Selim Türsen

Tarlalar güneş açıyor

26 Mart 2018
Bir süredir arabayla Seferihisar’dan dağ köylerine doğru tırmanırken bazı tepelerde alışılmadık inşaat faaliyetleri dikkatimi çekiyordu. Devasa iş makineleri çok geniş bir alanda binlerce metreküplük hafriyatlar yapıp adeta dağa yeniden şekil veriyordu. Ne konut inşaatına benziyordu ne de zeytin vb. meyve ağaçları dikmek için yapılan setlere.


Geçen hafta yine aynı güzergaha yolum düştüğünde merak etiğim sorunun cevabını aldım. Çıplak tepeler güneş panelleriyle kaplanmıştı. Meğer güneş çiftliği kuruluyormuş. İzmir’de Yılın 300 günü güneş parlıyor. Bulutlarla kaplı Almanya bile güneş enerjisine dönmüşken, bedava kaynaktan bizim neden yararlanamadığımızı defalarca yazdığım için gördüklerim beni çok etkiledi.
Biraz araştırdım projenin güneş enerjisinde uzman Ankara merkezli Çiftay şirketinin bir yatırımı olduğunu öğrendim. Yaklaşık 200 dönüm üzerine kurulan proje tamamlandığında 15 megawatt elektrik üretme kapasitesine sahip olacak. Firma 2017 ve 1018 yıllarında toplam 148 santral kurup 146 MW enerji üretme gücüne ulaşacağını açıklıyor. Santrallerin 16 adedi Manisa’da, 40 adedi İzmir’de, 14’ü Ankara’da, 78 adedi ise Şanlıurfa’da yer alacak. Projeler tamamlandığında Türkiye’nin 938 megawatlık kapasitesi yüzde 15.56 artmış olacak.

 


Belediyenin projesine büyük ilgi

Yazının Devamını Oku

Didim’den Stephen Hawking’e

19 Mart 2018
BÜYÜK patlama 13.7 milyar yıl önce gerçekleşti ve içinde bulunduğumuz evren oluştu. Evrenimizin içinde 500 milyar galaksi var. Bunlardan biri, bizim de içinde olduğumuz Samanyolu Galaksisi.

 

Samanyolu’nda 300 milyar yıldız var. Bu yıldızlardan biri de Güneş. Güneşin etrafında dönen bir gezegen olan dünyamız ise 3.8 milyar yaşında.
Stephen Hawking, dünyada yaşayan 8 milyar insandan biriydi. Ama onun her akşam gökyüzünde dolaşan yıldızlara şaşkınlıkla ve hayranlıkla bakan milyarlarca insandan önemli bir farkı vardı. O, büyük patlamadan kara deliklere, evrenin oluşumuna neden olan yüzlerce yıldır cevabı aranan sorulara açıklık getirebilmiş bir bilim insanı, bir dahiydi.


EVREN FOKURDAYAN TENCERE GİBİ
Geçen hafta yaşama veda eden çağın en büyük bilim insanı Stephen Hawking, ‘Büyük Tasarım’ adlı kitabında evren için bakın ne diyor:

Yazının Devamını Oku

Şampiyon İzmir

13 Mart 2018
GÖNÜL isterdi ki, futbol, basketbol, voleybol gibi spor dallarından birinde ya da izleyici rekorları kıran bir sanat olayı nedeniyle ‘Şampiyon İzmir’ diye gırtlaklarımız patlayıncaya kadar bağırabilseydik. Ama İzmir’in son şampiyonluğu ne yazık ki, fiyat artışlarında oldu.



Geçen hafta açıklanan rakamlara göre, 2017 Şubat’ından 2018 Şubat’ına kadar geçen son bir yıllık sürede, Türkiye’nin enflasyon sıralamasında ilk sırayı İzmir aldı. Son bir yılda fiyatlar yüzde 11.55 arttı. Aynı dönemde İstanbul bile yüzde 10.13 fiyat artışı ile İzmir’in gerisinde kaldı. Ankara ise yüzde 9.14 fiyat artışıyla iyice gerilerde kalmış.


