Şenol Kalyoncu

Genetik faktörlerin yanına eklendi

11 Nisan 2015
Estetik Cerrah Op.Dr. Bülent Cihantimur, son yıllarda saç dökülmesine sebep olan genetik faktörlerin yanına bir de sağlıksız beslenme koşullarının eklendiğini söylüyor.

Sevgili okurlar, bu hafta konumuz, saç dökülmesi ve saç ekimi. Saç dökülmelerine karşı en etkili yöntem saç ekimi olarak bilinirken, bu alanda da tıpta her gün yeni ilerlemeler kaydediliyor. Bunlardan biri de organik saç ekimi yöntemi. Bu önemli konuyu hafta boyunca sizden gelen sorular doğrultusunda ‘organik saç ekimi’ yöntemini geliştiren Estetik Cerrah Op.Dr. Bülent Cihantimur’la konuştuk.

Öncelikle saç neden dökülüyor?
Saçın dökülme sebeplerini incelediğimizde, aslında hemen hemen her hastalığın çıkmasına ya da tetiklenmesine neden olan, stres, sağlıksız beslenme, hava kirliliği ve genetik altyapıyı gözlemleyebiliriz. Son yıllarda artmasının altında ise bu etkileri artık daha fazla yaşıyor olmamız yatıyor. Sağlıksız beslenmenin ilk belirtileri saç ve tırnaklarda ortaya çıkar. Genetik sebeplerin yanı sıra sağlıksız beslenme dökülme sorunlarına neden oluyor.

Peki saç ekimi nasıl yapılıyor?
Saç ekiminde donör (verici) alandan yani kellik sorunu yaşayan hastanın kafasında genellikle ense bölgesinde bulunan alandan saç kökleri alınır ve olmayan alana transfer edilir. Transfer öncesi, saçtan yoksun alana kimyasal enjekte edilerek gözeneklerin açılması sağlanır. ‘Organik saç ekimi’ yönteminde ise ekim yapılmadan önce kel alanın canlandırılması üzerinde duruluyor.

Yazının Devamını Oku

Kanserde ürküten tablo

4 Nisan 2015
Medikal Onkolog Doç. Dr. Gökhan Erdem, “2014 yılı verilerine göre Türkiye’de 97 bin erkek ve 32 bin kadın kanser tanısı almıştır. Erkeklerde akciğer kanseri kadınlarda ise meme kanseri en sık görülen kanserdir” diyor.

Sevgili okurlar 1-7 Nisan arasında bütün dünyada kanser haftası olarak etkinlikler düzenlenir biz de bu konuya dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için bu hafta konumuzu kanserden korunma ve erken tanı olarak seçtik. Konuyla ilgili Ankara Liv Hastanesi doktorlarından Medikal Onkolog Doç. Dr. Gökhan Erdem ile konuştuk, sizlerden gelen maillerden derlediğimiz soruları sorduk, o da yanıtladı.

Kanserden nasıl korunabiliriz?
Kanserden korunma temelde birincil ve ikincil korunma olmak üzere iki başlık altında incelenebilir. Birincil korunmada amaç kanser oluşumunu önlemektir. Sigarayı bırakma, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, ideal vücut ağırlığını koruma, güneşten korunma, hepatit B ve HPV aşılaması, yüksek riskli kadınlarda uygulanan her iki yumurtalığın ve memenin alınması başlıca birincil korunma yöntemleridir. İkincil korunma ise var olan kanserin şikayet ve bulgular ortaya çıkmadan saptanmasıdır. İkincil korunmada amaca ulaşmak ancak kanser tarama programları yardımıyla mümkündür.

Peki her kanser tarama için uygun mudur?
Ne yazık ki her kanser tarama için uygun değildir. Büyük halk kitlelerini ilgilendiren tarama programları belli prensipler çerçevesinde uygulanmalıdır. Tarama yapılacak kanserin görülme sıklığı ve şiddeti toplum için önemli bir halk sağlığı sorunu olmalıdır. Hastalığın biyolojisi diğer bir deyişle seyri erken tanı için uygun olmalıdır. Erken tanı konulduğunda etkili bir tedavi seçeneği olmalıdır ve son olarak tarama testlerinin kolay, ucuz ve güvenilir olması gerekir.

