından dünyanın 3. büyük basketbol ülkesi değil miydik? Neden madalya şansımız olmasın? Yenildiğimiz dört hazırlık karşılaşması eksiğimizin pota altını oynayacak oyunculara ihtiyacımız olduğunu gözler önüne serdi. Mevcut uzunlar; Ömer, Oğuz, Barış Hersek, Kerem Gönlüm, Furkan oraları beceremediklerinden sevmiyorlar. Basketbolumuzun pivot(5) ve oyun kurucu bölgelerinin (1), ligde kombine yabancı oyunculara ipotekli oluşu, haliyle milli takıma olumsuz yansıyor.
‘Yoksulluğun Efendisi’ Ataman farkı işte bu noktada devreye girmeli. İş gene Ataman’ın Galatasaray’dan beri çok matah sandığı ‘hilal şeklinde dizilip dışarıdan şut savurmaya’ kalmamalı. Çünkü hem attırmıyorlar hem de istikrarlı atıcımız yok. İzahtan vareste bu şekilde tüm rebound’lar rakibin oluyor.

ATAMAN, DÖRT KISADAN VAZGEÇ!
Cenk Akyol’un eline bakan takım istediği kadar, dört kısaya dönüp intihar savunması yapsın, Emir Pledznic’i 4 numara oynatıp fantazi arasın, maalesef bu platformda ‘maç kazanamaz’. İki uzunlu beş milli takımızın vazgeçilmezidir. Asgari dünya standardı yüzde 40 içerden, yüzde 60 dışarıdan sayı üretmektir. Bu kapasiten yoksa “Madem yüzme bilmiyordun neden çıktın kavağa” diye sorarlar adama. Kapasiten var da kullanmıyorsan o daha da fena.
Enes Kanter’in belki bu hafta gelecek olması çok güzel haber. Pota altındaki kalın adam ihtiyacını karşılar. Takımın yumuşak karnı rebound’ları da dengeler. 4 numarada Barış Hersek, 2’de Emir Pledznic, 1’de Ender Aslan yerlerinin hakkını veren performans vermeye başladılar.

Yazının Devamını Oku

Aslan parçaları

10 Ağustos 2014
MÜJDELER olsun! Hunharca harcanan Dev Adam’lardan 15 sene sonra mükemmel bir kuşak yakaladık.

Egemen, Berk, Tolga, Oğulcan, Furkan, Ege, Ayberk, Okben, Metehan, Yiğit, Kadir, Doğuş altın jenerasyon. Bu fidan gibi aslan parçaları yaz aylarında harikalar yaratıp, Avrupa’nın tozunu attılar. Fedakâr, kolaya kaçmayan kulüplerde yetiştiler. 60 gün beraber çalışıp gururumuz oldular. Uyguladığı yenilikçi taktikler, saldırgan savunma prensibi, enerjisi ve kusursuzu isteyen idealizmi ile şampiyonluk kazanan takımın karakterini oluşturan no-name koçları Ömer Uğurata,”Bu jenerasyonun (94-97) potansiyeli çok daha fazla. 25-30 kişilik bir milli takım potansiyeline sahip ve onlar, Dünya Şampiyonası’na Avrupa Şampiyonu olarak katılacaklar” diyor.

Parayı seçen kim?

Başkasının her başarısına nane olan, “5+1 yabancı oyuncu uygulamasıyla”gençlerin yolunu tıkayan çalışan Federasyon Başkanı Demirel bakın ne diyor: “Türk oyuncuların oynaması için bir takım kurallar koymuştuk. Onların bu süreleri iyi değerlendireceğini ve sorumluluk alarak çalışabileceklerini düşündük. Genç oyuncuların sahada oynayacakları süreleri kurallarla en azından garanti altına almaya çalıştık. Son zamanlarda gördük ki garanti süreler, genç oyuncuların motivasyonunu yükseltmek yerine azaltıyor, çalışmalarını artıracağı yerde tembelliğe sevk ediyordu. Garanti kontratları görüp, oynayamayacaklarını bile bile parayı tercih ettiklerini gördük. Açıkçası bu, istediğimiz bir durum değildi. Bundan sonraki süreçte yetenekli çocuklar, ligimizde yabancı oyuncuların fazla olduğunu görerek, daha çok çalışma ve gayret etme yolunu seçecekler. Hiçbir kulüp belki de kendileriyle uzun süreli sözleşme yapma mecburiyetinde kalmayacak. Böylece haklarını daha çok çalışarak kendileri kazanacak. Federasyonun kurallarının arkasına saklanmak ve çalışmaktan vazgeçmek gibi bir seçenekleri kalmayacak.”

