×
Dobric gibi önemli adamlarından yoksun fakat inatçı, hırçın savunmanın efendisi, topun değerini bilen, tipik Sırp takımı Kızıl Yıldız, maçı düşük skorda tutma oyun planıyla çıktı sahaya. Larkin’i bezdirmeye odaklı rakip karşısında, oynamayı özlemiş Anderson’lı beşiyle, sakin ve özgüvenli Beaubouis isabetleriyle üstün tavrını baştan maça koydu Efes. Her şey çok güzel giderken Ataman rotasyonla farklı arayışlarla takım konsantrasyonunu ve ritmini bozunca pusudaki Kalinic ve agresif arkadaşları kısa beşle maça asılarak Efes’in dinginliğini bozmayı başardı.
Son çeyreğe kadar Sırpların disiplinli ve yüksek isabetli duruşlarını bozmakta zorlanırken Pleiss; Micic ve Simon’u suskun takımı oyunda tuttu. Keskin nişancılarımız birbirlerine ikram ederek sorumluluktan kaçtılar. Yakaladığımız maçın sonunda Bryant ve Dunston enerjileriyle ve Micic’in hayata dönmesiyle Efes son şampiyon olduğunu hatırladı. Tüm verdiğimiz reaksiyonlara kontra verdi Kızılyıldız. Son saniyelerde serbest atış çizgisinde sakin kalan Micic, 21 sayı atmasına karşın ‘kendi gibi oynamadığı’ maçı getiren MVP oldu.
Takımla arasındaki uyumunu arttıran koç Djordjevic’in elini seri galibiyetler rahatlatıyor. Çift maç haftasında iç sahada dişine göre rakiplerle oynama avantajını değerlendirerek Baskonia karşısında seriyi dörtleyen Fenerbahçe son sekize doğru yükselişini sürdürdü. Üçlük yağmuru ve Booker’ın dehşet saçan enerjisiyle baştan esir aldık rakibi.
Enoch’la reaksiyon verip oyundan düşmediler. Ribaunt alıp ikinci şans sayıları kovalamalarına müsaade etmedik. Skorer oyun kurucu kimliğini her maç daha belirginleştiren Nando De Colo’nun orkestrasyonu takımı tempoya sokunca birbirinden şık sayılar görsel şölene dönüştürdü oyunu. Polonara, Vesely ve Guduric de şova katıldılar... İkinci yarıda biraz işi gevşetince geri gelmek istediler ama caydırıcı alley-oop‘larla süslenmiş akıllı oyunla püskürttük Bask ataklarını... Ve Fenerbahçe koptu gitti.
VELAKİN LARKIN VARDI
Anadolu Efes evinde coşkulu seyircisiyle farklı oynayan Maccabi karşısında tutuk başladığı maça tutunmakta zorlandı. Maçın karar vereni olması beklenen Wilbekin ve Larkin’in düellosunda Larkin fark yaratırken ondan beslenen Pleiss boyalı alanda etkili omdu. Nunnally de sıcak eliyle canımızı yaktı. İkinci çeyrekten itibaren üstümüzdeki ölü toprağını atarak ilk yarıda 50 sayıya ulaşarak skora yapıştık ama telaşlı oyundan fazla top kaybedince dış isabetle yakamıza yapıştılar. Maccabi sert savunmayla bizim için maçın ikinci yarısını boşuna cehenneme çevirmeye çalıştı. Son şampiyonun kuru gürültüye pabuç bırakacak hali yoktu. Velakin Larkin vardı ve maestro 26 sayıyla iplerini çekti.
Kadınlar futbol maçındaki 7-0’lık yenilgi sonrası Galatasaray taraftarlarını iğneleyen ‘bizim maçları aralık ayının 7’sinden sonrasına koymayın’ esprisindeki sayı tutmadı ama, dengesiz bütçe ve kadrolar nedeniyle nesnel rekabetten uzak lig maçında, Euroleague’de islim tutmuş Fenerbah
çe Beko 10 sayı farkla galip geldi. Skoru ortada seyreden ilk yarıda, Melo Trimble, Dee Bost ve Akoon-Purcell kaynaklı hızlı hücum sayılarıyla hücum kanallarını zorlayan parçalı formalılara Fenerbahçe, bildik Vesely merkezli, oyun kurucuda Nando De Colo veya Pierria Henry oyun şeklini sürdürerek cevap verdi. Sarı lacivertliler Devin Booker’ı pota altına sokarak boyalıya yüklenirken, Galatasaray açık alanda yüksek tempo ve demirleri dövmesine rağmen, bol şutlu sürümden kazanma basketbolunda ısrar etti.
