Selim Türsen

Karayı bırak denize bak

5 Temmuz 2021
GEÇEN hafta Denizcilik ve Kabotaj Bayramı kutlanırken, Körfez’in çevresine yerleşmiş İzmir’in denizden ne kadar yararlanabildiğine bir daha göz attım. Öncelikle bundan birkaç yıl önce vapur saatini kaçırdı diye 45 dakika bekleme yerine Körfez’in etrafını dolaşarak Bostanlı’dan Üçkuyular’a gelenlerin ya da tam aksi istikamette gidenlerin artık yüzlerinin güldüğünü gördüm. Sohbet ettiğim pek çok kişi artık 15 dakikada bir kalkan arabalı feribotları kullanmaya başlamış. Kent merkezinin trafiğine takılmadan Körfez’in tadını çıkararak seyahatten herkes memnun.


Bu memnuniyet istatistiklerde de görülüyor. İZDENİZ’in verilerine göre 2015’te sadece 513 bin otomobil feribotla Körfez’i geçerken, 2019 yılında bu sayı 1 milyonu aşmış. Geçen yıl pandemide gerileme olsa da bu yılın ilk beş ayında 420 bin otomobil Körfez’i yeni arabalı feribotarla geçmiş. Kısıtlamaların kalkması ve yaz hareketliğiyle yıl sonu 1 milyonu geçmesi sürpriz olmayacak.

1 MİLYON ARAÇ ŞEHRE GİRMEDİ

1 milyon aracın Körfez’i denizyoluyla geçmesi, İzmir içi trafiğe 1 milyon daha az otomobil girmesi demek. Bu gelişmenin hava kirliliğinden gürültüye, trafik sıkışıklığının yarattığı zaman kaybı ve stresten daha az yakıt tüketerek küresel ısınmayla mücadeleye kadar pek çok olumlu sonucu var.
Yeni gemiler alarak deniz ulaşımına ağırlık vermek, Büyükşehir Belediyesi’nin çok doğru kararlarından biri oldu. Ve Başkan Tunç Soyer, geçen hafta yeni bir müjde daha vererek deniz ulaşımını artırmak için yeni gemiler kiralanacağını söyledi. Güzel bir haber, deniz şehri İzmir’e bu politikalar yakışır.

 

İzmir turizmi

Yazının Devamını Oku

Zamlı açılma

28 Haziran 2021
AYLAR süren hapisten sonra sosyalleşme biraz pahalı başladı.

 

Sadece kafe, restoran gibi kapanılan dönemin hıncını alırcasına fiyatlarını kabartan yerlerden bahsetmiyorum. İzmir’de semt pazarlarında bile domatesten bibere, kirazdan şeftaliye tüm sebze meyve fiyatları yüksekten uçuyor. Kilosu 10 liradan aşağı olan ürün sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Bunun yanında yan yana iki tezgahta kilosu 10 liraya olan kiraz da var, 35 liraya olan da. Biraz daha iri pahalı kirazın organik filan olmamasına rağmen neye göre 3.5 kat pahalı olduğunu anlamak mümkün değil. Ama alıcısı var ki o etiketler konuyor.
Çeşme gibi tatil yerlerinde bir zamanların mütevazı plajlarında bile kişi başı 80 TL alınması, Aya Yorgi gibi fiyatların zaten lüks olduğu yerlere girişte kişi başı 300 TL alınıp içeride arka sıralardaki şezlonglardan 500, ön sıra deniz kenarı localar için 1500 TL istenmesi ise zaten başka bir konu. İsteyen gider parasını istediği gibi harcar.

ETİKETLER ORTADAN KAYBOLDU
Ama son haftalarda İzmir’de benim en fazla dikkatimi çeken konu etiketlerin ortadan kaybolmaya başlaması. Özellikle boya vb. inşaat malzemeleri satan yerlerde bu görülüyor. Öyle ki bazı büyük mağazalarda bile ürünlerin fiyatını gösterir etiketler yok. Bir malın fiyatını öğrenebilmek için satıcı peşinde koşmak ya da kasaya gitmek gerekiyor. Sanki her gün fiyatlar değiştiriliyor gibi bir görünüm var.
Bu görüntüler bana yıllık enflasyonun yüzde 60-70, hatta yüzde 100’leri bulduğu, fiyatların uçtuğu yılları hatırlattı. O zamanların yüksek enflasyonlu Türkiye’sinde fiyatlar sürekli değiştiğinden malların üzerinde etiket olmazdı. Türkiye 70, 80, 90’lı yıllarda enflasyondan çok çekti. Bugün öyle bir dönemin çok uzağındayız ama fiyatlara etiket konmaması gibi geçmişi hatırlatan uygulamaları görünce insan ister istemez tedirgin oluyor.


