Selim Türsen

İzmir usulü akıllı siyaset

15 Mart 2021
GEÇEN hafta İzmir’de depreme hazırlık ve trafik kabusuna çözümde önemli adımlar atıldı. Yapılan çalışmaların dikkat çekici yanı ise konu İzmirlilerin can güvenliği ile yaşam kalitesi olunca muhalefet ve iktidarın son derece akıllı davranarak bir araya gelebilmeleriydi.


Önce deprem felaketine hazırlık için Konak Belediye Meclisi olağanüstü toplantısında alınan karara bakalım. Başkan Abdül Batur’un ‘Tarihi Karar’ olarak nitelendirdiği kentteki hasarlı ve riskli yapıların hak kaybına uğramadan dönüşümüne ilişkin önerge oybirliğiyle kabul edildi. Alınan kararla İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki planlarında yer alan ruhsatlı yapıların yenilenmesinde hak kaybına uğramasının önüne geçildi. Mevcut plandaki durumu korunacak alan olarak Hatay ve Alsancak bölgeleri belirlendi. Böylece depreme dayanıklı yapıların yapılabileceği kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmak mümkün olacak.

AK PARTİ DE DESTEKLEDİ
Batur, planın daha olumlu ve verimli bir noktaya gelmesinde verdikleri katkılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne teşekkür etti. AK Parti Meclis Üyesi Hakan Yıldız ise 30 Ekim’de büyük bir acı yaşandığını belirtip, “Bu bir can meselesi” diyerek Kentsel Dönüşüm Komisyonu raporuna göre alınan kararları grup olarak desteklediklerini söyledi.
Görüldüğü gibi aklın yolu bir. Başkanlık bizde diye bildiğini okuma ya da sırf muhalefet yapmak için kararları engelleme yok. Konak Belediye Meclisi’nin bütün üyeleri İzmirlilerin geleceği için oybirliğiyle el ele verdiler.

CUMHURBAŞKANINA TEŞEKKÜR
Gelelim İzmirlilerin yaşam kalitesini artırmak için bir başka iktidar muhalefet işbirliğine... Malum, Buca Metrosu’nun yapımı için Büyükşehir Belediyesi’nin bulduğu dış kredinin kullanımı için Hazine onay verdi. Başkan Tunç Soyer, Buca Metrosu için uluslararası ihaleye çıkmak için önlerinde engel kalmadığını söylerken, “Buca Metrosu için oluşturduğumuz bir konsorsiyum vardı. Ancak sayın Cumhurbaşkanı’nın onayıyla ilgili bir talebimiz oluşmuştu. Çünkü bir yıl için öngörülen Hazine onayının süresi dolmuştu. Bugün onun onayı da geldi. Bu nedenle Cumhurbaşkanımıza da buradan şükranlarımızı sunuyoruz. Teşekkür ediyoruz” diyordu.

SONUÇTA HERKES KAZANDI

Yazının Devamını Oku

Ege’de kadının adı var

8 Mart 2021
KADINA şiddetin sonlandırılamadığı bir ortamda buruk da olsa tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun. Şu an için tek tesellimiz kadına şiddet konusunda kamuoyu tepkisinin hızla kabarması ve toplumun bilinç düzeyinin yükselmesi. Erkeklere el kaldırma cesareti gösteremeyip kadınlar karşısında aslan kesilen zavallıların sayısı giderek azalacak ve sonunda yok olacak. Bir zamanlar kadına oy kullanma hakkı bile vermeyen dünya tarihi böyle örneklerle dolu.


