Sloganı “hiçbir zaman yetmez” olan Fenerbahçe ve Partizan’lı Sırp koçu Obradovic’in ise, Mayıs ayında burada yapılacak Final4 katılımını garantiye almak adına, kimsenin gözünün yaşına bakacak hali yoktu. Dixon’u kazanma adına ilk beşte başlattı koç. O da özlenen üçlüklerini yağdırmaya başladı. Eski Kızılyız’lı Guduric’li beş alışılmış Fenerbahçe hücum akıcılığını, pas paylaşma duyarlılığını yansıttı maça. En fazla üçlük attığımız maçın MVP’si Dixon olurken…
Müjde Dixon takıma geri döndü
“Uzunlarını en yüksek oranda asistle topla buluşturan takım Fenerbahçe” bunu coaching başarısı olarak bütün maça yaydı. Wilbekin’in Milli takıma göz kırptığını duymuş olsa gerek Dixon maksimum performans sergiledi. Thompson’ın basit hataları ve havaya giren gardları DYLAN ENNIS olmasa daha ilk çeyrekte vurup geçecek Kızılyıldız’ı oyundan düşürecektik. Playoff hazırlığı anlamında çift gardlı set up’da denedi Obradovic. Tempolu top paylaşımı, her hücumda en az dört oyuncunun topa değmesi, yüzde altmış üçlük yüzdesi Sarı Lacivertlilerin ilk yarıda ki artılarındandı.
Haybeye nümayiş yaptılar
Müslüman Boşnak olduğu için takıma alınmasını protesto ettiği ALEN OMIC’in varlığının kızıştırdığı fanatik Sırp taraftar, artık iddiaları kalmamasına rağmen, ALEKSANDAR NIKOLIC salonunda 2.yarı Obradovic’e küfürlü tezahüratı arttırdılar. Ama ne koç ne de son şampiyon kuru gürültüye pabuç bırakmadı. Fenerbahçe hücum ve savunma dengesini kaybetmeden farkı önce çift hanelere çıkardı daha sonrada arayı açtı. 3.çeyrekte Dixon iyice ısındı. Son çeyrekte 65-41 önde girdiğimiz maçı çoktan kırmıştık. Ev sahibinin “Son çeyrek son gayret” hamlesi de para etmedi. Bu yıl deplasmanlarda iyi maçlar oynayan, kontrollü hücum yaptığı için ligin pozisyon sayısı en düşük takım olan Fenerbahçe’nin Belgrad’da zaman zaman %70’e çıkan, toplamada 24 de14,altı farklı oyuncudan bulduğumuz isabetle yüzde 59 isabet bulması gecenin en güzel ve mutlu bahar için umutları arttıran haberi oldu.
Pırpır kısalarıyla tempoyu yüksek tutarak, Bolden’ın sayıları, ve yüksek dış isabetle coşkulu girdiler oyuna. Ligin en fazla atan, ribaunt alan, hücum ribaunt kralı, koşan takımı Maccabi’nin gazını almakta kısa süre zorlandık.
Her maçta olduğu gibi başlayan beşini komple erken değiştirerek uygun karışımı kenarda buldu koç Obradovic.
Biz demir döverken, Jackson, Kane, Roll atıyor, kaçarsa ribaunt alıp atıyorlar formatına mahkum kaldık. Ta ki saha lideri oyuna gelene kadar...
ŞİFRE TOP PAYLAŞIMI
Gerek CSKA, gerekse Fenerbahçe Doğuş ilk dört sırayı, yani Play-Off’ta saha avantajını eline geçirmenin rahatlığındaydılar. Fenerbahçe Doğuş, Berlin’de uzatmada bu akşamın da hakemi olan Sloven Damir Javor’un üstün gayretiyle kaybettikleri finalden sonra rakibini son üç maçtır yendiği için ayrıca özgüvenliydi.. Ama bu birazda usta koçumuza yansıyıp macera arayışına girince gece tatsız oldu. Oysa ki Fenerbahçe’nin oyun planı; Rodriguez, De Colo, Higgins gibi kısaları ile rakiplerine üstünlük sağlamaya çalışan, müthiş gard rotasyonları olan CSKA’nın temposunu düşürmekti. Ev sahibinin amacı, ortalama 90’ın üzerinde atan CSKA’yı kendisinin kazanma eşiği olan 70’lerde tutmaktı. 18 top kaybıyla zirve yapan Fenerbahçe oyun planına sadık kalamadı. İlk maçta orada uzatmada Nicolo Melli’nin tipiyle kazanan son şampiyon Fenerbahçe ligin en iyi hücum eden takımına karşı Kalinic Veselly, Thompson, Nunnanly, Wannamaker ‘dan oluşan beşle başladı. CSKA boş dönünce maça 9_2’yle önde başladık ama hemen tutundular oyuna. Nunnally ve Wannamaker ile potaya giderek zorladık CSKA savunmasını. VORONTSEVICH ve De Colo üçlükleriyle cevap vererek yakaladılar bizi.. Neyse ki Melli üçlükle durumu dengeledi.
