Selim Türsen

2014’ün falı

31 Aralık 2013

ÖNCE tarihe bir not düşelim. Bugün 365’inci gününü yaşadığımız 2013 yılı tarihin unutulmayan sayfalarında, İstanbul’dan İzmir’e, Hatay’dan Ankara’ya biber gazları ve Toma’ların fıskiyeleri eşliğinde bir toplumun silkinip kendine gelmesi olarak yerini alacak.
İktidarın kendi yaşam tarzını benimsemeyen kesimi yok sayan yönetim anlayışının toplumda yarattığı tepki Gezi Parkı patlamasını yarattı. Muhafazakar bir toplum yaratma iddiasıyla vatandaşın kaç çocuk yapacağından kürtaj yasağına, içki baskısından kız-erkek arkadaşlığına kadar özel hayatın pek çok alanına müdahale, inanılmaz bir rant hırsıyla çevreyi, kültürü, sanatı umursamaz uygulamaların özellikle gençlerde büyük bir birikime yol açtığı ortaya çıktı. Bir kıvılcımla başlayan patlama hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaştı. Başta İzmir olmak üzere çok kısa sürede bütün ülke ayağa kalktı.
Eylemlere damgasını vuran ise alışageldik vurdulu kırdılar görüntüler değildi. Tarih Gezi Parkı’nı gençlerin inanılmaz bir yaratıcılıkla hazırladıkları sloganlarla, ‘Duran Adam’, piyanolu protesto gibi eylemleriyle hatırlayacak.

Saatli bomba

Tepkilerin üzerine büyük bir hoşgörüsüzlükle ve kaba kuvvetle gidilmesi emri ise Başbakan’ın en büyük hatası oldu.
Halbuki 2013 Haziran ayına kadar hükümet yıkılması çok zor bir kale görüntüsü veriyordu. Hiç dokunulmaz sanılan paşalar, subaylar Balyoz ve Ergenekon davalarıyla demir parmaklıklar arkasına gönderilmişti. Cılız muhalefet alternatif umudu yaratmıyordu. Gelişmeler Erdoğan’ın Başkan seçilip tek adam olma hayallerini gerçekleştirmeye çok yakın olacağını düşündürüyordu.

Yazının Devamını Oku

İzmir’in ekonomi karnesi

18 Aralık 2013

KREDİ derecelendirme kuruluş Fitch Ratings, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yine ‘Pekiyi’ notu verdi. Bir süre önce bir başka kuruluş Moodys’ de Büyükşehir’in notunu yükseltmişti. Başkan Aziz Kocaoğlu, işadamı, not yükseltmenin ve bir yıl sonra yeniden yapılan değerlendirmede aynı notu koruyabilmenin önemini biliyor.


Belediyenin karnesinin iyi olması, yatırım kabiliyetinin artması demektir. Dünyanın en önde kuruluşları belediyenin karnesini pekiyi ile doldurdukları için, Kocaoğlu kredi için nereye gitse kapılar ardına kadar açılır. Mesela İzmir’de yapılacak tramvay projesi için kredi başvurusunda bulunulduğunu düşünelim. Büyükşehir’in bu karnesini gören Dünya Bankası ya da onun finans kuruluşu IFC gibi kurulumlar gönül rahatlığı içinde para verebilirler. Çünkü geri ödemede sıkıntı olmayacağını bilirler.


Şüphesiz Büyükşehir’in karnesinin bu denli başarılı olmasında kaçak göçek işlerin fazla olmamasının da payı büyük olmalı. Ankara ve İstanbul gibi bazı belediyeler uçan kuşa bile borçlu ve borçlarını çeviremez hale gelirken İzmir’de ciddi yatırımlara rağmen borçların kolaylıkla ödenebilir olmasının nedenleri biraz da bu gözle incelenmeli.


Öte yandan Başkan Kocaoğlu bir elinde karnesi, diğer elinde her an açılabilecek yeni metro istasyonlarının anahtarlarıyla adaylığı ilan edilirse, seçimlere yüksek bir moralle girecek gibi görünüyor.

