Sıtkı Şükürer

Metropol nöbeti

5 Temmuz 2015

BU yaz, sanki insanlar tatili erteliyor, metropolleri sahipsiz bırakmak istemiyor.
Tamam havalar tam ısınmadı, Ramazan etkisi de var, ama bunlar yaza mesafeli kalınıyor olmasının izahını yeterince vermiyor.
İnsanlar, anlaşılan dış görünüşlerinde verdikleri izleniminin çok ötesinde, derinlerinde, tedirgin olmuşlar.
Sanki, sayılarının, oylarının toplamının iktidar kompozisyonunda yetersiz kalacağına dair öylesine bir moralsiz kanaat pekişmiş ki, bir anda “masada” yerlerinin olduğunu görmelerinin şokunu henüz atlatamadılar.
Bu sebepten emaneti verdikleriyle sıcak temastan uzaklaşmak istemiyorlar, takip ediyorlar, teyakkuz hallerinden gevşemeye geçişi, şu an itibariyle zamansız addediyorlar. Şehirlerde kalarak, nöbetçi hissiyatıyla vecibelerini bir nebze olsa da yerine getirdiklerini düşünüyorlar.

-------

Sakinlik talebi

2015 yılının temmuz ayından Türkiye’ye bakınca bir tespiti net bir şekilde yapabiliyorsunuz.

Yazının Devamını Oku

Kemal Çolakoğlu

28 Haziran 2015

GEÇENLERDE İzmir Kalkınma Ajansı’nın seçimleri yapıldı.
Normalde bu tip kuruluşların seçimlerinin yerelde büyük heyecan yaratması gerekir.
Zira kalkınma ajansları bölgenin yatırımlarına yön veren, dünya örneklerinde çok önemli ağırlıkları olan kuruluşlardır.
Ama maalesef bizde bu iş, arzu edilen özerkliğe bir türlü kavuşamadı ve merkezi yönetim etkisi, tıpkı eski DPT düzeni gibi devam ediyor.
Hatta bu merkeziyetçi iştah o kadar fazla ki, örneğin İzmir Kalkınma Kurulu Başkanlığı için bile, üyelerin serbest iradesine tahammül edilemiyor ve el altından birileri işaret ediliyor.
Ancak bu denli yönlendirme gayreti bazen ters tepebiliyor.
Nitekim iki dönemdir Kalkınma Kurulu Başkanlığı’nı başarıyla yürüten Kemal Çolakoğlu, önünün kesilmek istenmesine rağmen yine seçildi.

Yazının Devamını Oku

Kirvesi Gode Cengiz'miymiş?

21 Haziran 2015

KSK’nin başına talih kuşu kondu. Evet, Erdal Acar’dan bahsediyoruz. Bir anda belirdi ve kulübün önce futbol sonra basketbol branşına el attı. Birikmiş borçların bir kısmı ödenmeye, primler uçuşmaya, yeni parlak transferlerden söz edilmeye başlandı. İyi de bayram değil, seyran değildi. Eniştemiz neden bu denli ilgiliydi? Bir İstanbullu müteahhidin, üstelik kentsel dönüşümlerin bu kadar revaçta olduğu bir dönemde, işini gücünü bırakıp parasını pulunu Karşıyaka’ya saçmasının mantıklı ne izahı olabilirdi. Ayrıca AK Parti milletvekillerinin en başından Sayın Erdal Acar’ı yüreklendirmelerinin bir sebebi var mıydı? Hele Facebook’da Erdal Acar’ın bir anda zuhur eden kaf-kaf sevgisine dair satırları okuyunca, tamam diyorsunuz, biz atlamışız, Gode Cengiz beyefendinin kirvesiydi, ergenken bir Göztepeli ile dalaşmasından karakol macerası bile vardı. Ne diyelim, Erdal Acar bir proje, bu açık. Kulüp akıllı davrandığı müddetçe istifade etsin ama ipin ucunu asla bırakmamalı. Kötü senaryo gerçekleşir ve elma şekerlerin sapları ile başbaşa kalınırsa (ki hiç temenni etmeyiz), umarız hesap verecekler orada bulunurlar.

