Selin Irmak Kaçmaz

Çöp ev olarak biliniyor: İstifçiliğin asıl sebebi ne? 'Bir şeyleri çöpe attığımda hayallerimi de çöpe atmış gibi hissediyorum'

18 Temmuz 2023
Ara ara televizyonda izlediğiniz ya da gazetelerde okuduğunuz ‘çöp ev’ haberlerinin ardında gerçekte ne var hiç merak ettiniz mi? Dünya genelinde sanıldığından daha yaygın olan istifçilik, ciddi bir ruhsal bozukluk olarak kabul ediliyor. Peki insanlar neden eski ya da yeni fark etmeksizin sayısız eşya biriktiriyor? Eşyaları nedeniyle evleri kullanılmayacak noktaya gelen kişiler neden bundan vazgeçemiyor?

Ülkemizde genellikle ‘çöp ev’ olarak nitelendirilse de istifçilik, sadece eşya ya da çöp biriktirmek değil, altında ciddi sebepler yatan, dikkatli ve hedefe yönelik yardım gerektiren karmaşık bir durum olarak tanımlanıyor.

Son zamanlarda yapılan birkaç araştırma, istifçiliğin dünya nüfusunun yüzde 2 ila yüzde 6'sını etkilediğini öngörüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel tahminlerine göre yetişkinlerin yaklaşık yüzde 5'inin depresyonla yaşadığı düşünüldüğünde, bu rakamlar istifçiliği en yaygın zihinsel sağlık problemlerinden biri yapıyor.

İstifçilik hakkında merak edilen detaylara geçmeden önce hem ülkemizden hem de dünyadan bazı örneklere bakalım...

‘PEYNİR KUTULARINI BEN ATTIKÇA O ÇÖPTEN TOPLUYORDU’

Pelin T. (30)

Annem, ben aşağı yukarı 18 yaşındayken kutu biriktirme huyu edindi. Önce güzel kutularla başlayan alışkanlık sonra "Ne olduğu önemli değil yeter ki kutu olsun" durumuna döndü. Ama özellikle peynir kutuları hassas noktası. Biriktirdiği kutular önce mutfak dolaplarında yer buluyordu kendilerine. Zamanla mutfaktan taşmaya başladılar. Holde fazla eşyaları, yastık yorganları koyduğumuz büyük bir dolabımız var. Mutfaktan taşan kutular bu dolaba girmeye başladı.

Zaman geçtikçe artan kutularla beraber annemin biriktirmeye başladığı eşyalar da arttı. Kutuların yanına şişeler de eklendi. Neden biriktirdiğini sorduğumuzda “Lazım olur” cevabını alıyorduk. Ama o kutular ve şişeler nedense hiç lazım olmuyor, kullanılmıyordu.

Canıma tak ettiğinde elime geçenleri çöpe atıyordum, annem fark ettiği an çöpten geri alıyordu. Eğer geç kaldıysa ve attıklarımı geri alamamışsa sinir krizi geçiriyordu. Bu durum yıllar boyu böyle devam etti. Babamın ve benim hayatımız cehenneme dönmüştü. Ben çareyi ayrı eve çıkmakta buldum ama babam annemi bırakıp gidemiyordu. Ama bu şekilde de yaşayamıyordu. Süreç tam 10 yıl devam etti. Babam bu süre içinde annemi psikiyatra gitmeye ikna etmeye çalıştı, kavgalar etti, küstü, evden gitti ama sonunda yine geri döndü.

Yazının Devamını Oku

Uzmanlar uyarıyor: Kavurucu sıcaklarla beraber sıcak çarpması vakaları da kapıda! Kendimizi nasıl koruyacağız?

14 Temmuz 2023
Türkiye dün itibari ile aşırı yüksek sıcaklıkların etkisine girdi. Sıcaklıkların artması beraberinde sıcak çarpması vakalarını da getiriyor. Peki ne yapacağız? İşte hem ölümcül olabilen hem de kalıcı yan etkiler bırakabilen sıcak çarpması hakkında bilinen ve bilinmeyen her şey...