Elden yedi top verdik
Çok top kaybettiğimiz 2.çeyrekte Sergio Rodriguez’de sayı atmaya başladı.. Bizde Jan Veselly ve Nicola Melli,Skoukas yönetiminde verimli oldular. Ancak Cory Higgins savunmamızı delik deşik etti. Othello Hunter dördüncü faulünü alırken oyun gerildi ama bu dinginliğini kaybetmeyen rakibe yaradı. Hızlarını kontrol edemez olduk. %54 üçlük isabeti bulan uzun rakibe karşı tek gardla oynarken hücumda sayı yolları bulmakta çok zorlandık. Top kayıplarımız zirve yaparken isabetimiz yerlerde süründüğünden, ancak çembere dalışlarla oyunda kaldık. Kalinic’i içeride yoğun kullanarak kaçıp gitmelerine izin vermeden, görece krizi fark açılmadan az zararla atlatarak 40_44 geride gittik odaya..
Veselly maça geç ama güçlü geldi..
Zeljko Obradovic’in çırağı Dimitris Itoudis daha fazla açık alan oynama anlayışıyla döndüğü odadan, kararlı ve hırslı Jan Veselly gerçeğiyle karşılaşınca oyuna eşitlik geldi. Sloukas ve Wannamaker yan yana oynamaya başladılar ama top kayıplarımız azalmadı. Uzunlarıyla yaptıkları baskılara çare bulamadık. İkili pota altı perdele devlerimiz etkili olurken oyun “bir sizden bir bizden”e dönerken dış isabette top bizi bir türlü sevemedi. CSKA savunmada içe kapanınca post_up yapan Kalinic’e gün doğdu. Thompson sahne alınca ribaunt alır olduk.
Dere geçilirken at değiştirilmez
58_54 önde girdiğimiz maçın karar çeyreğinde 26 maçta ilk defa yan yana oynayan “Kalinic’in gard oynadığı uzun beşle” sahada kalan Obradovic”ya harru ya merru” dedi.. Ama taktiği ters tepip CSKA 7_0’lık seri yapınca hatasından döndü koç. Ama “too late/rakip uyanmıştı bir kere. Maçı toparlamakta çok zorlandık ama Melli sokmaya başlayınca kendimize geldik. CSKA tüm yıldızlarını seferber ederken biz dar rotasyonda kaldık.3.46 kala VORONTSEVICH 5'de 5’e ulaşan üçlüğünü sokunca oyun aleyhimize döndü. Gecenin adamı eski Gaziantep’li Cory Higgins ve son üçlüğüyle Nando De Colo perdeyi üzerimize kapatırken Melli bu kez bir an evvel unutmak istediğimiz bu gri akşamı kurtaramadı .
Sarunas Jasikevicius koça pek çok tuzak hazırlamıştı. Uzun ve fizikli beşle başladık, fakat son REAL MADRİD maçında ki muhteşem şok başlangıcımıza müsaade etmediler. İlk maçta bize 22 sayı atmış oyun farkındalığı yüksek atıcı gard, #2 oynayan Kevin Pangos gene yoğun kullanımdaydı. Ulanovas ve veteran Jankunas olmak üzere sırtı dönük uzunlarla boyalıya yoğunlaşarak oynayan ev sahibi momentumu eline aldı. Pota altına akıllı yüklenerek 18_7 öne fırladılar. AXEL TOUPANE ve BRANDON DAVIES ile zenginleştirdikleri, onların basketbolunu oynarken ribauntları da verdik. Adam değiştirerek savunma yapmaya dönerek ilk çeyrekte 24_17’yle maçtan kopmadık.