MUĞLA BİRİNCİ, İZMİR İKİNCİ
Türkiye toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin hayli yüksek olduğu ülkelerden biri. Ama iyi haber, Ege ve İzmir’in toplumsal cinsiyet eşitliğinde başka bölgelerin çok önünde olması. Raporlara göre Türkiye’nin en eşitlikçi ili Muğla. İkinci sırada ise İzmir var. Daha sonra Yalova, İstanbul, Kırklareli, Çanakkale, Sinop, Tunceli, Aydın ve Balıkesir geliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin en iyi olduğu ilk 10 ilden 5’inin Ege Bölgesi’nden olması ise ayrıca dikkat çekici.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, bireylerin cinsiyet temelli ayrımcılığa uğramadan eşit hak ve imkânlara sahip olarak kamusal ve özel yaşamın her alanında yer alması, görülebilmesi, kararlara katılabilmesi, fırsatları değerlendirebilmesi, güçlenmesi, temsil edilmesi ve kaynaklara erişimi olarak ifade ediliyor.
Bu konudaki araştırma 2014 yılından beri 81 ilde, Türkiye Politik ve Ekonomik Araştırmalar Vakfı (TEPAV) tarafından yapılıyor. İllerdeki toplumsal cinsiyet eşitliğini ölçmek için kadın ve erkeklerin eğitime katılımı, üretim faaliyetine katılımı, siyaset ve ekonomide temsil edilmeleri gibi kriterler kullanılıyor.

SİYASET VE EKONOMİDE CİNSEL EŞİTLİK
Örneğin bir ilde siyaset ve ekonomide kadın ve erkeğin hangi oranlarda temsil edildiğini araştırırken şu verilere bakılıyor:

Yazının Devamını Oku

Turizmde eskiye dönüş 2023’te

1 Mart 2021
İLK aşımı oldum. Uluslararası aşı savaşlarından Türkiye’nin de etkileneceğini düşünüp, sıramın bu kadar erken gelmesini beklemiyordum doğrusu.

 

Ama önceki hafta Urla Devlet Hastanesi’nde sadece 10 dakika bekleyerek aşımı oldum.
Dünyada henüz aşıyla tanışamamış 130 ülke olduğunu düşünürsek Türkiye’de işlerin yolunda gittiğini söyleyebiliriz.
Ancak bütün ülkelere aşı gitmeden salgının ve ekonomik tehlikenin bitmesi mümkün değil.
Örneğin, Ege Bölgesi ve İzmir ekonomisinin nefes borularından biri olan yabancı turist gelişine bakalım.
Avrupa’da aşılanma tahminlerden yavaş gidiyor.
Bu gelişme, yabancı ülkelere seyahatler için aşının ilk bulunduğu aylardaki iyimser havayı kararttı.

2021’DE YABANCI TURİST YOK

Yazının Devamını Oku

Dün, bugün, yarın İzmir

22 Şubat 2021
GEÇEN hafta, küllerinden doğan bir devletin yeni yol haritasının çizildiği İzmir İktisat Kongresi’nin 98’inci yılı kutlandı. İzmir’in düşman işgalinden kurtarılmasıyla zafer ilan edilmiş ama tek başına askeri zafer yetmiyor, ekonomik zafer de gerekiyordu.

 


Ekonomik bağımsızlığın yol haritası için 17 Şubat 1923’te çiftçi, tüccar, sanayici, işçileri temsilen toplumun her kesiminden 1135 delege İzmir’de buluştu. Kongrede alınan kararlardan bazıları şunlardı: Hammaddesi yurtiçinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması. El işçiliği ve küçük imalattan fabrikalara, büyük işletmelere geçilmesi. Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması. İşçi sendikaları kurulması.
İş Bankası (1924), Sümerbank (1933), Halk Bankası (1938) gibileri bu yol haritasıyla kuruldu. Özel sektörün yetersiz kaldığı demir çelik, kumaş fabrikaları gibi büyük yatırımları devlet yaptı. O zamanlar ekonomik bağımsızlık için İzmir’de alınan kararların ne kadar doğru olduğu bugünkü dünya koşullarında çok daha iyi anlaşılıyor.

