- AMASYA´da jandarma ekiplerince kaçak alkol üretimine yönelik düzenlenen operasyonda, 2 bin 572 litre sahte içki ele geçirildi, 13 şüpheli gözaltına alındı.
- ARNAVUTKÖY’de 3 katlı binaya düzenlenen sahte içki operasyonunda 6 tona yakın metil alkol ve sahte içki üretiminde kullanılan çok sayıda malzeme ele geçirildi.
- TEKİRDAĞ’ın Çorlu ilçesinde polisin düzenlediği operasyonda, yılbaşında piyasaya sürülmek için üretilen 960 litre etik alkol, 207 litre el yapımı içki ele geçirildi, 3 kişi gözaltına alındı.
- MALATYA’da, polis ekiplerince düzenlenen operasyonda 1 ton sahte boğma rakı ele geçirildi, 4 kişi gözaltına alındı.
- KAYSERİ’de polisin baskın düzenlediği tekel bayisinde, işyeri sahibi tarafından üretilen 35 litre sahte içki ile 350 litre etil alkol ve 250 alkol aroması ele geçirildi.
- ESENLER ve ZEYTİNBURNU’nda yılbaşında piyasaya sürülmek üzere hazırlanmış 577 dolu içki şişesi, 660 litre doluma hazır içki, 199 boş içki şişesi, 500 içki şişesi kapağı ve 4800 adet şişelerin üzerine yapıştırmak için etiket ele geçirildi.
- ÇANAKKALE’de, polisin bir köy evinde düzenlediği operasyonda, 370,5 litre sahte içki ele geçirildi.
- ADANA’da, polis ekiplerince kaçak imalathaneye düzenlenen operasyonda, dolumu yapılmış 170 şişe sahte rakı ele geçirildi.
Fiyatların artmasıyla birlikte elektriğin doğru kullanımı daha da önem kazandı. Birkaç ayrıntıya dikkat edip daha az elektrik harcamak mümkün mü? Limak Elektrik Uludağ Genel Müdürü Ali Erman Aytaç’a sordum. Tüketiciyi bilinçlendirmek için yaptıkları çalışmaların bir bölümünü paylaştı. Aytaç, “Enerjinin verimli kullanılması, bir yandan ithal kaynaklardan temin edilen enerjiyi azaltarak ülke ekonomimize ve cari açığa katkı sağlaması, diğer yandan tüketilen enerji miktarının düşürülerek aile bütçesinin korunmasına destek olması sebebiyle önemli” diyor. Aytaç haklı. Türkiye’de elektrik üretiminde kullanılan ithal kaynakların payı eskiden yüzde 60’ların üzerindeydi. Yapılan yatırımlar sayesinde bu pay, 2019 itibariyle yüzde 40’ların da altına inmiş durumda. Ali Erman Aytaç yine de 4 milyar dolar seviyelerinde bir kaynağın yurtdışına gittiğini hatırlatıyor ve bu nedenle enerji tasarrufunun önemine dikkat çekiyor. Aytaç, “Yaşam konforunu azaltmadan, yapacağımız küçük değişikliklerle büyük sonuçlar elde edebiliyoruz, yeni teknolojilerin kullanımı ve bazı alışkanlıklarımızı değiştirmemiz buna kolaylıkla imkân sağlıyor.
Tasarruf bilincini 7’den 70’e yayarak hem doğal kaynaklarımızı daha etkin kullanmış olacağız, hem de aile ve milli ekonomimize önemli katkılar sağlayacağız” diyor. Gelin elektrik kullanımını azaltabilecek küçük ama önemli bazı ayrıntıları beraber inceleyelim...
BUZDOLABI VE OCAĞA DİKKAT!
ELEKTRİKLİ ısıtıcı kullanılıyorsa, mutfakta yemek pişirirken doğru ısıda pişirmek, kullanılan tencere genişliği ile ocağın aynı orantıda olması fazla enerji sarfiyatının önüne geçiyor. Buzdolabının kapağını uzun süre açık bırakmamak, buzdolabını ısı kaynaklarından uzak tutmak yüzde 25 oranlarında ısı tasarrufu sağlıyor. Bulaşık makinasını tam dolulukta çalıştırmak, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinası gibi elektrikli aletleri yeni teknoloji ve A serisi ürünlerden seçmek faturaları düşürüyor.
OTURMA ODASI 21 DERECE!