Kaçtılar yakalıyamadık
İtalyanlarımız Datome ve Melli ile oynayarak savunmayı sertleştirip, dış isabet aramaya yöneldik. Zalgiris’in yüksek temposunu düşürdük ama sıcak elleriyle oyunu önde götürüp farkı çift haneli rakama çıkararak açmayı sürdürdüler. Bizse hücumda organize olamadığımızdan sayı bulamaz olduk. . Bu nokta da sakalı kaptırdık. Boyalı alan üstünlüğünü satranç ustası gibi kullanan Sarunas Jasikevicius her karşı taktik uygulamasında başarılı oldu. Gardlarından verim alamayan Obradovic top getirme görevini Nunnanlly’e verecek, birbiriyle yan yana oynamamış beşlerle rotasyon türbülansı yapacak kadar çaresizlik yaşadı. Odaya 40_31geride gittik.
Zor kullanmak oyunu dengeledi
“Savunma agresifliklerini kırmamız gerek” diyen Obradovic, ikinci yarıya çift gardla başladı. Bu kontra sertlik reaksiyonumuz ve asistlerle bulduğumuz sayılarla maça geri geldik. Biz gıdım gıdım yaklaşırken onlar “atıp kaçma” ritmine girdiler. Zalgiris kenarı kontra tam saha baskıyla yanıtladı atağımızı. Serbest atış çizgisinden hiç kaçırmayan ev sahibi sert savunmamız karşısında sayı yollarında tıkandı, saha içi isabet bulamaz oldu. Bu hengameden 58_52 geride çıktık ama son karar çeyreğine söyleyecek sözümüz kaldı.
Sloukas doğum günü hediyesini sona sakladı
Pangos, Guduric eşleşmesinden yakaladığı avantajla etkisini maç son çeyreğinde de sürdürdü. Thompson pota altında atletizmiyle bize katkı verdi ve maçı 60_60 beraberliğe getirdi. Maç akıllı ve sinirine hakim olanın alıp gideceği kora kor şeklini aldı. Bir sizden bir bizden ritmine giren maçta “el ayarı” bekler olduk. Kalinic &Vesely pota altı show’umuz ev sahibi çok üzdü. Biz öne geçince; Zalgiris kararlı sert savunmamız karşısında, dördüncülük elden gidiyor telaşıyla, top kullanmakta çekince yaşar hale geldi. Kalinic eski günlerini hatırlatan performans sergiledi. Sloukas; en kritik yerde sorumluluk alıp üçlük sokup, yerinde sayı ve asistlerle zor geceyi kurtaran adam olurken Fenerbahçe ikili averajı alıp, takip mesafesini 3 maça çıkararak döndü İstanbul’a.
Bugün Fenerbahçe karşısında sarı-kırmızı formanın yaşadıklarını üzülerek izlerken “Yalçın Granit, Şengün Kaplanoğlu, Nur Danişment, Nur Germen ve Orhun Ene”den oluşan, yaşayan yenilmez armada efsane nesiller karması beş, film şeridi gibi gözümün önünden geçti.. Kim bilir onlarda yıllarca zirvede taşıdıkları forma itibarının yerlerde sürünüyor olmasına nasıl kahroluyorlardır. Galatasaraylılar düşürdüler bu duruma Galatasaray’ı. Efsane kaptan Dr.Ali Uras’ın yeğeni kendisi de Galatasaray kaptanı Turgay Demirel Türkiye’yi lejyoner yabancı cennetine çevirerek basketbolumuzun altını oyarken bu çarkın içerisinde oyuncu simsarlarının elinde oyuncak olan “iş bilmez ve fakat statü meraklısı” amiyane tabirle “resmen basketbol topunu bomba diye karakola götürecek” kadar konuya ve spor yönetiminin ancak yaşanarak öğrenilebilecek pratiklerine Fransız hatta Japon, iş adamlıkları dahi su kaldırır, kişilerde şubeyi bitirdiler.Gırtlağa kadar birikmiş borç…Sportif başarı ekside…Tünelin sonu gözükmüyor..
