Meğerse İtoudis Fenerbahçe’nin tüm enerjisini Real Madrid’e saklarmış. Daha hava atışı yapılmadan, performansının istatistik değerlendirmesi ışığında, sadece bu maçın değil şampiyonluğun da hiç olmadığı kadar favorisiydi, mükemmel bir sezon yaşamakta olan namağlup Real Madrid. Son şampiyon, başlar başlamaz oyunun kontrolünü eline aldı, sonuna kadar da vermedi. Bu yıl evimizde hiçbir maç kaybetmemiş olmamız da, müthiş tezahüratımız da az daha yetmeyecekti. Havalı İspanyolları son dakikaya kadar yakın ara takip ettik.
CAMPAZZO KOŞTURDU
Klas oyunculardan oluşan rakibi Campazzo koşturdu, pota altımızda cirit attı, kaçırdıklarını Tavares tipledi. Reaksiyonu Guduric ile verdik ama hücum akışımız sıkışık ve etkisiz kalınca kaçan rakibi yakalamakta kısa kaldık 29-16 geride kapattığımız ilk çeyrekte.
TARAFTAR SAHNEYE ÇIKTI
Madar ve Sertaç kenardan gelip katkı vermeye başlayınca emektarları Rudy Fernandez’i oyuna alarak yaklaşmamızı kontrol altında tuttular. İtoudis ikinci yarının hemen başında coşkun taraftar rüzgarını arkasına alarak kuşatmayı bir kere daha kırma hamlesi yaptı ama Lulll ve Campazzo gibi deneyimli adamları sıcak el ve yüksek isabetleriyle kırdırmadılar maçı. Hiç boş döndüremedik İspanyolları.
TÜM SALON AYAĞA KALKTI
Tek pota oynarcasına her hücumlarında bire bir deldiler savunmamızı. 10 farktan geriye gelmeye çalıştığımız son çeyrekte koçumuzun çeşitli rotasyon arayışlarına rağmen tüm salonun ayağa kalkmasıyla maçı önce uzatmaya götürdük ve daha sonra da Yam Madar’ın altın turnikesiyle gecemizi aydınlattık.
Ligin en iyi ikinci yüksek skor bulan ve fakat savunmayı ikincileyen takımı Partizan hücum takımı olma vasfını kaybetmemek adına Avramovic ve Punter’ın sakatlığında, Caboclo’yu takviye almış geldi İstanbul’a. 7 yıl asistanı olarak yanında bulunduğu ustası Obradovic’in bileğini bükmek için madem “hücum her şeydir” diyorsun; “sen atarsan ben daha fazla atarım, hodri meydan” mantığıyla oynattı takımını Erdem Can. Sakat sakat oynayan Larkin onların yüksek isabetlerine tek başına sayı ve asistleriyle karşı koyarak takımını sırtladı.
EFES RUHU CANLANDI
Savunmanın tetiklediği hızlı hücumlara Efes, baskı altında top kayıpları yapan rakipten kaçarak ilk yarı 5 sayı önde gitti odaya. 2. yarı bildik maç çevirme reaksiyonunu başlar başlamaz verdi Obrodovic. Larkin eski günlerini hatırlatan sakinlik ve akıllı oyunla adam eksilterek Partizan’ın açtığı yaralara pansuman yaptıysa da ufak ufak sokulup, kontrolü ele alıp 10 sayı önde girdi son çeyreğe Partizan. Son karar çeyreğinde suskun Clayburn sahne alınca oyuna geri dönüp yakaladık. Kıran kırana fiziksel hatalar dolu maç sonunu alışılmış hırsıyla oynayan Efes % 55’lik (12/22) yüksek isabetiyle bilek hakkıyla altın bir galibiyet aldı.
Beşinci sıralı galibiyetlerini almayı kafaya koymuş Bologna parke matematiğini yanıltmadan bizi 79’da tuttu, kendisi 87 attı. Montley ve Papagiannis’i birlikte başlatarak fiziksel atakla girdi maça İtoudis. Reaksiyon olarak rakip hareketli hücum ederek zayıf savunma noktalarımıza yüklendi. Calathes ve Guduric’in oynaması Wilbekin’in tekrar atan gart pozisyona kaymasını sağladı ama iyi gecesinde değildi skor ümidimiz.
Ligin üçüncü en iyi üçlük sokan takımı Virtus isabetini artırarak ilk çeyrekte kaçıp gitmemizi önledi. Takım dışı kaldığı süreçte hamlamış gözüken Sertaç ve Madar’lı beşe karşı Shengelia’nın penetre sayılarıyla kıl payı devreye önde gitti ev sahibi. Agresif savunmaya yenik düşüp sayı yollarını bulmakta zorlanan Fenerbahçe üçlüklerde 23’te 5 (%21) de kalınca ikinci yarıda direksiyondaki elleri yanan Hackett’le maç Bologna’ya geçti. İtoudis yanlış düdükler karşısında öfkesine yenilip aşırı itirazdan diskalifiye olunca konsantrasyonumuz kayboldu. Son gayretlere rağmen geceyi kurtaramadık.