Meteoroloji uzmanları 12 Temmuz Çarşamba yani bugünden itibaren Türkiye'yi çok sıcak günlerin beklediğini çünkü hem Afrika hem de Basra sıcaklarının yola çıktığını söylüyor. Pik günlerin ise cuma, cumartesi ve pazar olduğunu vurgulayan uzmanlar, özellikle cuma günü işyerlerinin uzaktan çalışmasını da tavsiye ediyor.

Türkiye, sıcak hava risk haritasında son kategori olan ‘Very Extreme Danger’ (aşırı tehlike) kategorisine girdi. Bazı şehirlerimizde sıcaklıkların 49 dereceye ulaşabileceği belirtiliyor. Bu durum uzmanların ‘sıcak çarpması’ uyarılarını da beraberinde getirdi. Önümüzdeki günlerde sıcak çarpmaları vakalarının artması öngörülüyor.

Uzmanlar, sıcak çarpmalarının sandığımızdan çok daha tehlikeli olabileceğinin altını çiziyor. Sıcak çarpması sonucu ölüm riski oldukça yüksek. İyileşen hastaların da gelecekte ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalma riski bulunuyor.

Gelin sıcak çarpmasının nedenlerine, başta beynimiz olmak üzere vücudumuza verebileceği zararlara, nasıl anlayabileceğimize ve neler yapabileceğimize daha detaylı bakalım.

SICAK ÇARPMASI NEDEN TEHLİKELİDİR?

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ala Quisi, sıcak çarpmasını “Güneş çarpması olarak da bilinen sıcak çarpması, vücut sıcaklığının 40,0 santigrat dereceden fazla olmasıyla birlikte ciltte kızarıklık, baş ağrısı, baş dönmesi veya bilinç değişikliği ile sonuçlanan ciddi klinik tablodur” sözleriyle tanımladı.

Beynimiz vücudumuzun sıcaklığını koordine etmek ve düzenlemek için çok çalışıyor. Ancak artan sıcaklıklar ve nem, özellikle egzersiz sırasında bizi sıcak çarpmasına karşı giderek daha duyarlı hale getiriyor.

Connecticut Üniversitesi'nde bulunan kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Korey Stringer Enstitüsü'nün operasyon müdürü Rebecca Stearns, “

Yazının Devamını Oku

Bir süper kahraman hikayesi: Önce babasının sonra kızının hayatını kurtardı... 'Kan grubun ne, böbreğin bende!'

12 Temmuz 2023
“Babam onun sayesinde hayatta, ben de onun sayesinde yaşıyorum.” Bu sözler böbrek yetmezliği sebebiyle ölümün kıyısından dönen Molly Jones’a ait. Bir aileden iki kişinin hayatını kurtaran bir ‘süper kahraman’ın hikâyesine hazır mısınız?

Takvimler 2016 yılını gösteriyordu. John Cunningham aniden fenalaştığında araba kullanıyordu. West Virginia'da bulunan Ritchie County'deki acil durum tıbbi istasyonlarından birinin yakınındaydı ve yardım alabilmek umuduyla durmaya karar verdi.

O gün acil durum istasyonunda sağlık görevlisi Kristi Hadfield vardı. John, istasyona girdi ve yaşadığı göğüs ağrısı dahil birçok semptomu Kristi’ye anlattı. En yakın hastane 45 dakika uzaklıktaydı. Kristi, John’u hemen ambulansa bindirdi ve hastaneye doğru yola çıktılar. O sırada 65 yaşında olan ve kalp krizi geçiren John’un yolda kalbi durdu. 

'BUGÜN DEĞİL JOHN!'

Kristi hemen göğüs kompresyonları yapmaya başladı ve John’un kalbinin yeniden atmasını sağladı.

Bugün 56 yaşında olan Kristi, o anları The Washington Post'a şöyle anlattı:

“Onu geri getirmeyi başardık. Göğüs kompresyonu yaparken ona ‘Bugün değil John, bugün değil!’ dediğimi hatırlıyorum.”