Milli katliamdır

Demirel saçma ötesi hikâye anlatıyor. Derdi imanı sürekli değişen yabancılardan alacağı lisans har(a)cı. Euroleague’e katılanların dışındaki kulüpleri üçüncü sınıf lejyoner mezarlığına döndürmeleri ‘Milli Basketbol Katliamıdır’. Ay sonunda, yabancı serbest olan İspanya, Yunanistan, Sırbistan, Fransa’yı bizimkiyle karşılaştıracağız.Umarım farkı fark ederiz.

Yazının Devamını Oku

Bormio laneti!

4 Ağustos 2014
SALON çocuklarını çayıra salarsan olacağı budur! Yıllardır milli takımın Bormio kondisyon kamplarında olagelen sakatlıkların bu yılki kurbanı Birkan Batuk oldu maalesef...

Malum mitolojik yarı tanrı Achilles’i topuğundan tutup daldırdılar kuvvet iksirine... Tek zayıf yeri orası kaldığından ancak oradan okla vurarak öldürebildiler onu... Gergi teli gibidir tendon, kaçıp yukarılara gider ve topuk düşer. Ameliyatı zor, iyileşme süreci uzundur.
Bormio sonrası aynı kaza (!) 2010’da Engin Atsür’ün başına geldi. Hala toparlanamadı. 2011’de A Milli Basketbol Takımı kampında Kerem Gönlüm sağ diz ön çarpraz bağlarını kopardı. En güzel zamanını parkeden uzakta yaşadı. Bunlar tamamen görülen kazalardır. Modern zamanların güç geliştirme sloganı şudur; Salonda olan salonda kalır. Salon fizik şartlarında oynayan sporcuların fizik güçlendirilmesi de salonda yapılıyor artık... Artık dediğim en az 20 senedir.

FARKINI GÖRELİM ATAMAN

TANJEVIC’in hazırlık döneminde yenile yenile “ders almaları” vardı. Ergin Ataman da “ışık” alıyor. Şimdiden bildik mazeretleri sıralamaya başladı. ”İlk hazırlık maçında önemli oyuncularının forma giymediğini” ifade eden Ataman, “Bormio’daki 10 günlük hazırlık kampından sonra dağdan indik. Çok yorucu bir yolculuktan sonra buraya geldik. Hava değişimi hepimizi çok etkilemiş durumda... Belçika takımı ise 2015 Avrupa Şampiyonası elemeleri öncesi son hazırlık maçını yaptı. Onlar çok daha sert ve tempoluydu. Ama özellikle maçın ikinci devresinde buna karşılık vermeyi başardık ve 12 sayı ile geriye düştüğümüz maçta eşitliği yakaladık” diye konuştu.
Hazır olun sıradaki mazeret, “Bormio’da halter bastık eller sertleşti şutlar girmedi” olacaktır. Sen ve Ufuk Sarıca atanınca, “Mazeretler, onurlu yenilgiler” dönemi bitti diye çok sevindik. Bence Turgay Demirel yönetiminin kısır döngüsünden çık ve söyleminle, eylemlerinle fark yarat Ataman... Günün sonunda Turgay Bey kulüplerin fedakarlıklarıyla yaratılan alt yapı başarılarına sarılıp bir 20 sene daha yerini korur. “Buyrun istediğiniz koçu da getirdim” diye seni aslanlara atar...

Yazının Devamını Oku

Kızlar küme düştü

30 Temmuz 2014
BEN istemez miyim şeker gibi bayram yazısı yazmak...

Ancak aptal yerine konmaya dayanamıyor, göz yumamıyor, ister istemez bayramlık ağzımı açıyorum. Portekiz’in Matosinhos kentinde gerçekleştirilen FIBA Genç Kızlar Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda kaybettiğimiz 7 maçtan sonra A Ligi’nde kalmamız son iki maçı da kazanmamıza bağlıydı. Ne var ki Litvanya’ya yenilip küme düştük. Türk basketbol tarihinde bir ilk bu...
TBF resmi internet sitesi, genç kızların son gün İsveç’i yenmesiyle ilgili haberi, “Kazanarak tamamladılar, 15. oldular” diye veriyor. Belli ki elleri, “Bu takım düştü” yazmaya gitmemiş. Eğer Türkiye, Avrupa’da kadın basketboluna en çok para harcayan iki ülkeden birisi ise mevcut durum, utanç verici durum...