Tel Aviv yerine seyircisiz oynama şansını yakalamışken, eksik ve 31 sayı farkla maç kaybetmiş takımın moral motivasyonunu toparlayamadık. Tek başına takım Brow’ın yanına sakatlığı geçmiş Baldwin de katılınca Maccabi kısaları sahanın iki tarafında tehlike oluştururken, Fenerbahçe görece uzun beşle başladı. Onlar Nebo’yla bizde Motley’le pota altını zorlarken, maçı dışardan kim daha iyi atıp sokarsa onun kazanacağı belli oldu. Geçiş hücumlarından ön sahaya geçen sıktı şutunu. Kaçırmadan atan Tarık’ın 16 sayılık performansıyla biz isabetli olurken onlar üçlük özürlü takım olduklarından asistlerle sakin kalmayı tercih ederek farkımızı 8 sayıda tuttular ilk yarıda. Üçüncü çeyrekte savunma sertliğine paralel atıp sokarak durumu lehimize çevirdik. Hücum anlamında kısır döngüye girdiğimiz fazda tempoyu artırarak son çeyreğe girerken maça ortak oldular. Wilbekin’in girmeyen üçlüğü sonucu bir başka ‘yazık oldu’ Belgrad gecesi daha yaşadık!
‘Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar’ lafı Erdem Can için söylenmiş olsa gerek. Bir önceki Monaco maçında doğru yaptıklarının hiçbirini dün geceye taşıyamadı maalesef! Aslında yapacağı pek de fazla bir şey yok çünkü Ergin Ataman gibi o da ‘ele bakıyor’... Şutlar girmediği zaman maç kaybediyor ‘sallabolcu’ Anadolu Efes. Yay gerisinden şut sıkıyorlar, girerse ne âlâ... Dışarıda örmeler, içeri dalmalar hepsi tevatür. Varsa yoksa şut. Peki bu mudur? Efes’in gerçeği hepi topu budur maalesef!
Anadolu Efes, uzatmaya giden son maçta Larkin-Clyburn-Thompson üçlüsünden gelen katkıyla Zalgiris’i geçmeyi başarmıştı. Thompson’ın skor tehdidini artırması, Larkin’in liderliği ve Jones-Willis ikilisinin enerjisinden mutlu olmuştuk. Cebine koyduğu bütün bu kazanımları dün akşama yansıtarak, ihtiyaç duyulan Rönesans’ı sağlayıp takıma eski canlılığını kazandırdı Erdem Can.
LARKiN KARARLIYDI
Motiejunas elini kolunu sallarcasına içeriden yüklenirken biz topu iyi paylaşarak sıcak ellerin yüksek isabetiyle 4 farkla önde kaldık ilk yarıda. Oyunu önde götürüp üçlükleri yağdırırken 3. çeyrekte akıllı seçimle ayağımızı gazdan çekerek Larkin-Beaubois-Thompson serbest düzeninde yarı saha kontrollü hücum ederek tempoyu düşürünce, ilk yarı sıfır çeken Mike James vites artırıp oyunu kısaların kaosu haline soktu. Velakin bizim kimseye maç verme niyeti olmayan Larkin’imiz vardı.
BELGRAD YARAMIYOR
Fenerbahçe, son toptan faydalanamayıp tek sayıyla mağlup olduğu Partizan maçı sonrası bu kez, yeni koçları Sfairopoulos’la çıkış arayan, kadro kalitesi olarak da ligin üst takımlarını aratmayan oyuncu grubuna sahip, Kızılyıldız karşısında sakatları Pierre, Sertaç, Calathes, Guduric’den yoksun olunca dar rotasyonda kırılganlığı maç boyu sırıttı. Emektar Teodosic üçlük ve asistleriyle direksiyona baştan geçerek, tek adam gösterisi yapıp, farklı galibiyete taşıdı takımını.
