Sefer Levent

En zor yılda irtifa kaybı yok

23 Ekim 2019
2019, Türk Hava Yolları (THY) için zor bir yıl oldu. Dile kolay... Yıllardır evim dediği Atatürk Havalimanı’ndan ayrılıp devasa İstanbul Havalimanı’na taşınmak. Yetmezmiş gibi bir de Boeing MAX kriziyle karşı karşıya kalmak.

THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı dün düzenlediği basın toplantısına bu iki kritik gelişmeye vurgu yaparak başladı. Ardından topyekün çalışılan ve planlaması 2 yılı bulan bir senaryo ile yeni havalimanına nasıl geçtiklerini hatırlattı. ‘Büyük göç’ adını verdikleri bu operasyon dünya sivil havacılığının da en büyük taşınma işlemi oldu. “Kolay değildi” dedi Aycı ve ardından ekledi:  “Hatırlayın, Londra’da bırakın havalimanı taşınmasını, Heathrow’da yeni bir ek terminale geçiş bile büyük sıkıntılara neden oldu. Biz bu büyüklükte, 40 km uzaklıkta bir taşınma operasyonu gerçekleştirdik. 12 saat sonra uçuşlara başladık. 2 ay gibi bir sürede Atatürk Havalimanı’ndaki performansımızı yakaladık.”

KIŞ YENİ BİR TECRÜBE OLACAK

- THY’nin taşınma maliyeti yaklaşık 20 milyon lira olmuş. Ancak buna artan birim maliyetleri, operasyon maliyetleri dahil değil. İlker Aycı, “Dar alanda hizmet vermekle geniş alanda hizmet vermek aynı değil. Maliyet artışı elbette var. Ancak özellikle yolcular açısından büyük bir ferahlamanın olduğu, kuyrukların bittiğini gözlemlemek mümkün. Yolcu sayımız da artıyor. Üçüncü çeyrekte transfer yolcu sayımız yüzde 7 arttı. 9 ayda artışımız yüzde 3.9’a ulaştı. Üstelik 24 Boeing MAX uçağımızı kullanamazken yaptık bunu” dedi. Bu arada yeni havalimanında taşlar yerine oturmuş gibi gözükse de yaklaşan kış koşulları yeni bir sınav olacak. Aycı yeni havalimanında geçirecekleri ilk kışın da kendilerine tecrübe kazandıracağını söyledi.

REAL MADRİD BARCELONA’YA SATILIR MI?

- THY’nin Katar Airways’e satış dedikodusu zaman zaman gündeme gelir. Toplantı sırasında İlker Aycı’ya bu konu da hatırlatılınca Aycı, “Sektörün en büyüklerinden iki şirket. Bu Real Madrid’in Barcelona’ya satışı gibi bir şey. Gerçekten çok saçma ve mantıksız bir dedikodu. Biz işimize bakıyoruz. 126 ile en çok ülkeye uçan havayolu şirketiyiz. 29 bin 378 THY personelimiz var. İştiraklerimizle birlikte bu sayı 65 bin 874’e ulaşıyor. Taşeronlar bu sayıya dahil değil. 6 bin 500’ü THY kalanı iştiraklere olmak üzere yılbaşından bu yana yaklaşık 10 bin kişiye yeni istihdam sağladık” dedi. THY, taşınma ve Boeing MAX krizine rağmen yılı kârla bitirmeyi hedefliyor. İlker Aycı faaliyet kârlarında 200 milyon dolarlık bir iyileşme için çalıştıklarını da söyledi. Bu arada THY kargoda da sessiz sedasız büyümesini sürdürüyor. Hedef bu alanda dünyada ilk 5’e girmek. Şu anda 7. sırada. Çift haneli büyemeyi sürdüren şirketin yeni havalimanındaki yeni tesisi açıldığında bu hedefe ulaşmasının çok zor olmayacak.

RAKİPLER UÇAKLARI DIŞ HATA ÇEVİRDİ

Yazının Devamını Oku

Apartmana kazan kazan formülü

18 Ekim 2019
Daha önceki yazılarımda doğalgaz sistemiyle ısınan dairelerde yoğuşmalı kombiler ile geleneksel kombiler arasındaki farkları yazmıştım. Bu hafta doğalgaz ile ısınan apartmanları, siteleri yani merkezi sistemleri mercek altına aldım.

