Yenildiğimiz akşam baskımızdan top kaçırıp boş atış bulan Mitoglou canımızı yakmıştı. Tekrarlamak istedikleri bu sıkıntıya akıllı seçim reaksiyon olarak akşam ‘x faktör’ katkısı veren Erkan ve Doğuş’la önceki maçta sonuç değiştirmiş yıldızları Nunn’ı durdurup, baskıyı tüm sahaya yayarak köşe üçlüklerimizle oyunu elde tuttu.
SIRA GELDİ SON DOKUNUŞA
Cinlikle dolu Sloukas kâbusunun başlatıldığı 3. çeyrekte 10-0’lık seriyle arayı kapatırlarken bir süre panikleyerek sinirsel dinginliğimizi kaybeder gibi olduysak da el sıcaklığımızla maçı elde tutmayı başardık.
Geceyi kurtaran adam Bryant enerjimizi katlayınca karar çeyreğine ilk defa tek sayı önde girdik. Son 5 dakikada akıllı ve sakin oyunla gelen muhteşem galibiyetle mutluluğumuz tavan yaptı. Sıra geldi son dokunuşa. Bir kere yaptık bir daha yaparız. Pire’yi deve yapmadan Final4 biletini alır geliriz.
Sert savunma eşliğinde üçlüklerle döverek nefis girdi maça ama girdiği gibi bitiremedi maalesef Anadolu Efes. Yıldızları Nunn’un hücum etkinliğine ket vurmak önceliğimizdi. Sete set yarı saha basketbolu oynamayı maç planı yaparak dengede geçtik ilk çeyreği. İlk iki maçta ortalama 19 sayı 5 asist 23 verimlilik puanıyla maçların adamı olan Shane Larkin İstanbul’da yine baş roldeydi. Ercan Osmani sahanın iki tarafında da büyük katkı verdi. Koç Banchi iyi giden takımı Pana’nın adam değiştirmelerine uyum sağlama uğruna fazla kurcalayınca oyunu yakalama fırsatı doğdu rakibe. Sloukas savunma gediklerimizi cezalandırarak komşuyu az farkla öne taşıdı ilk yarıda.
İkinci yarıya tam saha pres’le ve fakat aceleci atışlarla girince Pana’nın gazını kesmekte zorlandık. Oynayan beş seçiminde tereddütler yaşarken elleri de ısınan rakibin momentumu alıp kaçmasını seyreder olduk.
SAKLADI SAMANI GELEMEDİ ZAMAN
Geçen maçlarda boyalı alanda 16 sayı,9 ribaunt, 5 asist ortalamasıyla hakimiyet kurmuş olan Vincent Poirier de etkili olamayınca ve Dozier kullanımında geç kalınınca savunma dengemiz alt üst oldu, maç da kontrolumuzdan çıktı. Dokuz sayı geride ve fakat ideal beşimizle girdiğimiz son çeyrekte olağanüstü Oturu enerjisiyle maçı bitime 5 dakika kala yakaladık. Kırılma noktasında Hernangomez ‘Sakatım’ diyerek kritik faulü Sloukas’a attırıp daha sonra tekrar oyuna girdi. Hakemlerin göz yumduğu bu ‘Ataman Cengiz oyunuyla’ saha avantajını onlara geri verdik.
Hatırlarsınız basketbol oynamıyorlar adeta ‘Macera Filmi” çeviriyorlar demiştim. Akşam filmi onların yakından bildikleri bir filmle değiştirdi Fenerbahçe; Paris’te Son Tango! Şutun girmiş çıkmış aldırma sen koşmana bak ‘Ne Çıkarsa Bahtına’ tarzı ‘Şans Topu’n da piyango akıllı oynanan geleneksel basketbola çıktı. Bir yarıda 61 sayı atarak modern zamanlar play-off rekorlarını ikinci maçta kıran Fenerbahçe, Paris’te son maçta 7’şer sayıda tutarak kuruttuğu yıldızları TJ Shorts, Nadir Hifi ve Tyson Ward’a aldırmadan daha fazlasını attı. Devlerimiz Sertaç Şanlı ve Nicolo Melli’nin olmadığı gecede sayı yollarını uzunları Kevarrius Hayes ve Mikael Jantunen’le aramak yerine bildiklerini sandıkları ‘koş koş at, açık alanda kısaların basketbolunu’ oynamakta ısrar etti Paris.
