Son ziyaretimde Alaçatı Köyiçi’nde bulunan ve hijyen değerlendirmesi sonunda “turuncu çember” sertifikası alan Casa Luna’da konakladım.
Özellikle masaj konusunda gerçekten iyiler.
Kısa tatilin ikinci günü, öğle saatlerinde Kapari Bahçe’deydim.
Hacımemiş’in göbeğindeki mekan, en başta doğal güzelliğiyle etkiliyor.
Haftanın yedi günü akşam servislerinde yer bulmak zor. Bu başarıda konuklarını iyi şekilde ağırlayan Eren Çam’ın payı büyük.
◊ Yazın sürprizi sizden geldi. Durup dururken nereden çıktı bu single?
- Bana da sürpriz oldu aslında. (Gülüyor)
◊ Bir anda mı gelişti yani proje?
- 2018 yılında geçirdiğim lenf ameliyatından sonra oturup kendime bir “ölmeden önce yapılacaklar listesi” hazırladım.
O listenin üst sıralarında “Bir şarkı söyleyeyim ama tamamen bana ait olsun” maddesi de vardı.
◊ Sizi ve yaşadıklarınızı anlatan...
- Evet, beni anlatan, bana ait bir şarkı... 2018 yazında sevgili Murat Güneş’le oturup konuştuk bu hayalimi. Murat beni dinledikten sonra “Ben yazacağım bu şarkıyı” dedi, heyecanlandım. Aradan 1.5 ay geçti geçmedi, şarkıyı gönderdi. İlk dinlediğimde şaşırdım, arayıp “Sözleri ne kadar da bana ait, hepsi birebir benim laflarıma benziyor” dedim.
Projeler devam ediyor, onu gördüm. Ama en çok merak ettiğim, turizme ağır darbe vuran, sezonu iyice kısaltan pandemi döneminde Çeşme’de neler yaşandığıydı...
Yöre halkından edindiğin bilgilere göre karantina süreci olabildiğince hafif atlatılmış.
Sokağa çıkma yasaklarında dağıtılan ekmeklerden, doğum günü kutlamaları için hazırlanıp servis edilen pastalardan, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan gıda yardımlarından ve 65 yaş üstü vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanmasından memnunlar.
Başkan bunların yanı sıra pandemi süreci için acil destek hattı ve psikolojik danışma hatları da oluşturmuş. Peki şu anda durum ne, gözde tatil beldesinde önlemler gevşetildi mi?
Şahit olduğum kadarıyla hayır... Belediye personeli sürekli Çeşme içi, Alaçatı Çarşı gibi kalabalık merkezlerde ücretsiz maske dağıtımına devam ediyor.
◊ Ahmet Bey, son dönemde iş dünyasında adınızı çok sık duyuyordum. “Bin dolarla başladı, 50 milyon dolarlık patron oldu” deniyor sizin için. Böyle bir yükseliş açıkçası bana gerçek üstü geldi.
- Ama gerçek.
◊ Ama nasıl?
- Başlangıç rehberlikle oldu. 1990’lar, İstanbul’a yeni gelmişim.
◊ Öncesinde neredeydiniz?
- Ağrı-Doğubayazıt. İstanbul’a 18’imde geldim.
◊
İstanbul’da neler oluyor
Evet, karantina sonrası üstüne bir de cehennem sıcakları bastırınca İstanbullular olarak kendimizi dışarılara attık.
Ne var ki “sosyalleşmeye aç” kalabalık keskin bir çizgiyle ikiye ayrılmış durumda; “bilinçliler” ve “bilinçsizler” olarak...
Bilinçliler çantalarında dezenfektan, yüzlerinde maske ile gezmeye devam ediyor.
“Bilinçsizler” ise makus talihi kendilerinin yazdıklarından bihaber, maske ve sosyal mesafe hak getire dolanıp duruyorlar. Resmen hastalığa davetiye çıkarıyorlar.
İşin kötüsü ikinci grup yüzünden ilk gruptakilerin de risk oranı her geçen gün yükseliyor. İkinci gruptakilere Allah’tan akıl fikir, ilk gruptakiler ve sağlık çalışanlarına da sabır diliyorum.
Boğaz’da bir duayen
Geçen hafta Zehra ile röportaj için Bebek sahilindeki Pulihoz Grand House’da buluştuk. Defalarca önünden geçmeme ve merak etmeme rağmen görmek anca kısmet oldu.
◊ “Cennetten Çiçek” şarkınla hayatımıza resmen yıldırım gibi düştün Zehra... Hayırlı olsun.
- Çok teşekkür ederim.
◊ Sosyal medyadaki “Cennetten Çiçek” caps’leri ile fark ettim seni. Bu planlı programlı bir çıkış mıydı, strateji harikası mısın?
- Plan program hiç yok inanın. Ben de şaşkınım. Geçen yıl bir YouTube kanalı açtım. Yakın çevremden başka kimse bilmiyordu ama. Orada cover şarkılar yapıp yayınlıyordum. İçlerinden biri de “Cennetten Çiçek”ti. Aralık ayında paylaştım o şarkıyı.
“ŞARKICI OLACAĞIM” DEME YOKSA REZİL OLURSUN!
◊ Ve bombanın pimi çekildi.
- Nasıl oldu bilmiyorum, şarkı hiç anlamadığım şekilde yayıldı ve çok sevildi. İzlenme sayısı kısa sürede 4 milyonu geçti. Kanalım da 42 bin aboneye ulaştı. Bana çok uğurlu geldi. Her çiçek gibi vaktini bekledi ve açtı. Devamında ise yapımcılar bana yazmaya başladı.
Gezip tozdum, iki günlük kaçamaktan bana kalan anıları ve gözlemleri de sizinle paylaşmak istedim.
Kısa tatilimin ilk durağı Gündoğan-Küçükbük’teki Serafina Mare’ydi.
Elbette ilk dikkat ettiğim konu, pandemi önlemleri ve hijyen oldu. Serafina Mare Deluxe Residence’ta, konukların güvenle tatil yapmalarını sağlamak ve herkesi rahat ettirebilmek için bitmeyen bir koşuşturmaca vardı...
Serafina Restoran’ın müdürü de İstanbul Papermoon’dan tanıdığımız Türkay Cansız...
Profesyonel bir ekiple yol alıyorlar ve güzel bir çizgi tutturmuşlar.
◊ Korona iş dünyasını nasıl etkiledi...
- Pandemi önce Çin’de başladı, sonra diğer ülkelere sirayet etti. Özellikle İtalya ve İspanya çok etkilendi salgından. Bizim de sektördeki en büyük rakiplerimiz onlar zaten.
◊ Bunu nasıl avantaja çevirdiniz ki?
- Bu salgının Avrupa’ya gelip ülkemize ulaşmaması söz konusu değildi. Bunu düşünerek tedbirimizi önceden aldık. Onlar ise hazırlıksız yakalandılar.
◊ Nasıl tedbirler aldınız?
- Şirket içinde bir takım oluşturup bu konuda beyin jimnastiği yaptık. 38 maddelik uygulanabilir tedbirler öngördük, bunların hepsini zaman kaybetmeden hayata geçirdik. Mesela günde iki kez şirket genelinde ateş ölçümleri yapmaya başladık.
Daha “sosyal mesafe” konuşulmaya başlanmadan biz “Birbirimizden uzak duralım” dedik. Servislerimizi yarı kapasiteye düşürdük. Kimse kullanmazken biz maske kullanmaya başladık.