Yazının Devamını Oku

Komşunu da aşılat

21 Haziran 2021
SON birkaç haftadır İzmir’den, Ankara’dan bazı tanıdıkların ailecek Kovid’e yakalandıkları haberleri aldım. Maalesef aralarından ikisi yaşamını kaybetti. Benim yaş grubumdan, 60 yaş ve üzeriydi virüse yenilenler. Ortak özellikleri ise aşı yaptırmamış olmalarıydı. Biri aşıya karşı olduğu için, diğeri ise sırası geldiği halde Biontech beklediği için yaptırmadığını söyledi yakınları.

 

Dünyada Kovid-19’dan ölen insan sayısı geçtiğimiz perşembe günü 4 milyonu geçti. Buna rağmen aşı karşıtı açıklamalar maalesef hala toplumun bir bölümünü etkiliyor. Sonuç ise tartışılmayacak kadar net. Aşı olanlar hayata devam ediyor, yaptırmayanlar çok zamansız veda ediyor.
Aşıya ulaşmak kolaylaştı. Apartmanlarda, mahallelerde, semtlerde komşular, arkadaşlar aşı olmak için birbirlerini teşvik etmeli. İzmir’de vaka sayısının 100 binde 32’ye kadar düştüğü iyi bir dönem başladı. Aşı yaptırarak bu sayıyı sıfırlamak mümkün. Güzel bir yaz, korkusuz bir sonbahar için aşı olmak, aşılanmayı teşvik etmek gerek.

Tarıma yüzde 50 daha az su

SAVAŞLAR bölgeseldir. Belli bir coğrafyayı etkiler, dünyanın geri kalanını ilgilendirmez. Geçen hafta gündemi değiştirme amaçlı yapılan prvokasyon da önce İzmir’i ilgilendirir, sonra Türkiye’yi. Ama sınırları aşmaz.
Buna karşılık Kovid-19 küresel bir salgın olduğu için bütün insanlığı etkiliyor. İklim krizinin yarattığı felaketler ise üzerinde yaşayan canlılarla birlikte tüm gezegeni tehdit ediyor. Cenneti gökyüzünde aramaya gerek yok. Dünyamız, karanlık, soğuk uzayda milyarlarca yıldız arasında ağaçları, çiçekleri, böcekleriyle gerçek bir cennet. Uzayda keşfedilebilen başka bir böyle gezegen yok. Hızla yok olan gezegeni korumak, birbirimizle kavga etmekten çok daha önemli. Çünkü fazla zaman kalmadı.

CAYIR CAYIR GELİYOR

Yazının Devamını Oku

Bu defa Nejat haber oldu

14 Haziran 2021
NEJAT’la ilk kez İstanbul’da tanıştım. 30 yıl kadar önce kısa bir süre İstanbul’da yayımlanan Yeni Asır İstanbul gazetesi için İzmir ekibiyle birlikte gelmişti.

Yıllar sonra yolumuz yine kesişti. Ama bu kez bizi yetiştiren topraklarda, İzmir’de buluştuk. Nejat’ın yüzünden hiç eksik olmayan tebessümüyle her gün seçtiği haberlerin, yaptığı sayfaların sayısı kim bilir kaç bin olmuştur? Her sabah İzmirlilerin ellerine aldıkları Hürriyet Ege’nin sayfalarını yapan Nejat’ın kendisinin de gazetesine haber olacağı kimin aklına gelirdi? Ama oldu. Bugüne kadar Türkiye’de 50 bine yakın aileyi yasa boğan, dünyada 3.5 milyondan fazla insanın canına kıyan virüs, Nejat’ı da aramızdan aldı. Güle güle sevgili Nejat. Yıllardır olduğu gibi artık her hafta yazılarımı sana gönderemeyeceğim. Yokluğuna alışmak çok zor olacak.