Erken tanı hayat kurtarır mı?
Artık slogan haline gelmiş bu ifade kanser tarama programlarının en temel hedefidir. Aslında bazı kanserler için doğru olan bu ifadenin doğru olmadığı durumlar da vardır. İlk bakışta kulağa hoş gelen bu durum teknolojideki gelişmelere paralel olarak yapısında önemli sorunları barındırmaktadır. Yanlış pozitif tarama sonuçları ve taramanın doğal bir sonucu olan fazladan tanı koyma (overdiagnoz) tarama programına katılan insanların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.

Yazının Devamını Oku

Tam kapalı bel fıtığı ameliyatı

28 Mart 2015
Sevgili okurlar bu hafta konumuz bel fıtığının cerrahi tedavisinde yeni bir yöntem olan tam kapalı bel fıtığı ameliyatı (Perkütan Endoskopik Lomber Diskektomi).

Bel fıtığı, belde yer alan vücudun temel iskelet yapısını oluşturan, ‘omur’ denen kemik yapıların arasında destek görevi yapan ve hareketlerde sürtünmeyi en aza indiren diskal yapının zamanla dejenere olup, aynı zamanda yerinden çıktığı bir hastalıktır. Tam endoskopik bel fıtığı cerrahisi ise küçük bir cilt kesisinden bir kanül kullanılarak, disk mesafesine ulaşmayı ve özel bir kamera sistemi ile fıtığın cerrahi olarak çıkarılmasını sağlayan bir cerrahi tekniktir. Bu önemli yeniliği Ankara Bayındır Hastanesi doktorlarından Ortopedi Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Karaeminoğulları ile konuştuk. Sizlerden gelen sorulara yanıt aradık.

- Bel fıtığı nedir ve nasıl bulgular verir?- Bel fıtığı belde yer alan omurların arasındaki disklerin dışa doğru uzaması yani fıtıklaşmasıdır. Bel ağrısı doktora başvuru sebeplerinin başlarında gelir. Zaten bel ve bacak ağrısının önemli sebeplerinden birisi de bel fıtığıdır. Genellikle ani bir hareketle ciddi bir bel ağrısı oluşur, daha sonra ağrı bacağa yayılır. Etkilenen bacakta uyuşma ve güç kaybı da eşlik edebilir.

- Peki tanı nasıl konur?
- Doktorun detaylı sorgulaması ve fizik muayene sonrası genellikle röntgen ve MR çekilir. Kaliteli çekilmiş bir MRG ve doğru değerlendirme ile tanı koymak zor değildir.

- Tedavisi her zaman amelyat mıdır?
- Her zaman cerrahi tedavi gerekmez. Fizik tedavi ve ağrı kesiciler başarılı olmaz ve güç kaybı belirgin ve ilerliyor ise cerrahi tedavi seçilir.

- Cerrahi tedaviden biraz bahsedermisiniz? - Cerrahi tedavide amaç, diskin fıtıklaştığı parçanın çıkarılmasıdır. Önceleri klasik açık cerrahi uygulanırken, cerrahi sonrası oluşan problemlerden kaçınmak için mikroskop kullanılarak daha küçük bir kesi ile operasyon teknikleri geliştirildi.

- Bel fıtığı ameliyatı sonrası gelişen sorunlar nelerdir?

Yazının Devamını Oku

Erken tanı önem taşıyor

21 Mart 2015
Lenfödem genellikle kollarda veya bacaklarda şişme ile ortaya çıkıyor. Ancak yüz, boyun, karın ve genital organlarda da lenfödem gelişebiliyor.

Sevgili okurlar bu hafta konumuz lenfödem. Hücrelerimiz bir sıvı ortamında bulunmaktadır. Hücrelerin içinde bulunduğu bu sıvıya lenf sıvısı adı verilir.
Lenf sıvısının vücuttaki dolaşımını lenf kanalları sağlamaktadır. Lenfatik sistemde, kan dolaşım sisteminde olduğu gibi, dolaşımı kolaylaştıracak kalp ve atardamar benzeri bir mekanizma yoktur. Bunun yerine, lenf sıvısının, lenf kanalları üzerindeki dolaşımı kas hareketleri ile (günlük yaşantımızdaki hareketlilik) ile sağlanır. Şayet vücutta biriken lenf sıvısı miktarı, lenfatik sistemimizin taşıyabileceğinden fazla olursa lenfödem oluşur. Bu erken tanı ve tedavi gerektiren hastalığı sizlerden gelen sorular doğrultusunda Hacettepe Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Doktorlarından Prof. Dr. Pınar Borman ile konuştuk.