John Cunningham hastaneye yetiştirildi ve tamamen iyileşti. Ancak ikisi de, Kristi'nin bir gün John'un kızının da hayatını kurtaracağını hayal edemezdi…

DÖRDÜNCÜ AŞAMA BÖBREK YETMEZLİĞİ TEŞHİSİ KONDU

Yazının Devamını Oku

İş yerinde kullanılan dili anlayamıyorum, sorun bende mi?

6 Temmuz 2023
“Bir toplantı set edelim, brief'leri orada alırım. Konuyla ilgili update'leri de toplantıda hallederiz…” Son yıllarda Türkçenin arasına bolca yabancı kelime serpilen yeni bir konuşma şekli ortaya çıktı. Bu konuşma şekli ‘iş yeri jargonu’ olarak adlandırılıyor ve özellikle işe yeni başlayan gençleri strese sokuyor hatta hataya sürüklüyor. İngiltere’de konuyla ilgili yapılan yeni bir araştırma, bu sıkıntının sadece ülkemizde olmadığını dünya genelinde ‘yeni bir dil’ oluştuğunu gözler önüne seriyor. Peki çalışanlar ve kariyer uzmanları neler söylüyor?

Sizin de bazen iş yerinde konuşulanları anlamadığınız, “Ne demek istedi?” deyip arama motoruna baktığınız oluyor mu? Eğer oluyorsa kendinizi yalnız hissetmeyin çünkü bu kafa karışıklığını yaşayan insan sayısı sandığınızdan çok daha fazla.

Öyle ki iş gücüne ilk kez katılan gençler, karşılaştıkları iş yeri jargonu karşısında şaşkına dönüyor.

LinkedIn ve Duolingo tarafından bu konuda yapılan araştırma kapsamında, Birleşik Krallık’ta 18 ila 76 yaşları arasındaki 1.016 katılımcıyla anket gerçekleştirildi. Anket sonucunda Y ve Z kuşağının yüzde 48’inin iş yeri jargonunun kullanımı nedeniyle işte kendilerini dışlanmış hissettiği ortaya çıktı.

Gençlerin üçte ikisinden fazlası, meslektaşlarının iş yerindeki jargonda aşırıya kaçtığını söylerken, genç çalışanların yüzde 54'ü uyum sağlamak için konuşma biçimlerini değiştirdiklerini dile getirdi.

GENÇLER SÖYLENENLERİ ANLAMAK İÇİN İNTERNETE BAKIYOR

Yine araştırmaya göre, Y ve Z kuşağının yaklaşık yüzde 60’ı iş yerlerinde kullanılan jargonun ‘farklı bir dil’ olduğunu düşünüyor ve sonuç olarak neredeyse yarısı bir cümleyi anlamadıkları için işte hata yaptıklarını söylüyor.

Genç profesyonellerin yarısından fazlası, bir toplantıda konuşulanları anlamak için özellikle söylenen bazı kelimelere Google’dan baktıklarını, yüzde 83’ü ise duruma ayak uydurabilmek için gerçekten anlamadıkları kelimeler kullandıklarını söyledi.

LinkedIn’de kariyer uzmanı olan Charlotte Davies, "Pek çok insan jargonu farkında bile olmadan günlük dillerinin bir parçası olarak kullanıyor ancak iş yerinde daha yeni olanlar için yepyeni bir kelime dağarcığı edinmek sinir bozucu olabilir" dedi ve ekledi:

Yazının Devamını Oku

Yürürken başkasının sigara dumanına maruz kalmak zorunda mıyım?

5 Temmuz 2023
Sabah kalktınız, duşunuzu aldınız, temiz kıyafetler giydiniz, parfümünüzü sıktınız ve evden çıktınız. Kendinizi harika hissediyorsunuz, ta ki yolda önünüzden yürüyen kişiden bir duman bulutu üstünüze doğru gelene kadar… Yolda yürürken sigara içmek hem bireysel hem de toplumsal kurallar açısından tartışmaya açık bir konu. İnsanlar bu konuda ne düşünüyor? En önemlisi işin toplumsal ve görgü kuralları boyutunu nedir?