İmamoğlu da yurt dışı faaliyetlerini anlatmak için düzenlediği basın toplantısında söze konağı aslına uygun anıt eser olarak inşaa eden zamanın İBB yönetimine teşekkürle başladı. İmamoğlu arka arkaya gerçekleştirdiği 5 yurt dışı ziyaretinin temel nedenini ‘finans ve yatırım imkanlarını aramak’ olarak özetledi. İmamoğlu “Ankara’dan finansman ihtiyaçlarımıza acil çözümler gelmeyeceğini gördük. 16 milyon İstanbullunun hayatına doğrudan etki edecek finans ve yatırım imkanlarını aramak için yaptığımız ziyaretin ilki Paris’e oldu. Bir Fransız yatırım bankasından kredi temin etme imkanı yarattık. Böylece Ümraniye-Göztepe metro inşaatı tekrar başladı” dedi.
Berlin Duvarı’nın yıkılışının 30. Yıldönümü nedeniyle, kardeş kent Berlin Belediye Başkanı Micheal Müller’in daveti üzerine de Almanya’ya giden Ekrem İmamoğlu Başbakan Angela Merkel, Maliye Bakanı Olaf Scholz ve Dışişleri Bakanı Heiko Mass ile görüşmüş. Almanya seyahatinin hemen ardından Deutsche Bank ile görüşmeler olumlu sonuçlanmış ve İBB 110 milyon Euro’luk kredi anlaşmasına imza atmış. Bu finansman ile bu hafta Sultanbeyli-Çekmeköy metrosu için çalışmalar 2 yıl aradan sonra tekrar başlayacakmış.
CHATTAM HOUSE’A İLK GİDEN OLMADIM
İMAMOĞLU’nun Paris, Berlin, Londra, Kopenhag ve Strasbourg’a gerçekleştirdiği seyahatlerde ilgi çeken noktalardan biri de düşünce kuruluşu Chattam House’u ziyaretiydi. Chattam House hem geçmişiyle hem de kapitalizm vurgusuyla tartışıldı. İmamoğlu’na bu tartışmaları sordum. Şu cevabı verdi: “Gizlice gitmiş değilim. 100 senelik bir fikir kuruluşu Chattam House’a ne ilk gidenim ne son giden olacağım. Bunlar polemik çıkarmak için yapılan popülist tartışmalar.”
İMAMOĞLU’NA NE SORDULAR
Bakanlığa bağlı yurtlarda şu an 693 bin öğrenci kalıyormuş. Dünyanın en büyük otel zinciri InterContinental’in oda sayısı 710 bin, Hilton’un ki ise 708 bin. Bakan Kasapoğlu “Yapacağımız yeni yatırımlarla 750 bin öğrencimize yurt imkânı verecek kapasiteye ulaşacağız. 2022’de en büyük otel zincirinden daha büyük olacağız” dedi. Yurtta kalan öğrenci sayısı ile oda sayısını kıyaslamak doğru değil, odalarda birden fazla kişi kalıyor diyebilirsiniz. Ama bakanlığın yurtlarının yüzde 100 dolu olduğunu düşünürsek, Hilton’un da sürekli yüzde 100 kapasite ile dolu olmayacağını varsayarsak çok da yanlış bir kıyaslama olmaz.
BUTİK TESİSLER İLE SPOR YAPMAYAN KALMAYACAK
BAKANLIĞIN gündemindeki önemli konulardan biri de sporda butik hizmet dönemi. Bu amaçla 81 ilde tüm ilçelere küçük spor tesisleri, yüzme havuzları inşa ediliyor.
Tesisleşmeye son 17 yılda büyük önem verdiklerini hatırlatan Bakan Kasapoğlu “Dünyanın gıpta ile baktığı dev spor tesislerimiz oldu. Ancak yeni dönemde farklı bir strateji benimsedik. Şimdi ‘butik hizmet dönemine geçelim ve herkese spor yaptıralım’ diyoruz. Vatandaşımız evinden çıktığında yürüyerek havuzuna gitsin yüzsün, ya da farklı branşlarda sporunu yapsın. Bunun için, 3-4 ay gibi kısa sürede inşa edilebilir, yapım ve işletme maliyeti düşük tesisler planlıyoruz. Bu tesisler 24 saat açık olacak. Okullarımıza da spor tesisi kuruyoruz. Bunların da hem okulun, hem de semt insanının ortak kullanımında olmasını istiyoruz” diye konuştu.
