Selim Türsen

Bahar mayısta gelecek

18 Ocak 2021
ARALIKTA, “Aşı bulundu” müjdesi geldiğinde, aylardır karanlık bir tünelde olan insanlık nihayet ışığı görmüştü. Virüs bugüne kadar Türkiye’de 25 bin, dünyada 2 milyon can aldı. Geçen hafta bizde de başlayan kitlesel aşılamanın virüsü birkaç ay içinde dizginlemesi bekleniyor.

 


Aşı, aş ve işle ilgili umutları da artırdı. Geçen hafta salgın nedeniyle işsiz kalan biriyle sohbet ederken, “20 Ocak’tan sonra lokantalar, kahveler açılacakmış, öyle söylüyorlar” dedi. Umut fakirin ekmeği, insanlar duydukları her iyi söylentiye inanmak istiyor. 20 Ocak’ı bilmem ama 3-4 ay sonra nisan ya da mayısta açılma ihtimali çok yüksek. Zaten Prof. Dr. Osman Müftüoğlu da mayısta açılabileceğini söylüyor.

BAYRAMDAN SONRA DÜĞÜN
Ancak açılışlar daha fazla gecikirse bazı iş kollarında toplu iflaslar kaçınılmaz olabilir. Örneğin, halen yasak olan düğün ve nişan organizasyonları gibi etkinlikler yapan kuruluşların bütün umudu mayısta. Tüm Etkinlik ve Organizatörler Derneği’nin verdiği bilgilere göre sektör, gıdadan tekstile doğrudan ya da dolaylı olarak 66 farklı sektöre iş yaratıyor. Yaklaşık 2.5 milyon kişi istihdam ediliyor. Bu insanların artık evlerine ekmek götüremediğini söyleyen Dernek Başkanı Erol Yıldırım, “Pandemi personel ve aileleri ile birlikte yaklaşık 10 milyon kişiyi olumsuz etkiledi. Mayısta Ramazan Bayramı’ndan sonra etkinlikler başlamazsa sektörün yüzde 72’si faaliyetlerine devam edemeyecek” diyor.

EGE’YE AVRUPA’DAN MÜJDE
Avrupa’da işlerin iyi gitmesi özellikle Egeli ihracatçılar, turizmciler ve bunlara iş yapan onlarca iş kolu, dolayısıyla milyonlarca kişi için çok önemli. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde geçen hafta salgının yarattığı ekonomik bunalımı Avrupa’nın atlatabilecek güçte olduğunu söyleyerek, “2021’nin ilk çeyreğinin sonunda, nisandan itibaren ekonomik kısıtlamalar kalkar” dedi.

Yazının Devamını Oku

Pandemi fırsat yarattı

11 Ocak 2021
 İZMİR’in dijital turizm ansiklopedisinin hazır olduğu açıklandı.

Dijital ansiklopedide tarih ve kültür, gastronomi, kültürel miras, etkinlik ve festivaller, inanç, endüstriyel miras, deniz ve kıyı, doğal kırsal alanlar, sinema, sağlık, konaklama başlıkları altında 2 binden fazla turizm odak noktası bir araya getirilmiş.
Pandemi, sanal dünyaya geçişi en az 10 yıl erkene alarak yeni bir yaşam tarzı başlattı. Bugün artık iş toplantıları, konferanslar, seminerler, fuarlar, aile ve akraba toplantıları, hatta kız isteyip söz kesmeler bile sanal ortamda yapılıyor. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı bu dijital envanter çalışması o nedenle yeni yaşam tarzımıza çok uyuyor.

YENİ DÜNYANIN TOHUMU
Geçen yılla ilgili en güzel değerlendirmelerden birini, “2020 yeni dünya düzeninin tohumuydu” diyen Ege İhracatçılar Birliği (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi yaptı. Pandeminin dünyanın ihtiyacı olan daha adil, daha güvenli, daha şeffaf yeni bir ekonomik model için zemin hazırladığını söyleyen Eskinazi’ye göre dijitallleşme ve block chain teknolojisi hem dünya ekonomisi, hem de iklim krizinin geleceği olabilecek.
Günümüzde en büyük sermaye bilgi... Block chain teknolojisiyle daha önce çok maliyetli olan bilgiye erişim artık hem daha hesaplı, hem de cep telefonuyla bile mümkün. Artık siparişten üretime bütün süreçlerin kontrol altında tutularak atıkların minimize edilmesi, gıda israfının azalması, zaman ve kaynak tasarrufuyla üretim maliyetlerini düşürmek mümkün.
Ayrıca e-ticaretin yükselip dijital ödemelerin yapıldığı bir dönemdeyiz. Tüketiciler istedikleri ürünlerin onlarca, yüzlerce çeşidini online alışveriş sitelerinde fiyatlarını karşılaştırarak alabiliyor. Bu durum satıcılar arasında rekabet ortamını keskinleştirdi. Artık ilerleyip, ciroları artırmak için block chain teknolojisi iş dünyasının olmazsa olmazı haline geliyor.