 

'SİGARA KULLANMAMA RAĞMEN YÜRÜRKEN ASLA İÇMİYORUM'

Onur H. (29)

Ben sigara kullanmama rağmen yolda asla içmiyorum ve içenlerden de rahatsız oluyorum. Fakat açıkçası bu zamana kadar kimseyi bu sebeple uyarmadım çünkü insanların hayatına, davranışlarına o kadar müdahale etmeyi de doğru bulmuyorum.

Yolda önümden ya da yakınımdan yürürken sigara içen birisi olduğunda yolumu değiştiriyorum. Özetle kendim yapmıyorum, yapanlardan da rahatsız oluyorum ama bunu çok fazla sorun etmiyorum.

'BEN BİR KÜL TABLASI İLE YOLCULUK YAPMAK ZORUNDA MIYIM?'

Nazlı Ş. (25)

Kimse kimsenin tercihlerine karışamaz, saygı duymak zorunda. Ta ki o tercihler bir başkasını etkilemeye başlayana kadar… Yolda, kalabalık alanlarda ya da yürürken fark etmez, başka birini rahatsız etmeye, zarar vermeye başlandığı an sigara içilmesi toplumsal bir sorun halini alıyor bana göre.

Yazının Devamını Oku

Çocuklardan sonra şimdi de yetişkinler kızamık riski altında... 10 soru 10 yanıt

27 Haziran 2023
Ülkenin dört bir yanından gelen kızamık vakası haberleri endişeye neden oldu. Hızla artan kızamık vakaları, şimdilerde sadece çocukları değil yetişkinleri de tehdit ediyor. Kızamığa karşı ne yapacağız? Çocukları ve kendimizi nasıl koruyacağız? Yetişkinlerin de aşı olması gerekiyor mu? İşte 10 soruda kızamık hakkında merak edilenler...

Kızamık vakaları ülkemizde hızla artmaya devam ediyor. Bu durum salgın endişelerini de beraberinde getiriyor.

30 Mart tarihinde yaptığım kızamık haberinde, Sağlık Bakanlığı’nın bebeklerde normalde ilk dozu bir yaşında yapılan KKK aşısını (Kızamık-Kızamıkçık-Kabakulak) dokuzuncu ayda önerdiğini duyurmuş ve akıllardaki sorulara yanıt aramıştım.

Haberde görüşlerine yer verdiğim uzmanlar “Kızamık vakalarında belirgin bir artış var, salgın kapıda” uyarısı yapmıştı. Sağlık Bakanlığı da özellikle aşı çağrısında bulunuyordu.

Aradan geçen üç ayda, vaka sayılarındaki yükseliş devam etti.

Sağlık Bakanlığı henüz salgın açıklaması yapmadı ancak Bakan Fahrettin Koca, 19 Haziran günü sosyal medyadan paylaştığı mesajda, kızamık vakalarında son yıllarda artış olduğunu söyledi ve ailelere “Aşı takvimine uyun” çağrısında bulundu.

‘YURT DIŞINDAN GELEN VAKALARA BAĞLI OLARAK KIZAMIK VAKALARINDA ARTIŞ OLDUĞU GERÇEK’

Koca, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

Yazının Devamını Oku

Bir doktor 20 yıl boyunca araştırdı, ömrü uzatan beslenme şeklini buldu... MediterAsian tam olarak ne demek?

22 Haziran 2023
Bir doktor ve gıda bilimci olan William Li, 20 yıl boyunca beslenme şeklinin hastalıkları yenmeye ve daha uzun bir ömre nasıl yarayacağını araştırdı ve sonunda aradığı cevabı buldu. Akdeniz ve Asya mutfağını harmanladığı beslenme tarzına ‘MediterAsian’ adını veren Li’nin altı kategoriye ayırdığı diyetini Prof. Dr. Alev Keser ile inceledik

Beslenme şeklinin sağlığa ve ömür süresine olan katkısı uzun yıllardır konuşuluyor. Bununla ilgili sayısız çalışma yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor. Dr. William Li de bu konuda araştırma yapan isimlerden biri.

Li, beslenme şeklinin hastalıkları yenmeye ve daha uzun bir ömre nasıl yarayacağını tam 20 yıldır araştırıyor. Aynı zamanda bir gıda bilimci olan Li, 20 yılın sonunda ‘MediterAsian’ adını verdiği bir beslenme şeklini benimsedi.