“Elim kırılır, oy vermem”

Yazının Devamını Oku

İzmir’den Ankara’ya mesaj

17 Aralık 2013

GEÇEN hafta İzmir’de yapılan Dünya Serbest Bölgeler Konferansı’nda bazı konuşmaları özellikle merak ettiğimi yazmıştım. Bunlardan biri Avrupa Birliği ile ABD arasında yapılacak olan Transatlantik Ticaret Antlaşması’ydı.
Bu konuda en bilgili isimlerden biri ABD Ulusal Dış Ticaret Bölgeleri Birliği Başkanı Dan Griswold ile konuştum. Toplam 730 milyar dolar ticaret hacmi olan 250 serbest bölgeyi temsil ediyor Griswold. Ne yazık ki verdiği bilgiler iç açıcı değil. Türkiye, Avrupa Birliği’nin tam üyesi olmadığı için yeni birliğe giremeyeceğini söylüyor. Türkiye’nin ihracatının yüzde 40’ını Avrupa Birliği’ne yaptığını düşünürsek gelecekte durum pek parlak görünmüyor.
Hükümet ne kadar olayı ciddiye alıyor bilemiyorum ama konu üzerine kamuoyu biraz daha bilgilense iyi olacak. Transatlantik Ticaret Anlaşması tahminlerden daha yakın sürede, 3-5 yıla kadar hayata geçerse, Avrupa başta olmak üzere elimizin altındaki pazarlar teker teker kayıp gidebilir. Uzun vadeli plan yaparken dikkat!

Son dakika

PAZAR akşamı, BBC başta olmak üzere birçok yabancı haber kanalı son dakika haberleriyle, Arabistanlı Lawrence rolünü oynayan ünlü aktör Peter O’Toole’ın 81 yaşında öldüğünü duyurmaya başladı. Bir aktörün ölümünün bir anda bütün yabancı kanallarda son dakika haberi olması dikkat çekici. Ama aktörden çok Arabistanlı Lawrence filmi yeniden hatırlara geldiği için son dakika haberlerinde yerini buluyordu.
Arabistanlı Lawrence filmi, Osmanlı’nın yönetimi altındaki Suudi Arabistan ve Ortadoğu bölgesindeki petrol yataklarına göz diken İngilizlerin, Arapları kışkırtıp ayaklanmalarının hikayesini anlatır. Bölgede çalışan yüzlerce İngiliz ajandan biridir Yarbay Thomas Edward Lawrence. Arabistanlı Lawrence adını alan ajan, 1916–1918 yıllarında Mekke şerifinin oğlu Emir Faysal’la birlikte hareket eder. Osmanlı ordusuna karşı sabotajlar, Hicaz demiryoluna saldırılar düzenletir.

Yazının Devamını Oku

Balbay ışık oldu

11 Aralık 2013

CHP İzmir Milletvekili gazeteci Mustafa Balbay özgürlüğüne kavuştuğunda Türkiye olağanüstü bir gün yaşadı. TV kanalları, internet haber siteleri canlı yayınlarla gelişmeleri aktarır ve haber programlarıyla konuyu enine boyuna tartışırken sosyal medyada yüz binlerce kişi dakika dakika Balbay’ın özgür kalışını paylaştı.
Bu büyük ilginin nedeni Mustafa Balbay’ın toplumda kendini dışlanmış hissedenler için sembol haline gelmiş olması. Türkiye’de adalete olan güven uzun süreden beri dip noktasına vurmuş durumda. Balbay’ın tahliyesiyle, onun özgürlüğüne kavuşmasının ötesinde çok önemli sembolik bir olay gerçekleşti. Hapislerde çile çeken binlerce kişi için umut haline gelen Mustafa Balbay, alaca karanlıkta yarınını göremeyen toplumun büyük bir kesimi için de ışık oldu.
Fazla değil, bundan 6 ay öncesine kadar Türkiye otoriter bir rejime kayma endişesi altında bir şey yapamamanın çaresizliğini yaşıyordu. Ama Gezi olaylarıyla bir anda her şey değişti. Kendini dışlanmış gören toplumun bir kesimi yeniden gücünün farkına vardı.
Balbay Davası’nın seyrinin hızla değişmesini cemaat-iktidar koalisyonunun çatlamasına bağlayanlar da var. Olabilir ama tek neden bu değildir. Dengelerin çok bozulduğu bir toplumda yeniden dengeler kurulmadan huzur sağlanamaz. Balbay’ın özgürlüğü o nedenle büyük önem taşıyor. Hoş geldin Mustafa Balbay.