Altı kaval üstü şişhane

GENÇ Kız Milli Takımı, A Ligi’nden, B Ligi’ne düşüyorsa işte o zaman yuh olsun... Binlerce defa yuh olsun... Kadın basketbolumuzun altı kaval, üstü şişhane... Çift zamanlı WNBA yıldızlarını doldurduğumuz takımlarımızın biri şampiyon, diğeri ikinci oldu.
Kulüplerimizin başarısına rağmen iyice yaşlanan milli takımımız, yaz sonu ülkemizde yapılacak Dünya Şampiyonası’nda, “Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç” oynayacak. Federasyon başkanının “Benden sonra kıyamet” tutumu, kadın basketbolunun altını sıfırladı...

Kantarın topuzu kaçtı

AÇIK olun birader. Enes Kanter’in milli takımda oynaması istenmiyorsa, bu açıklanmalı... Milli takımın doktoru Tahsin Beyzadeoğlu, Enes Kanter ile ilgili açıklama yaparak, geçirdiği operasyonun Dünya Şampiyonası’nda oynamasına engel olmadığını ima ediyor.

Yazının Devamını Oku

Fener mi? Galatasaray mı?

27 Temmuz 2014
Cuma günü spor sayfamızda; “Barcelona Suarez’i kadrosuna katarak hücum üçlüsünün değerini 443 milyon Euro’ya yükseltti.

Ancak 100 milyonluk Bale ile 94 milyonluk Ronaldo’nun yanına Dünya Kupası’nın Kolombiyalı gol kralı, 80 milyon Euro’luk James Rodriguez’i monte eden R.Madrid daha etkili olacak gibi” özünde özetlenen nefis bir “Barça mı?Real mi?” değerlendirmesi vardı. Eeee sana ne bundan demeyin. İspanyol futbolunun bu iki devi aynı zamanda ülkelerinin ve Avrupa’nın zirvesinin değişmez iki basketbol takımı. İspanyollar bu güçlü kulüpler sayesinde Milli Takım olarak ta Avrupa ve hatta Dünya basketbolununda zirvesindeler. İster istemez benim aklıma Kanarya mı? Cimbom mu? ezeli rekabet karşılaştırmasını düşürdüler. Dikkat buyurun Aslan mı? Demiyorum zira aslanın kuyruğunda ki karizmasını azıcık tramvay çiğnedi geçen yıl ligde.

Top geçer adam geçmez

Tepeden aşağıya bakalım ezeli rekabete. Futbolunda olduğu gibi ayakları yere basan muhafazakâr transferle, geçen yılın şampiyon kadrosu üzerine pozisyonlara göre eklemeler yapıyor Fenerbahçe ÜLKER. Bogdanovic’lerin Hırvat olanını gönderip Sırp olanını aldı. NBA’e gidenin yerini gelenin doldurması koç Obradovic’in maharetine kalmış. Koçu zorlayacak bir başka konuda Semih’in geri dönüşü. Mission İmposible görev kaseti örneği kendini imha etme sarmalına girmiş pivotu oynatabilecek tek adam görünen koç, Zoric ve Oğuz yanında Semih’i devreye sokarsa sarı lacivert pota altından top geçer adam geçmez.

Fransız ekolü

Kimine göre“onurlu” kimine göre ”naif” final maçına çıkmama kararının artçı şokları sürüyor Galatasaray’da. Basketbollarının Abdülrahim Albayrak’ı Necati Demirkol’un yerine şube başına pop müzik sanatçısı ve öğretmen Candan Erçetin’i getirmeleri izahtan vareste tam anlamıyla; evlere şenlik. Parkede “exercices de français en chansons” yapılıyor olsa amenna. Marko Paşa’sını (Markosvilli) CSKA’ya kaptırıp onların Micov’unu alan Galatasaray; Arrodori ile cezasının durumuna göre boşa çıkabilecek Heckket arasında kaldı. Carlos Arroyo kaldığına göre bu yıl Cimbom’un Lig ve Avrupa kaderini yine o çizecek.

Yazının Devamını Oku

Ümitlerde ümit var

22 Temmuz 2014
BASKETBOL alt yapımız 2 yıldır üst üste AVRUPA ŞAMPİYONU.

Sırasıyla son iki yılda 18 ve 20 yaş gruplarında Avrupa Şampiyonu olduk. Başta ‘parayı bastırıp Amerikalı almak ucuzuna kaçmayıp’ onları yetiştiren KULÜPLER olmak üzere emeği geçenlere şükran borçluyuz.