- Öncelikle lenfödem nedir?- Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen dönemlerde etkilenen dokularda kronik inflamasyon ve dokularda sertleşme ile cilt üzerinde değişikliklerin görüldüğü bir durumdur. Genellikle kollarda veya bacaklarda şişme ile karakterizedir ancak yüz, boyun, karın ve genital organlarda da lenfödem gelişebilir.

- Lenfödemin nedenleri nelerdir? Hangi durumlarda gelişebilir?- Lenfödem primer ve sekonder nedenlere bağlı olabilir. Primer nedenler arasında doğumsal herediter olarak görülebilir. Doğumsal olarak da erken çocukluk veya geç ergenlik dönemlerinde yüz, kol, bacak veya karın gibi bölgelerde lenfödem görülebilir. Ailede bu durum var olabilir veya olmayabilir. Ancak daha sıklıkla sekonder nedenlere bağlı gelişmektedir. Bu nedenler arasında kanser tedavileri, yaralanmalar, enfeksiyonlar, aşırı şişmanlık, aşırı varis oluşumu ya da lipödem gibi nedenler sayılabilir. Ülkemizde lenfödemin nedenleri arasında en fazla kanser cerrahileri dikkat çekmektedir. Özelikle meme kanser cerrahileri sonrasında kolda ve gövde yarısında görülebilmektedir. Sadece meme kanseri değil, karın içi organ veya yumurtalık ya da rahim kanserine bağlı ameliyatlardan sonra da gelişebilmektedir. Kanserli hastalarda erken tanı ve gelişmekte olan tedavi yöntemleri ile sağ kalım oranları ve süreleri artmıştır. Bu süreçte cerrahi tipi, çıkarılan lenf nodu sayısı, kemoterapi, radyoterapi bölgesi ve radyoterapi dozuna da bağlı olarak değişen derecelerde lenfatik sistemin taşıma kapasitesi bozulabilmekte ve lenfödem erken dönemde veya tedaviden yıllar sonra gelişebilmektedir.

HER ŞİŞLİK LENFÖDEM DEĞİLDİR

- Peki her şişlik (ödem) lenfödem midir?- Özellikle alt ekstremite yani bacaklardaki her şişlik lenfödem olmayabilir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarının yapacağı detaylı anamnez alma ve muayene ya da gerekli görülürse görüntüleme yöntemleri ile ayırıcı tanı yapılıp varsa lenfödem tanısı konabilir. Bacaklardaki şişlikler; kalp hastalıklarına, toplardamar yetersizliklerine, toplardamarda pıhtı oluşumuna, lipödem denilen yağ dokunun yapısal bozukluğuna, endokrin hastalıklar ya da felç dolayısıyla hareket kaybına bağlı gelişebilir. Bu açılardan her şişlik lenfödem olmayabilir.

- O zaman lenfödem hangi bulgularla kendini gösterir?

Yazının Devamını Oku

Dermanı işportada arıyorlar

7 Mart 2015
‘Her 10 erkekten biri yaşamı boyunca en az bir kere erektil disfonksiyon (sertleşme) sorunu yaşıyor.

Her 6 hastadan biri de sertleşme sorununun çözümünü internet, aktar ve işporta tezgâhları gibi eczane dışı kanallardan arıyor. Bu sebeple sorunun çözümüne yönelik bir gelişme yaşanmıyor, hatta bazen daha da kötüsü, ölüme varan sonuçlar yaşanabiliyor. Sahte ilaçlar öldürüyor.’
Sevgili okurlar, bu hafta konumuz ‘erkeklerde erektil disfonksiyon.’
Erektil disfonksiyon halk arasında ‘sertleşme sorunu’ olarak da bilinen ve çoğu zaman doktora gitmekten çekinilen ve saklanan bir durumdur. Erektil disfonksiyon; sertleşme güçlüğü ya da penisteki ereksiyon süre ve gücünün cinsel ilişki için yeterli olmamasıdır. Erkekler için olduğu kadar çiftler için de önem arz eden bu konuyu Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim Arştırma Hastanesi üroloji Kliniği doktorlarından Doç. Dr. Levent Işıkay ile konuştuk.