KARBON AYAK İZİ BÜYÜK OLAN YANDI

Yazının Devamını Oku

2021’de İzmir

4 Ocak 2021
 VİRÜSTEN korunmak için evlerde hapis karşıladığımız 2021’in ilk özgür günündeyiz. Umarız her şey yolunda gider, tahmin edildiği gibi nisan-mayıs sonuna kadar toplumun büyük bölümü aşılanmış olur. Görünen o ki, İzmir’de 2021 geçiş ve geleceğe hazırlık yılı olacak. Altyapı ve trafik gibi yaşam kalitesini artıracak projeler sürerken, İzmir’in bu yıl üç ana konuya odaklanması gerekecek. Pandemi, deprem ve küresel ısınma. Şimdi sırayla olası senaryolara bakalım:


PANDEMİDE GÖZLER AŞIDA
Aşının salgının yayılmasını önlemede ne kadar başarılı olacağı yılın ilk yarısında belli olur. Turizmden hazır giyime, yiyecek, içecek, eğlenceden bu sektörlerin tedarikçileri yumurtadan süte, etten pamuğa onlarca iş kolu ve yaşamlarını bu sayede sürdüren milyonlarca kişinin kaderi bu salgının önlenmesine bağlı olacak. Eğer her şey yolunda giderse yılın ikinci yarısından itibaren turizm başta olmak üzere bütün bu sektörler nefes almaya başlayabilir. Tabi geçen yılın son aylarında uluslararası piyasalara güven verme amacıyla yapılan ekonomik düzenlemelerin kararlı bir şekilde uygulanmaya devamı şartıyla.

DEPREM ARTIK BİRİNCİ ÖNCELİK
İzmir bundan sonra geçen yılın son çeyreğinde acı bir şekilde hatırladığı deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenecek. Yılın son günlerinde 30 ve 31 Aralık’ta Urla ve Seferihisar’daki 4.3 ve 3.9’luk depremler bile adeta, “Sakın bizi unutmayın” mesajları gibiydi. İzmir’de yapıların en az yüzde 70’i yenilenmek zorunda. Seferihisar açıklarındaki depremin bile Bornova’yı yıktığı deprem acı bir uyarı oldu. O nedenle Başkan Tunç Soyer, İzmir’de artık birinci önceliğin depreme hazırlık olacağını söyledi. Olası bir felakette on binlerce İzmirlinin hayatını koruyabilmek için yapılacak kentsel dönüşüm planları 2021 yılında dört gözle beklenecek. Gültepe’de planları yapılan kentsel dönüşüm için ilk temeller bu yıl içinde atılırsa bütün İzmir için çok güzel bir örnek olabilir.

KÜRESEL ISINMADA KRİTİK NOKTA
Yeni yıla yağışlı girsek de İzmir hala kuraklığın tehdidi altında. Eğer gezegenimize böyle hoyrat davranmaya devam edersek 60 yıla kadar dünyada ekim yapılacak bir karış toprak bile kalkmayacağı Birleşmiş Milletler tarafından açıklandı. Yeni doğan bir bebek 60 yaşına geldiğinde veya bugün 15 yaşında olan bir genç yaşı ilerledikçe yeni teknolojilerin nimetlerinden yararlanma bir yana açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

20 YILDA HER ŞEY DÜZELEBİLİR

Yazının Devamını Oku

Sonunda gidiyorsun 2020

28 Aralık 2020
ARKASINDA gözyaşı ve acı bırakarak gidiyor 2020. Bu perşembe saatler 24.00’ü gösterdiğinde hatırlamak istemeyeceğimiz bir yılı geride bıkacağız. Her yıl büyük umutlarla girilen yılbaşı gecesini bile hapis olarak evde tek başına geçireceğiz. Ne arkadaşlarımız olacak yanımızda, ne de akrabalarımız.