Kalyon Holding Yönetim Kurulu üyeleri Haluk Kalyoncu ve ve Mehmet Kalyoncu altyapı, enerji ve gayrimenkul sektörlerindeki yeni yatırım hamlelerini anlattı. Biraz sonra ayrıntılarını paylaşacağım ama özetlemem gerekirse, Türkiye’de başta İstanbul Havalimanı olmak üzere ‘yapılamaz’ denilen birçok projeyi başarı ile tamamlayan Kalyon Holding’in yeni hedefi bir dünya şirketi olmak. 2020 için ‘küresel marka olmak’ hedefini ortaya koyan grup altyapı, enerji ve gayrimenkul sektörlerinde birçok yatırım hamlesine hazır durumda. Mehmet Kalyoncu, “Bir yanda Türkiye’deki dev yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Diğer yandan da Kalyon Holding’i bir dünya şirketi haline getirmek için çalışıyoruz. Bu kapsamda da attığımız ciddi adımlar var. Ekonomik büyüklük olarak, hedef coğrafyalarda da Türkiye’de geldiğimiz noktaya ulaşmak istiyoruz” diye konuştu.
150 MİLYON DOLARLIK İTHALATTAN KURTARACAK
KONYA-Karapınar’da 18 kilometrekarelik bir alanda kuracakları güneş enerjisi santralının da 2020’de yatırımına başlayacaklarını söyleyen Haluk Kalyoncu, “Bu santral tamamlandığında, 1 milyondan fazla hanenin enerji ihtiyacını karşılayacak. Her iki proje için toplam 1.5 milyar dolarlık yatırım planladık. Bu panellerle, 1.000 megavatlık Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük güneş enerjisi santralı kurulacak. Bu santral, yıllık 2 milyar 600 bin kilowatt/saat enerji üretecek. Yani yıllık yaklaşık 250 milyon dolarlık bir enerji üretiminden söz ediyoruz. Böylece ülke ekonomisini, yıllık 150 milyon dolarlık bir enerji ithalatından korumuş olacağız” dedi.
PERU’DAN ARNAVUTLUK’A HAVALİMANLARI İÇİN DAVET
İSTANBUL Havalimanı’na ortak olarak imza atan Kalyon Holding dünya çapında ilgi çekmiş. Mehmet Kalyoncu’nun verdiği bilgilere göre Kalyon, Amerika kıtasından Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyada yeni havalimanı projeleri üzerinde çalışıyor. Mehmet Kalyoncu “Peru, Katar, Arnavutluk, Hollanda gibi ülkelerde teklif ve ihale süreçlerimiz oldu ve olmaya da devam ediyor. Türk firmaları altyapı geliştirmede o kadar iyi ki, her gittiğimiz yerde başka bir Türk firmasıyla karşılaşıyor, rekabet ediyoruz. Şu ana kadar gördüğümüz en sakin yer Güney Amerika oldu. Peru’da Chinchero Havalimanı ihalesine girdik. Orada teklif veren tek Türk firması bizdik. Türkiye’de bitirdiğimiz projeler dünyada ciddi anlamda önümüzü açıyor, Devlet Başkanı, Başbakan ve Bakan seviyesinde görüşme davetleri alıyoruz, bu da bizim için gurur verici” dedi.
Buckingham Sarayı’na komşu Green Park’ın hemen karşı caddesindeki otelimizin en alt katındaki balo salonuna girdiğimizde ilginç bir orantısızlık gözümüze çarpıyor. Salon Türkiye’den gelen 15 ekonomi gazetecisi için değil de sanki yüze yakın basın mensubunu ağırlamak dünya çapında bir lansman yapmak için hazırlanmış. Boş kalan masaları anlamaya çalışırken biraz sonra sahneye çıkan Turkcell Genel Müdürü Murat Erkan’ın sözleriyle durum aydınlığa kavuşuyor.