Dünyanın geleceği bugün İzmir’de

BUGÜN İzmir’de çok önemli bir toplantı başlıyor. Ege Serbest Bölge (ESBAŞ) ev sahipliğinde Dünya Serbest Bölgeler Konvansiyonu İzmir’de toplanacak. Avrupa Birliği’nden, OECD’den, Dünya Ticaret Örgütü’nden de çok önemli konuşmacılar var. Bu toplantılarda benim en fazla merak ettiğim konuşmalardan biri ABD ile Avrupa’nın yeni ticari ortaklıkları olacak. ABD Yabancı Sermaye Ticaret Bölgeleri Derneği Başkanı Mr. Dan Griswold’un konuşmasında, AB’nin ABD ile sürdürdüğü Serbest Ticaret Anlaşması’nın ne durumda olduğunu ele alınması bekleniyor.

Yazının Devamını Oku

Kimler geldi, kimler geçti

10 Aralık 2013

YIL sonu yaklaşıyor. Takvimler 31 Aralık’ı gösterdiğinde unutulmayacak yıllardan birini daha geride bırakmış olacağız. Zaten şimdiden geçen yılın en önemli olayları, en çarpıcı fotoğrafları ajanslar tarafından yayımlanmaya, gazete ve internet sitelerinde boy göstermeye başladı bile.

Ama görünen o ki 2014 birkaç hafta sonra geride bırakacağımız 2013’ten çok daha heyecanlı, belki de Cumhuriyet tarihinin en çalkantılı yıllarından biri olacak. Gelecek yıla sarkacak konulardan en fazla merak edileni, hiç şüphesiz cemaat hükümet kavgasının 30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere yansıması olacak. Örneğin cemaatin seçimleri boykot edeceği söylentileri doğru çıkarsa bunun sandığa etkisi ne olacak. Yine bu kavganın 2014’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini nasıl etkileyecek gibi bir dizi soru gelecek yıl gündemimizi sürekli meşgul edecek. Tabii bütün bu gelişmelerin sonuçları 2015’teki genel seçimleri de yakından etkileyecek.

Genel seçimlerde ise yıkılmaz denilen AKP iktidarında taşları yerinden oynatacak sonuçlar, hatta koalisyon ihtimallerinden bile söz edilmeye başlandığını unutmayalım. Geçtiğimiz yılın ve Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biri olan Gezi olaylarının asıl etkisi genel seçimlerde ortaya çıkacak. Büyük bir olasılıkla toplumda bozulan dengeler yeniden kurulacak belki de koalisyon hükümeti gündeme gelecek.

Ama bütün olası gelişmelerin ilk işaretleri mart ayı sonunda yapılacak yerel seçimlerde alınacak. İzmir ve İstanbul’da iktidar ve muhalefet partilerinin oy oranları ise cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri için en önemli öncü göstergeler olacak.

Yazının Devamını Oku

İstanbul’un ünlüleri İzmir’de buluşacak

4 Aralık 2013

Kavuklar Gayrimenkul Geliştirme Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Metehan Kavuk’la birkaç ay önce Bayraklı Tower’ın çatı katında sohbet ederken birbirinden ilginç yeni projelerini sıralıyordu. Örneğin bugüne kadar İzmir’e hiç gelmemiş olan İstanbul’un çok ünlü bir kuaförü, çikolata markası ve çiçekçisi Bayraklı Tower’a gelecekti. Henüz işletmeye alınmaya başlayan Migros da çok farklı bir tarzla hizmet verecekti.
Toplam 24 katlı Tower’ın en tepesindeki restoranın işletmesini ise yine çok ünlü bir isim Emre Ergani yapacaktı. Sulu yemekte mükemmel lezzetleriyle ünlü Keyvani ve etleriyle tanınan 12 Ocakbaşı da Tower’ın içinde yer alacak restoranlar olacaktı.

