Paylaş
Brüksel’de NATO merkezindeki Türkiye’nin Daimi Temsilciliği ile Ankara arasındaki şifreli telefon hattı Ankara Genelkurmay’dan aranır. Türkiye’nin NATO nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Osman Olcay telefona istenmektedir.
Ankara’dan arayan kişi Milli Güvenlik Kurulu’nun Genel Sekreteri Orgeneral Haydar Saltık’tır.
SALTIK: ROGERS SİZE HAREKÂT TARZINI ANLATACAK
Orgeneral Saltık ile konuşmasından hemen sonra Büyükelçi Olcay, Daimi Temsilci Yardımcısı Galip Balkar ve delegasyondaki diğer yakın çalışma arkadaşlarını yanına çağırır. Bu dar ekipte yer alan diplomatlar arasındaki isimlerden biri de o sırada delegasyonda siyasi işlerden sorumlu müsteşar olarak görev yapan ve yıllar sonra NATO Daimi Temsilciliği görevini de üstlenecek olan Ümit Pamir’dir.
Ümit Pamir’in aktarımına göre, “Çok enteresan bir şey oldu. Orgeneral Saltık yarın NATO Başkomutanı General Rogers’ın beni ziyaret edeceğini söyledi” diye söze girer Büyükelçi Olcay. Ardından Saltık’ın bilgilendirmesini şöyle özetler:
“General Rogers’ın Yunanistan’ın NATO askeri kanadına dönüşü konusunda size bazı açıklamaları olacak. Arkasından hafta başında NATO Savunma Planlama Komitesi toplantısı yapılacak. Sizin General Rogers’ın anlatacağı çerçeve içinde hareket etmenizi istiyoruz.”
Hepsi bu kadardı.
Brüksel’deki Türk diplomatlar, ABD’li General Rogers’ın Ankara’da yürüttüğü görüşmelerde Yunanistan’ın askeri kanadına dönüşü konusunda bir mutabakata varılmış olduğunu şifreli hattan gelen bu bildirimle anladılar.
Peki mutabakatın içeriği neydi? Bunu ancak ertesi günü General Rogers geldiğinde öğrenebileceklerdi.
Ertesi günü aynı ekip NATO’daki Türk delegasyonunda yeniden toplandı. Orgeneral Rogers, yanında yardımcısı ABD’li bir albayla geldi. Tam içeri girecekleri sırada Rogers, Büyükelçi Olcay’a “Sizinle baş başa görüşmek istiyorum” dedi ama ABD’li Albayı da görüşmeye sokarak bir emrivaki yarattı.
ROGERS: PAZARTESİ GÜNÜ YUNANİSTAN’I GERİ ALIYORUZ
Pamir, Rogers delegasyondan ayrıldıktan sonra Büyükelçi Olcay’ın kendilerini çağırıp ikisi arasında geçen konuşmanın içeriğini aktardığını anlatıyor.
Buna göre Rogers, Olcay’a “General Evren bana Yunanistan’ın askeri kanadına dönüşü konusunda mutabakatını bildirdi. Vardığımız mutabakata göre NATO Genel Sekreteri Joseph Luns pazartesi günü NATO Savunma Planlama Komitesi’ni toplantıya çağıracak. Bu toplantıda Yunanistan’ın dönüşü bütün müttefiklerin onayıyla kararlaştırılacak” demişti.
Bir başka anlatımla, General Rogers’ın verdiği izahat NATO daimi temsilcisine Türkiye’nin vetosunu kaldıracağı bildirimini içeriyordu.
“Biz aslında Rogers’ın Ankara’daki görüşmelerinden sonra delegasyona geleceğini öğrendiğimizde, bizim de karşılığında bazı tavizler aldığımızı zannediyorduk. Ama içeriği bilmiyorduk. Somut bir şey alınmadan sadece vetonun kalkacağını, anlaşmazlık konusu olan meselelerin sonra ele alınacağını öğrendiğimizde büyük bir şok ve düş kırıklığı yaşadık” diye anlatıyor o anı Büyükelçi Pamir ve ekliyor:
“Bu tabii bizlerde bir burukluk yarattı. Çünkü Dışişleri Bakanlığı olarak, delegasyon olarak büyük kavgalar vermiştik bu konuda. Bize de emrivaki yapılmıştı.”
VE YUNANİSTAN BÜYÜKELÇİSİ SALONA DAVET EDİLİYOR
Ardından her şey General Rogers’ın anlattığı kurgu üzerinden yürüdü. NATO Genel Sekreteri Joseph Luns, NATO Savunma Planlama Komitesi’ni 20 Ekim 1980 Pazartesi günü toplantıya çağırdı. O tarihte NATO 15 üyeliydi. Yunanistan ve Fransa ittifakın askeri entegrasyonunun dışındaydılar. Ancak NATO’nun siyasi yapısı içinde kalmaya devam ediyorlardı. Bu nedenle askeri konuların görüşüldüğü Savunma Planlama Komitesi bu iki ülke dışında kalan 13 ülkenin daimi temsilcilerinin katılımıyla toplanıyordu.
