Sıtkı Şükürer

Kediye kedi diyememek

3 Mayıs 2015

KOCA imparatorluk 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru yorgun düşmüştü.
Osmanlı; o çok milletli, çok dinli, çok kültürlü yapı, bu denli bir çeşitliliği taşıyamıyordu.
Tüm dünyada, özellikle de Osmanlı coğrafyasında milliyetçilik akımlarının önü kesilemiyordu.
Ülkeyi yönetenler, ister istemez, çağın eğilimine uygun bir payda, bir nüve oluşturmak çabası içindeydi.
Tamam, Türkçe konuşuyorlardı.

HERKES ÖYLE DEĞİLDİ

Yazının Devamını Oku

Necip ve musavat başkanlar

27 Nisan 2015

PARTİLERİMİZ siyasi hayatta daha etkin rol olmak isteyen iki İzmirli’ye haksızlık ediyor. Birincisi Necip Kalkan. İzmirliler Necip Bey’i Ticaret Odası Meclisi Başkanlığı dönemlerinde tanıdı, sevdi, saygı duydu. Allah vergisi sempatikliği, heyecanlı halleri, parlamentoda bulunma hevesi hep gündem oldu. Esasında onun hizmet aşkı partiler üstüydü. Yani, hangi parti olursa olsun “değerlendirilmek” istiyordu. Son olarak, AK Parti yerel seçimlerde Karabağlar’dan aday gösterdi. Olması zordu, olamadı. Milletvekilliğini ise ona çok gördüler, tıpkı geçmişte diğer partiler gibi. Neyse, kader utansın. İzmir seni seviyor Necip Başkan. Diğer İzmirli Musavat Dervişoğlu. Hep iyi bir MHP’li oldu. Siyasetle uğraşanların ortalamasının çok üstünde bir kültürü ve onu süsleyen zengin belagatıyla fark yaratıyordu. Siyasi ikbaline zarar vereceğini bile bile parti içinde ilkesel çıkışlar yapmaktan kaçınmıyordu. Elinde güç olduğu il başkanlığı süreçlerinde, isteseydi milletvekili olabilme imkanı sağlayabilirdi. Ama o şövalye gibi davranmayı tercih etti. Umdu ki, zamanı gelince zaten kesin takdir görecektir. Ama maalesef siyasetin doğasında, o anlamıyla “vefa” yok, hiç olmadı. Üzülme Başkan, seni bilen biliyor. Böyle zamanlarda günler uzun, yıllar hızlı geçer. Devran döner haklar teslim edilir.

ATİLLA SERTEL

YUKARIDA iki siyasetçiden söz ettikten sonra Atilla Sertel’le ilgili bir şeyler söylemeden olmaz. Atilla Bey’le yerel TV’lerde birlikte açık oturumlara çıktığımız dönemlerde tanıştık. Açıkça, bizim gibi liberal biri için fazla ulusalcı geliyordu. Ancak savunduğunun arkasındaydı, kararlılığını gösterirken nezaketi elden bırakmıyor, saygı uyandırıyordu. Daha sonra, Aziz Başkan’ın Osman Baydemir’i davet ettiği “Kürtçe Hamlet” oyununun sergilenmesinde, İzmir’in kurnaz STK temsilcilerinin toz olduğu bir günde, cemiyet başkanı sıfatıyla oyunu izlemeye gelmesini hayranlık ve takdirle izledim. Zaten Silivri seferlerini hep biliyoruz. Yani diyeceğimiz, Atilla Sertel “adamlıktan” sınavı geçmiş bir düzgün kişidir. Siyasette toplum vicdanına sığmayan mağduriyetlerin muhatabı olanlar, o an için kaybetmiş gözükseler de çokta uzun olmayan bir zamanda, müthiş geri dönüşler yaşarlar. Başkan, sabır, sen de üzülme.

BOL KEPÇE STRATEJİSİ

CHP uzun yıllardır iktidarda değil, olacağına kendisi de inanmadı. Şimdi, sanki rüzgar arkadan esmeye, bir ihtimal, koalisyonla da olsa hükümet şansı konuşulmaya başlandı. Kim akıl verdiyse seçim stratejilerini ekonomik vaatler üzerinden kurguladıkları anlaşılıyor. Anlaşılan, özgürlükler, demokrasi falan, necip halkımız nezdinde pek oy getirmez, diye düşünmüşler. Ancak AK Parti’nin de aksadığı yerler maalesef, tam işte buralar. Ekonominin iyi ya da kötü olması iktidarın ideolojik tercihleri ile şekillenmiyor. Kim ne derse desin, ekonomi 13 yıldır rasyonel ve soğuk bir tutumla, teknisyen bir kimlikle, ipin ucu kaçırılmadan, akıllıca yönetiliyor. Ali Babacan’dan Mehmet Şimşek’e bu “dizginleri bırakmama” kararlılığını hissediyorsunuz. Ha, orta gelir tuzağına düşmüşüz, inşaata dayalı büyüme modelini tercih etmişiz… Bunlar doğrudur, ama öncelik kişi başı geliri 3 bin dolardan 10 bin dolarlara getirmekti. Yani kim olsa farklı yol izlemezdi. Şimdi ilave sıçrama için, yine teknisyen bir kaliteyle, devletin ekonomiyle ilgili tüm birimleri her türlü senaryoyu oluşturmuş durumda. Diyeceğimiz bu işin AK Parti’si, CHP’si, MHP’si yok. Kaynağı kıt, tasarrufu düşük bir ülkede attığınız her adım, açıkladığınız her vaat son derece dikkatli olmak zorunda. Özetle CHP bize göre seçim stratejisinin omurgasına ekonomiyi oturtmakla risk alıyor. Zira AK Parti’nin en kuvvetli olduğu, seçmenin de bu durumun farkında bulunduğu, bu noktadan “bol kepçe” stratejisiyle iktidar şansı aramanın popülist damgasını yemeden kolay olmayacağını görmesi gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Demokrasi mi, hadi canım sen de