Yola çıkış amacım netti. Eski tip merkezi ısıtma sistemlerine sahip (çelik kazan vs.) apartman veya sitelerin ısıtma sistemlerini daha verimli hale getirmek mümkün mü? Konunun uzmanlarından Baymak CEO’su Ender Çolak’a danıştım. Bir hesaplama aracı geliştirdiklerini mevcut sistemin yeni teknolojili yoğuşmalı kazan ile değiştirilmesi durumunda tüketicinin elde edeceği tasarruf miktarını kendisine önden söyleyebileceklerini belirtti. Yazıdaki hesaplamaların bu yöntemle yapıldığını belirtmemde fayda var. Piyasada özellikle kazan ve tesisat fiyatlarının hem marka hem de bölge bazında değişebileceğini unutmamak gerekir. Ayrıca mevcut kazanların niteliği ve yaşının da mevcut yakıt maliyetlerini önemli ölçüde etkilediğini hesaba katmalıyız. Yine de ortalamalar bazında ele aldığımız fiyatların referans olabileceğini düşünüyorum. Siz de firmalardan sorgulama yöntemiyle fiyat alabilir, geçmiş yakıt maliyetlerinizle değişimdeki olası maliyetlerinizi kıyaslayabilirsiniz.

YOĞUŞMALI KAZAN YÜZDE 30 AVANTAJLI

YENİ nesil yoğuşmalı kazanların ana hedefi verimliliği artırmak. Geliştirilen teknoloji sayesinde, bir birim gaz için gerekli olan havayı, yanma öncesinde gaz ile karıştırarak ideal yanmayı sağlıyorlar. Bu sayede eski tip kazanlarla karşılaştırıldığında yoğuşmalı kazanların performansından yüzde 30’a kadar daha fazla verim alınıyor. Özetle, yakıt yönünden avantajlılar. Binadaki daire sayısı ile orantılı miktarda yoğuşmalı kazan gereksinimi var. Aslında birden fazla kazan olması da bir avantaj. Birden fazla yeni teknolojili yoğuşmalı kazanlar birlikte çalışarak (kaskad sistem) müşterinin ihtiyacı olan ısı miktarını daha verimli bir şekilde sağlayabiliyor. Binanın ihtiyacı daha düşük kapasitelerde olduğunda da (sıcaklık nispeten yüksek olduğunda) sadece ihtiyaç duyulan miktarda kazan devreye girerek daha fazla tasarruf imkanı sağlıyor. Yeni nesil kazanlar, düşük emisyon değerlerine sahip olup, çevreye daha duyarlı ürünler. Ayrıca, bu yüksek teknolojili sistemlerle birlikte entegre edilecek dış hava sensörü ve oda termostatı gibi kontrol cihazları sistemin verimliliğini artırıyor.

DAİRE BAŞI TASARRUF YÜZDE 25 DÜZEYİNDE

ESKİ kazan-yeni kazan farkını anlattıktan sonra konuyu son fiyatlarla biraz daha netleştirelim. Örneğin, yaklaşık 20 daireli bir siteyi ele alıp, eski nesil gaz yakıtlı kazan yerine 2 adet yoğuşmalı kazandan oluşan bir kaskad sistemi kurulduğunu varsayalım. Özellikle mevsim geçişlerinde, ısıl ihtiyacın düşük olduğu dönemlerde ikili kaskad sistemde sadece bir cihazın çalışması mümkün ve verim çok daha yüksek oluyor. Aldığım son fiyatlara göre sistemin yeni nesil ürünlerle değiştirilmesi durumunda 20 daireli bu site yılda yaklaşık 17 bin TL tasarruf ediyor. Daire başı tasarruf ise yüzde 25 düzeyinde. Böyle bir sistem için 20 bin TL cihaz maliyeti ve yaklaşık 30 bin TL tesisat maliyetiyle birlikte toplam 50 bin TL yatırım maliyeti olacağı hesap edildiğine göre yeni sistemin 2,5 yıl içinde maliyetini çıkaracağını hesap etmemiz yanlış olmaz.

ISI POMPASI DAHA EKONOMİK

Yazının Devamını Oku

Fiber ortaklık yabancıyı cezbeder

17 Ekim 2019
Dünyanın gündemi 5G ama ne yazık ki biz hâlâ fiberi konuşuyoruz. Neden? Çünkü iletişimi en hızlı biçimde yapmak için kritik öneme sahip fiber ağı ne yeterli büyüklüğe ulaştırabildik, ne de ulaştırmak için somut bir adım atabildik.

