Özellikle de ilerleyen yaşla birlikte aort kapağında kireçlenme (kalsifikasyon) olur. Kireç oranı arttıkça kapağın hareketi kısıtlanır ve kapakta darlık meydana gelir. Darlık ciddi düzeye ulaştığında ise kalbin pompaladığı kan, vücuda yeterince gidemez! Bu durum hastalarda yürüyüşlerle birlikte kendini nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, çabuk yorulma gibi şikâyetlerle gösterir. Kapaktaki darlık daha da ilerlediğinde bayılma görülebilir. Peki tedavisi var mıdır, varsa nedir?
Bu sorudan yola çıkarak TOBB ETÜ Kardiyoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş’la ‘aort darlığı ve tedavisi’ konusunu konuştuk.
“Aort darlığının ilaçla tedavisi mümkün değildir. Kanın geçişini engelleyen mekanik bir sorun olduğu için bunun giderilmesi gerekir. Tedavide iki yöntem vardır. Birincisi, ameliyatla kapağın değiştirilmesi, ikincisi anjiyo yöntemiyle biyolojik kapak yerleştirilmesi (TAVI)” diyen Prof. Dr. Bozbaş’a, ikinci yöntem yani TAVI ile ilgili merak edilenleri sordum.
* TAVI işlemi nedir?
Açılımı, Transcatheter Aortic Valve Implantation. Anjiyo yöntemiyle kasık atardamarından girilerek kireçlenmiş ve hareketi azalmış aort kapağının içine biyolojik kalp kapağı takılması işlemidir.
* TAVI işlemi kimlere önerilir?
Ve işte halk arasında kullanılan şekliyle bu haftaki konumuz: “Hastalık hastalığı...”
Ve bir kez daha bu kez yeni konumuzla ilgili tüm merak edilenleri Psikolog Rojin Tasmimi’ye sordum.
KÜÇÜK BELİRTİLERİ ABARTMA EĞİLİMİ
Hipokondriyazis (hastalık kaygısı) ya da hastalık hastalığı nedir? Kişi üzerinde ne gibi etkileri vardır?
Hastalık hastalığı, insanların sağlıkları için takıntılı bir şekilde endişe duymalarına neden olan zihinsel bir durumdur. Hastalık hastalığına sahip bireyler, sağlıklarını tehdit edecek herhangi fiziksel bir bulgu olmasa da hasta olduklarına dair yoğun kaygı yaşayabilir hatta bedensel birtakım semptomlar gösterebilirler. Hipokondriyak kişiler bu korkularının anlamsız olduğunun farkındadırlar fakat yine de bu anksiyeteyi kontrol altına almaya yetmez. Kişinin sağlıkla ilgili davranışlarında aşırılık vardır ya da bu kişi hastaneden ve doktora gitmekten sürekli kaçınır.
Bu kişilerde hangi davranışlara rastlanır?
* Küçük belirtiler aşırı reaksiyona dönüşebilir. Yani bu hastalığa sahip insanlar, çoğu insanın görmezden geldiği semptomları abartma eğilimindedir.
Deri altı implant, en etkili doğum kontrol yöntemlerinden biridir. Kolda dirsek üst kısmına, cilt altına yerleştirilen 4 cm büyüklüğünde, 2 mm kalınlığında plastik bir çubuk ve içerisinde progesteron bulunan bir doğum kontrol yöntemidir. Gebeliği önlemede doğum kontrol hapları kadar etkilidir, ayrıca her gün hap almaya ihtiyaç duyulmayan konforlu bir doğum kontrol yöntemidir.
-GEBELİKTEN NASIL KORUR?
Cilt altına yerleştirilen implant, progesteron hormonu salgılayarak gebeliğe karşı koruma sağlar. Progesteron yumurtlamayı engellemesinin yanı sıra rahim ağzı salgısının yapısını değiştirerek spermin rahim içinde ilerlemesini bozar.
-ETKİNLİĞİ KAÇ YIL SÜRER?
3 yıl süre ile gebelikten koruyucudur. Sonra cerrahi bir kesi ile çıkarılması gereklidir.
-NASIL UYGULANIR?
Aktif olarak kullanılmayan kolun (sağ elini kullananlarda sol kol, sol elini kullananlarda sağ kol) üst kısmına küçük bir cerrahi işlem ile yerleştirilir ve istendiğinde yine küçük bir cerrahi işlem ile çıkartılır. Takma ve çıkarma işlemi sadece bu iş için özel eğitim almış hekimlerce yapılmalıdır. Lokal anestezi eşliğinde yapılan takma işlemi yaklaşık 1-2 dakika sürer.