Galatasaray kötü kaderi
Galatasaray Odeabank, Fenerbahçe Doğuş’u iç saha maçlarını oynadığı Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda hiç yenememişti. Sarı-kırmızılı basketbol takımı, 2012 yılında hizmete giren bu salonda Fenerbahçe ile yaptığı 14. lig maçını da kaybetti. Maç başından itibaren ritimsiz seyreden maç skor olarak da ortada gitti geldi ilk yarıda. İkinci yarıda oyun bir hayli sertleşti. Dwight Hardy’nin zorlamalarıyla (toplamda 21 sayı) Galatasaray takibi bırakmadı. Wanamaker ortalarda pek görünmeyince keskin nişancısı Melih’i devreye soktu Obradovic. Galatasaray ev sahibinin top kayıplarından bulduğu kolay atışları sokabilse maçı kıracaktı. Kenardan gelen sayıların yoğunluğu Fenerbahçe kadro derinliğinin mahsulüydü. Yavaş yavaş farkı araya koydu Fenerbahçe. İki tarafta faul hakları dolduğundan serbest atış çizgisine gittiler. “Hardy Fenerbahçe’ye karşı” maçında fark yaratacak oyuncu arayışına girdi taraflar. Thompson, Sloukas ve Kalinic’siz ev sahibi kora korda Galatasaray kısalarının baskısında zorlanırken maç sonu oynamada “el mi yaman ben mi” soluk kesen son çeyreğe 5 sayı önde girdi.
Eski kaptan işi bitirdi
Geçen yıl Galatasaray borç batağından üzüle sıkıla kendini Fenerbahçe’ye atan kaptan Sinan Güler’in sayıları ile bezediği performansı ve oyun kuruculuğunda sakin kalan taraf olan ev sahibi savunma sertliğini kemikleştirerek Galatasaray’a hayat hakkı tanımadı. Madrid’e götürülmeyerek dinlendirilen Sinan Obradovic’e beklediğinden fazlasını verdi. Doğum günü çocuğu Ahmet Düvelioğlu’da en yüksek skorunu attığı (21 sayı)günündeydi. Melli ve Datome’de üçlük bombardımanına katılınca artan farkla beraber, taşıma suyla değirmen döndüren Galatasaray’ın direnci kırıldı. Fenerbahçe ligde ki 16’cı, Galatasaray’a karşı yaptığı 7. resmi maç galibiyetini 20 sayı farkla alırken Galatasaray kendi bilinmezliğine uzandı.
Galatasaray başkanı Mustafa Cengiz biz “ağlak” değiliz parantezi açıp sürekli “enkaz devraldığına” ağlıyor. Tamam tüm başa gelenlerin sorumlusu değil ama çözmek durumunda olan başkan elle tutulur tek bir çözüm önermeden eşeleniyor. Bol konuşuyor ama hiçbir şey söylemiyor.. Görmemişin oğlu olmuş tutmuş kulağını koparmış misali, kendini tutamayıp her kameraya konuşan başkan Cengiz’e birisinin Acto nem verba / konuşma yap demesi gerek. Bütün başkanları topladı hep birlikte bol bol konuştular.
Basketbol ne olacak Başkan?
Basketbolda, maaşlar 3 ay geriden geliyor. Oyuncular antrenmana çıkmıyor. Kırılan kollar artık yene sığmaz oldu. Dedikodu ayyuka çıktı. Şubenin eş sorumluları da başkandan geri kalmıyor. Biri akım derken diğeri ben yokum diyor. Oyuncu ve antrenör menajerleri elinde oyuncak olmuş şube. Yenilmez armadalar “maç kazanamaz armaya dönüşmüş. Avrupa’nın arka kapıları da kapandı. Uyduruk FİBA turnuvalarında dahi yok artık Galatasaray. Türkiye Şampiyonasını izlerken gözlerim boş yere Galatasaray’ı aradı durdu.. Sekiz takım arasında yoktu bir zamanların aslanı. Kuyruğunu tramvay çiğnemiş, yakın bir gelecekte de pek bir yere gelecek gibi gözükmüyor. Kadın takımının, Sırbistan’ın en güçlü kadınları arasında yer alan, Avrupa basketbolunda önemli bir isim olan Marina Maljkovic, dahi mundar ettiniz.
Cak cuk eylem mafiş
Kendine seçilmiş kayyum görevini biçmiş başkan Mustafa Cengiz “devir aldığını söylediği enkazın” zarar tespitini bir türlü bitiremedi. “Dursun gitsin Mustafa hesap yapıp dursun” şeklini aldı olay. Mayıs’a kadar eşelen.. Basketbolun yapacağı daha fazla dip kalmasın.. Sonra seçim yapılsın kim gelirse “gereğini o yapsın” öyle mi sayın Başkan? “Futbol es kaza şampiyon olursa devam yoksa bana müsaade” modunda top çeviriyor Galatasaray başkanı.. Az çok bu işlerden anlayan gayet iyi bilir ki Genel Kurulun ibra ettiği önce ki yönetimin günahı vebali sineye çekilir. Enkaz devraldık oyalamayı bırak da ne olacak bu basketbol şubesinin hali ondan haber ver başkan. “Basket AŞ. Kuracağım sponsor bulacağım..” diyorsun.. Vaat bu vakit ne vakit? Ünal Aysal kuracak 10 Milyon $ verecek. Peh…Ölme eşeğim ölme gör ki sabah olacak. Ne zaman? Annemizin liginde ilk sekize kalıp çeyrek finalde oynayamazsan sponsor seni ne yapsın? Gemiyi batırmadan genel bakım için tersaneye yanaştırmak lazım. Gelecek yılı arzuluyorsan bu yılı patlatmayacaksın.