Kimi aileler masalarında bir ya da birkaç sandalye boş kalmış olarak girecek yeni yıla. Salgın hastalıkta hem babasını, hem de ablasını kaybeden bir genç başlarına gelenlere hala inanamayarak karşılayacak 2021’i. Ya da İzmir depreminde eşini, yakınını kaybeden, annesiz-babasız kalan çocuklar, evleri yerle bir olarak 15 saniyede hayatları değişenler büyük bir hüzünle girecek yeni yıla.

HATIRLAMAK İSTEMEYECEĞİZ
Kovid-19 dünyaya büyük bir travma yaşattı. Ama İzmir, hem salgın hastalık, hem de 6.9’luk depremle aynı yıl iki büyük felaketi birden yaşadı. Yaşananlardan sonra 2020 bir daha hiç hatırlamak istemeyeceğimiz tarihler arasına girecek. Aynı İzmir’in işgal edildiği 1919 yılı ve düşman işgalinden kurtulurken büyük İzmir yangınının yaşandığı 1922 gibi.
Ne yazık ki toplumlar savaş, salgın hastalık, doğa felaketleri gibi nedenlerle zaman zaman alt üst oluyor. Ancak insanoğlu bir şekilde yaşadığı zorlukların üstesinden gelebilecek akla ve beceriye sahip. Bunun son örneğini şu günlerde yaşıyoruz. Yeni yıla hayatımızı cehenneme çeviren virüsten bizi kurtaracak aşının bulunmasıyla giriyoruz. Hem de iki Türk bilim insanı Prof. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci tarafından. Dünyayı kurtaran bu iki bilim insanının Türk olması 2020’de hatırlayabileceğimiz az sayıdaki güzel olaylardan biri olacak.

UNUTULAMAYACAK GÜZELLİK
Geçen yıldan unutulamayacak bir başka güzellik ise depremin ardından başlayan ‘İzmir Dayanışması’ olacak. Bütün İzmir dünyaya örnek olacak bir dayanışmayla hem depremzedelerin çok kısa sürede çadırlardan çıkıp normal yaşama dönmesini gerçekleştirdi, hem de yeni evleri için destek sağladı.

Yazının Devamını Oku

15.3 milyar kurumasın

21 Aralık 2020
HEM kurak bir kış yaşayan, hem de sular altında kalan İzmir her yıl daha fazla küresel ısınmanın etkisi altına giriyor.

 

Geçen hafta yayımlanan bir araştırma dünyanın tahminlerden yüzde 18 daha fazla ısındığını ortaya koydu. Sanayi devriminden bu yana dünyanın ortalama sıcaklığının 0.91 derece arttığı hesaplanıyordu. Son araştırma ortalama ısı artışının 0.91 değil, 1.07 derece olduğunu gösterdi. NASA ve iki uluslararası kuruluşun verileri birbiriyle uyuştuğu için durum çok ciddi. Son verilere göre dünyada daha büyük iklim felaketleri 2050’den çok daha önce başlayabilir.

KÜRESEL ISINMA SEL GETİRDİ
Dünyanın tahminlerden yüzde 18 fazla ısınmasının yarattığı iklim değişikliklerinin sonuçlarını bölgemizde de yaşayarak görüyoruz. Aylardır beklediğimiz yağış üç günde indi, İzmir göle döndü. Hem de can alarak ve Mavişehir’de yüzlerce aracı sular altında bırakarak... Ama alışmamız gerek. Küresel ısınma böyle sürerse İzmir daha çok fırtınalar, su baskınları, hortumlar görecek. Kent planları artık buna göre yapılmalı.
Selden sonra yine akıllara takılan, “Bu çağda Mavişehir’de denizin taşmasını önlemenin bir çaresi yok mu?” sorusunun cevabını Başkan Tunç Soyer verdi. Denizaltından kuşaklama çalışmalarının iki aya kadar tamamlanacağını açıkladı. İlk kez deniz içinde betonlama yapıldığını, üzerine de 1.5 metrelik set inşa edileceğini belirterek, “Bundan sonra Mavişehir’de taşma olmayacak” sözünü verdi.