Peki, ne oldu da kısa bir süre öncesine kadar fiyatları makul bir kent olarak bilinen, hatta sırf bu nedenle emeklilerin daha çok tercih ettiği İzmir, şimdi Türkiye’nin en pahalı kenti oldu. Sanırım son birkaç yılda İzmir’e göçün hızlanması bunun en önemli nedeni. Nitekim Suriye’ye sınırında ya da sınıra yakın Hatay, Osmaniye, Adana, Mersin gibi yoğun göç alan kentlerin de fiyat artışında İzmir’in hemen ardından geldikleri görülüyor.
İstanbul ise hayat pahalılığı, kalabalık ve trafik nedeniyle insanların terk ettiği, göç veren kent durumuna geldi. Bunun sonucu İstanbul’da fiyat artış hızı yavaşlayarak İzmir’in gerisine düşmesini sağlamış.


Yazının Devamını Oku

Zombi ağaç

5 Mart 2018
URLA’daki bir çamlık, yıllardır bakmaya doyamadığım yeşil bir deniz gibidir. Neredeyse her ağacını bilirim o çamlığın. Hele bir ağaç vardır ki, heybetiyle doğanın erişilmez, yıkılmaz gücünü hissettirir. Hepsinden yüksek gövdesi, uzun, geniş dalları ile diğer ağaçları koruması altına alan bir ana gibidir.


Bundan birkaç ay önce kuş sesleri, köpek havlamaları dışında pek ses duyulmayan o huzurlu bölgeden makine homurtuları gelmeye başladı. Kepçelerin, dozerlerin inşaat için alan hazırladıkları anlaşılıyordu. Sonra sesler kesildi. Aradan zaman geçti. Geçen hafta ‘ormanın kralı’ dediğim o ulu çam ağacına gözüm takılınca gözlerime inanamadım. Yemyeşil yaprakları kirli sarı bir renge dönmeye başlamıştı. Biraz daha dikkatli bakınca etrafındaki ağaçlardan bazılarının yangın geçirmiş gibi kahverengi renge bürünüp kuruduğunu gördüm.
Kurumanın nedeni belli. Kepçeler acımamış 50 - 100 yıllık çamlara baltayı indirmişti. Şimdi ulu çamın yaprakları her gün biraz daha sararıyor, koca gövdesi kaçınılmaz sona doğru gidiyor. Birkaç hafta sonra “Bu ağaç kurumuş” denip yere serilecek.
AKILLI MÜTEAHHİT AĞACI KORUR
Aslında aklı başında bir yatırımcı bırakın kesmeyi, içinde öylesine heybetli bir ağaç olan araziyi alabilmek için fazladan para öder. Akıllı bir müteahhit, ulu çam ağacının işgal ettiği 3 - 5 metrekare yerin sağlayacağı kazancın kat be kat fazlasını, doğa konseptli bir projenin kendisine kazandıracağını bilir.
Afrika kökenli bir kelime olan “zombi” (Yaşayan ölü) olarak tanımlanıyor. Ben filmlerdeki zombileri, kendilerini ölüme gönderenlerden intikam almak isteyen korkunçlaşmış yaratıklar olarak düşünüyorum. Şimdi o çamlar da bana ‘zombi ağaçlar’ gibi görünüyor.
Zombi ağaçlar insanlardan intikamlarını iklim değişiklikleri, kayan mevsimler, fırtınalar, seller ve su baskınlarıyla alıyor.

Yazının Devamını Oku

40 medeniyete bir müze yetmez

26 Şubat 2018
SON zamanlarda gördüğüm en güzel haberlerden biri Alsancak Garı’nın yanındaki eski Tekel Fabrikası’nın Ege Medeniyetleri Müzesi yapılması için çalışmaların başlamasıydı.