BEYAZ TÜRKLER YIKILACAK YER ARARBakmayın siz şimdiki siyasetçilerin “Yeni Türkiye” söylemlerine. Kapsamlı yeni Türkiye projesi Cumhuriyet’ti. Kendi değerleri üzerinden yepyeni nesiller oluşturmayı hayal etmişti. Çok büyük ölçüde başarılı da oldu. Oldurtulan model insan; geçmişini fazla kurcalamayan, kaynaşmış, sınıfsız bir kitle olduğuna inanan, Sünni fakat denetimli, Diyanet’in müsaade ettiği ölçüde dindar, Müslümanlığını Allah’la kul (kendisi) arasına sıkıştırılmış olarak yaşayan, Arap sevmeyen, yüceltilmiş Türk kültürü ile biçimlenen, din ve devlet işlerinin kesinkes ayrıldığı katı laik anlayış da bir beis görmeyen, esasında hep bir “batı” hayranlığı ile kıvranan ve birbirine benzetilmiş özelliklere sahip kişilerden oluşuyordu. Bu kitleye sosyologlar Beyaz Türk diyor. Beyaz Türkler bu ülkenin ayrıcalıklı kitlesi oldu. Ama bunun bedeli rızalarıyla az özgür olmaktı. Demokrasiden vazgeçip bu işi askeri vesayete ihale ettiler. Bu durum, devran değişince onları kendi haklarını nasıl koruyacaklarına dair pratiksiz bıraktı, acemi kıldı. Muhafazakar camileri ayağa kaldırabilirdi, Kürtler zaten silahlı mücadele veriyorlardı, Alevi gençler gerekirse sapır sapır öldürülüyorlardı.. Oysa Cumhuriyet değerleri ile yetişmiş naif kitlelerin, kıyı seçmenlerinin, kendilerini risk ederek bir hak arama kültürleri ve cesaretleri yoktu. Şimdi, 7 Haziran sonrasında, muhafazakarların iktidarı sallandı. Kağıtlar yeniden karılmaya başlandı. Haklarını, gerektiğinde çoluğunu, çocuğunu, yeğenini, kuzenini meydanlara sürmeden koruyamayanların masaya eğreti oturacağı bir Türkiye şekilleniyor. İşte bu aşamada, on milyonlara ulaşmış beyaz Türkler’in yine kendilerini emanet edecekleri bir vasi arayışında olduklarını gözlüyoruz. 1970’ler de sol parantezde, müttefik olmasalar da, birbirlerine sempati duymuş olanlar, bugün şayet becerirlerse “evrensel demokrasi” paydasında dayanışabilirler. Bu sebeple “Beyaz Türk, Alevi, seküler Kürt” koalisyonu önümüzdeki yıllarda yavaş yavaş kurumsallaşırsa kimse şaşırmasın.

Yazının Devamını Oku

Şimdi demokrasi zamanı

14 Haziran 2015

AK Parti 2002 ruhuna geri dönemez ise, giderek Kürt oylarından uzaklaşacak demektir.
Gelişmeler bu yönde olursa, kuvvetle muhtemel, başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere artık daha milliyetçi (Türkçü) bir AK Parti görebiliriz.
Bu durumda MHP tüm gücüyle AK Parti’yi “tapulu arazisinden” geri püskürmeye çalışacaktır.
Bu sebeple bu iki partinin ilişkileri “gerginlik” vaat etmektedir.
CHP’ye gelince bu seçimler onlar için çok öğretici olmuştur.
Bir defa, öyle aşırı ulusalcı oyların halk nezdinden hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığı anlaşılmıştır.
Dolayısıyla CHP’nin “pür” bir sosyal demokrat parti olmasının önünde zihinsel bir engel kalmamıştır.