İZMİR TÜRKİYE’NİN MANDIRASI
Aslında zor bir durum var. Bir yandan su baskınları olurken, diğer yanda susuzluk İzmir ekonomisi için büyük bir tehdit. İzmir, Türkiye’nin üçüncü en büyük tarım üretim merkezi. Süt ve süt ürünleri üretiminde Türkiye’nin ikinci en büyüğü.

Yazının Devamını Oku

En zor 8 ay

14 Aralık 2020
AŞININ ilk vurulduğu yer olan İngiltere’de yurtdışı seyahat planları, “Nereye tatile gidelim?” sohbetleri yeniden başlamış. Yaklaşık bir yıldır önlerini göremeyen insanlar, nihayet eskisi gibi güzel bir tatilin hayalini kurabiliyor. Gelinen bu nokta bile aşının gücünü gösteriyor. İngiliz turistlerin en sevdiği tatil yerleri Fethiye, Marmaris, Bodrum gibi Ege’nin turizm merkezleri için güzel haberler bunlar.

 


Aşılama başladıktan sonra Türkiye’de olabilecek gelişmeleri değerlendiren Prof. Ateş Kara, her şey yolunda giderse temmuz ayında maskeleri çıkarabileceğimizi söylüyor. Demek ki, tehlikenin bitmesine daha 8 ay kadar var. Yine de maskelerin çıkarılacağı tahmini bir tarih bile belirsizlikleri azaltıyor.

BİR GÜNDE 3 BİN ÖLÜM
Ancak başka bir gerçeği unutmamak gerek. Aşı bulunsa bile virüs halen can almaya devam ediyor. Virüs geçen hafta ABD’de 24 saatte 3 binden fazla kişiyi öldürdü. Bir günde ölen Amerikalı sayısı, İkinci Dünya Savaşı’ndaki Pearl Harbour baskını ve tarihin gördüğü en büyük terörist eylem 11 Eylül İkiz Kuleler saldırılarını bile geçti.
Türkiye’de ise günlük vaka sayıları 30 binin üzerinde seyrederken yaşamlarını kaybedenlerin sayısı 15 bini aştı. İzmir, geçen hafta en riskli illerden biriydi ve yoğun bakım ünitelerinde doluluk oranı yüzde 80’lere ulaşmıştı. Evet aşı bulundu ama 8 ay daha virüsten çok iyi korunmamız gerek. En etkili korunma ise kapanmadan geçiyor.

HAYALET ÇARŞIDAN FARKSIZ

Yazının Devamını Oku

Bitmeyen bahar hüzün getirdi

7 Aralık 2020
 KARAKIŞ aylarına girdik, ama hala güller açıyor, kelebekler daldan dala konuyor.

Aralık ayında olmamıza rağmen ortalama sıcaklıklar 16 - 17 derece. Gelecek 1 ile 1.5 ayın tahminlerine göre birkaç gün dışında İzmir’de ocak ortasına kadar sıcaklıklar gündüz 15 - 16, akşam 8 - 9 derece görünüyor.
Bitmeyen bahar, içinde bulunduğumuz salgın döneminde biraz ilaç gibi geldi. Soğuk olmadığından daha az içerilere kapanıldı. Havalar mevsim normallerinde sürseydi vaka sayıları belki şimdikinin birkaç katı olacaktı. Bitmeyen baharın bir başka katkısı da ceplere oldu. Doğalgaz, elektrik, ısınmayla ilgili bütün faturalar daha az geldi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2020 Ekim, uzun yıllar ortalamalarının 3.2 derece üzerinde son 50 yılın en sıcak ayı olmuş. Ege Bölgesi’nde ekim ayı ortalama sıcaklıkları normalde 16.8 derece iken 2020 yılında 19.3 derece olmuş. Aydın 39.5, Manisa 38.2, Denizli 36.9, Akhisar 38.3 dereceyi görmüş.

ZEYTİN YAĞLANAMADI
Ama madalyonun bir de öbür yüzü var. Geçen yıldan bu yana seyreden mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklar en başta tarımı vuruyor. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi raporuna göre, nisan ve mayıs aylarında tam çiçeklenme döneminde 35 - 40 dereceye varan aşırı sıcakların etkisiyle zeytin ağaçlarında çiçekler yandı, kuruma oldu ve verim düştü. Eylül ve ekim aylarındaki aşırı kuraklık nedeniyle de zeytinde yağlanma olmadı ve istenilen dane büyüklüğüne ulaşılamadı. Bunun sonucu, zeytin ve zeytinyağı üretiminde verimin bu yıl yüzde 20 - 30 daha az olması bekleniyor. Ayvalık, Altınova gibi sahil kesimlerindeki ağaçlarda hiç zeytin görülmezken, yükseklerdeki ağaçlarda zeytin oranının yüzde 20 - 30 olduğu belirtiliyor. Bölgede sadece Akhisar’da var yılı olduğu için sofralık zeytin mahsulü normale yakın görülüyor.