ATAMAYANA ATARLAR
Galatasaray, özel gayretli Dee Bost’un sıcak elleri, Akoon-Purcell’ın açık alan sayıları ve Sinan Erdem’i ayağa kaldıran coşkulu tezahüratla 3. çeyrekte 12 sayıdan geri gelmesine rağmen, dikiz aynasındaki hırslı takipçi görüntüsünden öteye geçemedi. Bunun da sebebi gayet açıktı; oyuncu kalitesi ve deneyim farkı. Maçta 10 sayılık farkı getiren en önemli faktör Galatasaray’ın 3 sayılıklarda yüzde 18.5 (5/27) isabet oranıyla oynamasıydı. Galatasaray’ı sadece futbol kulübü sananlar şubeyi ihmal ettikleri için gocunmalılar. İki büyük kulüp, gazozuna maç yapsa bile bunun asla şakası olmaz.
Soğuk coğrafyalarda oynadığımız deplasman maçından Fenerbahçe Beko içimizi ısıtan bir galibiyetle dönerken, Anadolu Efes Münih’te buz kesti... Takım yapısı gereği oyunu açık alana yayıp hızlı hücum ettiğinde kazanan Fenerbahçe, baba olduğu için takımdaki yerini alamayan Guduric olmayınca zorlandı ama 32 sayıyla kariyer rekoru kıran Vesely zaferi getiren adam oldu.
Akıllı planlamayla, galibiyet için oyununun temeli olarak takım savunmasını gören Djordjevic, hücumda da yaratabileceği boş atışları değerlendirerek sonuca gitmek istedi ve istediğini aldı. Eşlik eden olmayınca Vesely ilk çeyrek boyu takımın skorunu tek başına taşıdı. Zenit’te de Kuzminskas ve Gudaitis takımlarını sırtladı. Başa baş girilen son çeyrek te skor gıdım gıdım giderken direksiyona geçen De Colo topu iyi paylaştırıp herkesten skor katkısı alarak, evde oynanacak çift maç haftası öncesi, büyük sıçrama için işimize çok yarayacak, değerli bir galibiyet almamızı sağladı.
KOŞTURMADILAR EFES'İ
Maç öncesi “Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselirler” diyen Ergin Ataman uzatmada kaybedilen Barcelona maçı sonrası tekrar çıkış yakalama maçında istediği rüzgarı yakalayamadı. Bayern’den ilk çeyrekte fazla sayı yedi ve bu maçın kötü kaderi oldu. Düşük enerjiyle oynayan Larkin ve Micic, Bayern’in ası Lucic’in skor performansıyla baş edemeyince hücum akışkanlığını yakalayamadık. Karar verici son çeyrekte Bayern yağmur olup yağarak üzdü bizi.
Belarus kazası yaşadığımız akşamda Yunanistan’ı yenen İngiliz kumaşıyla asılmaktan ürkmüştüm doğrusu... Ancak suskun olmasına rağmen Larkin’in maç kazanma hırsıyla ve birbirinin dilinden anlayan deneyimli oyuncularının kritik anlarda oyunda olmaları farkıyla Dünya Kupası elemeleri ilk üçe girme beklentimizi güzel bir galibiyetle sürdürdük.. Büyük Britanya sadece ilk yarı tutunabildi skora. Akıllı ve sert savunmayla Buğrahan pilotajı ve sorumluluk almasını bilen kararlı Metecan performansıyla dengede getirdiğimiz maçı son çeyrekte klasik Shane Larkin şovuyla taçlandırdık.
ALINACAK DERSLER VAR
İngİlİzler akıllı planlama ile bütün oyuncularını 2. Lig takımlarında oynatarak milli takımı her dem hazır vaziyette tutuyorlar. Bizim de yakın gelecek için artık ligimizde oynayan yabancı oyuncu sayısını azaltacak tedbirleri almamız lazım. Hep böyle sırat köprülerinden geçmekle bir yere varamayız.
BUGÜNDEN YARINA BAKALIM
Acı ama gerçek... Rüzgar eken fırtına biçer. Kulüplerimizdeki yabancı oyuncu sayısı arttıkça milli takımlarda başarı azalıyor. Yıllardır basketbolumuzu yabancı oyuncularla doldurduk. Milli takımda oynatacağımız oyuncular basketbola yabancılaştılar. Takımların da yabancıların arkasında kalıp süre alamayan oyuncular milli maça gelince sudan çıkmış balığa dönüyorlar.
Adımın OHAL’ciye çıkması bahasına kulüpler ile federasyonu ortak noktada, mesela 3+1 yabancı sayısında buluşturarak basketbolumuzun yarınını kurtarmak istiyorum. Ölümü gösterip sıtmaya razı edeceğim yani sizin anlayacağınız.
Gerçekten isimlerinin ilk 4 hecesini gerçekleştirerek ensemizde boza pişirmeye gelmiş BELA-RUS takımı yeni nesil Devlerimiz’in başarıya yolculuğunun ilk akşamını kararttı. Oysa ki geçen yolculuğumuzda ki hataları bir daha tekrarlamayacağımıza o kadar emindim ki yenilgiye hazırlıksız yakalandım. Kenar yönetimimiz seleksiyonla ilk defa buluştuğundan maç boyu kritik anları oynayacak beşini aradı durdu. Ligimizden milli basketbolumuza bulaşan sallabolla dış isabet arayarak pota altından uzunlarla basketbol oynamayı ihmal etme kötü alışkanlığı dün akşamki mağlubiyeti getirdi. Yol kazasıdır bırakmak yok devam
Bu çocuklar 3 kez Türk basketbolunu başarıya taşıyacak diye düşünüyorum ve bir yenilgiyle bundan vazgeçmek istemiyorum. Neden 3. kez ipucu vereyim siz tüme vararak yap-boz’u tamamlayın;
1981: Rüya Takım Balkan Şampiyonluğu. 2001; 12 Dev Adam ihtilali. 2021; Yeni Devlerinin doğuşu.