* Sertleşme sorunu olarak da bilinen erektil disfonksiyon nedir, kısaca açıklar mısınız?
Bir erkeğin ereksiyon olabilmesi için kan damarlarının genişlemesi ve penisteki corpus cavernosum zerreciklerine kan dolması gerekiyor. Bu zerreciklere yeteri kadar kan pompalanmadığında ve dolayısıyla yeterli sertleşme sağlanamadığında veya sürdürülemediğinde erektil disfonksiyon ortaya çıkıyor.

* Sertleşme sorununa neden olan etkenler neler?
Sertleşme sorunu psikolojik ya da fizyolojik kaynaklı olabilir. Depresyon ve anksiyete (endişe) ereksiyon sorununun psikolojik nedenleri olarak gösterilebilir. Pelvis yaralanması, obezite, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları ise sorunun fizyolojik etkenleri arasında gösterilebilir.

* Sertleşme sorunu yaşayanlara ilk aşamada ne önerirsiniz?

Yazının Devamını Oku

Ağrı çok uyku yok

28 Şubat 2015
Sevgili okurlar, bu hafta konumuz fibromiyalji...

Fibromiyalji sendromu; kas iskelet sisteminde kronik yaygın ağrı, ağrıya duyarlılıkta artış, kaslarda hassas noktaların varlığı ile karakterize bir yumuşak doku romatizmasıdır. Toplumda görülme sıklığı yüzde 5 olarak bilinen fibromiyalji sendromu hakkında Acıbadem Ankara Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Nural Aydın’la konuştuk.

* Öncelikle fibromiyalji nedir? Biraz açıklayabilir misiniz?
Özellikle boyun sırt ve bel bölgesi olmak üzere yoğun kas ağrıları, kronik yorgunluk, uyku bozukluğu ile seyreden ve sık görülen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 10 kat daha fazla görülen fibromiyalji sendromu, özellikle 38-58 yaşları arasında ortaya çıkar. Her beş hastadan dördünde uyku bozukluğu bulunur. Fibromiyalji hastalarında çoğu kez enerji çok azalmıştır. Bu hastaların çalışma hayatlarındaki performansları düşmüştür. Geceleri uyku problemleri vardır, gün içinde çok yorgun görünürken ara ara uyukladıkları gözlenir. Hayatlarından bezecek kadar kas spazmları ve şiddetli ense boyun, sırt ve bel ağrıları vardır. Yaşam kaliteleri ileri derecede azalmıştır. Hastalar kendilerini hep yorgun olarak hissettikleri gibi hastalıklarını her an “Çok yorgunum”, “Her yerim ağrıyor” diyerek ifade ederler.

* Bir hasta fibromiyalji olup olmadığını nasıl anlayabilir?
Fibromiyaljinin kesin teşhisinde kullanılan herhangi bir tanı testi yoktur. Tanısı klinik takip ve muayene ile konulabilir. Ağrı kronik, yaygın ve simetriktir. En sık omurga boyunca, bel sırt ve boyun bölgelerinde görülür. Yorgunluk hissi hastalar tarafından “Bitkinim, hiç enerjim yok, her zaman yorgunum, elimi kaldıracak halim yok” gibi cümlelerle anlatılır. Genellikle tüm gün süren bir bitkinlik hissi, gündelik işleri yapmada güçlük ve halsizlik söz konusudur.

GECELERİ SIK UYANMA, SABAHLARI YORGUN KALKMA

* Gece rahat uyuyamamak da fibromiyaljiden kaynaklanabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Menisküs yırtığı hareketi kısıtlar

21 Şubat 2015
Sevgiliİ okurlar bu hafta konumuz menisküs yırtıkları ve tedavisi. Diz eklemi vücudun en geniş eklemi olup diğer yandan en sık yaralanmalara maruz kalan eklemidir.