BAL ÜRETİMİ YÜZDE 70 AZALDI
Bitmeyen baharın en büyük mağdurlarından biri de arılar. Çam balında dünya birincisi Muğla’da bu yıl üretimin yüzde 70 düşük olduğu açıklandı. Türkiye Arıcılar Birliği Başkanı, mayıs ve haziran aylarındaki kuraklık nedeniyle çam balı üretim için arıların beslendiği böceklerin aç kalarak öldüğünü söyledi. Bunun sonucu ilk kez ağustos ve eylül aylarında yapılması gereken bal hasadı yapılamadı. Umutlar ekim ve kasım ayındaki son hasada kalmıştı, ama o da gerçekleşmedi. Bırakın bal hasadını, 6 bin ailenin geçim kaynağı arılar açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı için arıcılar kovanları beslemek zorunda kaldı.

SALGIN VE DEPREM KADAR ÖNEMLİ

Yazının Devamını Oku

Çemberi kırmak için

30 Kasım 2020
EVE kapandığımız salgın günlerinde dünyayla en önemli bağlantı araçlarımdan modemim arızalandığı için bir alışveriş merkezine gitmek zorunda kaldım. Gördüklerimden içim yandı. Her zaman cıvıl cıvıl olan AVM’de in cin top oynuyordu. Bir gün önce vaka sayısının 29 bin olarak açıklanması, hemen etkisini göstermiş İzmirliler kendilerini karantinaya almıştı.


Ancak, bir de madalyonun öbür yüzü vardı. Konuştuğum mağaza çalışanları her an bir kapanma bekliyor ve haklı olarak bu durum uzun sürerse işlerini kaybetme endişesi yaşıyordu. İzmir’de sayıları 30’a yaklaşan AVM’erde 28 bin kişinin çalıştığını düşünürsek, bu korkuyu ne kadar çok insanın yaşadığını daha iyi anlayabiliriz.
Sadece AVM değil, İzmir’de halen kapalı bulunan 7 bin kıraathane, 3 bin 500 civarında restoran, irili ufaklı yüzlerce büfe, esnaf lokantası hepsi aynı durumda. Mayıs ayından bu yana kapalı bulunan birahane, disko, bar, meyhane gibi işletmelerin sayısı Türkiye’de 370 bini bulurken aşçı, garson, komi gibi buralardan ekmek yiyen 2 milyon kişi de ne olacağım kaygısını yaşıyor.


RESTORAN, KAHVEHANE KAPATMA YETERLİ Mİ
Peki, AVM, kıraathane, lokanta kapamak salgını önlemeye yeterli olacak mı? Her gün fabrikalara, dükkanlara çalışmaya giden yüzbinlerce kişi var. Birkaç rakama göz atmak yeter. Çiğli’deki Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ndeki 600 kadar işletmede 40 bin kişi çalışıyor. Çoğu çalışanın her gün İzmir’e gidip geldiği Kemalpaşa’da 30 bin, Manisa Organize’de 50 bin kişi çalışıyor. Ege Serbest Bölge’de 20 bin, Torbalı’da 10 bin, Aliağa Petkim’de 2 bin, Tüpraş’ta 3 bin gibi bu listeyi uzatmak mümkün....
Bir de 1. Organize, 2. Organize, 3. Organize Sanayi, Gıda Çarşısı, Tekstil Konfeksiyon gibi kümelenmiş işyerleri yanında Kemeraltı, Karşıyaka Çarşısı, Kıbrıs Şehitleri gibi her gün on binlerce kişinin gidip geldiği binlerce kişinin çalıştığı kalabalık çarşılar var. Genellikle toplu ulaşım araçlarıyla işyerlerine giden bu insanların bir yerlerden mikrop kapıp evlerine ve işyerlerine taşıma olasılığı çok yüksek. Günde bir milyon kadar kişinin otobüs, metro, tramvay, gemi gibi toplu ulaşımla taşındığını düşünürsek durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılır.


Yazının Devamını Oku