Yirmişer yıl aralı 3. patlamanın zamanı geldi. Kolej takımı havası gelmiş esas takımın yarısı dün akşam maç eksikliğinin kurbanı oldu Denk gelen pencerelere NBA’dekiler de gelecek. Pazara daha dikkatli olalım ve ilk üçe girerek yola devam için Britanya’yı geçelim.
Zalgiris ikinci galibiyetini de bize karşı aldı. Fenerbahçe destanını yeniden yazmak, dibe dalışı önlemek için bir şeyler yapmak, OHAL ilan etmek lazım... ‘Fenerbahçe’yi Yenme Kılavuzu’ndan ezberledikleri; 5’e 5 yarı sahaya gömerek koşturmama ezberini dış isabetle kırdık maçın başında ama Zalgiris 4 kısaya dönerek hücum akışkanlığını sağlayarak dengeyi buldu. Yaşlı ve yetersiz kadrolu ev sahibi noksanını koşarak kaos basketboluyla kapattı. Sayı kısırlığımız sürerken elleri de ısınmaya başlayınca direksiyon hep onlarda kaldı...
Litvanya basketbol ekolüne karşı Nando ile direndik, oyun bize çok geldi ama kazanma azimlerini kıramadı. Kadroyu kendisi seçmediği, un ve şekeri beğenisine, alıştığı tarife uygun olarak kendisi almadığında helva yapamıyor koç ‘Zorda’vic. Bu doğru ama vakit nakit. Geride bıraktığımız süre. Euroleague seviyesinde bir koçun görece zengin ve yüksek ederli Fenerbahçe kadrosunu iş yapar, maç kazanır hale getirmek için yetmeliydi! Dikkat buyurun; Zalgiris iki hafta önce koçunu değiştirdi. Şekilde görüldüğü gibi Juro Zdovc’la maç kazanıyor... Biz ise Kokoskov’u dahi arar hale geldik.
EFES’İN SEYRİNE DOYULMUYOR
Güzel eski günlerine dönme havasındaki Efes evinde Monaco’yu önemli oyun kurucusu Westermann’dan yoksun yakaladı. Efes, sahanın en iyisi olan Beaubois’un bulunduğu beşle başlayıp sahanın iki tarafında, göz okşayan basketboluyla oyuna agresif girdi; savunma ve hücumdaki etkinliğini bütün maça yaydı. Açık alan geçiş basketbolunda ve yarı saha set oyunlarında Monaco’ya büyük bir üstünlük kurdular. Efese hepsi mükemmel oynayan sıcak elleriyle, ateşin altını söndürmeden aldı maçı...
Uluslararası Tolerans Günü'nde (!), yakın oynayıp kaybetmiş olmamıza anlayış göstermeye çalışıyorum ama merhametten maraz doğacağı için Fenerbahçe'nin yokuş aşağı gidişini görmezden gelemeyiz.
Yarı saha sayı üretimi yok denecek kadar az sarı lacivertlileri koşturmayıp sete set, 5’e 5 yarı saha basketbolu oynamaya mahkum etmek tüm rakiplerinin reçetesi oldu. Adam değiştirme savunmasıyla hücumumuzu kilitliyorlar. Herkesin elinde bir ‘Fenerbahçe Maçları Kullanım Kılavuzu’ var.
Geçen haftaki Milano maçında en düşük 43 sayı ve ilk çeyrekte sadece tek baskette kalarak tersten rekorlar kıran Fenerbahçe, son 2 maçının mağlubiyet acısını bizden çıkarmayı kafaya koymuş, agresif ve fakat telaşlı Bayern karşısında gurbetçi taraftarı sayesinde ev sahibi gibiydi.
NANDO MAÇA GELMEMİŞTİ
Çembere giderek onlara olan boyalı alan üstünlüğümüzü skora yansıtmaya çalıştık. Oyun kurucuda Henry umutsuz vaka olduğundan, görevi üstlenen Şehmuz bireysel mucize yaratmaya çalışırken top kayıplarımız katlandı. Tıkanmamızdan yararlanan Bayern, dip üçlük isabetlerini de bulunca, skor üstünlüğünü ele geçirdi. İkinci yarıda kısır döngü, hücumda acemilikler, top kayıpları, ribaund kayıpları katlanarak sürdü. Eli iyice ısınan Bayern de kopardı maçı. Son gayret yakalar gibi olduk ama gene bir katran karası gece yaşadık.