New York esintisi
Metehan Kavuk, projelerini hayata geçirebilmek için İstinye Park, Ak Merkez, Zorlu Center gibi ünlü projeleri yaratan, Türkiye Başkanlığı’nı Avi Alkaş’ın yaptığı danışmanlık kuruluşu Jones Lang LaeSalle ile uzun bir hazırlık dönemi geçirdiklerini de anlatmıştı. Hayatının bir dönemini New York’ta geçiren Kavuk, orada beğendiği uygulamaları kendi projelerine de yansıtmaya çalışmıştı. Örneğin 2 bin 300 kişinin yaşayacağı kulede çalışanların mola verdikleri zaman ellerine kahvelerini alıp, çatının üzerine yapılan palmiye ağaçları arısında inişli, çıkışlı ahşap bahçe terasta yürüyebilecek, İspanyol Merdivenleri’ne oturup sohbet edebileceklerdi.

Avrupa’nın en büyüğü
Dün kredi anlaşması yapılan yine Kavuklar’ın çok özel bir projesini de anlatmıştı Metehan Kavuk. Üzeri 1.5 dakikada açılıp kapanabilecek Point Bornova, aynı zamanda bu ölçülerde Avrupa’nın en büyüğü dünyada birkaç tane olan üstü açılıp kapanabilen alışveriş merkezlerinden biri olacak. Kavuk böyle bir projenin müthiş bir enerji tasarrufu sağlayacağını, bilgisayarlarla kontrol edilecek sistemle yağmur ve ısı koşullarına göre binanın üstünün otomatik olarak açılıp kapanacağını anlatmıştı. Ayrıca içerisinde sanat merkezleri, çocukları için hem oynayıp, hem öğrenebilecekleri bilim dünyası gibi köşelerin bulunacağı bu merkezle birlikte Kavuklar toplam dört projeye 550 milyon dolar yatırmış olacak.

Yazının Devamını Oku

Kırılma noktası

3 Aralık 2013

Bakan Binali Yıldırım’ın adaylığının bugün resmen açıklanması bekleniyor. Binali beyin Büyükşehir Belediye Başkan adaylığıyla İzmir tarihinin en hareketli seçim dönemlerinden birisini yaşayacak. Öncelikle şunu söyleyelim bu işten İzmirliler karlı çıkacak. Hizmet yarışında zaten birkaç yıldır süren hükümet ve belediye rekabeti önümüzdeki birkaç ayda çılgın bir koşuya dönüşecek.

Bence, bu seçim kampanyalarında artık vaatler değil biten işler konuşulacak. Her gün biten bir projenin açılış kurdelesi kesilecek. “Söz verdik, yaptık” denecek. Mesela bir gün Binali bey İzmir iç hatlar yeni terminalinin açılışını yaparken, ertesi gün Aziz bey Büyükşehir Belediyesi’nin yeni işletmeye başlayacağı hızlı deniz otobüsü ile Körfez’de boy gösterecek. Belki de metro inşaatının bittiği, Üç Kuyular istasyonunun açıldığı ilan edilecek. Bir başka gün ise belki de Binali bey İzmir trafiğine rahatlama getirecek Konak – Yeşildere arasındaki tünelin ucunda görünen ışığı gösterip “Üç ay sonra hizmetinizde” diyecek.

AKP değil Binali Yıldırım’a destek

Bunların hepsi senaryo ama gerçekte de buna benzer şeyler olacağından şüpheniz olmasın. Peki İzmirlilerin bu yarışa tepkileri nasıl olacak, işte orada işler biraz karışık görünüyor. At gözlüğüyle bakmayan İzmirlilerin, iş bitirme kabiliyeti, babacan tavırlarıyla Binali beyi beğendikleri biliniyor. Ben “ Binali bey aday olsa ona oy veririm “ diyen pek çok kişiyi kendi kulaklarımla duydum. Binali beyin Başkan olması durumunda Ankara’daki gücünü kullanarak İzmir’e yatırım yağdıracağını düşünen bu kesim İzmir’in ayağına gelen bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini düşüncesinde.

