Selim Türsen

40 milyon kişinin günde 2 dolara yaşadığı Mısır

9 Temmuz 2013

MISIR’a üç kez gittim. Kahire sokaklarında dolaşıp, Nil Nehri’nden tekneyle güneye, Luxor’a, firavunların tapınaklarına kadar gidip, çölde piramitlerin yeraltındaki öbür dünyasında milattan binlerce yıl öncesine inip, Kızıldeniz’de “Cennet böyle bir yer olmalı” dediğim dünyanın en güzel renkli balıkları ve mercanlarının arasında yüzmüşlüğüm var. Ama denizinin altı cennet olan Mısır’da karaya çıkıp otellerden ya da tekneden birkaç yüz metre uzaklaşınca gerçek bir cehennemle karşılaşıyorsunuz.

Bugün olaylar nedeniyle rotalarını İzmir’e çeviren lüks yolcu gemileri ve uçaklar her yıl Mısır’a milyonlarca turist taşıyıp döviz yağdırmalarına, Nil Nehri’nin kenarında bereketli topraklar olmasına rağmen, kötü yönetim ve savaşlar, dünyaya uygarlığı öğreten bu ülkeyi sefiller diyarı haline getirmiş.

Mısır’ın bugünkü haline bakıp bir zamanlar Ramses gibi ünlü firavunların, aşkları ve güzellikleri dille destan Kleopatra gibi prenseslerin büyük bir zenginlik ve şatafat içinde yaşadıklarına inanmak zor.

Kahire tam bir kaos ve karmaşa şehri. Toplam 80 milyon nüfusun büyük bölümü Kahire yakınları ve Nil kıyılarında yaşıyor. İlk gittiğimde Kahire Kapalı Çarşısı’nı dolaşırken, Nobel Ödüllü ünlü edebiyatçı Necip Mahfuz’un her zaman oturduğu kahvede nane yapraklı limonata içmiştim. Daha sonra yolda yürürken gördüklerim bu ülkedeki yoksulluğun boyutlarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. Bizdeki lavaşa benzer ince pideler kaldırımlarda altlarına gazete kağıdı bile konulmadan yerlere serilmiş satılıyordu.

Yazının Devamını Oku

Konuşan Türkiye

3 Temmuz 2013

GEÇEN haftanın olayı hiç tartışmasız ODTÜ mezuniyet töreniydi. İzmir’de de çok sayıda ODTÜ mezunu olduğu için herhalde mezuniyet töreninde olan bitenleri büyük bir ilgiyle izlemişlerdir.
Başbakan Erdoğan’ın geçmişteki konuşmalarında yerden yere vurduğu ODTÜ’lü gençler ve öğretim üyeleri öylesine dolmuşlar ki mezuniyet töreni müthiş bir patlamaya dönüştü. Bu olay, Türkiye’nin artık bir ay öncesinin Türkiye’si olmadığını bir kez daha göstererek gerçeklere gözlerini kapatanların yüzüne vurdu.


Bundan 10 yıl önce cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi sonucu AKP iktidara geldiğinde bugün üniversiteden mezun olan çocuklar 10 yaşındaydı. O zaman geniş kitlelere umut olan AKP, bugünün eğitimli, bağımsız, özgürlüklerine düşkün gençleri için ise tehdit oldu. Başbakan, “Bursları artırdık, tabletler aldık. Daha ne istiyorsunuz” gibi ifadelerle konuya sadece maddi gözlüklerden baktıkça gençler anlaşılamamanın öfkesini dışa vuruyor.
Nitekim hükümetin onca yaralı, hatta ölümlere rağmen eylemler sırasında havuzdaki fıskiyelerin kırılmasından şikayetçi olmasını ODTÜ’lü gençler mezuniyet töreninde esprili dille, “Fıskiyeyi ben kırdım. İtiraf ediyorum” pankartlarıyla cevapladılar.
Türkiye 10 yıllık kış uykusundan kalktı. Artık ‘Konuşan Türkiye’ var. Kimse bunu unutmamalı.