Menisküsler her sağlıklı dizde 2 adet (bir dış ve bir de iç menisküs) bulunur. Menisküslerin görevi diz eklemini oluşturan uyluk kemiği ve kaval kemiği arasındaki yükü azaltmaktır. Yani diğer bir deyişle kemikler arasında bir yastık ya da arabanın amortisörü gibi yükü yumuşatır ve dağıtır.İşte bu eklemde rahatsızlık olduğu zaman hareket kabiliyetinde zorluk meydana gelir. Menisküs yırtıkları ve tedavisiyle ilgili sizlerden gelen sorular doğrultusunda bu hafta Ankara Memorial Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanlarından Doç. Dr. Hakan Özsoy ile konuştuk.

- Öncelikle menisküs yırtıklarının sebepleri nelerdir?


- Menisküs yırtıkları spor yaparken dizin burkulması ya da dönmesi ile ya da çömelme sırasında dizin zorlanması ile oluşabilir. Spor yaralanmalarında dizdeki diğer yapıların (çapraz bağlar gibi) yırtıkları da eşlik edebilir. Diğer yandan yaş ilerledikçe (70 yaş ve üzerinde) menisküsler de direncini yitirir ve günlük aktiviteler sırasında çok zorlanma olmadan da yırtılabilir.

- Menisküs yırtığı olan bir kişinin ne tür şikayetleri olur?


- Menisküs yırtığı olan bir bireydeki temel şikayet dizde ağrıdır. Ağrı daha çok çömelir kalkarken, spor yaparken ve hızlı yürüme ya da koşu sırasında ortaya çıkar. Ağrı ile birlikte eklemde şişme olabilir. Diğer yandan dizde takılma ya da kilitlenme (dizin aniden takılıp kalması) da görülebilir. Dizde harekette kısıtlılık olabilir. Eğer menisküs yırtığı ile birlikte çapraz bağ yırtığı da varsa dizde dönme ya da boşa gelme şikayetleri görülebilir.

Yazının Devamını Oku

Evlilik bitirebilen sorun vajinismus

14 Şubat 2015
Sevgili okurlar, bu haftaki konumuz vajinismus...

Ülkemizde her yıl binlerce çift vajinismus sorunu ile jinekologların kapısını çalar. Vajinismus; cinsel ilişkide kadının vajina kaslarının istemsiz şekilde kasılması ve sonuç olarak cinsel ilişkinin gerçekleşememesi veya şiddetli ağrı beraberinde gerçekleşmesi durumudur. Çeşitli şekillerde ve belirtilerle kendini gösteren bu önemli sorunu, Jinekolog Op. Dr. Süleyman Eserdağ ile konuştuk.

- Vajinismus ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
- Vajinismus; cinsel ilişkide kadının yaşadığı yoğun kaygıya bağlı vajina kaslarının istemsiz şekilde kasılması ve bu nedenle cinsel ilişkinin gerçekleşememesi veya oldukça zor, ağrılı şekilde gerçekleşmesi şeklinde kendisini gösteren bir cinsel sorun. Vajinismus sorunu yaşayanlar çiftler arasında 20-30 yıllık evli olanlar dahi var. Uzun süreli evliliğe rağmen halen bakire olan vajinismus kadını ve eşinin sahip olduğu bu cinsel sorun tüm hayatı karartabilecek düzeyde. Bilimsel yöntemler günümüzde bu sorunu kısa sürede tedavi edilebiliyor

- Peki bu sorun bir hastalık olarak kabul edilmeli mi?
- Elbette. İlk bilimsel tanımı yaklaşık 150 yıl kadar önce Dr. Sims tarafından yapıldı. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) bu sorunu tanımlıyor. Gerçekten de vajinismus hastalarının çoğu cinsel ilişki sırasında yaşadıkları aşırı korkuya bağlı kendilerini o denli kasıyorlar ki, cinsel birleşme genelde hiçbir şekilde mümkün olamıyor. Vajinismus hastaları ilişkinin ilk safhası olan ‘ön sevişme’ sırasında oldukça rahat ve haz dolu anlar yaşayabiliyor. Sorun, cinsel birleşme anında ani bir şekilde ortaya çıkıyor. İlişki korkusu yaşayan kadın, birleşme anı geldiğinde kaslarını güçlü bir şekilde kasıyor. Kasılmalar; PC ve pelvik kasların yanı sıra bel, kalça, sırt, bacak, boyun, hatta çene kaslarına kadar yayılabiliyor.
ABARTILI HİKAYELER EKİLİ OLUYOR

- Vajinismusun sebepleri nelerdir?

Yazının Devamını Oku