Bizden hemen önce yüze yakın uluslararası yatırımcı ve analisti ağırladıklarını söyleyen Murat Erkan üç yıllık hedeflerini ortaya koyduklarını söylüyor ve ekliyor: “Müşteriyi odağa alarak gözden geçirdiğimiz yeni stratejimiz önümüzdeki dönemde de gücümüze güç katacak. 25’inci yılımızı kutladığımız 2019’a güçlü bir başlangıç yapmış ve kasım ayının başında Ankara’da yaptığımız toplantı ile yılın 9 ayındaki başarılı sonuçlarımızı duyurmuştuk. Şimdi de bu güçlü finansal ve operasyonel sonuçlarımızı ortaya koyduğumuz yeni üç yıllık stratejik planımızla devam ettireceğimizin sözünü veriyoruz. 2022 yılında gerek operasyonel gerekse finansal anlamda daha güçlü bir Turkcell olacak. Ortaya koyduğumuz güçlü hedeflerimiz sayesinde dünyanın ilgisini çekmeye devam edeceğiz.”
YENİ ÇEYREK YÜZYILIN HEDEFLERİ DE BÜYÜK
BU yıl Turkcell 25’inci yılını kutluyor. Dile kolay çeyrek yüzyıl. Murat Erkan’ın ortaya koyduğu hedefler bir sonraki çeyrek yüzyılın da temellerini oluşturacak. Erkan’ın açıklamalarına göre şirket önümüzdeki üç yıl boyunca hem operasyonel hem de finansal açıdan güç kazanmaya devam edecek. Üç yıllık dönemde gelir büyüme hedefini yüzde 13 - 16 aralığında belirleyen Turkcell, faiz amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK) marjı hedefini ise yüzde 39-42 aralığına çıkardı. Turkcell’in önümüzdeki üç yıldaki dikkat çeken bir diğer hedefi ise müşteri sayısını her yıl 1 milyon yeni müşteriyle artırmak. Bu müşteri nereden gelecek diye sormamız üzerine Murat Erkan, “Nereden gelirse başımızın üstünde yeri var ama tabii ki bunun belli bir kısmını rekabetten, daha çoğunu yeni hizmetlerden ve yeni müşterilerden kazanacağız. Özellikle de faturalı müşterilerden olacağını söyleyebilirim” dedi. Turkcell ayrıca stratejik öncelik olarak belirlediği dijital ödeme hizmetleri ve dijital iş çözümleri alanlarında da pazar lideri olmayı da hedefliyor.
3 MİLYAR DOLAR TEMETTÜ DAĞITTI
TURKCELL’in davetlisi olarak gittiğimiz Londra’da Genel Müdür Murat Erkan, “Türkiye’de en geniş frekans üzerinde işleyen en güçlü mobil şebekeye sahip operatörüz. Üstün kalitede hizmet vermemizi sağlayan 45 bin km. uçtan uca fiber altyapımız ve dünya standartlarındaki veri merkezlerimiz ile ülkemizin teknolojik dönüşümünde öncü rol oynuyoruz. Turkcell üstün teknolojik altyapısı için son 5 yılda o günkü kurlar ile hesaplandığında 8 milyar doların üzerinde yatırım yaptı. Gelecek 3 yılda da 3 milyar doların üzerinde daha yatırım yapmayı planlıyoruz. 2010’dan bu yana hissedarlarımıza yaklaşık 3 milyar dolar temettü dağıttık. Neredeyse Borsa İstanbul 30 endeksinde işlem gören ortalama bir şirket kadar değeri hissedarlarımızla paylaştık. Önümüzdeki dönemde de yatırımcılarımıza kazandırmaya devam edeceğiz” dedi.
YATIRIM İÇİN DOĞRU ŞİRKET MESAJI
Önümüzdeki dönemin en kıymetli varlığı, hiç kuşku yok ki ‘veri’ (data) olacak. Çok değil daha geçen yıl ‘Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalacak’ sloganı ile İstanbul Tuzla’da 150 milyon dolarlık yatırım yapan NGN’nin, bu yatırımdaki ‘bulut’ kapasitesinin dolduğu açıklandı. Şirket şimdi yeni bir yatırıma hazırlanıyor.
Önceki gün bir grup gazeteciyle bir araya gelen NGN Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Erol “NGN Cloud bugün itibariyle sadece Türkiye’de değil, 12 farklı ülkeden şirketlere bulut hizmeti veriyor. Ülkemizin diğer ihracat kalemleriyle kıyaslandığında katma değeri oldukça yüksek olan ‘teknoloji hizmeti ihracatına’ imza atıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi hedefleri ile uyumlu şekilde veri hizmeti ihracatına katkı sağlıyoruz. Bu da bizim bölgenin data (veri) üssü olma vizyonumuzda emin adımlarla yürümemizi sağlıyor” dedi.