Şirketlerin inadı, belediyelerin fırsatçılığı, kamunun ihmali derken üretim aşamalarını doğrudan etkileyecek 5G yarışında da geri kalmak üzereyiz. Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, bu durumu şu sözlerle özetliyor: “Fiberin baz istasyonlarına kadar temin edilmesi gerekiyor. Hanelere kadar fiber yaygınlaştırılmalı. Mobil altyapının geliştirilmesi adına fiber altyapı yatırımları desteklenmeli. Mükerrer yatırımların engellenmesi adına, altyapı paylaşımları teşvik edilmeli. Son 3 yıldır fiber altyapıyı yaygınlaştırma konusunda ne yazık ki bir yol alamadık. Bu konuda tek bir çivi dahi çakamadık.” Tablo üzücü. Peki bundan sonra ne yapılabilir? Murat Erkan’ın önerisi şu: “Ortak altyapı şirketi kuralım. Altyapı sahibi işletmecilerin, altyapılarını satmaları veya ayni sermaye karşılığında yeni kurulacak Türkiye Ortak Altyapı Şirketi’ne devretmelerini isteyelim. Yapılacak iş modeli değerlendirmelerine göre kurulacak şirketin yüzde 100 kamu veya kamu-özel sektör işbirliği olması değerlendirilebilir. Bu şirket sabit getirili-risksiz yatırım arayan küresel fonlar için önemli bir cazibe unsuru olacak ve ülkemize büyük ölçekli doğrudan yabancı yatırım olanağı sağlayacaktır.”

5G SEKTÖRLERi DEĞİŞTİRECEK

5G alanında yerli teknolojilerin geliştirilebilmesi için oluşturulan girişimlerde de aktif olarak rol oynadıklarına dikkat çeken Murat Erkan, 5G hazırlıklarının tüm hızıyla sürdüğünü söyledi. Erkan, “Ticaret savaşlarının derinleştiği globalleşmenin arka plana itilmeye başladığı günümüzde rekabette önde olabilmek adına 5G gibi yeni gelişen teknolojilerde kendi çözümlerimizi geliştirmek için hızla harekete geçmeliyiz. İlkleri hayata geçiriyoruz. İstanbul Tepebaşı’ndaki mağazamızda 5G’yi cep telefonlarıyla buluşturarak 2.2 Gbps hızları aşıp dünya rekoru kırdık. 5G’nin getirdiği dijitalleşme teknolojisi sektörleri dönüştürecek. Bu nedenle 5G bireylerden çok aslında endüstrilerin ihtiyaç duyacağı bir teknoloji olarak önümüze çıkıyor” diye konuştu.


1-1 biten Fransa-Türkiye maçını birlikte izlediğimiz Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan, “Türkiye Futbol Federasyonu ile olan kader birliğimizi 2021 yılında kadar uzattık. TFF’nin tarihinde ilk dijital anlaşmayı Turkcell’le yapmasından gurur duyduk” dedi.

CEP TELEFONLARI BİRER ATM GÖREVİ GÖRECEK

FİNANSAL çözümlere de el atan Turkcell, Paycell ve Financell markalarıyla sektörün iddialı oyunculardan biri oldu. Her ay tahsilat gerçekleştirdikleri müşterileri sayesinde Türkiye’de kredi skorunu ölçen en güçlü şirketlerden birisi olduklarını vurgulayan Murat Erkan, “Ödeme yapan 26 milyon müşterimiz var. Türkiye’nin en büyük bankasında bu sayı 8 milyon. Cep telefonları birer ATM görevi görecek. ATM kurmaya olan ihtiyacı ortadan kaldıracağız. Milli yemek kartı Paye Kart ise Paycell’in desteğiyle sürekli büyüyen milli yemek kartı. İstanbulkart olarak da kullanılabiliyor” diye konuştu. 

Yazının Devamını Oku

5G’ye bir adım var treni kaçırmayalım!

12 Ekim 2019
Almanya’nın Düsseldorf kentindeyiz. Almanya 5G konusunda Avrupa’da ilk adımı atan ülke. Vodafone Almanya ise Vodafone Grubu portföyünde yer alan en büyük operatör. Sadece 5G hizmeti vermekle kalmıyor. 5 bin kişinin çalıştığı devasa kampusunun bir bölümünü adeta 5G laboratuvarına dönüştürmüş, hummalı bir çalışma yürütüyor.