BUGÜNÜN İZMİR’İ
Kongre kararlarıyla Türkiye gibi İzmir de adım adım sanayide, tarımda, turizmde büyüdü. Bugün ise metro, İZBAN, hızlı tramvay, İstanbul’u 3.5 saate indiren ulaşım gibi altyapı yatırımlarına sahip. En önemlisi ise kucaklayıcı kültürü, modern yaşam tarzı ile herkesin gelip yaşamak istediği yükselen bir yıldız.
Yakın zamanda depremden sele, hortumdan fırtınaya pek çok doğa felaketi yaşansa da hepsinden yarının İzmir’i için ders çıktı. Örneğin, su baskınlarından Kemeraltı’nı koruyacak ‘Kuşaklama Projesi’ üç ay sonra devreye girecek. Depremlere karşı Gültepe gibi çeşitli semtlerde kentsel dönüşüm hızlanacak. Çok yakında eski gecekondu tepelerinde yaşam kalitesinin yükseldiği modern mahalleler göreceğiz.

YARININ İZMİR’İ

Yazının Devamını Oku

Binalar yeni iklime uymalı

16 Şubat 2021
BU köşenin yazıldığı dakikalarda Urla’daki evimin çatısından taş atılıyormuş gibi sesler gelmeye başladı. Sanki birileri evi taş yağmuruna tutmuştu. Hayatımda görmediğim irilikte dolu taneleri, daha doğrusu buz parçaları panjurları, çatıyı dövüyordu. Bir ara gürültü ve yağışın yoğunluğu öyle arttı ki, çatı çökecek sanıp eşimle bodruma inmeye karar verdik. Yaklaşık 15 dakika süren bu afet bize saatler gibi geldi.

 


Daha sonra Çeşme ve Ayvalık’taki hortum haberleri, 10 metre yükselip ters dönen arabalar, Urla Kuşçular’da dolunun seralara verdiği zararların büyüklüğünü görünce felaketin büyüklüğünü daha iyi anladık. Bu yaşıma geldim (65) İzmir’de hortum olduğunu ilk defa duyuyorum. Ama sonunda o da oldu.

PROF. ÇİÇEK’İN UYARISI
Prof. Dr. İhsan Çiçek, Türkiye’nin küresel ısınmadan en fazla etkilenecek ülkelerden biri olacağını söylüyor. Bu, artık daha çok hortumlarla, dolularla karşılaşacağımız anlamına geliyormuş. “Özellikle Ege ve Akdeniz’in suları sıcak olduğu için ve daha da ısındıkça bu olayları sık sık göreceğiz” diyor, Prof. Dr. Çiçek.
Malum sıcak hava yükselir ve soğuk havaya doğru akar. Denizlerden yükselen sıcaklıklar soğuk hava dalgalarıyla karşılaştıkça yeni hortumların nedeni olacak. Prof. Dr. İhsan Çiçek, bu nedenle çok önemli bir uyarı yapıp, “Bundan sonra Ege ve Akdeniz bölgelerinde inşaatlar, binaların çatıları, hortum ve fırtına gibi yeni iklim koşullarına göre yapılmalı. İnşaat mühendisleri bölgenin yeni iklim koşullarına dayanabilecek binalar yapmalı” diyor.
İzmir deprem riski nedeniyle zaten dönüşmek zorunda. Kentsel dönüşümde yeni binalar yapılırken artık yeni iklim koşulları da göz önüne alınmalı. Bundan sonra Ege’de seller, fırtınalar, hortumlarla dolu bir hayat bizi bekliyor.


Yazının Devamını Oku

Selle yaşamayı öğreneceğiz

8 Şubat 2021
METEOROLOJİ Genel Müdürlüğü verilerine göre İzmir’de 1938 ile 2019 yılları arasında şubat aylarında ortalama sıcaklık 9.5 derece olmuş.

Bu yıl ise ortalamaların 10 derece üzerinde 18-20 dereceyi gören sıcaklıklar yaşıyoruz. Isıdaki anormal değişimler, hızı 100 kilometreyi bulan lodos fırtınası ve gökyüzünün delinip 1 aylık yağmuru birkaç saatte İzmir’in üzerine boşaltan doğa felaketlerinin temel nedeni.
Ama alışmamız gerek. Küresel ısınma bütün dünyayı olduğu gibi İzmir’i de pençesine aldı. Önceleri 5-10 yılda bir yaşanan büyük sel felaketlerini, orman yangınlarını, kuraklıkları, zeytin, üzüm, bal ve bilumum gıda ürünlerindeki kıtlıkları artık her yıl yaşamaya alışmamız gerek.