Bu arada Olcay-Rogers görüşmesinin yapıldığı gün delegasyondaki toplantıda, Daimi Delege Yardımcısı Galip Balkar’ın hassasiyetle Büyükelçi Olcay’ın dikkatine getirdiği bir konu oldu:
“Yunanistan büyükelçisi toplantı açıldığında içerde olmasın. Dışarıda beklesin. Biz içeride onayımızı bildirdikten sonra içeri çağrılsın.”
Türk tarafının bu hassasiyeti NATO sekreteryasına aktarıldı ve pazartesi günkü NATO Savunma Planma Komitesi toplantısı bu kurgu üzerinden yürütüldü. Toplantı pazartesi günü açıldığında Joseph Luns içerideki büyükelçilere General Rogers’ın Ankara ziyareti hakkında kendisini bilgilendirdiğini, yaptığı temaslar sonunda Türkiye’nin Yunanistan’ın askeri kanada dönüşü konusunda onayını aldığını bildirdi. Luns, ardından salona “Sizlerin de onayınız varsa dönmüş olacak” dedi.
Salondan hiçbir itiraz çıkmadı. Türk büyükelçi bu kez itiraz etmedi. NATO karar alma sisteminde konsensüs arandığından, bir itirazın olmaması oybirliğinin sağlandığı anlamına geliyordu. NATO Genel Sekreteri, Yunanistan’ın Daimi Temsilcisi Nikolas Athanasiou’yu davet etti. Yunan diplomat salondan içeri girdi.
Türkiye’nin 1974 yılında Kıbrıs’a müdahalesine NATO’nun hareketsiz kaldığı gerekçesiyle tepki olarak 14 Ağustos 1974 tarihinde ittifakın askeri kanadından ayrılan Yunanistan, terk ettiği yapıya altı yıl sonra dönmüş oldu.
YUNANİSTAN’IN DÖNÜŞÜ NEDEN ÖNEM KAZANDI?
Böylelikle dönemin Carter yönetiminin ve NATO’nun önceliklerinden biri olan Yunanistan’ın askeri kanada dönüş dosyası kapanmış oluyordu. Özellikle 1979 yılının hemen başında İran’da Şah rejiminin devrilip İmam Humeyni’nin 1 Şubat 1979’da Tahran’a dönmesiyle İslam Devrimi’nin gerçekleşmesi, ardından Sovyetler Birliği’nin 22 Aralık 1979 tarihinde Afganistan’ı işgalinin başlamasıyla birlikte Güneybatı Asya’da bütün jeopolitik denklem tersyüz olmuştu.
Bu gelişmeler karşısında NATO’nun güney kanadının güçlendirilmesi ABD’nin kritik stratejik hedeflerinden biri haline gelmişti. Ancak Yunanistan’ın NATO’nun askeri yapısının dışında olması NATO’nun güney kanadındaki savunma planlarında bir boşluk yaratıyordu. Bu boşluğun kapatılması için Yunanistan bir an önce yeniden askeri kanada alınmalıydı.
Gelgelelim Atina’nın daha sonra askeri kanada dönmesi gündeme geldiğinde konu bu kez Türkiye’nin itirazıyla karşılaşmıştı. Bunun nedeni, Ege’de NATO askeri planları çerçevesinde uygulanan komuta kontrol sorumluluklarıyla ilgiliydi. 1974 öncesindeki NATO savunma planlarında, Ege’de deniz ve havadaki komuta kontrol bölgelerinde Yunanistan’daki NATO karargâhlarının sorumlulukları Türkiye hava sahasına ve karasularına kadar uzanmaktaydı. Bir anlamda NATO’da Ege’nin savunma sorumluluğu Yunanistan’ın üzerinde görünmekteydi.
Yunanistan dönmek istediğinde, Türkiye, komuta kontrol alanlarının yeniden tanımlanmasını ve Türkiye’nin NATO planlarındaki sorumluluğunun Ege’nin ortalarına kadar uzanması gerektiğini ileri sürdü. Aslında 1974 Kıbrıs hadiseleri sonrasında patlak veren Ege anlaşmazlıklarının birebir yansımasıydı NATO’da yaşanan bu askeri sorun. Eski düzenlemelere dönülmesi NATO’da Ege’yi bir kez daha Yunanistan’ın sorumluluğuna bırakmak anlamına geliyordu.
Türkiye de NATO’daki vetosunu kullanarak Yunanistan’ın dönüşünü engelliyordu.