 

Aşı olmak zorundayız

VİRÜSÜN dehşetine salgının başlangıcında tanık olanlardan biriyim. Aşının bulunup bulunmayacağının belli olmadığı, el yordamıyla bazı ilaçların verildiği günlerde çok yakınlarım İstanbul’da hastalığa yakalandı. Ailemizden birinin aramızdan ayrılmasının üzerinden bir yıl geçti. Sadece karşılıklı konuşurken bile bulaşıp hayatları söndüren katil virüsün çok ciddiye alınması, gevşememek gerektiğini sürekli yazıyorum. Ama ateş düştüğü yeri yakar. İnsanlar başlarına gelmedikçe olayın dehşetini kavrayamıyor. Halbuki gittiğimiz her ortamda havada dolaşan gözle görülmeyen milyonlarca katil virüs olabilir. Bunların ağızımızdan, burnumuzdan girip ciğerlerimize yerleşme olasılığı çok yüksek. Onun için sürekli maske, mesafe, hijyen diyoruz. Böyle bir ortamda yaşamak istiyorsak hiç tereddüt etmeden aşı olmalıyız. Eğer kendimizi düşünmüyorsak çoluğumuz, çocuğumuz, ailemiz için bunu yapmamız gerek.

 

Dünya 50 milyar

Yazının Devamını Oku

İzmir için de uyarı var

7 Haziran 2021
GEÇEN hafta karayoluyla İstanbul’a gittim. Yalova Limanı’nda feribot beklerken denizde gördüklerimden korktum. İstanbul kıyılarını saran deniz salyaları (müsilaj) Marmara’nın öbür kıyısını da sarmıştı. Gemlik’te ve Erdek’te durum daha da kötüymüş.İzmir deniz kirliliğinden çok çekti. Birkaç on yıl önce Altınyol’dan Körfez’i burnumuzu tıkayarak dolaşırdık. Sonra başkanlar, ‘Yüzülebilir Körfez’ sözü verdi. Henüz yüzemesek de artık burnumuzu tutmadan Körfez’i dolaşabiliyoruz.


Ama şu habere dikkat! Marmara’daki tehlike İzmir için de var. Uyarıyı Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar yaptı. Marmara Denizi’ndeki benzer durumun İzmir Körfezi’nde de görüldüğüne dikkat çekti Prof. Dr. Yaşar, Oksijen gazetesindeki açıklamasında... Bakın, bilim insanı İzmir Körfezi için neler söylemiş:

SULARINI ARITMIYORLAR
“Marmara’daki kirlilik damlaya damlaya deniz oldu. Marmara’daki durumun benzeri bu sene İzmir Körfezi’nde yaşandı. İzmir Körfezi’nin sığ bölgelerinde kasımda ve mayısta deniz marulu sayısında artış görüldü. Müsilaj, deniz marulu ve alg patlamasının nedeni denizdeki atık miktarının fazla olması. İzmir’de ilk su arıtma tesisi 2002’de kuruldu. Ancak İzmir Körfezi hala kötü kokuyor. Sebebi ise bazı fabrika ve otellerin su arıtma işlemi yapmaması. Çünkü su arıtma için yüksek miktarda elektrik gerekiyor. Marmara’da da aynı durum geçerli. Nüfus fazla olunca arıtma yetersiz oluyor.”
Prof. Dr. Doğan Yaşar’ın dikkat çektiği, elektrik faturası yüksek gelecek diye bazı fabrika ve otellerin suyu arıtmadığı bilgisi çok vahim. Denizlerin kirlenmesinde nehirlerle gelen arındırılmamış fabrika ve otel atıklarının rolü büyük. Erdek ve Bandırma körfezlerini Susurluk’un atıklarının kirlettiği belirtiliyor. Aynı tehlike İzmir için de geçerli. İlgili kuruluşlar, sorumsuz fabrika ve otellere ağır cezai yaptırım uygulamalı. Yeni nefes almaya başlayan İzmir Körfezi sorumsuz kuruluşların elektrik faturalarına kurban edilemez.


Hocayı dinleyin, aşı olun

TÜRKİYE, ABD’deki Harward Üniversitesi’nde Nobel ödülüne aday gösterilebilecek bilimsel çalışmalara imza atan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’i İzmir’in EXPO 2015 sunumunda daha yakından tanıdı. Şişmanlığa neden olan genleri bularak çağın hastalığı obezite, karaciğer ve pek çok alanda çığır açtı.