Hedef hız şampiyonu 5G’nin nimetlerini onlarca sektörde uygulanır hale getirmek. Türkiye’nin 5G’ye ne zaman geçeceği henüz belirsiz. Ama çok da uzun olmayan bir zamanda özellikle sanayinin iş yapış şeklini baştan aşağıya değiştirecek 5G’yi rekabet yarışında geri kalmamak için hemen gündeme sokmak zorundayız. Gittik, test ettik, yerinde gördük. 5G teknolojisi zamandan bile hızlı ilerliyor!

FİBERSİZ 5G? OLMAZ Kİ!

5G teknolojilerini deneyimlediğimiz ve Vodafone’un davetlisi olarak gittiğmiz Almanya’da Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel’in iki lafından biri fiber oldu. Biz 4G’yi, 5G’yi havadan yakasak bile buna aracılık eden baz istasyonları hem ana şebekeye hem de birbirine fiber ağla bağlanmak zorunda. Ama maalesef fiber ağ uzunluğu istenilen boyuta gelmedi. Hasan Süel’den yıllardır yazıp çizdiğimiz gerçekleri bir kez daha duyuyoruz: “Yerel yönetimler aşırı gelir beklentisiyle engelliyor, yer altından fiber ağ geçiremiyoruz. Oyun kurucu operatör fiber ağını paylaşmıyor, hâlâ bekliyoruz.”

İSTANBUL ÖRNEK OLUR MU?

BAZ istasyonu yatırımlarında belediyeler ile işbirliği içerisinde olmalarını gerektiğini belirten Hasan Süel, üç operatör olarak nefes almak istediklerini söylüyor. Bırakın yeni teknolojileri götürmeyi mevcut hizmeti bile yapamaz durumda olduklarını belirten Süel, “Yatırımın kolaylığını sağlamak şart. Baz istasyonunda kira meseleleri var bu belediyeler için önemli bir gelir haline gelmiş durumda. Rekabet üstü bir konu bu. Yatırımımızı yapmamıza izin verin diyoruz. İstanbul Belediyesi’nin İSTELKOM adı altında bir iştiraki var. Bu İSTELKOM aslında İstanbul’da fiber kanalları inşası yapmaya yetkili bir şirket çünkü bu fiber yatırım işinde kablonun dışında, kablonun içinden geçeceği borunun inşası önemli. Bunu sağlayan şirket. Biz tabii onlarla iletişim halindeyiz. İnşallah İstanbul’da güzel adımlar atarız ki bu Türkiye’ye de örnek olur” diyor.

5G İLE ÇALIŞAN OTOMOBİL FABRİKASI

ALMANYA’DA ziyaret ettiğimiz yerlerden biri de Aachen’deki elektrikli otomobil üreten e.GO otomobil fabrikası oldu. Bu fabrikanın en önemli özelliği 5G’ye hazır şebeke kullanarak makineleri birbirine bağlayan, dünyadaki ilk fabrikalardan biri olması. Vodafone ve Ericsson’un teknolojileriyle hayata geçirilen bu fabrikanın duvarlarına 36 mobil anten yerleştirildi. Bu antenler saniyede 10 gigabite kadar yüksek bant genişliği ve 8 bin 500 metrekarelik üretim salonunda birkaç milisaniyelik düşük gecikme süresi sağlıyor.

Yazının Devamını Oku

+99 dolandırıcıları işbaşında

11 Ekim 2019
Özbekistan’ın ülke telefon kodunu kullanan dolandırıcılar banka çağrı merkezlerinden vatandaşı arayıp, “Yasadışı bahis sitelerince dolandırılmaya çalıştınız. Gelin şifrenizi değiştirelim” teklifinde bulunuyor. Amaçları net. Şifrenizi elde edip asıl dolandırıcılığı kendilerinin yapması.

BU köşede onlarca dolandırıcılık olayını kaleme aldım. Elimden geldiği kadar vatandaşı uyarmaya çalıştım. Ancak dolandırıcılık yöntemlerinin sonu gelecek gibi değil. Her gün yeni bir icatla karşımıza çıkıp paramızı ele geçirmeye çalışıyorlar. Yöntemleri değişse de aslında birkaç önemli noktaya dikkat ettiğimiz takdirde tuzaklarına düşmemek mümkün ama bir anlık dalgınlık... İşte bizzat şahit olduğum son olay...