 

Buram, buram tarih kokan bu binalara çok yakışan bir proje. Her şey yolunda giderse, İyonlardan Romalılara üzerinden onlarca medeniyet geçen, dünyada çok az kentin sahip olduğu 10 bin yıllık tarihi olan İzmir, layık olduğu müzeye kavuşacak.
Gar önündeki araç trafiğinin yeraltına alınmasından sonra, üzerinde sadece yayaların ve tramvayın olacağı yerde Ege Medeniyetleri Müzesi’nin açılmasıyla yepyeni bir kültür adası oluşacak. Bu bölge, Bayraklı tarafında gökdelenleriyle yükselen yeni kent merkezine karşı geçmişi koruyan bir kimliğe sahip olacak.


ELEKTRİK FABRİKASI GELECEĞİ AYDINLATSIN
Ancak, 40 kadar medeniyete ev sahipliği yaptığı tahmin edilen İzmir, binlerce yıllık geçmişini birkaç projeyle yarına taşıyamaz. Eldeki her fırsat değerlendirilmeli. Örneğin, Özelleştirme İdaresi tarafından satışa çıkarılan eski Elektrik Fabrikası. Bugün her bir tuğlası ayrı değer taşıyan tarihi görkemiyle yıllara meydan okuyarak ayakta duran bu fabrikayı İzmir’de bilmeyen yoktur. Padişahlığın arkasından ilan edilen Cumhuriyetle aynı zamanda İzmir’i aydınlatmaya başlayan eski Elektrik Fabrikası gelecek kuşakları da aydınlatabilir. Bu da ancak fabrika binasının müzeye dönüştürülmesiyle mümkün olur.

Yazının Devamını Oku

Beyaz yakalının İzmir sevdası

12 Şubat 2018
GEÇEN yıl bu köşede bilgisayar programcılığında uzman bir şirketin, İstanbul’dan kaçan elemanlarının peşinden İzmir’e geldiğini yazmıştım. Çok özel bir yazılımda uzman bu elemanlar ancak İzmir’de çalışabileceklerini söyleyince, şirket yönetimi İstanbul’daki işlerini Urla’ya kaydırmıştı.



Böyle örnekler giderek artıyor. Geçen hafta Hürriyet’in ekonomi sayfalarında yer alan bir yazı, eğitimli, orta ve üst düzey yönetici pozisyonundaki kişiler arasında İzmir modasının hızla yayıldığını gösteriyor. RealtyCo danışmanlık şirketinin başkanı röportajda “Ankara’dan 2, İstanbul’dan 4 holding için İzmir’de yer arıyoruz. İzmir çalışanların en çok yaşamak istedikleri şehir. Son dönemde çok sayıda beyaz yakalı İzmir’e taşındı” demiş.


MAGANDAYIM AMA PARA BENDE
Aslında İzmir’e beyin göçünün hızlanmasına şaşmamak gerek. Artık İstanbul’da beyefendiler değil, lüks arabalarının arkasına ‘Magandayım ama para bende’ diye yazanlar çoğunlukta. Zaten trafikten ve sürekli kavga halinde yaşamaktan İstanbul’un tadını alamaz hale gelmiş aklı başında insanlar, paranın bilgiden, görgüden, kültürden daha değerli olduğu bu kentten kaçmaya çalışıyor.
Bir Avrupa kenti tadındaki İzmir ise herkese güven veriyor. Kimsenin birbirinin giydiğine, yemesine içmesine karışmadığı, insanların kavga değil huzurlu bir şekilde yaşamak isteyenleri İzmir çekiyor. Üstüne üstlük konserden, baleye, resimden, spora modern bir kent yaşamının tüm imkanlar İzmir’de var. Monaco’yu ayağına getiren Karşıyaka gibi bir basketbol takımı, Süper Lig’de giderek daha çok göz dolduran Göztepe var.

Yazının Devamını Oku

Tarım için çok önemli bir rica

5 Şubat 2018
BİR Tarım Fuarı daha geride kaldı. Fuarı gezerken Kayseri’den gelen çiftçiler de gördüm, Tekirdağ’dan gelip stant açanlar da... Uluslararası ziyaretçiler de hayli renkliydi bu yıl... Sudan’dan gelip nohutlarını, bulgurlarını sergileyenler, Katar standında iş görüşmeleri yapanlar dikkat çekiciydi.


