Türkiye’de bir haftadır açık olan, hemen her YouTube kullanıcısına “gel gel” yapan yeni uygulama önceki gün basına tanıtıldı.
Kullanıcıların kişiselleştirilmiş müzik listeleri oluşturmalarını sağlayacak, araştırmacı olmayanları bile yeni müziklerle buluşturacak bu yeni YouTube ürünü, Spotify ve Apple Music’te olduğu gibi internet olmadan müzik dinleme imkanı da sunuyor. 3 aylık deneme süresi boyunca ücretsiz olan platform, arka planda oynatma ve video indirme opsiyonlarıyla geliyor. Tabii reklamsız.
YOUTUBE MUSIC’İ DİĞERLERİNDEN AYIRAN NE?
YouTube geniş kataloğuna çok inanıyor. Bu yeni ürünü “müzik yayın akışı servisi” olarak tanımlıyor.
Yani kullanıcıların YouTube’da geçirdiği zamana bakarak akan bir yayın kullandıkları bir gerçek.
Beğendiğiniz şarkılar ve videolar peşi sıra diziliyor. Beğenebilecekleriniz de hem listelerde hem de akışta sizinle oluyor. Hatta arayüzde “sonsuz müzik” yazıyor.
Daha önce de 2013 yılında Nu’est, Cemal Reşit Rey’de sahneye çıkmıştı. Röportaj yapmaya diye gitmiş, Türkiye’de K-Pop adına ilk şokumu orada yaşamıştım. Zira her kesimden gencecik kızlar, bildikleri üç beş cümle Korece ile sevgilerini sunuyorlardı. Çizgi romanlardan şarkılara, dizilerden filmlere fikir alışverişinde bulunuyorlardı.
Devamında hem İstanbul hem de Ankara’da K-Pop konserleri düzenlenmeye devam etti.
Son olarak ülkesinde çok tanınmasa da “Türkiye” aşklarıyla Türkiye’deki K-Pop severleri kalplerinden vuran bir grup, yani WiHi geldi. Geçtiğimiz aylarda konsere gelmiş, İstanbul’da klip çekmişlerdi. Bir de Edis konseri izlemişlerdi. Magazin için haber yönü buydu.
Gelelim konserlerine...
O NE ÇIĞLIK NE KIYAMET...
Ne derseniz deyin ama DJ’lerimizden çok bizi Anadolu rock kurtaracak, buna emin olabilirsiniz.
Selda Bağcan’ın dünya çapında birçok etkinlikte sahneye çıkmasının yanı sıra (ki geçen günlerde Londra’daydı), Avrupa’yı karış karış gezen Gaye Su Akyol’un son olarak Roskilde Festival’de yer alması aslında birçok şeyi açıklıyor.
Karanlıkta kaybolmasın...
Iggy Pop’un BBC 6 için hazırladığı radyo programı “Iggy Confidental”da Gaye Su Akyol’a yer verdiğini unutmadık.
Elijah Wood’un Selda Bağcan’a bakarkenki çocuksu heyecanını da.
1960’lardan bugüne gelen Moğollar, Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray ve Üç Hürel gibi isimlerin plaklarının bugün Avrupa ve Amerika’da plakçılarda bulunmasının nedeni tam da bu. Etnik müzik kategorisinde değil, yeni bir lezzet olarak değerlendiriyorlar Anadolu rock müziğini. Ya da onların tabiriyle saykodelik Türkçe rock müziğini...
Finansal anlamda sürekli zorluklarla mücadele edilen sektörde ayakta kalabilmek, sabır ve planlama gerektiriyor.
Kimi bağımsız plak şirketleri yüzde 80 gelirini teliflerden elde ederken, Türkiye bu konuda öncü ülkeleri geriden takip ediyor.
Müzikte sürekli yeni alt türler ortaya çıkarken, demografik özellikler ve dönem göz önüne alındığında dalgalanan bir beğeni grafiği görüyoruz.
Çok izlenilen film yapmanın nasıl ki bir altın formülü yoksa, müziğinizi yayınladığınızda başarılı olmanızın da bir formülü yok.
“Şirket, bir yetenek ajansı, zevk sahibi, trendsetter, marka, dağıtımcı ve influencer olmak zorunda.”
Bu sözü geçtiğimiz yıllarda Armada Müzik’in sahibi Maykel Piron söylemişti.
Dünyanın en büyük müzik piyasasında rastlanan sıra dışı dinlenme oranları, bağımsız yapım şirketlerini zora sokmaya başladı.
Geçen hafta Rolling Stone dergisinde yayınlanan habere göre, Kaliforniyalı plak şirketi Hopeless Records’un sahibi Louis Posen’in bir demeci bağımsız şirketleri harekete geçirdi.
Posen, bağımsız plak şirketlerinin katıldığı New York’taki bir etkinlikte, Spotify’ın bol takipçili altı listesinde bulunan sıradan bir şarkının günde 3 bin dinlenirken bir anda günde 35 bin dinlenir olmasına dikkat çekti...
Bunun imkansızlığını ve yol açtığı haksız telif kazancını dile getirdi. Yani, bağımsız müzisyenlerin sahte tıklanmalar karşısında zora düştüğünü, gelir havuzunda azınlık olduklarını vurguladı.