19 Nisan 2015

İZMİR’de milletvekili adayları belirlenirken “evrensel demokrasiye” rahmet okundu.
CHP’de yapılan önseçim, ağırlıklı olarak mezhep dayanışmasına sahne oldu.
Ne ayıp, daha ötesi bir şey söyleyemiyorum.
AK Parti, güya kitle partisi, yüzde 50 oy alıyor.
Ama adayların tamamı hakim mezhep, üstelik laik değil, muhafazakar kanattan.
Yuh yani, ne denir ki?
Yine HDP, ağızlarındaki yeni söylemle, güya demokrasinin bayraktarlığını yapıyorlar.

Yazının Devamını Oku

Gecikmiş takdir

12 Nisan 2015

ADAY listeleri açıklanınca en fazla CHP listelerinde kendine yer bulan Roman Aday Özcan Purçu’ya sevindik.
Toplumumuzda, belki de tüm dünyada en fazla ayrımcılığa uğrayan insanlardır çingeneler.
Onlara yönelik toleransımızda bile bir acımasızlık tınısı vardır.
Bize göre neşeli insanlardır hep.
Oysa “her kapı gıcırtısında oynamayız be ya” diyen en insani haykırışlarını fısıltıyla bile seslendirememişlerdir.
Toplum bu fırsatı onlardan hep esirgemiştir.
Hep diyoruz ya, pandora kutusu açıldı.

Yazının Devamını Oku

Bu şekliyle başkanlık zor

5 Nisan 2015

SAYIN Cumhurbaşkanı yönünden kartların tamamen açıldığı çok özel bir dönem yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı açıkça kendisini aşırı yetkilendiren bir başkanlık sistemi istiyor.
Ülke ekonomisinin bu sayede “uçacağını” söylüyor.
Bu dedikleri nasıl olacak, ikna edici mi, gelişmiş demokrasilerde örneği var mı?
Tüm bunlar soru işareti.
Dolayısıyla, Türkiye’nin böylesi bir seçeneği tercih etmesi zor gözüküyor.
Şartları bu denli zorlamak, pek çok kişiye makul gelmiyor.

Yazının Devamını Oku

Çarşı hep karışacaktır

29 Mart 2015

BAKIN hem parlamenter sistem, hem de halkın seçtiği cumhurbaşkanı, bu esaslara göre düzenlenmiş bir anayasa tarifi olmadan bir arada olmaz, olamaz.
Bundan böyle Türkiye siyasetinde “çarşı” daima karışacaktır.
Mesele Tayyip Erdoğan değildir.
Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Gül ya da bir başkası “seçimle” cumhurbaşkanı olursa, hiç tartışmasız icrai ağırlıklarını hissettirmek isteyeceklerdir.
Kenan Evren’e göre yapılmış 1983 Anayasası sistem tercihi yönünden “kafası karışık” bir metindir.
Eski anayasada halk seçmediğinden cumhurbaşkanlarını temsili bir çizgide durmak zorunda kaldı.
Ama Tayyip Erdoğan’ı, Evren’e uyumlaştırılmış bir “muğlak” anayasa ile doğrudan halk seçti.

Yazının Devamını Oku

HDP yükselişte

22 Mart 2015

HDP ve Selahattin Demirtaş’ın lehlerine bir rüzgar esiyor, kime sorsak, önce temkinli, sonrasında mahcup bir edayla ciddi ciddi bu partiye oy vermeyi düşündüklerini söylüyor.
Haa, açık ifade edelim. Konuştuklarımızın hiç biri öyle gizli PKK’lı falan değil. Hatta sosyalist olanları da son derece az. Kürtlere de ayılıp bayıldıkları söylenemez.
O halde bu insanlar neden HDP’ye yönleniyor?
Sebebi basit...
Konuştuklarımızın ortak paydası; AK Parti’den ve özellikle sayın Cumhurbaşkanı’ndan hazzetmiyor olmaları.
İktidar partisinin Anayasa’yı değiştirecek çoğunluğa ulaşmasının engellemenin HDP’nin yüzde 10 barajı aşmasından geçeceğini düşünüyorlar.

Yazının Devamını Oku

İthal aday meselesi

15 Mart 2015

YEREL yönetimleri savunmak “yerelin yetersizlerini” kutsamak değildir.
Hayat böyle olsaydı “yerli mallar” haftasını kutlamaya, yabancı sermayeden tedirgin olmaya, yabancı futbolcu sınırlamasını hararetle savunmaya devam ederdik.
Ha, “içerinin ebepsleneni” isek, “kapalının kuvvetlisi”, “mahallenin horozu” durumumuz varsa, tabii ki ithal aday istemeyiz, binbir demagojiyle genişletilmiş havuzun getireceği kaliteyi reddederiz.
Ey siyaset esnafı adaylar, “memleketlimiz” olmanız dışında ilave özellikleriniz nelerdir, o önünü kesmeye çalıştığınız “dışarlıklı adayların” kalitelerine ne ölçüde sahipsiniz.

MUHTAR SEÇMİYORUZ
Sevgili karar vericiler, mahalleye muhtar seçmiyoruz, parlamentoya, yasama organına, milli iradenin temsiline, her yönüyle donanımlı doğru insanları bulmaya gayret ediyoruz.

Yazının Devamını Oku