Final 4'un gediklisi Los Blancos/beyazlar lakaplı İspanyol ekip İstanbul galibiyetini evinde yineleyemeden (büyük sözlerini/palavras) yuttular. Ligin maç başı 73.2 ile en az sayı yiyen takımı Fenerbahçe maç başı 84.7 sayı atan ligin en iyi ikinci takımı Real Madrid’i istediği gibi oynatmayarak, bütün maça yaydığı (toplamda 20 da 13 yüzde 65) mükemmel üçlük isabetiyle “atıp sokarak” kazandı maçı.Üç yıldır birbirlerine ligin zirvesinde değişik üstünlükler sağlayan ve farklı hikayeleri olan maçlar oynayan iki takımdan Fenerbahçe Jan Vesely,Ahmet Düvelioğlu , Nunnanly ,Kalinic ve Kostas ilk beşiyle kafasında skoru düşük tutmak olarak başladı. Real ise koç Pablo LASO tarafından takım liderliği eline teslim edilen Facundo Campazzo, Jaycee CARROLL, ,Santi YUSTA, Anthony RANDOLPH, ve Walter Tavares beşiyle başladı. Tempoyu düşük tutarak uzun süre istediğimizi alarak, Ahmet’in özel gayretiyle, skoru önde götürdük. İlk beş dakikada Real sayı bulamadı.14-2’lik serimizi 4’dk.da kırabildiler. İsabetimiz iyi olsa buldan vurur giderdik. Sakatlığı boyunca boşluğu Walter Tavares tarafından doldurulan Meksikalı pivotları Gustavo Ayon 3.5 aylık ayrılıktan sonra geri dönerek bıraktığı yerden başladı ve Real’in derdine derman olarak ilk çeyrek bitmeden skorun dengelenmesini sağladı. İki tarafında kenardan gelen oyuncuları pek fark yaratamadılar.
Sıcak ellere teşekkürler
Real’in 3 tane dışında bütün sayılarının faul çizgisinden geldiği ilk çeyrek, deneyimli şeytan Rudy Fernandez’in üçlüğü ve tuzak faul yaratmalarıyla 20_20 eşitlikle geçildi.Luka Doncic üçlükleriyle devreye girmeye başlayınca cevap aynen peş peşe Datome’den geldi. Karşılıklı sete sete oturunca 24 saniyeyi doya doya paslaşıp doğru atışı bulan kazanacak şeklini alan oyun bize çalıştı. Biz dışardan onlar pota altından oyuna asıldık. Vesely ve Ahmet faulleri erken üçleyince Thompson’un eline bakar olduk. Bu zaafımızı ve gereksiz top kayıplarımızı değerlendiren ev sahibi ilk kez skor liderliğini ele geçirdi. Aleyhimize La Monica vari yaratma düdüklerle çalınan fauller ritimden çıkardı bizi. Dixon’on 17 m.lik sahra üçlüğü ve Kalinic’in hayat öpücüğü üçlüğünün sağladığı 10/7’lik üçlük performansımız ilk yarıda bizi oyunda tutan faktörlerdi.
İyi tuttuk oyunu
Bu yıl ki yerleşik özelliği; Rakiplerinden az top kaybedip fazla asist yaptığı zaman maç kazanmak olan Fenerbahçe 45-40 geride başladığı ikinci yarıda oyun inisiyatifini tekrar eline geçirmek için üçlük yağdırmaya devam etti. Onların pota altı zorlaması sürerken oyuna 5. dk.da 54_54 denklik geldi. Sıcak elimiz Datome ve tek uzunumuz Thompson da faul problemine girdiler. Suskun Brad Wanamaker’da girince çift guardla tam saha baskıya başladık. Sayılar karşılıklı atılırken Ayon üzmeye başladı. Uzun süre oturan Vesely oyuna soğuk dönünce etkili olamadı. Boyalı da sadece Melli kaldı. Verim vermeye başlayan Kostas eliyle bulduğumuz üçlükle 68-65 önde girdik son çeyreğe.