Bu yaşam tarzını hiçbir güç değiştiremez

Yazının Devamını Oku

Gelecek 10 yılın tohumları atıldı

2 Temmuz 2013
İZMİR’in kaderini etkileyecek çok önemli bir toplantı nedense İzmir medyasında hak ettiği yeri bulamadı.

Halbuki sadece İzmir il sınırları içinde nüfusun en az üçte birini yaklaşık 1.5 milyon kişiyi etkileyebilecek kararlar alındı toplantıda. Aydın, Manisa ve diğer çevre illerle birlikte milyonlarca kişinin iş ve aile yaşamı da bu stratejik kararlardan etkilenecek.
Geçen hafta yapılan İzmir Tarım ve Gıda Zirvesi’nden söz ediyorum. Sanayi odasından ihracatçı birliklerine onlarca kuruluş ve yüzlerce uzmanın aylarca çalışarak hazırladıkları raporlar bu zirvede tartışıldı. Toplantı bitiminde tarım ve gıda sanayi ile doğrudan veya dolaylı ilişkisi bulunan binlerce şirket, milyonlarca kişiye gelecek 10 yılda rehber olacak bir yol haritası ortaya çıktı.


İzmir ve çevresinde milyonlarca kişinin yaşamını etkileyeceği için normal bir zamanda bu zirvenin sonuçlarının manşet olması gerekir. Sanırım son dönemin hareketli gündeminde gözlerden kaçtı. Ben de İsmail Uğural’ın geçen hafta Hürriyet’teki köşesinde konunun detaylarından haberdar oldum. Kendisiyle sohbet ettiğimde İzmir’i gelecek 10 yılda dünyanın en önemli tarım ve gıda sanayi merkezlerinden biri yapacak kararları büyük bir heyecanla anlattı.
Önce şunu vurgulamakta yarar var. Ben, Tarım Bakanı ve karar verici konumundaki çok sayıdaki bürokratın katıldığı bu zirveye sunulan raporların hayvancılık politikasından süt fiyatlarına geçmişten ders alınarak hazırlandığını var sayıyorum. Belirlenen strateji ile günlük, mevsimlik, yıllık fiyat hareketlerinden çok, 10-20 yıl sonra İzmir’in tarım ve gıda sanayinde geleceği noktayı yani çizilen büyük resmi önemsiyorum.

Çiftçilikten sanayiciliğe geçiş

Yazının Devamını Oku

‘Çapulcu Festivali’ yapalım

26 Haziran 2013

GEZİ Parkı, Türkiye’nin demokrasi tarihinde dozerlerle bile yıkılamayacak bir anıt olarak kalacak. Kendini bu ülkede dışlanmış hissedenler için hiç beklemedikleri bir anda umut olan Gezi Parkı, zincirlerle çevrilip insanlar giremese, hatta Topçu Kışlası’na bile dönüşse, özgürlüğün, gerçek anlamda demokrasinin simgesi olarak zihinlere kazındı.

Ortaokul yıllarından beri tanıştığımız, neredeyse yarım asırlık arkadaşım Erhan Uzunoğlu’yla sohbet ederken güzel bir öneride bulundu. Türk demokrasisi için bu kadar önem taşıyan bu olayı unutmamak için “Her yıl mayıs ayında Gündoğdu’da ‘Çapulcu Festivali’ yapalım. Müzik, tiyatro, tartışma forumları ve çeşitli aktivitelerle tam bir gençlik festivali olsun” dedi.
Fikir benim çok hoşuma gitti. Festival için hemen iki yarışma önerisinde bulunabilirim. Birincisi, “En Yaratıcı Çapulcu Sloganları Yarışması.” Aynı bugün olduğu gibi renkli kartonlara yazılıp duvarlara asılsın. Katılımcılar günün koşullarına uygun en çarpıcı slogan ve esprileri yaratsın. Eminim birinci gelenleri medya ve reklam kuruluşları paylaşamayacaktır.