Almanya’da Düsseldorf’ta önemli bir iş yemeğinin tam ortasındayız. Sabah gazetesi yazarı, arkadaşım Şelale Kadak’ın telefonunda bir sessiz arama beliriyor. Şelale telefonunu açıyor, başta sessiz bir biçimde yurtdışında olduğunu belirtip kapatmak istiyor. Fakat birden yükselen sesiyle biz de Şelale’nin konuşmasına dikkat kesiliyoruz. “Hesap bilgilerim mi ele geçirilmiş. Yasadışı bahis sitesi 900 lira mı, parayı çekmeye mi çalışmışlar. Kartımdan mı, hesabımdan mı, alamamışlar mı, güvenlik duvarı engellemiş, anladım. Kartımı iptal edip tüm şifrelerimi yenilemem gerekiyor. Tamam. Şimdi siz bana yardımcı olacaksınız. Evet hemen değiştirelim şifremi...”

Başından itibaren konuşmanın gidişatını anlamaya çalışırken olay tam Şelale’nin telefondaki kişinin şifre talebi aşamasına geldiğinde müdahale için hamlemi yapıyorum. O sırada telefon görüşmesi de bir şekilde kesiliyor. Şelale panik ve endişe dolu gözlerle bakarken telefonu da aynı anda yeniden çalıyor. “Sakın açma” diyorum. “Şu anda telefondaki kişi tarafından dolandırılmak üzeresin.”

Hızlıca açıklıyorum telefondakilerin amacını ve ekliyorum: Bir bahis sitesi tarafından değil, bizzat telefondaki kişi tarafından dolandırılmaya çalışıldın...

DOĞRU HAMLE

Yazının Devamını Oku

Elektrikte sınıfa dikkat!

4 Ekim 2019
Son dönemde üst üste gelen zamlar sonrasında elektrik tüketiminin ne kadar olduğu aile bütçelerini daha da yakından ilgilendirir oldu. Daha düşük fatura için tabii ki elektrik tasarrufu büyük önem taşıyor. Ancak elektrikten tasarruf için sadece bir şeyi az ya da çok kullanmanız tek kriter değil.

Son yıllarda pazara sunulan elektrikli ev aletleri arasındaki teknoloji farkları o kadar fazla ki elektrik tüketimleri arasında da uçurum var. Örneğin; iki ayrı çamaşır makinesi düşünün. Biri A+++(-%10) diğeri A+++(-%70) enerji etiketine sahip olsun. İlk çamaşır makinemizin güncel fiyatlarla yıllık elektrik tüketimi 104 TL’yi buluyor. Bu makinenin 72 TL de su tükettiğini hesaba katarsak iki kalemde yıllık fatura 176TL’ye ulaşıyor. Oysa A+++(-%70) etiketine sahip çamaşır makinesinin yine güncel fiyatlarla yıllık elektrik tüketimi sadece 35 TL iken aynı makinenin su tüketimi ise 62 TL olarak hesaplanıyor. Yani bu makinenin iki kalemdeki tüketimi 97 TL düzeyinde. Özellikle ikinci makinenin elektrik tüketiminin su faturasından bile düşük olduğuna dikkat çekmek isterim. Bu tür elektrikli aletlerin daha az elektrik tüketmesinin sırrı inovatif teknolojiler.

YENİ MOTOR TEKNOLOJİSİ

Elektrik tasarrufu için en çok değişime uğrayan parçalardan biri motor. Örneğin; buzdolabı motorlarında artık ‘Inverter’ motor teknolojisi bulunuyor. Eski tip buzdolabı ısıyı denge tutmak için motorların açılıp/kapanması yönetimiyle çalışıyordu. Yani otomobillerin trafiğe girdiğinde durup/kalkması gibi. Bu da daha fazla tüketim anlamına geliyor tabii ki. Yeni nesil Inverter motorlar ise sürekli devrede. Bu sayede sıcaklık dalgalanmaları en aza indirilerek tasarruf sağlanıyor. Çamaşır makinelerinde de yeni nesil motorlar kullanılıyor. Motorlarda yapılan tasarım değişikliği sayesinde motor içindeki sürtünme en aza indirilerek daha verimli çalışması sağlanıyor. Benzer yeni nesil motor teknolojileri bulaşık ve kurutma makinelerinde de kullanılıyor. Dikkatimizi çeken diğer bir yenilik de yapay zekâ. Sensörlerden alınan veriler, yapay zekâ ile işlenerek motorların en optimize şekilde çalışması sağlanıyor. Bu da tasarruf demek.