KÜRESEL ISINMANIN AŞISI YOK
Kovid-19’un bile aşısı bulunup çıkış yolu açıldı. Bilim insanlarına göre ekim–kasım ayına kadar Türkiye’de hayat normale dönecek. Ama küresel ısınmadan korunmanın aşısı yok. Tek aşı ülkelerin işbirliği ile küresel ısınmaya neden olan gaz salınımını azaltmak. Kömür başta olmak üzere fosil yakıtları kullanmamak. Rüzgara, güneş enerjisine, mazotlu-benzinli yerine elektrikli otomobillere dönmek, sanayide küresel ısınmayı artıran kimyasalları kullanmamak.
Bazıları küresel ısınma sonucu 2035’te şu olacak 2050’de bu olacak gibi senaryolara bakıp, “Daha çok var, şimdi bana zararı yok” diye düşünüyor. Ama geçen hafta yaşanan sel, felaketin çoktan başladığını gösterdi. Küresel ısınmanın vereceği zararlar 20-30 yıl sonra bir günde gelmeyecek. Her yıl, her gün daha önce görmediğimiz ölçüde sel, fırtına, kuraklık gibi doğa olaylarıyla karşımıza çıkacak. Gelecek için yazılan senaryolar adım adım gerçekleşerek. O tarihler geldiğinde dünya zaten yaşanılamaz hale gelmiş olacak.

DENİZLER ÇOK HIZLI YÜKSELİYOR
Geçen hafta Ocean Science dergisinde yayımlanan rapora göre okyanusların seviyelerinin yükselme hızı en kötümser tahminlerden bile fazla. Dünya nüfusunun üçte ikisi deniz kıyılarında yaşıyor. Hızla yükselen denizlerin kıyı kentlerini, trilyonlarca dolar değerindeki mülkleri sel, süper fırtınalar, dev gel-git felaketleriyle karşı karşıya bırakması bekleniyor. Suların yükselmesinin önceki tahminlere uygun hale gelebilmesi için, atmosfere 200 milyar metreküp daha az karbon bırakılması gerekiyormuş. Bu rakam ise dünyadan atmosfere salınan 5 yıllık karbon miktarına eş.

KEMERALTI NEDEN SİGORTALANMIYOR

Yazının Devamını Oku

İzmir’in anatomisi

1 Şubat 2021
İZMİR’de yaşları 0-4 arasında olan 270 bin çocuk var.

 

Bu çocuklar iklim değişikliği nedeniyle büyük felaket senaryolarının yazıldığı 2050 yılında hayatlarının baharında henüz 30 yaşında olacak. Sayıları 275 bin olan 10-14 yaş grubu ile 15-19 arasındaki 300 bin genç kız ve delikanlı için de durum farklı değil. İzmir’de 20 yaşın altında 1 milyon çocuk ve genç var. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre bu sayı 4.5 milyon nüfuslu şehrin dörtte birine yakın.
Bir de kentin omurgasını oluşturan 20-65 yaş arasında 3 milyon kişi var. Çocuklara, gençlere onlar bakıyor, ekonominin çarklarını onlar çeviriyor. Ama bu gruptan özellikle 25-55 yaş arasındaki 2 milyon İzmirlinin omuzlarında yükün çoğu. Fabrikalarda, tarlalarda, banka, mağaza, belediye, kamu daireleri, hastane, adliye, itfaiye, emniyet, kısacası bir toplumun yaşamı için gereken her alanda 30’lu, 40’lı, 50’li yaşlardaki bu grup çalışıyor.
Yaşları gereği artık dinlenmeye başlamış, İzmir’i bugünlere getiren 65-90 yaş ve üzeri büyüklerin sayısı ise yaklaşık 675 bin. Allah uzun ömürler versin, 90 yaş üzeri 12 bin kişi yaşıyor İzmir’de. Tablonun bütününe bakınca İzmir’in aslında genç bir kent olduğu ortaya çıkıyor.