Yazının Devamını Oku

Süper İzmir

31 Mayıs 2021
SÜPER Lig’de artık iki İzmir takımı var.


Önce Göztepe’yle biten Süper Lig hasreti 18 yıl sonra Altay’ın da süperler arasına girmesiyle İzmir’i parlak günlerine döndürdü.
Gelecek yıl Altınordu, daha sonra da Buca, Karşıyaka derken; Süper Lig’de 5 takımı olan bir İzmir hayali bile kurulabilir.
120 milyon aşının gelmesiyle sonbahara kadar salgının dehşetinden kurtulma olasılığı yüksek.
Gelecek sezon maçlar seyircili oynanmaya başlanırsa hem de yeni statlarda, İzmir’in keyfine diyecek yok gibi görülüyor.
Süper Lig’in süper takımları, Göztepe ve Altay için sık sık İzmir’e konuk olacak.
Bu karşılaşmalar kente yeni bir heyecan, dinamizm getirecek.

Yazının Devamını Oku

Hepimiz aynı kovandayız

24 Mayıs 2021
EGE’nin dört bir yanında bahar aylarında kekik, mandalina, limon, badem, karabaş otlarının açmasıyla faaliyete geçip mis kokulu çiçek ballarının üretimine başlayan arılar, sohbaharda çam balıyla sezonu kapatır.



Muğla ise çam balı üretiminin dünya merkezidir.
Biz arıyı saniyede 230 kez çırptığı kanatlarının çıkardığı vızıltıyla bal üreten bir canlı olarak biliriz.
Ama bal üretimi, arının üstlendiği dünyayı kurtarma görevi yanında çok küçük bir detay.
Geçen hafta 20 Mayıs’ta Dünya Arı Günü kutlandı.
Altı yıldır hobi amaçlı birkaç arı kovanına bakıyorum.

Yazının Devamını Oku

Yeni yaşama yeni fiyat

17 Mayıs 2021
BAYRAMIN birinci günü en dikkat çekici mesajlardan biri İzmir Müteahhitler Federasyonu Başkanı’ndan geldi. Ziya Dağlıer inşaat demiri fiyatlarının son iki haftada yüzde 18 artmasına isyan ediyordu. Nisan ayının son haftasında 6 bin liradan satılan inşaat demiri 11 Mayıs’ta 7 bin 90 liraya kadar fırlamış. Son bir yıldaki artış ise yüzde 100’ü geçmiş. Üstüne üstlük bu kadar zamma rağmen piyasada demir bulmak zormuş.


Müteahhitler deprem nedeniyle İzmir’de acilen yenilenmesi gereken binalara dikkat çekiyor. İnşaatların aksamaması için yurtdışına demir satışına kısıtlama ve fırsatçı karlara karşı Rekabet Kurumu’ndan müdahale istiyor.
Aslında pandemiden bu yana bütün dünyada demir, çelik, bakır gibi emtia fiyatları alt üst olmuş durumda. Salgın nedeniyle üretimin aksaması mal kıtlığına, bu da fiyatların artmasına yol açtı. Son dönemlerde Çin gibi bazı ülkelerin ekonomilerindeki canlanmaya bağlı olarak demir, çelik gibi ürünlere olan talebin artması da fiyatları yükseliyor.

EV ALMA PANİĞİ
Ama hepsinden öte, salgınla birlikte yeni bir yaşam biçimi başladı. Bu yaşam biçiminin yarattığı yeni ihtiyaçlar fiyat artışlarında önemli rol oynuyor. Bunların başında ofis yerine evden çalışma ve uzaktan eğitim geliyor. Evlerini ofis gibi kullanmaya başlayan çalışanların, okul gibi kullanan öğrencilerin yeni odalara ve yeni mobilyalara ihtiyacı oluyor. Bu da gayrimenkul başta olmak üzere pek çok yeni talep yaratıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 36 ülkede yaptığı bir araştırmaya göre bir yılda ev fiyatlarındaki artış son 20 yılın en yüksek hızına ulaşmış. Yeni Zelanda’dan Almanya’ya, ABD’den Fransa’ya dünyanın dört bir yanında ev talebi roket hızıyla artmış. Gayrimenkul uzmanları insanların adeta panik halinde ev aldığını söylüyor. Tabii bu evlerin şehir dışında, daha çok odalı ve aynı zamanda işyeri olarak da kullanılma amacıyla alındığını söylemeye gerek yok.
Uluslararası emlak şirketlerine göre gayrimenkul fiyatlarında şişen balon yakın gelecekte patlamaz. Uzaktan eğitim ve çalışmayla dünyada yeni bir yaşam biçimi başladığından yeni ev taleplerinin uzunca bir süre devam etmesi bekleniyor.

İZMİR DE UÇTU

Yazının Devamını Oku