Bir doktor ve gıda bilimci olarak, beslenmemizin hastalıkları yenmemize ve daha uzun yaşamamıza nasıl yardımcı olabileceğini incelemek için 20 yıl harcadım” diyen Li şunları söyledi:

Her zaman doğal gıdaya dayalı bir yaklaşım benimsedim ve diyetimin çoğu, dünyanın en büyük iki yemek kültürünün eşsiz bir karışımından ilham alıyor: Akdeniz ve Asya. Ben buna ‘MediterAsian’ diyeti diyorum. Hem Akdeniz hem de Asya, insanların daha iyi yaşlandığı ve genel olarak daha sağlıklı olduğu Mavi Bölgeler'e sahip.

Grafik: Harun Elibol

BESLENMENİN TEMELİ ALTI BESİN GRUBUNA DAYANIYOR

Dr. William Li bağışıklığı güçlendirmeye ve sağlıklı kalmaya yardımcı olabilecek MediterAsian tarzı beslenmesini altı temel besin grubuna ayırıyor: Meyveler, sebzeler, baklagiller, şişe/kavanoz ürünleri, deniz ürünleri ve sıvılar…

Bu altı kategoride öne çıkan besinler ise elma, armut, greyfurt, avokado, brokoli, soya, havuç, mantar, beyaz fasulye, mercimek, saf sızma zeytinyağı, elma sirkesi, fermente edilmiş fasulye ezmesi, somon, balık yumurtası, sardalye, matcha çayı, oolong çayı…

Yazının Devamını Oku

1995 yılından beri 'uyuyordu'! Katatonik kadının mucizevi uyanışı psikiyatrik hastalıklara yepyeni bir kapı araladı

21 Haziran 2023
ABD’de 1995 yılında yaşadığı travmatik olaydan sonra konuşamayan, gözlerini kırpmayan, kim olduğunu dahi bilmeyen bir kadın, 25 yıl sonra uyandı. Üstelik bu uyanış beraberinde psikiyatrik hastalıklarla ilgili çok önemli gelişmeleri de beraberinde getirdi. Genç kadının hastalığının asıl sebebi ve mucizevi uyanışı, doktorları da şaşkına çevirdi. İşte April Burrell’in ilgi çekici hikâyesi…

Genç kadın hastanede tam anlamıyla mahsur kalmıştı. Hareket etmiyor, gözünü kırpmıyor, nerede ve kim olduğunu dahi bilmiyordu.

April Burrell katatonikti.

21 YAŞINA KADAR HER ŞEY OLMASI GEREKTİĞİ GİBİYDİ

April, ABD'nin Baltimore eyaletinde büyüdü. Daha çocukken muhasebe okuyacağının sinyallerini veriyordu. Babasının çek defterini düzenliyor, mülklerinin kirasını tahsil etmesine yardım ediyordu.

Yedi kardeşten biri olan April; kardeşleri, orduda görev yapan babası ve üvey annesi ile yaşıyordu. Genel olarak gayet sağlıklıydı ve ergenlikte görülmesi normal olan büyüme sancılarının ötesinde hiçbir zihinsel sorun belirtisi göstermiyordu.

Erkek kardeşi Guy Burrell, The Washington Post'a yaptığı açıklamada, "April çok başarılıydı. Çok arkadaş canlısıydı, dışa dönüktü. O sadece hayatı seviyordu” diye anlattı genç kadını...

Ancak 1995 yılında April henüz 21 yaşındayken ailesi, üniversiteden bir telefon aldı. April hastaneye kaldırılmıştı. Ayrıntılar belirsizdi ancak net olan bir şey vardı ki o da April travmatik bir deneyim yaşadığıydı. Başına gelen travmatik olaydan sonra April aniden psikoza (gerçeklikle ilişkinin kesilmesi hali) girdi. Genç kadın artık iletişim kuramıyor, banyo yapamıyor, kendine bakamıyordu.

Bir psikiyatri hastanesinde birkaç ay geçirdikten sonra April'a şizofreni teşhisi kondu.

Yazının Devamını Oku