Kostas kaptı kaçtı
Kaos çeyreğinde Campazzo inisiyatif alarak takımını sırtlarken Vesely faulleri beşleyince ev sahibi ufak atakla öne geçti. Jaycee Carroll sonunda sokmaya başlayınca geceyi kurtaran adam Kostas’la potaya giderek tekrar geri dönüp oyuna tutunarak son 2.30 dk.ya 3 sayı önde girdik.. İspanyol cazgırlığını da sahaya yansıttılar ama geri adım atmadık. Ribauntları alıp, büyük takıma yakışan biçimde akıllı ve sakin top kullanınca,10 saniye kala kurt Rudy üçlüğüne rağmen Kostas son faulleri de serinkanlı sokunca son şampiyon Fenerbahçe Madrid’den ikili avarajı da alarak muzaffer ayrıldı..
İleriye bakarsak, bir sonraki çapraz gruptaki Karadağ, Slovenya, Belarus, İspanya arasına bir de oraya taşıyacağımız Letonya’yı ekledik. İlk üçe nasıl gireriz siz söyleyin. İşimiz zor ötesi... 12 dev adamı böyle looser hale getiren Turgay Demirel iftihar etsin. Geçen hafta Ukrayna’ya boyalı alandan gedik vererek yenilmiş olan, Bursa'da yendiğimiz ev sahibi karşısına doğru seçimle çift oyun kurucu ve çift uzunla başladık. Melih Mahmutoğlu, Ali Muhammed, Furkan Aldemir, Sertaç Şanlı, Kenan Sipahi’den oluşan beşte sıcak elle üç üçlükle başlayan Ali Muhammed oldu. Veteran oyuncuları Blums ile tepeden ikililere başlayarak skoru dengeledi ev sahibi.
Vurup geçemedik
Tempolu koşan uzunlarının potamız altında boş buldukları atışlarda ki çaylaklıkları avantajımıza olurken üçlük isabetimizle hayat bulduk. Bur da arayı açmalıydık ama sayı yollarını bir türlü bulamadık. 21-14 önde girdiğimiz, hızlı rotasyonla sık oyuncu değiştirdiğimiz 2. çeyrekte boyalı alandan içeriyi kullanabilmek için daha fazla çembere gittik. Üçlük isabetimiz aksayınca bermutat sayı bulamaz olduk. Ali’nin sokak çocuğu girişimleri de olmasa sayı atamıyorduk. Bu yarıda 16 sayı yapan Ali’nin yanına kimse katılmayınca ve onlarında elleri açılınca bizi 36_32’de yakaladılar.
Ali’nin eline bakınca
Fiziksel mücadeleyi arttırarak, takım olarak mevcut kalite eksikliklerini gidermeyi amaçlayan ev sahibi, pota altımızda uzunlarını ve özellikle Jacovics’i kullanarak bizi zorlamaya başladılar. Uzunlarımızın fazla faullü oluşu da cesaretlendirdi onları. İçeri gömülünce de dışarıdan 9-0’lık seriyle atak yaptılar ama “Ali Letonya’ya karşı” modunda oyunda ancak kalabildik. Faul çizgisinden atarak öne geçtiler .Geçiş o geçiş... Elimizden kaptılar maçı. Tam neredesin derken ilk maçın 28 sayı atan yıldızımız kaptan Melih nihayet atmaya başladı ama uzunlarının da zihinleri açılınca ev sahibi geri adım atmadı. Maç ortada bir sizden bir bizden şeklini aldı.
Letonya Ali’yi yendi
Son çeyreğe 57-54 geride girdik. Yorulan, 56 topun 26’sını kullanan Ali Muhammed de çember dövmeye başlayınca, Doğuş’u da risk edip serbest bırakarak savunmaya yoğunlaştılar.
Böyle olunca da sayı yollarımız iyice tıkandı. Çok da kısa kalarak ezildik. Neyse ki pota altımıza yüklenmeyi akıl edemediler. Ta ki Blums bu yumuşak karnımızı fark edip içeri asist yapana dek. Sertaş faulle çıkınca alan savunması yaptık ama rahat dış atış soktular. Ali son dakikalarda sayısını 22 çıkararak farkı altıya indirdi ama ne yapsak kontrasını bularak kısmeti tepmedi Letonya.