Sıtkı Şükürer

Refah hukuk ister

3 Eylül 2017
“Ekonomik refah” istiyorsanız “demokrasiye” mahkumsunuz. Petrol sahalarının üstünde yaşayanlar bu cümlenin istisnasıdır.


Hele Türkiye gibi sermayesi kıt bir ülke iseniz, mecburen dış tasarruflara ihtiyaç göstereceğinizden, yabancı sermaye denilen “ürkek tavşanı” tedirgin etmemeniz icap eder.
Türkiye’nin tasarruf oranı milli gelirinin takribi %15’dir.
Bir ülke sadece kendi kaynakları ile yetinmek durumda ise tasarruf kapasitesi kadar yatırım yapabilir.
Yatırım, ekonomik büyüme demektir. Türkiye’nin tatmin edici bir büyüme seviyesini yakalayabilmesi için milli gelirinin %23-25’i arasında yatırım yapması gerektiği biliniyor.
İşte, aradaki fark için yabancı sermayeye ihtiyaç duyuluyor.
Dolayısıyla refaha giden yol ancak dışsal tasarrufları cezbederek mümkün olabiliyor.

Yazının Devamını Oku

Lüzumsuz tepki

28 Ağustos 2017
EFES Antik Tiyatro’da unutulmaz yaz konserlerinin sıklıkla gerçekleştirildiği yıllardı.


Dünya çapında sanatçılar ardı ardına gelirdi.
Ünlü protest sanatçı Joan Baez’ın bir konserini hatırlıyorum.
Yaşlı tiyatronun basamakları hınca hınç dolmuştu.
Bermutat sahnenin ön taraflarına protokol sandalyeleri dizilmişti.
Konserinin başlamasına az bir süre kala bahse konu önemli kişiler geldi ve yerlerine yerleştiler.
Behşuş bir çehreyle seçkin olmanın keyfini çıkartarak Joan Baez’ı dinlemeye hazırlanmışlardı ki, ihtimal kulis penceresinde bu haksız konfora tepkilenen sanatçı, sahneye çıkar çıkmaz protokolü diline dolamıştı.

Yazının Devamını Oku

Yan oda sesi

20 Ağustos 2017
TURGUT Özal, Naim Süleymanoğlu’nu Bulgaristan’dan getirdiğinde sanki “mülkiyetimize” yeniden kavuşmuş duygusu içindeydik.

Naim, Olimpiyatlar’da rekorları paramparça ederken, yüzde yüz aidiyet hissederek kendimizden geçiyorduk. Daha sonra Afrika’dan bazı atletleri Türkiye vatandaşı yaptık. Siyah tenli bu sporcuları her ne kadar sevmiş olsak da, o denli içselleştirememiştik. Hani, birilerinin “devşirme” demesine karşı çıksak da, tamamen haksız olmadıkları aşikardı. Son olarak bir Azeri kökenli atlet Ramil Guliyev, Türkiye adına 200 metre yarışında dünya şampiyonu oldu. Bu defa durum biraz daha karışık geldi hepimize.
Ramil, tamam Türk dilli bir ülkenin çocuğuydu ama evladı-ı fatihan değildi. Ama Afrikalı da değildi. Bu sebeple temkinli bir “bağıra basış” yaşadık.
Diyeceğimiz, galiba Balkanlar “içeriden ses”, Türki Cumhuriyetler “yan oda”, Afrika ise “yan daire” sesi gibi geliyor necip halkımıza...

TRAMVAY DOĞRU PROJE
Şu tramvay meselesinde kaldırılan toz bulutuna hayret ediyoruz. Sosyal medyada bir kısım insanlardan müthiş bir itiraz sesi yükseliyor. Efendim, çalışmalar nedeniyle trafik sıkışıklığını dert edenlerden, projenin gereksizliğine varıncaya kadar bir “anti tutum” hiç soluklanmadan ortalığı inletiyor. Yahu, her şeyi bir tarafa koyun, tramvaylar neticede toplu taşımacılığa hizmet eden, otobüs ve dolmuşların yarattığı sıkışıklığı azaltan bir fonksiyon icra ederler. Sadece bu bile projenin desteklenmesini gerektirmez mi?
İnsanlarımızın 4 milyon nüfuslu bir şehirde yaşadığımızın idrakinde olması lazım. Esasında dünyanın belli başlı metropollerinde kent merkezine özel araçlarla girebilmek belirli kıstaslara tabidir. Belki bir adım sonrasında bu konuda da düzenlemeler yapılması gerekecek. Yine, kent merkezinde oturanların evinin önünden dolmuşa, otobüse binme keyfi maalesef sürdürülebilir bir durum değildi. Bundan böyle metro ya da tramvay durağına, gerekirse 10-15 dakika yürümeyi içimize sindirmek durumundayız.
Bu arada belirtelim ki, Avrupa ve Amerika’da pek çok kentte tramvay taşımacılığı başarıyla uygulanan bir modeldir. Kısa bir müddet sonra proje tamamen hayata geçince, muhtemelen herkes benimseyecek ve mutlu olacaktır.