Tarım makineleri bölümünde hayatı kolaylaştıran teknoloji harikaları vardı yine... Neredeyse apartman yüksekliğinde pamuk toplama makineleri, dev tekerlekli traktörler ya da bir insanın bile zor girebileceği kadar dar ve dik yerlere girerek toprak sürüp, fide diken, gübre döken makineler vardı.
Ama en önemlisi dijital dönüşümün tarım sektöründe de boy göstermesiydi. Artık traktöre takılan bir GPS aracıyla tarlada saatlerce bir ileri bir geri gitmeye gerek kalmadan tarlayı sürmek, kilometrelerce öteden cep telefonuyla aracı yönetmek mümkün...


VERİMLİLİK ARTARSA UÇARIZ, YOKSA BİTERİZ
Tam bu noktada Türk Traktör Genel Müdürü Marco Votta’nın sektörün geleceğiyle ilgili açıklamalarına yer vermek istiyorum. Her şeyden önce Türkiye’de ve dünyada tarımın geleceğinin verimlilik artışında olduğunu söylüyor İtalyan Genel Müdür. Tarım zor bir iş olduğu için insanların özellikle de gençlerin başka iş kollarına yöneldiğine dikkat çekiyor. Bunun yanında yeni yapılan yollar, hava alanları, nüfusu arttıkça büyüyen kentlerle daralan tarım alanları verimlilik artışını çok daha önemli hale getiriyor.
Tarımda verimliliğin ise ancak dijital dönüşümle başarılabileceğini söylüyor Bay Votta. Bu sayede tarım arazilerindeki her metrekarenin değerlendirilip, takip edilebileceğine işaret ediyor. İsrail örneğini vererek toprak ve su sıkıntısı olan İsrail’in dijital dönüşümle müthiş bir verimlilik yakaladığına dikkat çekerek şunları söylüyor:

Yazının Devamını Oku

Ateşten, elektrikten bile önemli

29 Ocak 2018
SON birkaç yıldır İzmir iş dünyası sıklıkla Dördüncü Sanayi Devrimi üzerine toplantılar yapıyor. Haklılar, çünkü birbirleriyle konuşan akıllı makinelerle, yapay zekalarla dünyanın iş düzeni müthiş bir hızla değişiyor. Böyle bir dünyada ayakta kalabilmek için gelişmelere ayak uydurmak gerek.


Geçen hafta Davos Zirvesi’nde, kurulmakta olan yeni dünyayla ilgili çarpıcı mesajlar vardı. Örneğin, her şeyi bilen Google’ın CEO’su yapay zekanın (AI) insanlık için ateşten, elektrikten bile önemli olduğunu söylüyordu.
İnsanlık tarihinde en büyük dönüşümü olarak görülen Dördüncü Sanayi Devrimi’nin ise henüz başında olduğumuz dile getiriliyordu. Nitelik gerektirmeyen işlerde, milyonlarca iş kaybı olmasına karşılık, milyonlarca da yeni iş alanları yaratılacağı belirtiliyordu. Şimdi ilkokul çağında olan çocukların yüzde 65’inin gelecekte bugün hiç var olmayan yeni işlerde çalışacakları tahmin ediliyor. O nedenle yeni dünyaya hazırlık için de eğitim her zamankinden çok daha önemli olacak.


ÖNCE EĞİTİM SONRA EKONOMİK BÜYÜME
İşin tam bu noktasında ise siyasiler devreye giriyor. Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerin yöneticilerinin çoğunun “Önce ekonomiyi büyütelim sonra eğitime sıra gelir” yaklaşımında olduğu zirvede dile getirildi. Ama yeni dünyada eğitime öncelik vermeyen ülkelerin büyümelerinin artık mümkün olmayacağı belirtiliyor. Eğitimi ikinci plana atan ülkeler, yeni sanayi devriminin yaratacağı yepyeni işlerde çalıştıracak nitelikli eleman bulamayacağı için ekonomileri büyüyemeyecek.

Yazının Devamını Oku