Yazının Devamını Oku

STK’lardan haberler

7 Haziran 2015

İZMİR sivil toplum dünyasından bazı haberleri paylaşmak isteriz.
Birincisi; Uğur Yüce TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) nezdinde, açık bir hak teslimi anlamında, İzmir’in akil adamı sıfatıyla, adına bir belgesel hazırlanarak onurlandırıldı. Kentimizin bu bilge insanı adına hepimiz mutlu olduk. Uğur Yüce’ye sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
İkincisi; Karşıyaka Spor Kulübü’nün ağır toplarının oluşturduğu ve kulübün sağduyu ve vicdanını temsil eden 1912 Derneği’nde nöbet değişimi yaşandı.
Yaptığı hizmetlerle dönemini büyük bir başarıyla tamamlayan Sait Gürsoy yönetimi, bayrağı Muhittin Bilget başkanlığındaki yeni yönetime devretti.
1912 Derneği hakikatten işini biliyor ve İzmir’in gözbebeği insanlarını yönetim için ikna edebiliyor.
Tebrikler ve yeni yönetime başarılar.
Bu arada, bir Kaf-Kaf olarak Sayın Erdal Acar’ın kulübe olan ilgisinin “rahatlatıcı izahını”, açık söyleyelim, 1912’inin kovalamasını bekliyoruz.

Yazının Devamını Oku

Globalleşmenin yeni anlamı

31 Mayıs 2015

DOKTOR Ünal Kocaman iş dünyasının uzun zamandır konuştuğu bir konuyu tüm çıplaklığı ile ortaya koyan bir makale yayınladı.
Artık tüm dünyada yüksek ve düşük maliyetli ülkeler sınıflaması değişiyor.
Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya, Rusya ucuz ülke olmaktan çıktı.
Rekabet avantajlarında sadece nominal ücretlere değil, emeğin verimliliğine de bakmak gerekiyor.
Bu esasa göre 10 yıl önce saat ücretleri dolar cinsinden Çin’de 4.35, Rusya’da 6.76, ABD’de 17.54’lı iken, bugün aynı sıra 12.47, 21.90 ve 22.32 oldu. Yani ABD farkı nerede ise kapatıyor.
Enerji maliyetleri 2004 yılından bu yana Çin’de yüzde 66, Rusya’da yüzde 132, doğalgaz Çin’de yüzde 138, Rusya’da yüzde 202 arttı.
Ayrıca söylemeye gerek yok, örneğin Rusya iş yapma kolaylığında dünyada 92’nci, lojistik performansında 95’nci, yolsuzluk beklentisinde 125’nci sırada.

Yazının Devamını Oku

Ertuğrul Kürkçü

24 Mayıs 2015

MALUM HDP bu seçimin en ilgi çeken partisi.
Bağlı olarak, adayları da merak ediliyor. ESİAD’ın bir toplantısında İzmir 1. Bölge 1. sıra adayı Ertuğrul Kürkçü’yü dinleme fırsatımız oldu.
HDP bir muhalifler ve mağdurlar koalisyonu gibi. Gayrimüslim adaylardan eşcinsellere müthiş bir demokratik çeşitlilik ve renklilik içeriyor.
Ertuğrul Kürkçü 68 kuşağının efsane ismidir.
Kızıldere’de kurtulduktan sonra 14 yıl mahpus olmuş ve davası uğruna çok bedel ödemiş bir kişidir.
Konuşmasında özellikle siyasi tahlilleri çok etkileyiciydi.
Soru cevap bölümünde, kıdemli bir HDP sempatizanı olarak sayın Kürkçü’ye bazı kalbi tavsiyelerde bulunduk.

Yazının Devamını Oku

Kendi kendine kaynarız biz

17 Mayıs 2015

ŞEHİRLERDE yaşayan, “Beyaz Türk” diye tabir ettiğimiz kesimlerde özgürlük ve demokrasi talebi hiçbir zaman “hayati” olmadı.
Bu kitleler haksızlığa uğradıkları kanaatiyle, tamam protesto yaptılar ama benzerlerini başka ülkelerde gördüğümüz türden “tanklar önünde” pek durmadılar.
Hal böyle olunca, “orta sınıflar” böylesi bir yürekli inisiyatif ortaya koyamayınca, bu ülkede gücünü hissettiren daima borusunu öttürür hale geldi.
Hep söylenir, 13 Eylül 1980 sabahı anarşi durmuşmuş. Bu durum, askerlerin kötü niyetli olarak ihtilal yapabilmek için şiddete göz yumduğu şeklinde yorumlanır.

SUS PUS KARAKTERİ
Oysa mesele böyle anlarda veya sonraki süreçlerinde demokrasiyi, gerekirse hayatı pahasına, savunacak orta sınıflarımızın olmayışıdır.

Yazının Devamını Oku