Bank ısıtmasınlar

Bir de kaş yaparken göz çıkarmayıp, ‘ligleri ikinci sınıf lejyoner yabancı oyuncu cenneti’ne çevirmesek. Anadolu Efes’in bu yıl ki kadrosunda Şampiyonun MVP’si Cedi Osman gene bank ısıtır. Bu yıl sayısı altıya çıkan yabancı oyun kurucu saplantımız yüzünden en yumuşak karnımız gene de guardlarımız oldu. Başarılı alt yapıdan çıkan Kenan Sipahi’yi saymazsak, tek oyun kurucu yok yukarı çıkacak... Altımız tamam darısı A Milli takımın başına. Gecenin en güzel tarafı da çocukların İstiklal Marşı’ndaki coşkusu ve kürsüdeyken ‘Bayrak açın’ diye çırpanmalarıydı.

Yazının Devamını Oku

Sallabol patlar

21 Temmuz 2014
Ergin Ataman, Çeşme başında oyuncularıyla kaynaşırken, pratiğini hiç yaşamadığımız(!), basketbol felsefesini uzun uzun TBF resmi sitesinde anlatmış.

Kitabın yazdığı gibi dört dörtlük.Anlatım şiir kıvamında.Ama bu güne kadar sahada uygulandığını görmek nasip olmadı.Ataman ”Oyun felsefem kulüp ve Mill Takım içinde aynıdır”.Meğerse açılımı şöyleymiş sisteminin;Savunma ağırlıklı bir sistem.Savunmanın mutlaka önem kazandığı, özellikle de boyalı alandan kolay basket vermememiz gereken bir sistem.Hücumda da rakibin temposuna göre,özellikle de zaman zaman oyunu hızlandırmak ve hızlı hücuma gitmek.Ama çoğu zaman da az top kaybederek,hücumdaki alan paylaşımını iyi yapıp, ikili ya da üçlü oyunlarla skor bulabilmek”-Her hangi bir Ataman takımının böyle maç kazandığına tanık olmadım.Hiç rastlamadım ya siz?

Aynası işidir kişinin lafa bakılmaz

Beşiktaş ve Galatasaray’da oynata geldiği “dış atış isabetine dayalı”orta oyununu malum ben kibarca “run&gun/koş koş at” başlığında toplarım.Uluç biraderler (Öcal ve Hıncal ağabeyler) adını SALLABOL koydular. Ataman hücum düzeninde; Her şey dış adamın eline bakar. Nam-ı diğer“hamal” pivotların görevi atıcılara perde koyarak uygun ortamı sağlamaktır.Perdele devril/pick&roll’den kırk yılda bir sayı bulurlarsa ne ala.Hilal şeklinde çemberi alınlarına alırlar ve şutu sallarlar. Milli takım için iyimser olalım; Ataman’ın yıllardır fikriyle zikrini bağdaştıracak ortam bulamadığını kabul edelim. Yıllar sonra nihayet kavuştuğu Milli takımda tüm doğru bildiklerini sahaya ve skora yansıtacağına inanalım.Doğrularını akıl süzgecinden geçirelim.
Nasıl kurulacak bu oyun?

“Basketbol takımı oyun kurucusu kadar güçlüdür” evrensel gerçeğinden yola çıkarak ben size ufak bir liste yapayım, yorumu siz yapın! YUNANİSTAN guardları; Diamantidis, Sloukas,Zizis, Nick Calathes.FRANSA guardları;Tony Parker,Nando de Colo,Thomas Heurtel,Fabien Causeur, Leo Westermann.İSPANYA guardları;Sergio Llull,Sergio Rodriguez,Jose Calderon,Ricky Rubio, Raul Lopez.BİZİMKİLER ise;Doğuş Balbay,Ender Arslan,Mehmet Yağmur,Kerem Tunçeri, Barış Ermiş.Ataman’ın sisteminin satır arasından Tanyevic’le başlayan,medyamızca bilgisizce parlatılan“pata küta savunmalı basketboldan çok Uzak Doğu sporlarını ansıtan göğüs göğüse savaş” bildik modeli çıkıyor ki işte onunla Avrupa 16.cılığına geriledik.
Zorla güzelim oyunu bozamazsınız. Vazgeçin bu demodelikten…

Yazının Devamını Oku