Olympıakos geçen hafta Anadolu Efes’i Pire’de fena yenmişti ama ezeli rakipleri Panathinaikos’un yeni patronu Ergin Ataman, liglerinin derbisinde onları evlerinde yenerek kaportalarını çizip gönderdi İstanbul’a. Efes’e karşı, Pire’de çok kez perdeleme oyunu oynayan Yunan ekibi, bu savunmayı yapmakta zorlanan Fenerbahçe’ye karşı da aynı tarifeyi uyguladı. Temsilcimiz ise temastan kaçmayarak rakibin kafasını kaldırmasına izin vermedi. Temsilcimiz, İtoudis’in istediği gibi ‘ilk andan itibaren rekabetçi olabilmek’ kararlılığıyla, en büyük kozu sert savunmayla kısalara baskı yapıp dış şuta zorlamak olan rakibe Dyshawn Pierre’in 3’te3 üçlük isabeti ve 13-1’lik bir seriyle rest çekti. Kanarya, dev pivotu Fall’la pota altımıza, sokak tabiriyle, çökmeye çalışan rakibine de izin vermedi.
BAŞLANGIÇ GECEYi KURTARDI
İlk çeyrekten 29-14’le kolaya aldık oyunu. Sakat olduğunu söyledikleri Milutinov oyuna girince ve Dyshawn Pierre sakatlanarak maça devam edemeyince devre bitmeden oyunu yakaladılar.
Fall pota dibinde dehşet saçarken İtoudis’in Sertaç Şanlı’yı kenarda tutması anlaşılır gibi değildi. Skor açma partimize kişisel inisiyatifini kullanan Wilbekin’in yanı sıra Madar da katıldı ve bu ikili sayesinde tadımız kaçmadı. Maçın sonunda kısa adam gibi oynayan Papagiannis, kolay adam eksilterek evinde gibi rahat oynayan rakibin maçımızı alıp gitmesine izin vermedi.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/3jsTjl_6D-A" title="Dusan Tadic mi, Wilfried Zaha mı, Ante Rebic mi? | Taraftar ne diyor?" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Görece dişine göre mütevazı bütçeli, yeni kurulmuş, geçen hafta kulüp tarihinin en kötü mağlubiyetini 39 farkla Barcelona’dan almış Bayern karşısında, nerdeyse evindeki gibi, taraftarı önünde rahat geçmesini beklenen maçta top kayıpları yapmamaya özen göstererek, atış seçerek ihtiyatlı başladı F.Bahçe. Ama maçın geri kalanında telaş ve hatalarla dolu dakikalar yaşadık.
Nigel ve Pierre’le pota dibi post up şanslarını akıllı kullandık. Sakat Madar yokken, takıma dönen Dorsey, iyi gecesinde olan Wilbekin ve Sestina kenardan gelip hücum akışımıza yön verdi.
TEŞEKKÜRLER CARSEN
Papagiannis’in oyunda olduğu fazlarda ribaunt dengesizliğini giderdik. 2. yarı İtiudis’in gereksiz adam değiştirmelerle gecesinde olmadığı ortada olan Motley’i oynatmasıyla Bayern oyuna ortak oldu.
Alan savunmasıyla hücumumuzu kitlerken pota altımıza yüklendiler. Wilbekin, Carsen’e ‘sen oturmayı hak etmiştin’ dercesine farkını koydu ortaya. Sert savundu, hataya yöneltti. Wilbekin ‘elde top bir başına’ kalınca hatalar başladı. Fırsat bilen Bayern ceza kesmeye başladı ama neyse ki topun da sevmesiyle maç sonu kaosundan başımız dik çıktık.
<iframe width="760" height="450" src="https://www.youtube.com/embed/3HtUP2bBhp0" title="Beşiktaş'ta 50 tane kupa kaldırırım! | Kuntz ya da Montella ne fark eder? | Beşiktaş'ı bekleyeceğim" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen></iframe>
Ama 5 numara pozisyonu için beklenen transferi yapmadığından, oturmuş ve hazır bir takım olan Olympiakos’taki kariyerine müthiş başlayan Milutinov ve sırtı dönük oynayan Fall karşısına ‘boyalı alan özürlü’ çıktı. Neyse ki rakip koç Bartzokas Efes’in basketbolunu oynayarak tek uzunla oynadı maçı. Bizim top kayıplarımızı değerlendiremesine ve ritmini bulamamasına rağmen Olympiakos çizgiye giderek az farkla önde gitti devre arasına.
ERDEM CAN'IN BÜYÜK YANLIŞI
Biz ise uzunsuzluk handikabını kapatacak dış atışlarda Bryant, Clyburn ve Thompson’la yay gerisinden 27’de 7 sallayıp demir döverek geçirdik Larkin’in sıfır çektiği ilk yarıyı. İkinci devrede 10 farkı araya koyan ev sahibi pas trafiğini hızlandırarak atıp sokmaya başladı. Hücum ribaundlarını da boy farkıyla topladılar.
Gecenin kaybedeni Erdem Can’ın yanlışı şurada; Pota altı sigortası Dunston’ı gönderdi. Bununla da kalmayıp pota altına kalıplı bir uzun almadı. Koşan takım olacaktı güya Anadolu Efes. Oysa tıknefes yürüyor.