İkinci önerim ise “Duran Adam Yarışması.” Sadece en uzun kalınacak süre değil, yarışmaya katılacakların kostüm ve tasarımlarından da mükemmel eserler yaratılacağına eminim. Herhalde kentin yöneticileri böyle önerileri büyük bir ciddiyetle inceleyecektir.

Unutulmayanlar listesi

GÜNDEMİN hızlı akışı içinde bazılarını izleyememişim, meğer Gezi Parkı için ne kadar çok beste ve düzenleme yapılmış. Bir arkadaşım hepsini toplu olarak gönderince farkına vardım. Vietnam Savaşı’nın sonunu getiren ABD’nin ünlü Woodstock Festivali’nden bile renkli görüntüler var Gezi Parkı’nda, Gündoğdu’da yapılan çekimlerde.

Yazının Devamını Oku

Gezi Parkı AKP’yi böler mi?

25 Haziran 2013

BAKANLAR Kurulu’nda tartışmalar olduğu, Arınç’ın istifa ettiği, Cumhurbaşkanı Gül’ün devreye girerek durumu düzelttiği söylentileri üzerine yalanlamalar geldi. Böyle ortamlarda dedikodunun bini bir para. Ama, ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ lafı da boşuna söylenmemiştir. Son gelişmeler bana bundan 9 ay önce bu köşede ESİAD eski Başkanı Sıtkı Şükürer’le yaptığımız bir söyleşiyi hatırlattı. O sıralarda cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları vardı. Şükürer, AKP’nin bölünme olasılığının yüksek olduğunu söyleyip, merkez sağda yeni bir parti senaryolarını şöyle dile getirmişti:

Bir siyasi iktidarın yüzde 60’ları, 50’leri, 70’leri taşıması mümkün değil. Demokrasilerde bunun pratik bir çözümü vardır. Türk siyasi tarihine baktığınız zaman bunun pek çok örneğini görebilirsiniz. Çok büyük bir olasılıkla AK Parti bölünecektir. Dolayısıyla eğer CHP bu kafa yapısını değiştirmez ise AK Parti’nin iktidar alternatifininm yine AK Parti içinden bölünerek çıkacağını düşünenlerdenim. Bu belki siyasi bir fütüristlik ama gerçekleşme olasılığı çok uzak fantazi bir sallama da değil. Nitekim bunun emarelerini şu anda görmeye başladık. Şimdiden 2014’te cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili AK Parti’de bir ayrımlaşma tohumları yeşermeye başladı. AK Parti kendi içinde iki temel yapıyı şu anda muhafaza ediyor. Birincisi muhafazakar değerlere daha duyarlı bir kitle. Bir de eski merkez sağ seçmenin zihniyetini temsil eden kitle.


 
Merkez sağ yeni bir parti

AK Parti içinden özgürlükçü değerlere daha fazla vurgu yapan ikinci bir parti çıkabilir. Bu partinin tabanı muhtemelen merkez sağ seçmen, muhtemelen cemaat olacaktır. Bu tabanda PKK’ya sıkışmış Kürt aydınları, CHP’ye sıkışmış seçmenler arasından çıkacak Aleviler, Türkiye’nin entelektüel sermayesini ifade eden liberaller de olacaktır. Bunlar merkez ve merkez sağ blokta yüzde başlangıç itibarıyla yüzde 20’lik bir ağırlığa ulaşabilirler. Dolayısıyla bir iktidar alternatifidir. Önümüzdeki süreçte bunları görme ihtimali var.

