Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık geçenlerde laf arasında söylemişti, kayıp “master kayıtlar” bulduğunu. Bunların yeniden yayınlanacağı için de ne kadar sevindiğini...
Plakseverler bilir, makara kayıttan plak baskısı ya da dijitale aktarım önemlidir. Kaydın aslı, billur gibi ses barındırır. Bazı ünlü isimlerin makara kayıtları yıllardır kayıptı.
Dijitalleşme sürecinde de birçok şirket, orijinal kayıt yerine, çıkan plak’tan CD’ye, oradan da dijital dinleme sitelerine aktarımda bulundu. Bu süreçte sesler kısıktı, cızırtılıydı.
Öyleydi böyleydi derken eksiler uzar gider anlayacağınız.
Saltık, Fikret Kızılok’un “Zaman Zaman” isimli albümünün makara kayıtlarını Uzelli Kaset Fabrikası deposunda bulmuş.
Mucizevi bir biçimde iyi korunmuş... Ve içinde iki duyulmamış şarkıyı da barındırıyormuş.
Yani ölümünün üstünden 18 yıl geçse de sevenleri iki yeni Fikret Kızılok kaydı dinleyecek bu yıl.
Öte yandan Neşet Ertaş’ın 70’li ve 80’li yıllarda kaydettiği albümlerinin de makara kayıtları başka bir kasetçi deposundan çıkmış. O kayıtlar da plak formatında yeniden dinleyiciyle buluşacak.
Aksi durum nadiren yaşanır.
İşte bakın Vodafone’un ikinci yılına giren “Vodafone FreeZone Son Ses Online Müzik Yarışması” pazartesi günü sonuçlandı ve yarışmayı finaldeki tek erkek Baran Sertkaya kazandı.
Tamam, Baran’ın birinciliği kutlanası, tebrik edilesi bir başarı.
Ancak şaşırtıcı olan, finale kalan 6 kişiden 5’i kadın olmasına rağmen yarışmayı yine bir erkeğin kazanması...
Size yarışmanın istatistiksel bilgilerini de vereyim.
Vodafone FreeZone Stüdyo’da düzenlenen yarışmanın büyük finali halk oylamasıyla gerçekleşti.
Kendisini tanımayanlar için küçük bir açıklama yapayım, Rock FM’in son genel müdürü Metehan...
Halen Kent FM’de “Arka Koltuk” programını hazırlayıp sunuyor.
Rock FM’e dönersek... 18 yıl yayın yapan radyo, bir kere isim değiştirdiyse de sonra yine Rock FM oldu. En sonunda başka patronla, başka bir yayın anlayışıyla yoluna devam eden bir frekans haline geldi.
Birçoğumuz radyo dinlemeyi bıraktıysak da dara düştüğümüzde açtığımız birkaç frekanstan biriydi 94.5...
3 yıldır rock müzik yayını yapmayan kanal için geçtiğimiz gün Metehan Mert Çakır bir mesaj paylaştı: “Bir fon oluşturup Rock FM’i satın alalım mı? Yeterli parayı toplarsak gider isteriz babasından...”
Olay birkaç saat içinde Fongogo sitesi üzerinden bir kampanyaya dönüştü.
Tam da bu yüzden 14 yıldır Koç Spor Fest, etkinliklerini, gidilen illerde konserlerle taçlandırır.
Sahnesinde ünlü isim/gruplarını ağırlar.
Bu yıl festivalin etkinlik ismi Athena’ydı. 4 yıl aradan sonra yine aynı etkinlikle üniversiteleri, üniversitelerin olduğu coğrafyaları gezme fırsatı buldular. Her güne bir konser yaptıkları oldu. Nisan ayında Tekirdağ’dan hareket eden festival Van, Hatay ve Burdur’un ardından Antalya’da, Akdeniz Üniversitesi’ndeydi.
Coşku yine aynıydı: Tüm gün süren müsabakaların ardından şarkılar ve coşma zamanı.
Grup üyeleriyle konser öncesi yemekte bir araya geldik.
Malumunuz, Athena oyuncu değişikliğine gitmiş, ekibe iki yeni isim katılmıştı.
İlk olarak Türkçe Rock listesinde karşılaştığım ilginç bir durumdu.
Yalan yok, kendi listelerim dışında çok da listeye bakmam.
Profesyonel bir müzik akışı olduğu için hayatımda seçtiklerimi, önermelere tercih ederim. Ama o listede 50 şarkı içinde aynı grubun son albümlerinden 5, eski albümlerinden 1 olmak üzere 6 şarkısı listedeydi. Tabii bu benim için rahatsızlık verecek bir unsur değildi.