FARK 300 TL

Peki enerji tasarrufu yapan yüksek teknolojili bir beyaz eşyaya sahip olmanın faturası ne kadar? A+++(-%10) enerji etiketine sahip 9 kilogram kapasiteli bir çamaşır makinesinin satış fiyatı 2 bin 500 TL civarında. Tasarrufun daha üst düzeyde olduğu A+++(-%40) modellerin satış fiyatıları yaklaşık 2 bin 700. Enerji etiketinin A+++(-%70) olduğu modeller ise 3 bin TL’yi aşıyor. Kısacası aradaki 300-500 TL arasında farkla alacağınız modelin farkını yaklaşık 3 yılda çıkarabiliyorsunuz. Buzdolabındaki farkın yaklaşık 800 TL ile 1.000 TL arasında olduğunu paylaşayım. Tabii ki işin çevre boyutunu da hesaba katacak olursak enerji tüketimi düşük olan modellerin katkısı daha da anlamlı.

ELEKTRİK VE DOĞALGAZA DÜŞÜK FATURA FORMÜLLERİ

Yazının Devamını Oku

İnternetten aldım 1$ eve geldi 20$

5 Eylül 2019
Yurtdışından dünyaca ünlü alışveriş siteleri aracılığı ile satın alınan ucuz ürünler sonradan pahalıya patlıyor. Bunun nedeni Gümrük Kanunu’nda yer alan ardiye ücreti. Gümrükten geç dağıtıma çıkan ürünler nedeniyle 1 dolarlık kolyeye 113 TL ekstra fatura çıkabiliyor.

DÜNYACA ünlü alışveriş siteleri üzerinden yurtdışından çok ucuza satılan bazı ürünleri sipariş eden tüketiciler sonradan çıkan ekstra ödemeler karşısında şok yaşıyor. İnternet sitelerinde veya sosyal medya uygulamalarında yer alan cazip ilanlar aracılığı ile sözkonusu internet sitelerinden ürün alan vatandaş 2 liralık tokaya 11 lira, 32 dolarlık kolyeye 800 liraya vergi ödemek zorunda kalıyor. İşin arka planında ise Ardiye ücreti olarak anılan vergi mevzuatında yer alan bir vergi var.  Sosyal medyada “... alışveriş sitesinden 1 dolara kolye aldım. Kapıda 113 TL gümrük vergisi istediler”, “Çin’den 32 dolara aldığım ürün için ardiye ücreti 700-800 TL civarı masraf çıktı” ve “20 TL’ye aldığım 3 parça ürün, gümrüğe tabi yapılıp, ardiye ücreti aldılar. Ürünler 1.000 TL’ye geldi” notlarıyla paylaşılan şikayetlerin sayısında dikkat çekici bir
artış var.

ARDİYE ÜCRETİ YOK

Peki neden son dönemlerde bu şikayetler arttı? Bu sorunun cevabının arkasında kargo şirketleri var. Siparişi verilen ürünler hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketler tarafından Türkiye’ye getiriliyor. Ürün geldikten sonra ise gümrük işlemleri yapılıyor ve sonra dağıtıma çıkarılıyor. İşte bu noktada iş kargo şirketlerine kalıyor.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda, “Önemli değeri olmayan eşya ile numunelik eşya ve modeller ve inceleme, analiz veya test amaçlı gelen eşyaya ilişkin işlemler için hiçbir surette; diğer eşyaya ilişkin işlemler için gönderinin geldiğine dair bildirimin alıcıya yapıldığı tarihten itibaren ilk üç gün için ardiye ücreti alamaz” deniliyor. Yani 3 güne kadar hiçbir ardiye ücreti alınamıyor. Eğer yerli kargo şirketi 3 gün içinde ürünle ilgili gümrük işlemlerini yapmayıp dağıtıma çıkmazsa ücreti yurtdışından alışveriş yapan müşterilere bir de ardiye ücreti faturası çıkıyor. Üstelik bu rakam, günlük ücret üzerinden kargo boyutuna göre de değişiyor. Yani sipariş ettiğiniz ürünün boyutları dışında gümrükte kaldığı süre de size çıkacak faturanın kabarıklığını doğrudan etkiliyor. Ürün gümrükten ne kadar geç çekilirse ödeyeceğiniz tutarın artacağını hesaba katmanız şart.
Özetle yurtdışı merkezli alışveriş sitelerinden alışveriş yaparken alacağınız ürün zorunlu değilse ödeyeceğiniz ücrete ilave bir fatura çıkabileceği ihtimalini sakın göz ardı etmeyin. Ucuz ürün cazibesine kapılıp Türkiye’den alabileceğiniz fiyatların üzerine ödeme yapmayın.