Neden vermeyecekler

Binali beyi çok beğenmelerine rağmen oy vermeyeceklerini söyleyenler ise bu seçimlerin bir kırılma noktası olduğu düşüncesinde. Genel seçimleri ön provası olarak gördükleri yerel seçimlerde Ak Parti adayına oy verilmemesi gerektiğini savunan bu kesim “Her şey ekonomi değil” diyor. Gezi olaylarının ülkenin hızla otoriter rejime kaydığını açıkça gösterdiğini savunanlar “Öğrenci evleriyle ilgili Başbakanın sözleri, kız-erkek ayrı okullarda okusun gibi açıklamalar bizi dehşete düşürüyor” şeklinde konuşuyor. Bu görüşün sahipleri şunları söylüyor;

Oy kullanmayacaklar

Yazının Devamını Oku

Kazansa da kazanmasa da İzmir kazandı

27 Kasım 2013

BUGÜN öğleden sonra gözümüz kulağımız Paris’te olacak. Kazanırsak İzmir için süper olacak. Eğer kazanamazsak da bence çok fazla karalar bağlamaya gerek yok, çünkü İzmir EXPO’yla müthiş bir vizyon kazandı.
Bundan 10 yıl önce İzmir, hedefini kaybetmiş bir kent görünümündeydi. Ama EXPO’ya aday olup hazırlık dosyaları için çalışılırken kentin içindeki cevherler keşfedilmeye başlandı. O zamanlar İzmir’in bir gün ‘Dünya Sağlık Başkenti’ olma iddiasıyla ortaya çıkacağını kimse tahmin edemezdi. Ama EXPO adaylığında temasını sağlık olarak belirleyince elinin altındaki imkanları gördü. Denizin bile ortasından sıcak su çıkan jeotermal kaynakları, dünya çapında doktorlar yetiştirebilen tıp fakülteleri, sayıları 9’a ulaşan üniversitelerinden çıkan eğitimli insan gücü, ardı ardına açılan hastaneler ve sağlık kurumlarıyla zengin altyapısı büyük avantajdı. Bu altyapı üzerinde Houston ve Londra gibi dünyanın önemli sağlık başkentlerinden biri yükselebilirdi. Zaten birçok Avrupa ülkesinden başta göz ameliyatları olmak üzere sağlık turları başlamıştı bile.
Araştırmalara göre yılda 2 milyon kişi sağlık turizmi için İzmir’e gelse dünyadaki toplam 100 milyar dolarlık pastadan 8 milyar dolar alabilir. İzmir bu büyük vizyonu EXPO 2015 ve EXPO 2020 adaylık çalışmaları sırasında kazandı. O nedenle bugünkü yarışta EXPO 2020’yi yapma hakkını kazansa da kazanmasa da aslında İzmir kazandı. Bundan sonra sağlık başkenti olma iddiasını aynı kararlılıkla sürdürmeli.

Son dakikaya kadar belli olmaz

BU sabah Paris’te EXPO oylamasının yapılacağı OECD binasındaki lobi faaliyetleri zirve noktasına ulaşacak. EXPO’yu kazandığını düşünüp kutlamalara hazırlanan Dubai bile nefesini tutup beklesin. Milano’nun EXPO 2015’i kazanmasında en önemli rolü oynayan eski Belediye Başkanı Moratti bir sohbette, “Oylamanın yapılacağı sabah yarışı İzmir’e karşı kaybettiğimizi düşünüyorduk. Ama birkaç saatte yaklaşık 50 ülkeyle görüştük ve kazanan biz olduk” demişti. Bu yarışı son dakikaya kadar kimin kazanacağı belli olmaz. Ne erken sevinenlere bakalım ne de karamsarlara kulak asalım.

Üç tip delege oy kullanacak

BUGÜN oy kullanacak delegeler genellikle ülkelerinin dışişleri bakanlığında çalışan diplomat veya bürokratlardan oluşuyor. Çoğunluğu Paris veya Brüksel’de yaşıyor. Oy kullanacak 167 delegeyi üç grupta toplayabiliriz:

Yazının Devamını Oku