Fenerbahçe’nin Bango’su pota altında yetmez ama evet performansı sergiledi. Bermutat gidip gelerek sürekli el değiştiren maçın ilk yarısında Tarık Biberovic sürükledi Fenerbahçe hücumunu.
TOP, OYNAMASINI BiLENi SEVDi
Ya herru ya merru ikinci yarısının ilk beş dakikasında Paris Basket sezonu kapatmamak için gerilimli baskıyı arttırarak kuru sıkı atışlarını yoğunlaştırdı. Akıllı seçimle oyunu kontrollü yarı saha basketboluna dönüştürmesine rağmen araya koyduğu tampon sayı farkını koruyamadı Fenerbahçe.
Skoru kilitlenmiş girilen son çeyrekte tüm yıldızlarını seferber eden Paris, Fenerbahçe’nin deneyimli direncini kıramadı. Son çeyrek adamı Wade Baldwin’le normal süreyi 80-80 eşitlikle kapadı. Maçın kapanma uzatmasında maçın 29 sayı atan adamı TJ.Shorts seri ellerinden giderken bizim kahramanlarımızın Final Four’a gidişini seyrederek kala kaldı.
Koçları Splitter ise hücum ribaundlarımızdan doğan ikinci top şanslarımızı önlemek için potasını korumaya odaklanmıştı.
İlk çeyrekleri çok iyi oynayan rakibe %68 üçlük verimiyle ‘öyle atılmaz böyle atılır’ yaparak kelepçeyi erken vurduk ve ilk yarı sonunda 23 sayı farka 61 sayı atarak ulaştık. İkinci yarıda kaos uzmanı Hifi’yle oyunu yüksek gerilim hattına sokup umarsız atışlarla risk aldılar ama açık alan koşturmacasına ket vurarak hücum olanaklarını kıstık ve zafere ulaştık.
EFES ZORU BAŞARDI
Anadolu Efes ise 15 sayı geriden gelip önce maça ortak oldu ve sonra kalp kırıcı bir galibiyet aldı Ergin Ataman’lı Panathinaikos deplasmanından. Rakipte Nunn ve Sloukas tüm numaralarını sergilerken, Efes’te Dozier, Larkin ve Poirier mükemmel oynadılar.
Paris Basketbol’u sezon içerisinde 2 kere 5’er sayı farklı yenen Fenerbahçe ilk başta onların maça hızlı girmesiyle zorlandı ama seriyi bozmadan 5 farkla geceyi teslim aldı. Basketbol anlayışları gereği kaostan beslenen Paris, o kadar hızlı, yüksek ritimli, bol şutlu oynuyor ki, karşısındaki takım çift maç oynamışçasına helak oluyor. Çoğu zaman Fenerbahçe geriye dönerken onlar ikinci kez geldiler. Kaçmasını aldırmadan yüksek ritimde koşarak, risk alıp fazla atıp sürümden kazanmak isteyen Paris adeta basketbol oynamadı ‘Macera Filmi’ çevirdi. Ligin en fazla perdele devril/pick&roll yapan takımı gemi azıya almış Arap atı gibi koştu maç boyu. Ancak normal sezonun en iyi koçu seçilmiş Jasikevicius onların oyununu çok iyi okuyunca kaostan beslenen türbülans takımını frenledi.
MCCOLLUM, AVRUPA’NIN EN iYi OYUN KURUCUSUNA ZiNCiR VURDU
Baskılı kaymalı savunmayla etkili olduğumuz üç atışlarımızı da kullandırmadılar. Hücum ribaundları alarak Baldwin, Tarık ve McCollum’un can alıcı sayılarıyla oyunu ilk yarıda 7 farkla elde tuttuk. İkinci yarıya tutup girince sayıyı bulamaz olduk. Hızlı hücum tempolarını sıfırlayarak maçı ‘Azı karar çoğu zarar’ anlayışıyla yarı saha basketbolunda ve düşük skorda tutmak çaremiz oldu. Gecenin suskun adamı Guduric kenarla sürtüşme yaşayarak alışılmış maç sonu etkinliğini gösteremedi. Kafayı kafaya girilen son 5 dakikada seyircinin de katkısıyla eskilerin deyimiyle Fener fitili aldı. Gecenin sonunda kendini Avrupa’nın en iyi oyun kurucusu ilan eden Fransız takımının yıldızı TJ Shorts’a emektar McCollum Hanya’yı Konya’yı göstermiş oldu.