‘YUNANİSTAN ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GERİ DÖNDÜ’
Yunanistan’ı geri getirme dosyasını önce dönemin NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı olarak Orgeneral Alexander Haig üstlendi, ancak o sırada iş başındaki Ecevit hükümetinin direnci karşısında bir sonuç alamadı. Haig 1 Temmuz 1979 tarihinde bu görevden ayrılınca, dosyayı halefi Orgeneral Bernard Rogers devraldı. General Rogers’ın da önce Ecevit hükümeti, ardından 12 Kasım 1979’da kurulan Demirel azınlık hükümeti dönemindeki çabaları da her seferinde Ankara’nın “Önce Ege’deki komuta kontrol meseleleri çözüme kavuşsun, ardından Yunanistan askeri kanada dönsün” şeklindeki tutumuna çarptı.
Buna karşılık 17 Ekim 1980 günü NATO’daki Türk delegasyonuna gelen telefonla Türkiye’nin bu pozisyonu artık tarihe karışıyordu.
Büyükelçi Pamir, yıllar sonra bu olayı hatırladığında şöyle konuşuyor:
“Yunanistan o zaman NATO’nun askeri kanadından elini kolunu sallayarak çıkmıştı. Dönüşünün bir karşılığının olması gerekirdi. Ama olmadı, aynı şekilde elini kolunu sallayarak içeri girdi. Dönüşünün Türkiye’yi tatmin edici tavizlerle eş zamanlı olması gerekirdi.”
Evren’in vetoyu kaldırma kararının gerekçelerinden biri General Rogers’ın kendisine daha sonra NATO bünyesinde yapılacak müzakerelerde Türkiye’nin görüşlerinin dikkate alınacağı konusunda verdiği güvencelerdi. Ancak Yunanistan dönüşten sonra Ege’de NATO sorumluluklarının düzenlenmesiyle ilgili müzakerelere katılmayı reddetti. Sorun çok uzun yıllar çözümsüz kaldı.
Pamir, Yunanistan’ın dönüşünün ardından bir süre geçtikten sonra düzenlenen ve Rogers’ın da katıldığı bir NATO Savunma Planlama Komitesi toplantısında bizzat tanıklık ettiği ilginç bir olayı da aktarıyor: “Toplantıda Büyükelçi Olcay, Ege’deki komuta kontrol sorununu gündeme getirince, Rogers ‘Ben General Evren’e bu soruna çözüm bulunacağı konusunda söz vermiştim. Ama maalesef bu sözümü yerine getiremedim’ karşılığını verdi.”
Pamir, “Rogers asker sözü vermiş olmasına karşılık, bunu gereğini yerine getirmedi. Büyük devletlerle iş yapıldığında alınan sözlerin muhakkak kâğıda dökülmesi gerekir. Sonuçta bu hadise tarihimize kabul edilmesi mümkün olmayan, affedilmeyecek vahim bir öngörüsüzlük olarak geçmiştir” diye konuşuyor.
ROGERS: BANA VERİLEN GÖREVİ BAŞARIYLA YERİNE GETİRDİM
Yıllar sonra 1987 yılı sonbaharında Hürriyet’in Washington muhabiri olarak göreve başladığımda, ilk kapısını çaldığım isimlerden biri, o sırada sekiz yıl sürdürdüğü NATO Başkomutanlığı’ndan yeni emekli olmuş olan General Rogers’tı.
Sorularımı yanıtladığı uzun bir mülakatta Evren ile yaptığı görüşmeyi ve vardıkları mülakatı anlatırken şöyle diyecekti:
“Anlaşmayı kabul ettiğini bildirdikten sonra NATO’daki büyükelçisine bunu ne zaman bildireceğini düşündü... NATO’da onaylanıncaya kadar basına sızdırılmaması konusunda anlaşmaya varılmıştı. Anlaşma hafta sonunda basına sızmadı. Toplantı yanılmıyorsam pazartesi günü yapıldı. Ben anlaşmanın basına sızacağından endişe ediyordum. Bu anlaşmanın ölümü demek olurdu. Allahtan sızmadı...”
Ve gelelim kritik başlığa, Evren’e verdiği sözler meselesine... Rogers, sorum üzerine “Benim verdiğim söz, çözümde esas alınacak hiçbir güvencenin olmayacağıydı. Evren’e verdiğim bu sözü tuttum ancak Yunanistan sonradan masaya oturmadı. Yunanistan’ı ben kontrol edemem” diye konuşmuştu.
Ve eklemişti: “Bana verilen görev Yunanistan’ın askeri kanada dönüşünü sağlamaktı. Bu görevimi başarıyla yerine getirdim.”
Son günlerde sıkça atıf yapılan Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşünde vetonun kalkmasının öyküsünün kısa bir özeti bu şekilde yapılabilir. Orgeneral Saltık’ın NATO’daki Türk delegasyonuna telefon açması hadisesinin ilk kez gün ışığına çıktığını özellikle vurgulamak istiyoruz.
Paylaş