Posen’ın hedefinde açıkça Spotify vardı.
Dijital dinleme platformunun finansal havuzunda toplanan telif ücretleri dinlenme oranlarına göre dağıtıldığından, sahte dinlenmelerle oluşan manipülasyonun bağımsız plak şirketleri ve müzisyenleri zora düşürmeye başladığının altını çizdi. Tidal, Deezer, YouTube gibi platformlarda da telif ücretlerinin o nedenle tabanda olduğunu söyleyen Louis Posen, sonuçta para karşılığı satın alınabilen sahte tıklanmaların kendi başına başarı elde eden müzisyenlere de gölge düşürdüğü görüşünde.
Dört gün süren etkinlikte, Türk müzik endüstrisinin konuşulduğu “Turkish Music Goes Global” (Türk Müziği Dünyaya Açılıyor) adlı bir de panel yapıldı.
Ahmet Asena (MÜYAP), Metin Uzelli (The Orchard Türkiye) ve Harun Tekin’in (MSG) yer aldığı, Türk müziği ve endüstrisini konu alan etkinlik, daha sonra Midem’in YouTube kanalı üzerinden de yayınlandı. Sektör için önemli verilerin ve çözümlerin konuşulduğu bu toplantıyı sizinle de paylaşmak istedim.
Türkiye’nin dünya sahnesinde potansiyelinin masaya yatırıldığı panelde, Türk müziğinin online dinleme sitelerindeki genişlemesinin yüzde 14.8 olduğu açıklandı.
Dinleme sitelerinde 4 milyon üyenin bulunduğu, bunların yalnızca 1 milyonunun paralı üyelik olduğu bilgisinin yanı sıra aylık YouTube tıklanma oranının 29 milyon olduğu Ahmet Asena’nın sunumunda yer alan bilgiler arasındaydı.
Asena sunumunda bilinirlik, işbirliği, koordinasyon ve aktivasyonun önemine dikkat çekti.
Koordinasyon konusunda Türk dizilerinde müzik kullanımı ve turizm kampanyalarının üzerinde dururken; yapılacak kültürel yayılma planlarının ise gerek kısa gerekse uzun vadede olması gerektiğinin altını çizdi.
Ana akım festivallerin gitmediği Van’ı da rotasına eklemişti. Van gençliği, son beş yıldır rock ve alternatif popa gösterdiği yoğun ilgi nedeniyle bu festivali sonuna kadar hak ediyordu.
Festival ekibi bu niyetle yola çıkmıştı ancak karşıt kampanyalara sadece 7 gün dayanabildiler ve sonunda Van’dan çekildiklerini açıkladılar.
Detaylara gelince...
Festival ekibinden 20 gün öncesinden tüm hazırlıkların tamamlanması istenmiş, onlara 13 Haziran’a kadar süre tanınmış, ancak resmi tatil sürecinde festivalin iptali açıklanmıştı. Neden ise otopark, çit ve dedektör alanındaki eksikliklerdi.
Ekip, her alanda devlet makamlarıyla sözlü anlaşma içinde olduklarını iddia etse de Gevaş Kaymakamlığı yaptığı açıklamada bunun aksini söyleyip ekledi:
“Vatandaşlarımızın huzur ve güven ortamı içinde bir etkinlik geçirmeleri için gerekli teknik şartlar sağlanamadığından GezginFest Van Gençlik Festivali isimli organizasyona Kaymakamlığımız tarafından izin verilmemiştir.”
Zeytinli Rock Festivali bu yıl 28 Ağustos-1 Eylül tarihlerinde yapılacak. Henüz gruplar açıklanmasa da kimlerin sahne alacağı kolayca tahmin edilebilir. Kadronun değişmeyen isimleri Athena, Mor ve Ötesi, Şebnem Ferah malumunuz.
Ama ondan bir ay önce, Bizim Fest Zeytinli Festivali yapılacak. Festival 25, 26, 27, 28 Temmuz tarihlerinde aynı alanda gerçekleşecek. İlk açıklanan isim Edis. Ayrıca Şehinşah, Sagopa Kajmer, Volkan Konak... Hatta Ben Fero, Anıl Piyancı, Eda Baba, Ozbi-Gülce Duru, Bağzıları, İkiye On Kala, Ufuk Beydemir... Daha bir sürü isim eklenecekmiş, bu da bir başka bilgi.
Zeytinli halkı festivalcilerden çok haz etmese de bir ay arayla iki büyük festivale ev sahipliği yapacak. Biri pop, alternatif rock ve rap ağırlıklı; diğeri ise rock, indie ve alternatif rock.
Bakalım aynı alanda yapılacak bu iki festivalden hangisi halkın ilgisini, seyircinin beğenisini kazanacak. Bekleyip göreceğiz.
Sürdürülebilir festival geliyor
Dünyanın son yıllarda kilitlendiği kelime “sürdürülebilirlik”. Yakın zamanda Türkiye’de duyacağımı düşünmezdim ama “festival” ve “sıfır atık” kelimelerini aynı cümlede görünce gözlerime inanamadım.