Yazının Devamını Oku

Tek çıkış eğitimde devrim

19 Haziran 2013

Türkiye’nin büyüme hızı 2002- 2012

Yaşar Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Erinç Yeldan’la dünkü sohbetimizde dershane dayatmasından, yaşam tarzlarına müdahaleye kadar gençlerde yılların birikiminin patlamaya yol açtığını konuşmuştuk. Bugün ‘Orta Gelir Tuzağı’ndaki Türkiye’de ekonomik mucizelerin yaşanmadığı, işlerin aslında kötüleştiği, tek çıkış yolunun ise kaliteli eğitim olduğu konusunu ele alacağız. Prof. Yeldan ekonomideki başarıları ile övünen hükümetin mucize açıklamalarına katılmayarak, şu değerlendirmeleri yapıyor:

“Tüm Cumhuriyet döneminde Türk ekonomisinin ortalama büyüme hızı yüzde 4.8 oldu. Geçtiğimiz 2002 ile 2012 yıları arası büyüme hızı ortalaması ise yüzde 4.9 idi. Görüldüğü gibi e konomik mucize olduğu iddia edilen dönemdeki büyüme, Cumhuriyet dönemindeki ortalamanın çok üzerinde değil. TÜİK verilerine göre 1950 sonrası büyüme hızlarının inişli çıkışlı ekonomik çalkantıları arasındaki genel eğilimi bir çizgi şeklinde geçirirseniz bu eğilimin negatif olduğunu görürsünüz. 50’lerin başı ile 2000’lerin sonunu karşılaştırdığında Türkiye ekonomisini coşkulu dönemleri ve krizleriyle birlikte resmettiğiniz zaman ortalama büyüme hızının düşmekte olduğu görülür.

Bu görüşe karşı olanlar ortalamayı ABD’den kaynaklanan 2008 ile 2009 dünya krizinin aşağı çektiğini bizden kaynaklanmadığını öne sürülüyor. Bu yanlış, çünkü Türkiye ekonomisinin 2002 – 2006 arası yüksek büyüme hızında dünya ekonomisinin çok genişlemesinin etkisi var. Dünyada faizlerin hızla düştüğü büyük likidite bolluğu olduğu bir dönemde Türkiye rüzgarı arkasına alarak yüksek büyüme hızlarına ulaştı.”


Yazının Devamını Oku

Genç isyanının ekonomik nedenleri

18 Haziran 2013

Prof. Erinç Yeldan dünyanın en önde gelen 500 iktisatçısı arasında Türkiye’den ilk kez gösterilen bir iktisat profesörü. Geçen yıl Ankara’dan İzmir’e gelerek Yaşar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Bölüm Başkanı olarak göreve başladı.
Prof. Yeldan’la ancak bir bölümünü bugün ve yarın bu köşede görebileceğiniz bilgi dolu sohbetimizde söz dönüp dolaşıp Türkiye’de yeni bir döneme ışık tutan Gezi Parkı’na geldi. Gezi Parkı çocuklarının patlamasıyla ilgili dikkatlerden kaçan bir çok noktaya işaret etti Yeldan. Bir süre önce Time dergisinin Y kuşağı gençlerini kapak konusu yapıp özelliklerini sıraladığını hatırlattı. Gerçekten de Why (neden) kelimesinden kısaltılarak Y kuşağı adını alan bugünün gençlerinin özellikleri şöyle sıralanmıştı: Sosyal olaylara duyarsız, teknoloji bağımlısı, kitap okumazlar, apolitikler, çıkarcılar, hiyerarşiye karşılar, herhangi bir kurumsal yapıya uymuyorlar, narsistlik düzeyinde kendilerini aşırı beğenmişler, nihilistler.