GENÇ İZMİR’İ BEKLEYEN TEHLİKE
İzmir genç bir şehir olduğuna göre öncelikleri de 10-20-30 yıl sonrasının senaryolarına göre olmalı. Örneğin, küresel ısınma önlenemezse dünya 30 yıla kadar susuzluktan, açlıktan insanların birbirini kırdığı yaşanamaz bir gezegen haline gelecek. Bugün 10 yaşında olanların da, 50 yaşında olanların da geleceği tehdit altında olacak.
Ama bu felaketleri yaşamamak da mümkün. Bilim insanları küresel ısınmanın yavaşlatılırsa dünyanın sadece 20 yılda eski haline dönebileceğini söylüyor. O zaman gereken yapılmalı. Örneğin, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin az su tüketen bitki ve hayvan türlerini yetiştiren çiftçileri teşvik için ürünlerini yüksek fiyattan alma garantisi bu mücadele yöntemlerinden sadece biri. Ama Türkiye’ye örnek olabilecek bir model.

Yazının Devamını Oku

‘Ege Mutfağı’nın tam zamanı

25 Ocak 2021
DÜNYANIN en sağlıklı coğrafyalarından birinde yaşıyoruz. Otlarıyla, balıklarıyla ve en önemlisi de zeytinyağıyla ‘Akdeniz Diyeti’ için gerekli zenginliklerle dolu Ege... ABD’nin ünlü televizyon kanalı ABC News geçen hafta ‘Akdeniz Diyeti’nin 2020 yılında da dünyanın en sağlıklı diyeti olarak seçildiği haberini verdi. Böylece dört yıl üst üste dünyanın en sağlıklı diyeti seçilmiş oldu.


Salgın nedeniyle bu yıl yapılabilir mi bilmiyorum ama Ege otlarının festival zamanı yaklaştı. Turpotu, radika, cibes, hardal otu, istifno, arapsaçı gibi otlarla enginar, rezene gibi Ege’nin ünlü sebzeleri pazarlarda boy göstermeye başladı bile. ‘Akdeniz Diyeti’ denince Yunanistan, İtalya ve İspanya akla geliyor. Halbuki ben kendi payıma mutfağıyla ünlü Girit’e ilk gittiğimde çarşı pazar dolaşırken bir tutam ot görememiştim. Nedenini sorduğumda, adada ot olduğunu ama toplatma maliyeti çok yüksek olduğundan tezgaha gelemediğini söylemişlerdi. İzmir’de ise hangi pazara, hangi manava gitseniz mevsimine göre mutlaka çeşit çeşit Ege otu bulabilirsiniz.

AKDENİZ DİYETİ ÖMÜR UZATIYOR
Ağırlıklı olarak balık, sağlıklı yağlar, bitkisel besin ve işlenmemiş hububattan oluşan ‘Akdeniz Diyeti’ sadece ömrü uzatmıyor. Alzheimer, kanser, yaşlılarda görme bozukluklarını önlemedeki yararları da somut olarak kanıtlanmış durumda.
‘Akdeniz Diyeti’ yemeklerinin tariflerinin de verildiği ABC News televizyonunun programında Nutrition anda Dietetics Akademisi’nin araştırmasına dikkat çekildi. ‘Akdeniz Diyeti’, yüksek tansiyon, kolesterol ve kalp ve daha pek çok rahatsızlığa derman olduğundan İspanya, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde kalp rahatsızlığı ve kanser hastalıkları batılı diğer ülkelere göre çok daha düşükmüş.
Programa katılan kardiyoloji uzmanları açıklamalarında özellikle sızma zeytinyağına dikkat çekiyor. Fenoller ve doymamış yağ bileşenlerinden oluşan sızma zeytinyağının kandaki yağ miktarını düşürüp iyi kolesterol HDL oranını yükselterek kalp rahatsızlıkları, damarlarda tıkanma ve iltihap riskini azalttığı belirtiliyor.

ZİRVELER İZMİR İÇİN FIRSAT

Yazının Devamını Oku