ALTAN KARDEŞLERİ UNUTMADIK

Yazının Devamını Oku

Pontus Rum’u olmayız biz

13 Ağustos 2017
BİZLER, seküler hayat biçimini, yaşamımızın her alanında, sanki hep öyleymiş gibi yaşardık.


Alıştığımız ve aksini bilmediğimiz modern değerleri, daha da rafine hale nasıl getiririz diye çabalardık.
Örneğin, imamların nikah kıyma yetkisine sahip olabilmeleri aklımızın ucundan dahi geçmezdi.
Mesela derdik, acaba İslam inancımızı Batı dünyası ile nasıl daha da uyumlaştırabiliriz.
Camiye “kadın” dahil olur mu, acaba “iskemle” mabetlerimize girebilir mi?
Tüm bunlar bize makul gelen zihin egzersizlerimizdi.
Yine mesela “alaturka” tuvaletler hiç şüphemiz yoktu ki, gayri medeniydi, her yerden kaldırılmalıydı.

Yazının Devamını Oku

Gazeteciden de öte

6 Ağustos 2017
1970’Lİ yılların efsanevi öyküsüydü.


Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde bir “solcu” genç, “kompozisyon” sınavından son hakkına girer.
Dersin hocası da “nursuz, uğursuz” bir yaşlı kadın profesördür.
Üstelik ideolojik olarak da karşı kampa yakın biridir.
Derken sınav günü gelir.
Tek bir soru sorar profesör kadın.
“Sizce cesaret nedir?”

Yazının Devamını Oku

Doğu Karadeniz

30 Temmuz 2017
GEÇEN hafta beş gün süren bir gezi gerçekleştirdik.


Trabzon havalimanından başlayan ve Batum’da sona eren “Doğu Karadeniz” gezisinde sürekli nefesimizi kesen tabiat harikalarına tanık olduk.
Açıkça belirtmek gerekir ki, ülke içi ve dışında bazı yerlere defalarca giderken, neden bu zamana kadar Doğu Karadeniz yaylalarını ihmal ettiğimizi sorguladık ve hayıflandık.
Tabiatın adeta delirdiği, yeşilin insanı kendinden geçirdiği, çılgın derelerin, şelalelerin büyülediği bir rüya aleminden söz ediyoruz.
Hele Rize yaylalarında ipiniz kopuyor, kendinizden geçiyorsunuz.
Bölge, özellikle Uzungöl civarı Arap ülkelerinin insanları tarafından müthiş benimsenmiş.
Ekonomi, büyük ölçüde Arap turizminden besleniyor.

Yazının Devamını Oku

15 Temmuz

23 Temmuz 2017
HER iktidar kendi hikayesini oluşturmaya çalışır.


23 Nisan, 29 Ekim gibi çok özel günler Cumhuriyetimiz açısından bahis konusu hikayenin simgeleştirildiği bayramlar olarak kullanılmıştır.
1960 ihtilalini yapanlar da 27 Mayıs’ı “bayramlaştırarak” bir ağırlık oluşturmaya çalışmışlardır.
AK Parti, 2002 yılından beri iktidar.
Ancak ülkenin resmi tarihinde henüz yeterince yer almıyorlar.
Diğer deyişle, kendilerinden hareketle, onları vurgulayan, temsil eden periyodik simgeleri oluşturamadılar.
15 Temmuz bu eksikliğin fırsatı gibi görülüyor.

Yazının Devamını Oku

Işıkkent Eğitim Kampüsü

16 Temmuz 2017
TÜRKİYE genç bir nüfusa sahip.

Yaz ortasına gelindi.
Bağlı olarak velilerin okul telaşı başladı.
İzmir bu konuda şanslı bir kent.
Birbirinden kaliteli okullara sahip.
Bugün biz bu güzide yapıların birinden özellikle bahsetmek istiyoruz.
Işıkkent Eğitim Kampüsü.
Bu okul bir vakıf kuruluşu.

Yazının Devamını Oku