Prof. Yeldan “Yalın gözle baktığımızda bu tanımlamalar doğru. Ama bu kuşak bizim çocuklarımız, Bu kuşağı, 68 kuşağı yetiştirdi, 80 kuşağı yetiştirdi” diyerek, işin ekonomik nedenlerine ve eğitimden kaynaklanan sorulara şöyle dikkat çekiyor:
Öncelikle bu gençler kötüleştirilmiş finans kapital ortamında yetiştiler. Bu insanlar, borçlanmaya, tasarruf yapmadan tüketmeye, hemen her şeyi arzu ettiği anda elde etmeye koşullandı. Malların raf ömrü o kadar kısaldı ki TV, iPhone gibi ürünlerin iki yılda üç yılda bir değiştirilmesi gerekiyor. Sonunda bu çocuklar “Borçlanacağız, tüketeceğiz” diyen neo -liberal küreselleşmenin bir ürünü oldu.

Tarihin yüksek genç işsiz oranı

Yazının Devamını Oku

Erdoğan, Twitter gençliğine muhtaç

12 Haziran 2013

GEÇEN haftanın en hareketli günlerinden birinde, İzmir’de, ‘Mükemmelliği Arama Sempozyumu’ vardı. Kalite Derneği’nin İzmir Şubesi’nce düzenlenmişti bu önemli etkinlik.

Sempozyumdaki panellerden biri ‘Geleceğin Sektörleri’ başlığını taşıyordu. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Mustafa Güden, Yaşar Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Erinç Yeldan konuşmacılar arasındaydı.

Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durum ve yarına dair gençlere yönelik çok önemli mesajlar verildi. Prof. Güden, Türkiye’nin inovasyon endeksinde dünyada 78’inci sırada olduğunu söyleyerek, “Ülkemizin nüfusuna oranla teknoloji üretmek, inovasyon yapabilmek için ihtiyacımız olan bilim adamı sayısı 350 bin. Ama Türkiye’de sadece 40 bin kişi var” diyordu.

Prof. Yeldan ise Türkiye’nin orta gelir tuzağına düşme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyip bu durumdan ancak teknoloji üretebilen ülke olarak kurtulabileceğimizi, çarenin ise eğitim olduğunu belirtiyordu. Yeldan’a göre kişi başına geliri bugün Türkiye’deki gibi 15 bin dolar civarında olan ülkeler orta gelir tuzağına yakalanma riskiyle karşı karşıya. Güney Kore gibi ülkeler kolay üretim biçiminden teknolojik üretime geçerek bu tuzaktan kurtuldu ama Yunanistan ve Portekiz gibi ülkeler yakalandı.

Tam bu sempozyumun üzerine gençler Gündoğdu’da, Gezi Parkı’nda orantısız zeka kullanımlarıyla dünyaya öncülük yapacak hareketler yaparken uluslararası piyasaların en etkili ajanslarından Bloomberg çarpıcı bir analiz yayımladı. Orta gelir tuzağındaki Türkiye’yi ancak Twitter gençliğinin kurtarabileceği belirtilen editoryal analizde, “Türkiye Başbakanı protestocuların kendisini hapse atan, generaller olmadığını anlamalı. Onlar terörist, vandal veya yakıcı değiller. Onlar Türkiye’nin Twitter nesli ve Erdoğan’ın onlara ihtiyacı var” İfadeleri kullanıldı.

Fazla söze gerek var mı...

Hayattaki en büyük mutluluk anı

EUPHORIA (eforya) insanın hayatı boyunca yaşayabileceği en büyük mutluluk anı anlamına geliyormuş. Uluslararası Sakin Şehirler Genel Kurulu Seferihisar’da 1 Haziran’da açılan Euphoria Hotel’de yapıldı. Dünyanın dört bir yanından gelen 200’e yakın cittaslow (sakin şehir) temsilcisi, Ege’nin lacivertine bakan muhteşem manzaralı otelde yapılan genel kurulu bugüne kadar yapılanların en iyisi olarak değerlendirdiler. Seferihisar günlerini hayatları boyunca yaşadıkları en güzel anlardan biri olarak hatırlayacaklarını söylediler Başkan Tunç Soyer’e.

Yazının Devamını Oku