Geçen hafta Türkiye’nin bölgenin ‘veri üssü’ olması yolunda NGN olarak önemli bir imza attıklarını anlatan İnanç Erol, şunları söyledi: “Qatar Foundation’a (Katar Fonu) ait teknoloji hizmeti şirketi MEEZA’nın Türkiye’deki felaket kurtarma ve veri yedekleme ortağı olma yönünde anlaşma imzaladık. Katar Fonu’nun dünyada en çok yatırım yapan fonlarından biri olması sebebiyle çok daha ileri seviyede yabancı kurumun datasının Türkiye’de saklanacağı kaçınılmaz. Ayrıca grubun içinde bulunan telekom operatörlerine hizmet sağlayan fiber şirketini de Türkiye’ye getirerek ülkemizin altyapısına fayda sağlamayı planlıyoruz.”
‘ORTADOĞU’DA HASTANE HAMLESİ
Yurtdışı tarafında, sağlık alanında Ortadoğu’da çok büyük bir hastane projesi aldıklarının bilgisini veren İnanç Erol, “Altyapıyı sağlarken regülasyonun izin verdiği datasının yedeklemesini de Türkiye’de yapacağız” dedi.
Tüm şirketlere sağladıkları güvenlik, hız, maliyet avantajı ve kesintisiz hizmetle rekabette fark yarattıklarını ifade eden İnanç Erol, fiyatlarının TL olmasının önemli avantaj olduğunu kaydetti. Erol, “Türkiye pazarındaki global bulut hizmeti sağlayıcı rakiplere göre yerli bir şirket olarak hem maliyet avantajı hem regülasyonlara daha hızlı uyum sağlıyoruz” diye konuştu.
Konunun bu boyutunu elimden geldiğince yazmaya devam edeceğim. Gelin bugün bazı hastanelerin sağlık hizmeti almaya çalışan vatandaşı nasıl adeta soyduğunu bir başka boyuttan inceleyelim. Özel hastanelerin bir bölümü hasta yanındaki refakatçiden yemek ücreti alıyor. Olabilir. Peki bu ücretin 5 günlük 450 TL’ye kadar ulaştığını söylesem... Yani günlük 90 TL olmasını normal karşılar mısınız?
Alternatifi özel hastaneleri mesken tutan restoran ve pastaneler... Peki size bu restoranlarda bir kap sıradan bir yemeğin 30 TL’ye, suyun 5 TL’ye satıldığını söylesem. Hasta yakını ya da ziyaretçisinin pastanelerde 5 TL’ye çay 10 TL’ye simit yemek zorunda kaldığını hatırlatsam... Kahvaltıda verilen 6-7 zeytin için hesaba 10 lira eklendiğini anlatsam... Havalimanlarındaki, plajlardaki yeme-içme ücretlerini tartışıyoruz, peki ya zorunluluktan gittiğimiz hastanelerdeki yeme-içme ücretlerini tartışmamız gerekmez mi?
‘ACİL’ OTOPARK ÜCRETİ!
HASTANENİN yolunu tuttunuz. Belki acil bir hastanız var, belki rutin bir muayene... Tam içeriye gireceksiniz buyurun bir otopark fişi. Acil, rutin fark etmiyor. Bazı kapıları valeler mesken tutmuş, hizmette sınır yok. Tabii ki faturası var. Vale varsa işin içinde ücret zaten katlanıyor. Vale yoksa bile bazı hastanelerde aracınızı park etmenin bedeli 10 TL’den başlıyor, günlük 25 TL’ye kadar çıkıyor. Biliyorum AVM’ye gelmediniz, zorunlu bir şekilde sağlık hizmeti almaya geldiniz. Hiç fark etmez. Hatta hastanın yanında refakatçi olsanız bile günlük 25 TL’yi ödemeniz şart. Gidin bakın hastane otoparkı çıkışlarına özellikle akşam saatlerinde metrelerce otopark ücreti kuyruğu göreceksiniz. Hastaneye adım atmanın bile bir bedeli var... Akşamdan sabaha kurulan otopark gişeleri para basarken, refakatçiye de, ziyaretçiye de, hastaya da ayıp oluyor...
FEN, MATEMATİK KOLAY EN ZORU SERVİS PROBLEMİ!