Üstelik Hayes-Davis, Birch ve Hall’dan yoksun olarak sahada 6 yabancılı idi sarı lacivertliler.
Taraflar THY Euroleague’de çift maç haftasına gireceklerini düşünerek enerji tasarrufuna gitmiş olacak ki, karşılaşma düşük tempolu başladı. Ancak eller ısınınca Avrupa’nın ‘Üçlüklerin Efendisi’ iki takımı, yay gerisinden birbirlerini sınadılar. İsabet yüzdelerinde birbirlerinden pek farklı değildiler.
SAKiN KALMAK KAZANDIRDI
Maç kurtaran Fransızları Beaubois ve Poirier’in yokluğunda sayı üretmekte zorlanınca fizikli kısalarıyla çembere gitmeyi yeğledi Efes. Buna karşın Fenerbahçe koçu Jasikevicius maçın elinden kaçmasını önlemek için çeşitli formasyonlar denedi. Takımı kısaltıp uzatarak Efes’i ritminden çıkarmakta zaman zaman da başarılı olduysa da bir türlü maçı kıramadı. Sonlara doğru boyalı alana dalış yapan oyuncularının fiziksel üstünlüklerini kullanıp sert savunma çekici vuran Efes karşısında sakin kalmayı bilen Fenerbahçe, topun da kendisini sevmesiyle maçı aldı götürdü: 81-82.
Eurobasket 2025 elemelerinde finallere katılma hakkını zaten elde etmiş olmanın aymazlığına düşen millilerimiz İtalya’dan rövanş almaya çıktı fakat farklı yenilerek ikinciliğe geriledi. Eylül ayında dört ayrı ülkede yapılacak şampiyona için yer ve rakip seçme maçında yıldızlarından yoksun kadroyla gelmiş ve fakat kısır skorlu gecede bütün maçı hakim sürdüren İtalya’nın etkinliğini sonlandırmak adına değişik beşler denendi. Kenar yönetiminin konsantrasyon eksikliği maalesef oyunculara da yansıdı. Savunma geçirgenliğini ve hücum efor yoksunluğunu bir türlü aşamadık.
PiRUS SAVAŞI BİTSİN ARTIK
Ergin Ataman’ın yaptığı futbol skoru işareti sonrası gelişen Fenerbahçe protestosuna karşı federasyon tarafından çağrılmayan Fenerbahçeliler; Sertaç, Melih ve Tarık’ı çok aradık. Bu yenilgiden ders alarak aklımızı başımıza toplayalım.
Kazananı olmayan bu Pirus Savaşı’nı sonlandıralım. Alperen’in de katılmasıyla güçlü bir yapıya kavuşacak milli takımımızın madalya şansı var. Bunu kaprislere kurban etmeyelim.
Jasikevicius'un kadro kalitesini takım oyununa yansıtmayı başardığı alkışlanası koçluğu sayesinde; hiç olmadığı kadar akıllı, dingin, iyi basketbol oynadığı bir dönem yaşayan Fenerbahçe, Beşiktaş’ı tarihi bir skorla yendi. Needham ile sarı lacivertli takımın yıldızları arasında birebir düellosu şeklinde geçen maçta Beşiktaş, rakibinin sık sık serbest atış çizgisine gitmesine aldırmaksızın, dinamik ve sert bir savunma yaptı. Buna karşın Fenerbahçe hiçbir açığı affetmeyecek bir kararlılıkla yay dışından bilinçli seçimlerle atılan üçlüklerle hep direksiyonda kaldı.
3’LÜKLERİN EFENDİSİ F.BAHÇE
Jasikevicius, Fenerbahçe’ye Jean-Paul Sartre’ın “Kaybetmesini bilen, kazanacaktır” sözünün ete kemiğe bürünmüş halini yaşatıyor. Kulüp hatalarından çıkardığı derslerle ileriye bakmasını bildi. Sıralı oyun kurucu sakatlıklardan yüksünmeden, rastgele oyuncu transfer etmedi, ince eleyip sık dokuyarak, bünyeye uyacağını inandığı McCollum’la hücum akışkanlığı çaresini üretti. Uzunlarını dışarıda şutör gibi kullanıp, Hayes-Davis’i ‘boyalı alan sayıları sorumlusu’ yaptı. Sayı kısırlığını giderdi. İddialıyım, Fenerbahçe Avrupa’nın en iyi takımı.