 

Yazının Devamını Oku

Servis ücreti velinin çilesi!

30 Ağustos 2019
Yetkili kuruluşların açıkladığı zam oranı ve belirlenen yeni tarifelere rağmen okul servis ücretlerinde yine insafsız talepler var. Bazı okulların ‘anlaştık’ dediği şirketlerle zorunlu olarak masaya oturtulan velilerden normal ücretten yüzde 50 fazla talep var. Bu tür haksızlıklar karşısında doğru mecraya yapılan şikâyetlerde şirketler ücretleri normal seviyeye çekmek zorunda kalıyor.

ÖYLE konular var ki yıllar geçse de gündemden düşmüyor. Bunlardan biri de okul servis ücretleri. Bugünlerde okul çağında çocuğu olan kiminle konuşsanız bilin ki size servis ücretlerinden yakınacak. İki yıl önce Vatandaşın Ekonomisi köşesinde bu konuyu gündeme alıp ‘size sunulan her okul servis ücreti faturasını kabul etmeyin. Mesafe hesabınızı iyi yapın, gerekirse şikâyet edin’ demiştim. Aynı çağrımı tekrarlıyorum. Bugün yayınladığımız bazı büyük illerde yetkili makamların ilan ettiği mesafelere bağlı özel okul servis ücretleri tabloları var. Öğrencinin okulu ile evi arasındaki mesafeyi harita programları aracılığı ile ya da bizzat bir araçla ölçüp bu tablolardaki mesafe ücretlerini baz alın. Üzerine en fazla hostes ücret payı olarak lanse edilen yüzde 35’i ilave edin. Bulduğunuz ücret aylık okul servis ücreti olacak. Okullar en fazla 9 ay açık kalıyor. Bulduğunuz aylık ücreti 9 ile çarparsanız servis şirketinin sizden talep etmesi gereken yıllık ücreti bulacaksınız. Bazı okul servislerinin 8 ay üzerinden hesap yaptığını da hatırlatmam şart sormanızda fayda var.

Tüm bunları niye tekrar yazıyorum çünkü 2019-2020 eğitim sezonu başlamak üzere. Bana gelen e-postalar gösteriyor ki bazı velilerden geçen yılki servis ücretlerinin yaklaşık yüzde 50 fazlasıyla ücret talep ediliyor.

Servis ücretleri konusundaki şikayetlerin İstanbul’daki muhatabı olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) geçtiğimiz yıllarda velileri şu şekilde uyarmıştı:

“Hiçbir şekilde bu ücretlerin üzerinde taşıma bedeli talep edilemez. Bu ücret tarifesi gidiş-dönüş ücreti olup mesafe ölçümü sadece ev ile okul gidiş mesafesi olarak alınacaktır. Ayrıca dönüş için mesafe tayin edilmeyecek ve ilave ücret ödenmeyecektir. Konuyla ilgili şikayetlerinizi ‘153’ Alo Beyaz Masa’ya iletebilirsiniz.”

Lütfen her ilçe ve ilde resmen ilan edilen servis ücretlerini öğrenin hesabınızı yapıp hakkınızı arayın. Ne yazık ki servis şirketleri resmi rakamlara rağmen vatandaştan yüksek ücret istiyor ve ancak haklı şikayet durumunda ücretler normal seviyesine çekiliyor.

ETÜT VE KURSA ÇÖZÜM YOK!

OKULLAR ile servis şirketlerinin velileri kaderleriyle baş başa bıraktığı en önemli ayrıntılardan biri de okul çıkış saatleriyle ilgili. Özellikle son sınıf öğrencilerine yönelik kurslar, tüm öğrencilere yönelik etüt ve yüzme, basketbol vs etkinlikler kelimenin tam anlamıyla başa bela oluyor.

Yazının Devamını Oku