Yeni albümünü sevdiğim bir gruptu, zaten dinliyordum.
Biraz daha meraklanınca diğer listelere de göz gezdirdim. Türkçe HipHop, Türkçe Pop gibi listelerde de durum aynıydı. Son dönemde popüler olan herkes dörder beşer listede.
Daha da çok olsun ama dikkat çekmek istediğim durum başka.
Ama Demet Akalın’ın 23 Nisan’da yayınlanan yeni albümü “Ateş” benim için bir istisna oldu.
“Ateş”, 15 yeni şarkıdan oluşuyor. Geçen hafta çıkan “Napıyorsan Yap”, eller havaya döneminin resmen açıldığının, beşinci cemrenin gidere-atara düştüğünün kanıtıydı. Albümdeki diğer şarkılar da şaşırtmadı o yüzden. Albümün geneline bakarsanız, yok yok...
Söz ve bestelerde Ayla Çelik, Cansu Kurtçu, Derya Bedavacı, Ebru Polat, Efe Bahadır, Emirkan, Gökhan Tepe, Hakkı Yalçın, Murat Güneş, Öze Bade Derinöz, Serdar Aslan, Sıla, Şebnem Sungur ve Tan Taşçı; düzenlemelerde Hasan Çiçek, Volga Tamöz, Mustafa Ceceli, Okay Barış, Alper Atakan, Gürsel Çelik, Catwork, Erhan Bayrak ve Serkan Ölçer imzaları var.
Pop müzik sektörünün toplama albümü gibi yani.
Gidenin ardından eğlenmek mi, sövmek mi, ağlamak mı dersin, yenisine kur yapmak mı...
Albüm, ilişkinin tüm fazlarını barındırıyor. Sık sık Allah’a havale etmek de genel anlamda şarkıların olmazsa olmazı. Yeni sevgiliye gel gel yapmak ve bolca vaat de mevcut.
Amaç ise iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak.
Günsür ve Kurşun’un birlikte yazdığı “What Eye See” (Gözün Gördüğü), tüm dünyayı ilgilendiren bu konuyu iki dilde adrese ulaştıracak; Türkçe ve İngilizce olarak...
Ekibin bu çalışmasını haziran ayında yayınlanacak “Uyanma Vakti” takip edecek.
“What Eye See”nin yönetmenliğini Günsür’ün “Kanaga” adlı internet dizisinin yönetmeni olan Tolga Yücel üstleniyor. Klipte Kanaga’dan da görüntüler bulunuyor. Hatta sitede Kanaga soundtrack olarak görülüyor.
Mehmet Günsür’ün oyunculuğunu müzikal yetenekleriyle harmanlaması malum. “Aşk Tesadüfleri Sever” için “Eylül Akşamı”ndayı söylemişti. “Fi”de müzik hocasıydı. “Unutursam Fısılda”da kaymakamın oğluydu ama müzikle yakından ilgiliydi.
Müzikseverliğini sıkça dile getiren, bu konuda kendini durmadan eğiten Mehmet Günsür, Hakan Kurşun gibi deneyimli bir müzisyenle yola çıkarak güzel bir işbirliğine imza attı.
Öncelikle, single için hislerim, grubun daha fazla elektronik tabanlı müziğe yükseldiği, vokalin daha net duyulduğuydu. The Away Days sound’unun şekil değiştirdiğini düşünmüştüm. Bu sadece bir denemeymiş, bunu da ekipten öğrendim.
Dönelim yeni şarkılarına... Sosyal medyadan Everything Everything grubu destek veriyor, “Designed” dijital dinleme sitelerinde top listelere giriyorlar. Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir şarkı için hızlı ve güzel bir yükseliş.
Tabii ki iki yıl kolay geçmemiş.
Bu süreçte ikili depresyon yaşadıklarını açıkça dile getirdi.
Can Özen “Stüdyoma gireyim, müziğimi yapayım plak şirketim yayınlasın demek 70’ler 80’lerin filmlerinde kaldı. Günümüzde çalışma seviyen de stresin de artıyor. Bir de yapmak istediklerin var. Bu temponun ucunu kaçırınca her insanda oluşabilecek sıkıntılar oluyor. Zevk almamaya başlıyorsun. Depresyon ve anksiyete ortaya çıkıyor. Turnelerdeki konser yoğunluğu da var. Çeşitli gereklilikler de var. Yaşanılanlar göründüğü kadar kolay ve eğlenceli değil” diyor konu müzisyenlerin psikolojisi olunca.
Bunları anlatırken bile endişe gözünden okunuyordu çünkü aynı durumu yaşayan birçok meslektaşı olduğundan da bahsediyor.