* * *
Topuk dikeni-epin kalkanei (topuk mahmuzu da denilir), plantar fasya boyunca ayağın altında meydana gelen kemikli bir çıkıntıdır. Farklı boyutlarda olabilir ama genellikle 1.5 cm’den büyük değildir. Bazen hiçbir bulgu vermeyebilir, röntgen filminde saptanır.
* * *
Plantar fasiit, plantar fasyanın topuğa yapıştığı yerde meydana gelen inflamatuar bir sürecin neden olduğu ağrılı bir durumdur. Uzun süre ayakta durma (öğretmen, garson, fabrika işçilerinde), aşırı kilo, yanlış ayakkabı seçimi, parmak arası terlik kullanımı gibi nedenler inflamasyonu tetikleyen faktörlerdir.
* * *
Her 10 kadının 3’ü bu hastalıktan muzdarip.
Bu iki hastalık ile ilgili merak edilenleri, Algoloji Uzmanı Dr. Dostali Aliyev’e sordum.
Son yıllarda bireylerde, “kaygı ve stres” seviyesinin artmasıyla birlikte “anksiyete” artışı ile karşı karşıyayız.
* * *
Arabalar gibi beden ve zihnimiz de bakıma ihtiyaç duyar.
Ve mutlaka işin uzmanınından destek almak gerekir.
* * *
Uzman Psikolog Rojin Tasmimi de o isimlerden biri.
Ben de bu hafta siz okurlarımıza, çok sık yapılan ancak hastalar/vatandaşlar tarafından pek de bilinmeyen bir ameliyat yönteminden bahsedeceğim: “Meme kanserinde eş zamanlı meme estetik cerrahisi.”
Günümüzde meme kanseri, 8’de 1 gibi ciddi oranla ve sık karşımıza çıkıyor. Tedavisi ise çoğunlukla cerrahi operasyon gerektiriyor. Kansere yakalanan bir kadın için memesinin alınması, ikinci bir yıkım oluyor. Oysaki kanserli doku alındıktan sonra, geriye kalan meme dokusunun bazı yöntemlerle(flep-doku kaydırma veya meme protezi) yeniden meme oluşturulması mümkün. Bu da kadın için meme kaybetme psikolojisinin bir nebze de olsa önüne geçiyor.
Plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi alanının çok önemli isimlerinden Prof. Dr. Savaş Serel’den, bu haftaki konumuzla ilgili bazı bilgiler aldım. Anlattıklarını ise şöyle özetledim:
KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİ ALMASINA ENGEL DEĞİLDİR
“Meme kanseri tanısı ve memenin alınması, bir kadının hayatı boyunca yaşayabileceği en önemli travmalardan biridir. Günümüzde her sekiz kadından birinde görülmektedir. Meme onarımı eş zamanlı yapılabileceği gibi daha sonra da yapılabilir. Meme kanseri ameliyatı sırasında eş zamanlı meme rekonstrüksiyonu yapılması, hasta açısından her yönden en avantajlı yaklaşımdır. Meme onarımı yapılması, hastanın ameliyat sonrası kemoterapi ve radyoterapi almasına ya da meme kanseri için takibine engel değildir. Kendi dokularıyla meme rekonstrüksiyonu lenf bezleri alınan hastalara eş zamanlı olarak lenf bezi transferi imkânı da vermekte ve kolda gelişecek lenfödem riskini belirgin olarak azaltmaktadır.”
Bu hafta siz okurlarımız için “şeffaf plak tedavisi” konusunu, Dr. Dt. Kıvanç Karadayı ve Dr. Dt. Bartu Altuğ’la konuştum, merak edilen soruları sordum.
Dr. Dt. Kıvanç Karadayı
Dr. Dt. Bartu Altuğ
ÇOK DAHA AZ FARK EDİLİRLER
Şeffaf plak tedavisi, kısaca nedir?
Geleneksel diş telleri kullanmadan dişleri düzelten bir ortodontik tedavi yöntemidir. Ortodontik şeffaf plaklar, kolayca takılıp çıkartılabilen, belirli günlerde değiştirilmesi gereken ve her yeni plakta dişleri doğru pozisyona getiren plaklar serisidir. Şeffaf oldukları ve takıp çıkarılabildikleri için geleneksel metal diş tellerinden çok daha az fark edilirler.